Akın ÖZÇER
Fransız İnternet dergisi Slate. fr’de Ariane Bonzon imzasıyla Cumartesi (4 Ocak) yayımlanan “Les intellectuels libéraux, les idiots utiles des İslamistes?” (Liberal entelektüeller İslamcıların “yararlı aptalları” mı?) başlıklı yazısı (http://www.slate.fr/story/81795/akp-erdogan-intellectuels-idiots-utiles) soru kipinde olsa da, bu soruya olumlu yanıt veriyor. Önce “yararlı aptal” sözcüğünün Türkçeye tümüyle, Fransızcaya da biraz yabancı olduğunu belirtmekte yarar var. Sözcüğün aslı İngilizce “useful idiot”, ABD ve Birleşik Krallık’ta ilk defa SSCB’ye sempati duyan ve Sovyet sistemini savunan sol aydınlar için, bu sözcüğü Lenin’in telaffuz ettiği öne sürülerek kullanılmış (Lenin’in böyle bir söz söylediğine dair bir kanıt olmadığı halde). “Yararlı aptal” bilmeden kendini kullandıran kişiler için İngilizcede olduğu gibi Fransızcada da kullanılıyor. Söz konusu derginin Amerikan Slate.com’un Fransızca versiyonu olduğu düşünülürse bunda yadırganacak bir şey yok herhalde.
Asıl yadırganan şey, yazının içeriğinde. Fransız kültüründe bu tür inceleme yazılarında (dissertation) lehte ve aleyhte görüşler aktarıldıktan sonra sonucu kesin bir ifadeyle değil, yanıtı bilinmeyen yeni bir soruyla bitirme usulüne uyulmamış olması. Çünkü Fransız-Alman televizyon kanalı Arte’nin 2006’ya kadar on yıl Türkiye temsilciliğini yapmış olan Bonzon’un bu yazısı, objektif olmaya önem atfeden bir yazar olmasına ve ülkemizi yeterince tanımasına karşın, tartışılır derecede yanlı ifadeler taşıyor. Bunda yazısında görüşlerine ağırlık verdiği kişilerin, Profesör Dr. Dani Rodrik gibi, bu konuda taraf olmalarının rolü var kuşkusuz.
Bonzon’un yazısına ayrıntılı olarak bakıldığında doğruların yanında bazı temel yanlışlıklar da göze çarpıyor. Doğrular ve yanlışları alt başlıklar halinde şöyle irdelemek mümkün.
AK Parti ve İslamcılık
Batı ve Avrupa medyasında AK Parti için çokça kullanılan “ılımlı İslamcı” tanımlamasının doğru olmadığını en azından tanıdığım yabancı gazetecilere yeri geldikçe vurguluyordum. İslamcılığın devlet düzeninin Şeriat hükümlerine uygun hale getirilmesini hedeflediği anlamı taşıdığına, AK Parti’nin böyle bir hedefi olamayacağına, dolayısıyla kendini tanımladığı gibi, “muhafazakâr demokrat” bir parti olarak görülmesi gerektiğine dikkat çekiyordum. Ama AK Parti Batı medyasında övgülere mazhar olduğunda bile “ılımlı İslam” etiketinden kurtulamadı. Hal böyle olunca da sağ ve sol liberal entelektüellerin AK Parti’ye neden destek olduğu kolay anlaşılamadı.
Bonzon yazısında, “Avrupa yanlısı, Batılılaşmış, agnostik ya da ateist” olarak tanımladığı sağ ve sol liberallerin toplumsal ve kültürel olarak tümüyle zıddı olan İslamcı muhafazakârlarla birlikteliğinin doğaya aykırı bir evlilik olduğunu (mariage de la carpe et du lapin) vurguluyor. Ardından bu evliliğin AK Parti’ye “post-İslamcı, liberal, demokrat ve reformcu” bir kimlik kazandırdığını söylüyor. Liberallerin sayıları az olmasına, tabanları bulunmamasına karşın, ülkenin “batılılaşmış orta üst sınıfları”olduğu kadar ABD ve Batı ülkelerindeki siyasetçileri ve işadamları nezdinde partiyi meşrulaştırdığının da altını çiziyor. Bu yaklaşımdaki temel yanlışlık “milli egemenlik” kavramına yeterince önem verilmemesinde yatıyor. Sorulması gereken soru şu: Usulüne uygun yapılmış genel seçimlerde sandıktan çıkan bir partinin meşruiyeti yok mudur ki liberallerin vizesi gerekli olsun?
Liberallerin AK Parti’ye verdiği desteğin nedenleri
Bonzon’un, yazısında demokratlardan çok ulusalcı olarak tanımlanabilecek isimlerin analiz ve görüşlerine dayandığı görülüyor. Erol Özkoray’ın sosyalist eğilimli Libération’da yayımladığı 2002 seçimlerini “karşı devrim” olarak niteleyen, kanımca demokrasi açısından yüz karası olan yazısına (Contre-révolution en Turquie, 11 Kasım 2002) bile atıfta bulunuyor. Bonzon, “francophone ve francophile” olduğu için övgüde bulunduğu Koray Özkoray’ın o zaman arkadaşlarının da bu yazısından ötürü kendisini eleştirdiğine, hatta bir arkadaşının kendisine küstüğüne dair sözlerini aktararak bugün gelinen noktada pek de haksız sayılamayacağını ima ediyor.
Bonzon, AK Parti’ye başlangıçta verilen destekte, Dani Rodrik’in sözleriyle “biraz İslam vurgulu ve muhafazakâr olsa da gerçek bir demokratik güç olacağı” beklentisinin rol oynamış olduğunu vurguluyor. Bu tespit doğru ama bugün için tümüyle ortadan kalkmış değil. Çünkü BDP dışındaki muhalefet partilerinin AK Parti’den daha fazla demokrasi yanlısı olduğunu söylemek hâlâ mümkün değil.
Bonzon ayrıca “batılılaşmış sol elitlerin iktidara gelen Anadolulara ya da İstanbul’un güzel semtlerinde denildiği gibi kırolara (culs-terreux) karşı biraz da suçluluk duyduğunu” yazıyor. Türkiye’de gerçek anlamda “sol elit” olarak adlandırılabilecek bir sınıf ya da grubun olup olmadığını araştırmamış ama “kıro” sözcüğünün tam Fransızca karşılığını bulup yazmak için uğraşmış, iktidara gelen kesimin küçümsendiğini vurgulamak için belli ki. Bonzon’un dikkat çektiği gibi Erdoğan’ın da aralarından çıktığı bu muhafazakârların askeri laik yerleşik düzenin demir yumruğu altında dinsel özgürlüklerinden yıllarca yoksun bırakılmış ve başörtülü kızları ile alay edilmiş olduğuna kuşku yok.
Bonzon yazısında ordunun liberallerle “İslamcıların” ortak düşmanı olduğunun altını ayrı bir alt başlık altında çiziyor. Bunu birlikte 1980 darbesinin hedefinde olmalarına bağlıyor. Burada “İslamcı” sözcüğü yine sorunlu zira dini hassasiyetleri olanların tümünü böyle tanımlamak hiç doğru değil. Gerçek anlamıyla kullanılacak olursa İslamcılar bugün dahi ülkemizde azınlıkta olan bir grup.
Bonzon bir sonraki paragrafta tümüyle “Ergenekoncu” denebilecek bir tavır alıyor. 2007’de güçlü konumdaki Genelkurmay’ın Erdoğan’ın istikrarsızlaştırılması için laik yerleşik düzenin desteğiyle bir girişimde bulunduğunu ama seçimleri güçlenmiş bir çoğunlukla kazandığını ve AB tarafından desteklendiğini söyledikten sonra hükümetin askeri vesayete karşı Ergenekon operasyonunu başlattığını söylüyor. Yargının bir operasyonunu hükümet operasyonu olarak takdim etmek doğru değil elbette ama sorun bu kadarla da sınırlı değil aslında.
Bonzon, liberal entelektüellerin onlarca subaya karşı girişilen tutuklamaları tek bir vücut olarak desteklemesini Samim Akgönül’ün 2009’da yayımladığı “Üç Ergenekon” başlıklı yazısına atıfla eleştiriyor ve operasyonu muhaliflerin tasfiyesi olarak takdim ediyor. Mehmet Altan’ın bu konuda kendisine “seni temin ederim, bir darbe girişimi oldu, önemli olan da bu” dediğini eleştirel bir ifadeyle aktarıyor. Bonzon’un tercihi Dani Rodrik’in delillerin sonradan uydurulmuş olduğundan ve liberallerin katı tutumuna yönelik eleştirilerinden yana. Rodrik’in sözlerine tam iki paragraf ayırıyor. Ordusuna “büyük dilsiz” denilen bir ülkenin vatandaşı olarak askerin siyasete müdahalesinin demokrasiyle bağdaşmadığını vurgulamamasını, buna karşılık subayların “uyduruk” delillerle mahkûm edildiğinin altını çizmesini ve dahası liberalleri bu konuda tepki vermemekle eleştirmesini bize ikinci sınıf (Bon, pour l’Orient) bir demokrasiyi lâyık gördüğünün kanıtı olarak mı yorumlamak gerekir?
Bu soruyu yöneltmemin bir başka nedeni de, AK Parti hükümetlerinden önceki dönemlerde Fransız basınının Türkiye’de askerin siyasete müdahalesini çok sert biçimde eleştiriyor olması ki bunu özellikle Kürt sorunu bağlamında 90’lı yıllarda çok gördük. Bonzon, Türkiye için hayati önem taşıyan bu soruna uzun yazısının sadece başlarında liberallerin AK Parti’ye verdiği desteğin bir nedeni olarak sadece değiniyor. O cümlesi aynen şöyle: birçok liberal AKP’nin belki bir barış anlaşmasına varma umudu vardır diye düşünüyor. Evet, öyle düşünüyorlar da bu olasılık ortadan mı kalktı, çözüm sürecinin aktörlerinden biri AK Parti değil mi, Meclis’teki muhalefetin bu konuda umut veren bir tutumu var mı?
AK Parti karşıtlığı ve yanlış bilgilendirme
Bonzon’un 2010 referandumuna yaklaşımı da hem taraflı, hem de yanlış bilgiler içeriyor. Bir kere anayasa paketinde iyiler yanında kötü olan hususlar da olduğunu söylüyor. Kötü dediği değişiklikler, Anayasa Mahkemesi ve HSKY üyelerinin bir bölümünün yasama organınca atanacak olması. Bonzon bunu böyle takdim etmiyor; diyor ki yargıyla ilgili bazı atamalarda siyasi çoğunluğa vesayet hakkı tanınıyor. Bonzon böyle bir saçmalığı yazmadan önce keşke Fransa’daki Anayasa Konseyi’ne (Conseil Constitutionnel) seçimlerin nasıl yapıldığına bir göz atsaydı. Dokuz üyeli Konsey’in üç yılda bir yenilenen üç üyesinden birini Cumhurbaşkanı, birini Senato, birini de Milli Meclis Başkanı seçiyor. Bu nedenle Fransa siyasi çoğunluğa Anayasa Mahkemesi üzerinde vesayet hakkı mı tanıyor demek gerekiyor?
Bonzon, anayasa referandumunda bir kutuplaşma olduğunu söylüyor buraya kadar doğru da cepheleri yanlış aktarıyor. Bir cephe, bu değişiklikleri yeterli görmeyip AK Parti’nin ucuz bir zafer kazanmasını istemeyen, bu nedenle çekimser oy kullananlar, diğerleri de “yetmez ama evet” diyenlermiş. Bonzon’a göre “hayır” cephesi yok referandumda. Bu yanlış bilgilendirme üzerinden “yetmez ama evet” çağrısı yaptıkları için Murat Belge, Ahmet İnsel ve Baskın Oran’ı isimlerini zikrederek eleştiriyor.
Buraya kadar sorduğum sorular Bonzon’un konuya hangi taraftan baktığını açıkça gösteriyor. Bunu özünde AK Parti karşıtlığı olarak nitelemek abartı olmaz. Nitekim Bonzon, Gezi olaylarında polisin orantısız güç kullanmasını ve ardından kendi ifadesiyle “son yolsuzluk işlerinin (iddia demiyor) ve bunları devletin en üst düzeyinde kapatma çabalarının uzun zamandır su almakta olan geminin tamamen batmasına yol açtığını” yazıyor. Bu ifade doğru değil, ancak “hüsnü kuruntu” ya da “wishful thinking” olarak nitelenebilir. Kuşku yok ki gerek Gezi olayları, gerek 17 Aralık operasyonu liberaller arasında önemli bir bölünmeye neden oldu. Bir kısım liberaller, AK Parti’den umutlarını keserek karşıt cephede yer almaya başladılar ama özellikle çözüm sürecine ve Kürt sorununu çözüme kavuşturacak yeni anayasaya önem atfeden diğer bir kesim bu konularda “ alternatif bir irade göremediği için” AK Parti’ye destek vermeyi sürdürüyor.
Özet olarak belirtmek gerekirse, bir süredir Amerikan ve Batı basınında okuduğumuz AK Parti karşıtı analizlerden birini ayrıntılı olarak değerlendirmeye çalıştım bu yazımda. Komplo teorileri üretmek niyetinde değilim ama bazen yanlış bilgilendirme, bazen de ikincil derecede olan hususların öne çıkarılmasıyla Batı’da AK Parti aleyhinde bir havanın estirilmekte olduğu bu yazıda da açıkça görülüyor. AK Parti’nin karşıdan esen bu akımla mücadele etmesinin tek yolu daha çok demokratikleşmeden geçiyor. Demokratikleşme deyince de yeni anayasa ve çözüm sürecinde hızlı adımlargeliyor akla.
Liberallerin AK Parti’ye desteğini sürdürmesi için de bu yolda hızla ilerlenmesinde yarar var aslında. Liberal entelektüeller Bonzon’un dediği gibi İslamcılara değil, demokratikleşmeye destek oluyorlar çünkü.
Yazarlar
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
1.08.2025
26.06.2025
6.05.2023
24.05.2018
9.02.2018
24.04.2018
11.04.2018
28.03.2018
22.03.2018