Akın ÖZÇER
Şiddet ve terörün toplumları tehdit ettiği ülkelerde barışın tesisi öncelik taşıyan bir konudur. Çünkü insan temel hak ve özgürlüklerinin başında tartışılmaz olarak yaşam hakkı gelir. Bu, İspanya’da da, Kolombiya’da da böyledir ve doğal olarak Türkiye’de de böyle olması gerekir. Yaşam hakkının güvence altında olmadığı bir ülkede, ekonomik krizle, işsizlikle, yoksulluk ve yolsuzlukla mücadelenin bir anlamı olabilir mi?
İspanya’nın artık ETA’nın silahlarını teslim ve kendini fesih aşamasına gelmiş barış sürecinde ve Kolombiya’nın halen Havana’da süren barış müzakerelerinde meydana gelen gelişmelerin de ortaya koyduğu gibi, barışı tesis etmek hiç kolay olmuyor. Bu konuda başarının ilk koşulu, İspanya’da olduğu gibi siyasi partiler arasında asgari müşterekler üzerinde uzlaşmaya varmak. Kolombiya’da ya da -uzağa gitmeye gerek yok- Türkiye’de olduğu gibi, özellikle iktidar ve ana muhalefet partileri arasında daha barışa doğru adım atmak konusunda bile bir uzlaşmazlık varsa, barış üzerinde Demokles’in kılıcı sallanıp duruyor demektir.
EPPK’dan dan kalıcı barışa doğru önemli adım
EPPK, ETA mahkûmlarını savunan derneğin Baskça isminin kısaltılmış işareti. Cumartesi (28 Aralık) günü yayımladığı bildiriyle Rajoy hükümetinin başa geçmesiyle tıkanmış olan örgütün silah teslimi ve kendini fesih kapısını araladı. Konuyu yazılarımda ayrıntılı olarak işlemiştim ama bir kez daha anımsatmakta yarar var.
ETA, 20 Ekim 2011 tarihinde silah bıraktığını açıkladığında iktidarda örgütle diyalog sürecini başlatmış ve yürütmüş olan sosyalist Zapatero hükümeti vardı. Ancak günleri sayılıydı, çünkü ekonomik kriz nedeniyle bir ay sonra yapılacak erken seçimlerden muhafazakâr sağcı PP’nin (Partido Popular) zaferle çıkması bekleniyordu. Öyle de oldu ama iktidar değişikliği ETA’nın pek işine gelmedi. Silah bıraktıktan sonra sürecin tamamlanması için geriye kalan silahların teslimi ve örgütün feshi karşılığında mahkûmlarının durumunu hükümetle topluca müzakere etmek istiyor ama Terörizm Kurbanları Derneği AVT’ye ve aşırı sağ kesimlere yakın duran PP buna sıcak bakmıyordu. PP, taraf olduğu 1988 tarihli partiler arası Ajuria Enea Paktı ve 2000 tarihli Terörizme karşı Özgürlükler Anlaşması uyarınca her mahkûmun durumunun bireysel olarak değerlendirilmesini savunuyor ve ETA silahlarını teslim ve kendini feshetme aşamasına gelmedikçe müzakere edilecek bir şey olmadığını söylüyordu.
Rajoy hükümetinin İçişleri Bakanı Jorge Fernández Díaz, yine sosyalist hükümet zamanında kabul edilmiş olan Nanclares formülünü bireysel değerlendirmeye örnek gösteriyordu. Bu formül ETA mahkûmu José Manuel Fernández Pérez de Nanclares’e uygulandığı için onun soyadını taşıyordu. Nanclares, örgüt ve EPPK ile ters düşmeyi göze alarak şiddeti lanetlemiş ve kurbanlarından özür dilemiş olduğu için ona karşılığında ceza indirimi uygulanmıştı. ETA onu örgütten bu nedenle ihraç etmişti. 2012 yılının başında toplam 550 dolayındaki ETA mahkûmundan 22’si Nanclares’in yolundaydı.
Rajoy hükümetinin örgütle müzakere konusunda hareketsiz kalma politikası sonunda sonuç vermeye başladı. Önce pasifist Lokarri örgütü ve çatışmaların çözümüyle ilgilenen uluslararası kuruluşlardan oluşan Sosyal Forum geçen Haziranda EPPK’yı mahkûmların durumunu topluca müzakere etmekten vazgeçmeye ve İspanyol ceza sistemine uymaya çağırdı. ETA’nın toplumsal tabanını teşkil eden abertzale solun siyasi partileri de bu yönde görüş bildirince EPPK dün bu yönde tek yanlı bir adım attı. Yayımladığı bildiriyle, şiddeti reddettiğini, terörün yol açtığı zararı tanıdığını ve mahkûmlarının bireysel olarak topluma kazandırılmasını kabul ettiğini açıkladı. EPPK böylece Nanclares formülünü tüm mahkûmlar adına kabul etmiş oldu.
Bask sorunu uzmanı Luis R. Aizpeolea’nın altını çizdiği gibi, EPPK’nın bu noktaya gelişinde 60 kadar ETA mahkûmunun tahliye edilmesini sağlayan Parot doktrini olarak adlandırılan Yüksek Mahkeme içtihadının AİHM tarafından bozulmasının da rolü oldu. Bu mahkûmlar erken tahliye olduklarından değil, tahliyelere toplumun bir kesimince tepki gösterilmesinden. Nitekim AVT Başkanı Ángeles Pedraza, EPPK’nın bu açıklamasını tatminkâr bulmadı. AVT gibi PP de, Bask kolu Genel Sekreteri Iñaki Oyzarzábal’ınağzından yeterli bulmadıkları bildirinin kendilerini haklı çıkardığını, bundan sonraki adımın kendini fesih olması gerektiğini vurguladı. Ana muhalefet partisi adına konuşan Rodolfo Ares ise, bildirinin örgütün önceki pozisyonuna göre önemli bir ilerleme olduğunun altını çizerken, ETA’nın kendini feshetmesi konusunda iktidar partisiyle aynı noktada buluştu.
Türkiye’deki çözüm süreci
Giriş bölümünde değindiğim gibi, Türkiye’deki çözüm süreci konusunda iktidar partisi ile ana muhalefet arasında temelde bir görüş birliği bulunmuyor. Görüş birliği lâfın gelişi söylemiş bir söz, ana muhalefetin, İspanya’dakine oranla daha sadece ilk aşamada bulunan çözüm süreciyle ilgili olarak AK Parti’nin yaptığına karşı çıkmak dışında yapıcı bir tavrı hiç olmadı ki. Süreç başlar başlamaz ortaya önce “otoriterleşen” sonra “diktatör Erdoğan” söylemi atıldı. Türkiye için yaşamsal önemi olan süreç, insan zekâsıyla alay edercesine demokratik olmayan yollardan yürütülen “diktatörlüğün yıkılması”mücadelesinin arkasına itildi.
Bunun böyle olacağını çözümün inanırlık kazanmaya başladığı dönemde birden bire çizgi değiştirmeye kalkan bir gazetede de dile getirmiştim. AK Parti’nin “Türk usulü başkanlık önerisini” eleştirmeyi topyekûn bir karalama kampanyasına dönüştürmenin çözüme karşı çıkmakla eş anlamlı olduğunun altını çizmiştim.
Barışın tesisinden yana olmak, çözümü desteklemek, mutlaka bir siyasi partiyi desteklemek anlamına gelmez aslında. Çünkü doğal olan, olması gereken İspanya’daki gibi, Türkiye’de de her siyasi partinin demokratik ilkelere dayalı asgari müştereklere dayalı bir çözüm önerisine sahip bulunmasıdır. Ama öyle bir ülkede yaşıyoruz ki AK Parti -ve BDP- dışında kalan Meclis’teki siyasi partilerin çözüm diye bir derdi yok sanki. Tek dertleri seçimlerle gelen bir siyasi partiyi bir dahaki seçimlere kadar bekleme olgunluğunu göstermeden doğal olmayan yollardan düşürmekmiş gibi görünüyor.
İspanya demokratikleşme sürecini, bundan 35 yıl önce, çevresel milliyetler (Bask ve Katalan) sorununu kısmen çözen yerinden yönetime dayalı demokratik bir anayasayla taçlandırmışken, Türkiye’de sadece barışın tesisi değil, Kürt sorununa kısmen bile olsa çözüm getirecek yeni anayasa konusu da gündemde yok. Sivil toplumun hazırlayarak TBMM Başkanlığı’na ilettiği görüş ve taslaklar, Uzlaşma Komisyonu tutanaklarıyla birlikte açıklansa da, orada kimler nasıl havanda su dövmüş görelim.
Bu ülkenin öncelikli sorunu yeni anayasa boyutuyla birlikte barışın tesisidir. Yolsuzlukla mücadele bundan daha sonra gelir. Varsa, yolsuzluklarla hukuki yoldan mücadele yapılacak elbette. Ama yolsuzlukla mücadele ediliyor diye kimsenin kalkıp ülkenin yaşamsal sorunlarını gündemden düşürmeye hakkı yok. “AK Parti ve PP’nin kara haftası”başlıklı yazımda aktardığım gibi, İspanya’da da hükümet partisi PP’ye ve parti yöneticilerine yakın kişilere karşı yolsuzluk iddialarına dayalı yargı süreçleri işliyor. Başbakan Rajoy buradakinden daha ciddi iddialar nedeniyle istifa etmediği gibi, İspanya’da hiçbir siyasi partinin son aşamasına gelmiş bulunan şiddetin sonlandırılması sürecini düşürmek gibi bir arzusu bulunmuyor.
Dünyadaki benzer süreçleri izleyen ve Türkiye ile karşılaştırabilenler için burada olan bitenler normal değil. O bakımdan bu gidişatı normalleştirmek barışı sağlamanın öncelikli olduğuna inananlara düşüyor. Bu konuyu gündemden düşürmeye ve yapılanları engellemeye çalışanlara sandıkta avantaj sağlamaya çalışan anti-demokratik girişimlere karşı çıkarak elbette.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2018
9.02.2018
24.04.2018
11.04.2018
28.03.2018
22.03.2018
15.03.2018
1.02.2018
7.02.2018
31.01.2018