Akın ÖZÇER
Şiddet ve terörün toplumları tehdit ettiği ülkelerde barışın tesisi öncelik taşıyan bir konudur. Çünkü insan temel hak ve özgürlüklerinin başında tartışılmaz olarak yaşam hakkı gelir. Bu, İspanya’da da, Kolombiya’da da böyledir ve doğal olarak Türkiye’de de böyle olması gerekir. Yaşam hakkının güvence altında olmadığı bir ülkede, ekonomik krizle, işsizlikle, yoksulluk ve yolsuzlukla mücadelenin bir anlamı olabilir mi?
İspanya’nın artık ETA’nın silahlarını teslim ve kendini fesih aşamasına gelmiş barış sürecinde ve Kolombiya’nın halen Havana’da süren barış müzakerelerinde meydana gelen gelişmelerin de ortaya koyduğu gibi, barışı tesis etmek hiç kolay olmuyor. Bu konuda başarının ilk koşulu, İspanya’da olduğu gibi siyasi partiler arasında asgari müşterekler üzerinde uzlaşmaya varmak. Kolombiya’da ya da -uzağa gitmeye gerek yok- Türkiye’de olduğu gibi, özellikle iktidar ve ana muhalefet partileri arasında daha barışa doğru adım atmak konusunda bile bir uzlaşmazlık varsa, barış üzerinde Demokles’in kılıcı sallanıp duruyor demektir.
EPPK’dan dan kalıcı barışa doğru önemli adım
EPPK, ETA mahkûmlarını savunan derneğin Baskça isminin kısaltılmış işareti. Cumartesi (28 Aralık) günü yayımladığı bildiriyle Rajoy hükümetinin başa geçmesiyle tıkanmış olan örgütün silah teslimi ve kendini fesih kapısını araladı. Konuyu yazılarımda ayrıntılı olarak işlemiştim ama bir kez daha anımsatmakta yarar var.
ETA, 20 Ekim 2011 tarihinde silah bıraktığını açıkladığında iktidarda örgütle diyalog sürecini başlatmış ve yürütmüş olan sosyalist Zapatero hükümeti vardı. Ancak günleri sayılıydı, çünkü ekonomik kriz nedeniyle bir ay sonra yapılacak erken seçimlerden muhafazakâr sağcı PP’nin (Partido Popular) zaferle çıkması bekleniyordu. Öyle de oldu ama iktidar değişikliği ETA’nın pek işine gelmedi. Silah bıraktıktan sonra sürecin tamamlanması için geriye kalan silahların teslimi ve örgütün feshi karşılığında mahkûmlarının durumunu hükümetle topluca müzakere etmek istiyor ama Terörizm Kurbanları Derneği AVT’ye ve aşırı sağ kesimlere yakın duran PP buna sıcak bakmıyordu. PP, taraf olduğu 1988 tarihli partiler arası Ajuria Enea Paktı ve 2000 tarihli Terörizme karşı Özgürlükler Anlaşması uyarınca her mahkûmun durumunun bireysel olarak değerlendirilmesini savunuyor ve ETA silahlarını teslim ve kendini feshetme aşamasına gelmedikçe müzakere edilecek bir şey olmadığını söylüyordu.
Rajoy hükümetinin İçişleri Bakanı Jorge Fernández Díaz, yine sosyalist hükümet zamanında kabul edilmiş olan Nanclares formülünü bireysel değerlendirmeye örnek gösteriyordu. Bu formül ETA mahkûmu José Manuel Fernández Pérez de Nanclares’e uygulandığı için onun soyadını taşıyordu. Nanclares, örgüt ve EPPK ile ters düşmeyi göze alarak şiddeti lanetlemiş ve kurbanlarından özür dilemiş olduğu için ona karşılığında ceza indirimi uygulanmıştı. ETA onu örgütten bu nedenle ihraç etmişti. 2012 yılının başında toplam 550 dolayındaki ETA mahkûmundan 22’si Nanclares’in yolundaydı.
Rajoy hükümetinin örgütle müzakere konusunda hareketsiz kalma politikası sonunda sonuç vermeye başladı. Önce pasifist Lokarri örgütü ve çatışmaların çözümüyle ilgilenen uluslararası kuruluşlardan oluşan Sosyal Forum geçen Haziranda EPPK’yı mahkûmların durumunu topluca müzakere etmekten vazgeçmeye ve İspanyol ceza sistemine uymaya çağırdı. ETA’nın toplumsal tabanını teşkil eden abertzale solun siyasi partileri de bu yönde görüş bildirince EPPK dün bu yönde tek yanlı bir adım attı. Yayımladığı bildiriyle, şiddeti reddettiğini, terörün yol açtığı zararı tanıdığını ve mahkûmlarının bireysel olarak topluma kazandırılmasını kabul ettiğini açıkladı. EPPK böylece Nanclares formülünü tüm mahkûmlar adına kabul etmiş oldu.
Bask sorunu uzmanı Luis R. Aizpeolea’nın altını çizdiği gibi, EPPK’nın bu noktaya gelişinde 60 kadar ETA mahkûmunun tahliye edilmesini sağlayan Parot doktrini olarak adlandırılan Yüksek Mahkeme içtihadının AİHM tarafından bozulmasının da rolü oldu. Bu mahkûmlar erken tahliye olduklarından değil, tahliyelere toplumun bir kesimince tepki gösterilmesinden. Nitekim AVT Başkanı Ángeles Pedraza, EPPK’nın bu açıklamasını tatminkâr bulmadı. AVT gibi PP de, Bask kolu Genel Sekreteri Iñaki Oyzarzábal’ınağzından yeterli bulmadıkları bildirinin kendilerini haklı çıkardığını, bundan sonraki adımın kendini fesih olması gerektiğini vurguladı. Ana muhalefet partisi adına konuşan Rodolfo Ares ise, bildirinin örgütün önceki pozisyonuna göre önemli bir ilerleme olduğunun altını çizerken, ETA’nın kendini feshetmesi konusunda iktidar partisiyle aynı noktada buluştu.
Türkiye’deki çözüm süreci
Giriş bölümünde değindiğim gibi, Türkiye’deki çözüm süreci konusunda iktidar partisi ile ana muhalefet arasında temelde bir görüş birliği bulunmuyor. Görüş birliği lâfın gelişi söylemiş bir söz, ana muhalefetin, İspanya’dakine oranla daha sadece ilk aşamada bulunan çözüm süreciyle ilgili olarak AK Parti’nin yaptığına karşı çıkmak dışında yapıcı bir tavrı hiç olmadı ki. Süreç başlar başlamaz ortaya önce “otoriterleşen” sonra “diktatör Erdoğan” söylemi atıldı. Türkiye için yaşamsal önemi olan süreç, insan zekâsıyla alay edercesine demokratik olmayan yollardan yürütülen “diktatörlüğün yıkılması”mücadelesinin arkasına itildi.
Bunun böyle olacağını çözümün inanırlık kazanmaya başladığı dönemde birden bire çizgi değiştirmeye kalkan bir gazetede de dile getirmiştim. AK Parti’nin “Türk usulü başkanlık önerisini” eleştirmeyi topyekûn bir karalama kampanyasına dönüştürmenin çözüme karşı çıkmakla eş anlamlı olduğunun altını çizmiştim.
Barışın tesisinden yana olmak, çözümü desteklemek, mutlaka bir siyasi partiyi desteklemek anlamına gelmez aslında. Çünkü doğal olan, olması gereken İspanya’daki gibi, Türkiye’de de her siyasi partinin demokratik ilkelere dayalı asgari müştereklere dayalı bir çözüm önerisine sahip bulunmasıdır. Ama öyle bir ülkede yaşıyoruz ki AK Parti -ve BDP- dışında kalan Meclis’teki siyasi partilerin çözüm diye bir derdi yok sanki. Tek dertleri seçimlerle gelen bir siyasi partiyi bir dahaki seçimlere kadar bekleme olgunluğunu göstermeden doğal olmayan yollardan düşürmekmiş gibi görünüyor.
İspanya demokratikleşme sürecini, bundan 35 yıl önce, çevresel milliyetler (Bask ve Katalan) sorununu kısmen çözen yerinden yönetime dayalı demokratik bir anayasayla taçlandırmışken, Türkiye’de sadece barışın tesisi değil, Kürt sorununa kısmen bile olsa çözüm getirecek yeni anayasa konusu da gündemde yok. Sivil toplumun hazırlayarak TBMM Başkanlığı’na ilettiği görüş ve taslaklar, Uzlaşma Komisyonu tutanaklarıyla birlikte açıklansa da, orada kimler nasıl havanda su dövmüş görelim.
Bu ülkenin öncelikli sorunu yeni anayasa boyutuyla birlikte barışın tesisidir. Yolsuzlukla mücadele bundan daha sonra gelir. Varsa, yolsuzluklarla hukuki yoldan mücadele yapılacak elbette. Ama yolsuzlukla mücadele ediliyor diye kimsenin kalkıp ülkenin yaşamsal sorunlarını gündemden düşürmeye hakkı yok. “AK Parti ve PP’nin kara haftası”başlıklı yazımda aktardığım gibi, İspanya’da da hükümet partisi PP’ye ve parti yöneticilerine yakın kişilere karşı yolsuzluk iddialarına dayalı yargı süreçleri işliyor. Başbakan Rajoy buradakinden daha ciddi iddialar nedeniyle istifa etmediği gibi, İspanya’da hiçbir siyasi partinin son aşamasına gelmiş bulunan şiddetin sonlandırılması sürecini düşürmek gibi bir arzusu bulunmuyor.
Dünyadaki benzer süreçleri izleyen ve Türkiye ile karşılaştırabilenler için burada olan bitenler normal değil. O bakımdan bu gidişatı normalleştirmek barışı sağlamanın öncelikli olduğuna inananlara düşüyor. Bu konuyu gündemden düşürmeye ve yapılanları engellemeye çalışanlara sandıkta avantaj sağlamaya çalışan anti-demokratik girişimlere karşı çıkarak elbette.
Yazarlar
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları


























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.12.2025
13.12.2025
6.12.2025
1.12.2025
13.11.2025
6.11.2025
30.10.2025
19.10.2025
14.10.2025
8.10.2025