Akın ÖZÇER
Gönül isterdi ki bu başlık altında CHP’nin 30 Mart yerel seçimlerinden aldığı mesajı, bunun gereği olarak yönetiminde ve parti programında yapmayı öngördüğü yenilenme ve değişim çalışmalarını tartışalım. Ama gündemde olan, İspanya’da ana muhalefeti temsil eden Sosyalist İşçi Partisi’nin (PSOE) Pazar günkü Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinin ardından aldığı kararlar.
Kabul etmek gerekir ki seçimler, genel, yerel ya da AP için yapılanlar olsun, sadece iktidar partileri için değil, başta ana muhalefet olmak üzere, tüm siyasi partiler için değerlendirilmesi gereken mesajlar içeriyor. Bir önceki yazımın ikinci bölümünde Avrupa genelindeki olumsuz sonuçlarına değindiğim ve ülkeler temelinde ayrı, ayrı ele alınması gerektiğini belirttiğim son AP seçimleri İspanya’da iktidar alternatifi iki büyük partiyi derinden sarstı. Bir önceki (2009) seçimlerde, İspanya’nın AP’deki 54 sandalyesinden 46’sını bugün iktidar olan Halkçı Parti PP (Partido Popular) ile dönemin iktidarını temsil eden PSOE eşit biçimde paylaşmışlarken, bu defa toplamda 30 (sırasıyla 16 ve 14 üye) parlamenterle yetindiler. Aldıkları oy tahminlerin çok altında (sırasıyla yüzde 26 ve 23) kaldı.
Bu sonuçlar, ekonomik krizin üstesinden gelmek için kemer sıkma önlemleri almak zorunda kalan ve kaçınılmaz olarak yıpranan PP’de, birinci parti olmanın ve ana muhalefetin önünde gelmenin iyimserliğiyle felâket senaryoları oluşturmadı. Ama bu sonuçlarla genel seçimlerde 48 sandalye, dolayısıyla salt çoğunluğun yitirileceğinin bilinciyle beklenen balkon konuşması da yapılmadı, zafer sarhoşluğu içine girilmedi. Ancak geçen haftalarda uluslararası kredi derecelendirme kurumlarının ardı ardına ülkenin notunu yükseltmesi ve büyümenin gündeme gelmesi, belli ki, iktidar partisini 2015 Kasım’ında yapılacak genel seçimlerden de zaferle çıkabileceği hususunda umutlandırıyor.
PSOE’de istifalar ve Olağanüstü Kongre kararı
AP seçimlerinde alınan anormal sonuçlarının başlıca nedeni, Avrupa genelinde olduğu gibi, İspanya’da’da katılımın yüzde 43 dolayında kalması. Seçmenin bu bilinçli tercihi, ülkeyi fiilen yürüyen iki partili sistemden uzaklaştırırken, tarihinin en kötü sonuçlarını alan ana muhalefette tsunamiye yol açtı. Eski Genel Sekreter ve Başbakan Zapatero’dan sonra 2011 genel seçimlerinde ilk kez başbakan adayı olarak seçime giren ve kaybedenGenel Sekreter Alfredo Pérez Rubalcaba, AP seçimlerindeki bu bozgundan kendisini sorumlu tuttu ve istifa kararı aldı. 19-20 Temmuz’da seçimliOlağanüstü Kongre kararı aldığını düzenlediği basın toplantısında dile getiren Rubalcaba’nın şu sözleri kuşkusuz CHP Genel Başkanı için güzel bir örnek oluşturuyor:“Bu çok kötü seçim sonuçlarının sorumlusu benim, benim ve benim; bu sorumluluğumu da böyle yerine getiriyorum. Böyle kötü sonuçlarla (belli ki) bir şeyleri iyi yapmamışız. Burada kötü bir sonucun siyasi sorumluluğu var; palyatif önlemler almadan üstlenilmesi gereken bir sorumluluk… İşte bu sorumluluğu ben ve yönetimim alıyoruz.”
Kabul etmek gerekir ki, PSOE gibi İspanya’nın demokrasi tarihine damgasını vurmuş ve ülkeyi en uzun süre yönetmiş bir siyasi parti için seçmenin verdiği mesaj çok büyük önem taşıyor. Partinin ağır toplarından Rubalcaba da bu saygıdeğer siyasi geleneğin takipçisi olarak, daha seçimlerin ertesi günü, kimseden uyarı almadan derhal istifa etmekte bir an bile tereddüt etmiyor.
Ertesi gün (27 Mayıs) bu kez PSOE’nin Bask kolu (PSE-EE) Genel Sekreteri Patxi Lópezistifa ve Bask sosyalistleri için ayrı bir Olağanüstü Kongre kararını açıklıyor. Anımsanacağı gibi, López, bir önceki Bask özerk hükümetinin milliyetçi olmayan ilk başkanı (lendakari) idi. İstifa kararını PSE-EE’nin AP seçimlerinde PNV ve radikal EH Bildu’nun ardından üçüncü gelmesine bağlıyor ve başarısızlığını hiçbir bahanenin ardına gizlemiyor.
Burada CHP için bir parantez açarsak, ana muhalefet partimizin seçimlerde başarılı olmadığı halde, oyunu sürekli yükselten Başbakan ve hükümetinin üyeleri için çeşitli gerekçelerle istifa talebinde bulunduğunu ve istifanın bir erdem olduğunu sıkça dile getirdiğini görüyoruz. Ama bu erdemi kendisi ve arkadaşları için gösterdiğine nedense hiç tanık olamıyoruz.
Tabandan yenilenme tartışması
Buraya kadar Rubalcaba’nın seçimli Olağanüstü Kongre kararını seçmen iradesine saygılı demokratik duyarlılığından ötürü alkışlayıp CHP’ye örnek gösteriyorum. Ama PSOE gerçek bir sosyal-demokrat parti olduğu için aslında her siyasi partinin göstermesi gereken bu demokrasi duyarlılığıyla yetinmiyor.
PSOE’de daha nelerin tartışıldığına geçmeden bu partide genel sekreterlik ilebaşbakan adaylığının her zaman birebir örtüşen makamlar olmadığının altını çizmekte yarar var. Çünkü Genel Sekreter, delegelerin üyesi olduğu kongrelerde seçilirken, başbakanlığa adaylık parti üyelerine açık ön seçimlerde belirleniyor.
Rubalcaba’ya PSOE’de bir azınlık tarafından yapılan eleştiri de bu noktada düğümleniyor. PSOE 2015 seçimlerinde partiyi temsil edecek başbakan adayını belirlemek için Kasım ayı içinde ön seçim yapmayı öngörüyordu. Başbakan adayı olmak isteyen başta eski Savunma Bakanı Carme Chacón olmak üzere birçok isim şanslarını ön seçimde denemeyi yeğliyordu. Ama şimdi ön seçimler öncesinde gerçekleştirilecek Olağanüstü Kongre’den yeni bir genel sekreter çıkacağı belli. En çok ismi geçen, AP seçimlerinde PSOE’nin PP’yi geride bıraktığı ender bölgelerden biri olan Andalucia’daki yönetimin başında yer alan Susana Díaz. O veya bir başkası genel sekreter seçildiğinde, ön seçimlere güçlü şekilde girecek. Ayrıca, uygun görürse ön seçimleri iptal yetkisine de sahip bulunuyor.
Bu itibarla Bayan Chacón başta olmak üzere parti içindeki azınlık kesimi ön seçimlerin öne –alınmasını, Olağanüstü Kongre’den önce- yapılmasını savunuyor. Gerekçeleri de son derece demokratik; partinin yenilenmesi tepeden, yani delegelerin başrolde oynayacağı bir Kongre’den değil, tabandan olmalı. Kongreler partileri içinde yaşadıkları toplumdan koparıyor; ön seçimler ise toplumla bütünleştiriyor. Nitekim partinin sandıkta aldığı bu kötü sonuçlar da aslında kapalı kapılar ardında alınan kararlardan kaynaklanıyor.
Bunlar Miami’de profesör olarak çalışan Bayan Carme Chacón’un basına yansıyan görüşleri. Seçmene açık ön seçimler Miami’deki bir grup çalışma arkadaşı tarafından ABD’de kısmen uygulanmış bir strateji. Tabii Amerikan seçim sistemi farklı olduğu için belki iyi bir örnek değil. Ama unutmayalım ki Fransız Sosyalist Partisi de son cumhurbaşkanı adayını (François Hollande) seçmene açık ön seçimler yoluyla belirlemişti. Bu, sosyal demokrat partilerde son dönemde yaygınlaşan bir yöntem oldu.
Bu optikten bakıldığında, Rubalcaba’nın “meşruiyetimiz kalmadı” gerekçesiyle yönetimiyle birlikte istifa kararı, parti içinde “daha çok demokrasi” mekanizmasını engelleyen bir karar olarak öne çıkıyor. Bu nedenle, bugünden itibaren alabildiğine tartışılacağına kuşku yok.
PSOE içindeki tüm bu gelişmeler, ana muhalefet partimizin neden sürekli seçim kaybettiği halde gerek yönetim, gerek savunduğu görüşler açısından hiç yenilenmediğini apaçık ortaya koyuyor.
Yazarlar
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları




















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.12.2025
1.12.2025
13.11.2025
6.11.2025
30.10.2025
19.10.2025
14.10.2025
8.10.2025
28.09.2025
21.09.2025