Akın ÖZÇER
KKTC’nin yüzde 60’ın üzerinde oyla seçilmiş dördüncü Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın açıklamalarına bakılacak olursa, Kıbrıs yeni bir çözüm sürecinin arifesinde. “Türk halkının çıkarlarını gözeterek çözüm odaklı bir siyaset izleyeceğini” vurgulayan Akıncı’nın sandıktan zaferle çıkması, uluslararası medyada Ada’nın yeniden birleşmesi yolunda bir “umut” olarak değerlendiriliyor.
Kabul etmek gerekir ki bu değerlendirme sadece Mustafa Akıncı’nın çözüm için Ankara’nın parametrelerinden biraz farklı bir pozisyon benimsemesine değil, aynı zamanda Kıbrıs Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis’in de Rum tarafının çözümü önceleyen siyasetçilerinden biri olmasına dayanıyor. Sorunun bugüne kadar fosilleşmesinin bir nedeni de iki tarafın liderlerinin hep zıt eğilimlere sahip olmasıydı.
Anımsanacağı gibi, son dönemde sorunun çözümüne yönelik en ciddi girişim olan Annan Planı’na Kıbrıs Cumhurbaşkanı Tassos Papadopoulos karşı tavır almış ve Türk tarafının “evet”dediği 2004 referandumundan Rum tarafında “hayır” oyları çoğunluğa ulaşmıştı. O dönemde Başbakan olan ve Plan’ın halk tarafından onaylanmasında büyük rol oynayan Mehmet Ali Talât ertesi yıl Cumhurbaşkanı seçilmiş ama karşı tarafta Annan Planı’na sıcak bakan bugünkü Cumhurbaşkanı Anastasiadis değil, Papadopoulos ve Hristofyas bulunmuştu.
Annan Planı’nı desteklemiş olduğunu saklamayan Nikos Anastasiadis, kamuoyuna “kazananı ve kaybedeni olmayan” bir barış için elinden gelen çabayı göstereceği mesajı veriyor. Şimdi Türk tarafında da benzer mesajlar veren bir Cumhurbaşkanı var. Akıncı’nın açıkladığı, "KKTC’nin kendi kendine yetebilen, kendi demokrasisini ve ekonomisini güçlendirme çabası sergileyen bir ülke haline gelmesi” ve gelecekte “Rumlar karşısında ezilmeden” Kıbrıs federal Cumhuriyeti ve AB kurumları içinde yaşama hedefi on yıllardır beklenen çözümün nihayet gerçekleşebileceği umudunu güçlendiriyor.
Aslına bakılırsa, Akıncı’nın Türkiye’nin parametrelerinden biraz farklı pozisyonu “iki devlete dayanan çözüm” formülünü bir tarafa bıraktığı anlamına gelmiyor; her ne kadar bu yönde birtakım değerlendirmeler yapılıyor olsa da. Çünkü Akıncı, Eroğlu ile Anastasiadis arasında imzalanmış olan 14 Şubat 2014 mutabakat belgesi üzerinden müzakere yapacağını açıklıyor.
Anımsanacağı gibi, bu mutabakatın 3. Ve 4. maddelerinde Birleşik Kıbrıs Federasyonu’nun iki kurucu devletten oluşacağının altı çiziliyor: “Anlaşma, ilgili Güvenlik Konseyi Kararları ve üst düzey anlaşmalarda yer aldığı şekilde siyasi eşitlik temelinde iki toplumlu, iki bölgeli federasyona dayalı olacaktır. Birleşik Kıbrıs, Birleşmiş Milletler ‘in ve Avrupa Birliği'nin üyesi olarak tek uluslararası hukuki kimliğe ve BM kuruluş anlaşmasına uygun olarak BM'ye üye tüm ülkelerin sahip olduğu, Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türklerden eşit olarak kaynaklanan tek egemenliğe sahip olacaktır. Federal yasa tarafından düzenlenmiş tek birleşik Kıbrıs vatandaşlığı olacaktır. Birleşik Kıbrıs’ın tüm vatandaşları ayrıca, Kıbrıslı Rum kurucu devleti veya Kıbrıslı Türk kurucu devleti vatandaşları olacaktır.Bu statü, Birleşik Kıbrıs vatandaşlığını tamamlayıcı olacak, yerine geçmeyecektir. Federal hükümetinin yetkileri ve belirlenmiş yetkileriyle açıkça ilgili olan konular, anayasa tarafından verilecektir. Artık yetkilerin kurucu devletler tarafından kullanılacağı federal anayasada yer alacaktır. Kurucu devletler tüm yetkilerini bütünüyle ve geri döndürülemez şekilde federal hükümetin müdahalesinden özgür olarak kullanabilecektir. Federal yasalar, kurucu devletler içerisindeki kurucu devletlerin yasalarının sağladığı yetkilerin alanına girmeyecektir; aynı zamanda kurucu devletlerin yasaları da federal devletin yasalarına müdahale etmeyecektir. Bundan dolayı ortaya çıkacak herhangi bir ihtilafın son kararı Federal Yüksek Mahkeme tarafından verilecektir. Hiç bir taraf, diğer taraf üzerinde otorite ve idari yetkiye sahip olmayacaktır.” (madde 3)
“Federal anayasa, Birleşik Kıbrıs’ın iki eşit statüye sahip, iki kurucu devletten oluşacağını belirtecektir. Federasyonun, iki bölgeli, iki toplumlu yapısı ve Avrupa Birliği’nin üzerinde kurulu olduğu ilkeler güvence altına alınacak, bu ilkeler tüm adada korunacak ve saygı duyulacaktır. Federal anayasa adada en üst yasa olacaktır ve federasyonun ve kurucu devletlerinin tüm yetkilerinde bağlayıcı olacaktır. Başka bir ülke ile herhangi bir şekilde kısmi veya bütünlüklü birleşme veya herhangi bir bölünme, ayrılma veya kurulu düzenin tek taraflı değişimi yasaklanacaktır. (madde 4)
Mustafa Akıncı, KKTC seçimlerine katılan adaylar arasında Türkiye’nin tercih ettiği isim değildi. Bunda büyük ölçüde sol gelenekten geliyor olmasının ve Türkiye ile ilişkilere geleneksel yöneticilerden farklı bakmasının rolü var. 2007’de Toplumcu Demokrasi Partisi’ne katılan Toplumcu Kurtuluş Partisi’nin 14 yıl (1987-2001) Genel Başkanı olan, 14 yıl da Lefkoşe Belediye Başkanı olarak görev yapan Akıncı’nın önceliği kendi kendine yeten ve kendi kendini yönetebilen bir KKTC. Bu görüşten hareketle, Türkiye ile ilişkiler konusunda söylemiş olduğu “yavru vatan değil, kardeş ülkeyiz” sözüne başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere, AK Parti çevrelerinden gösterilen olumsuz ya da diplomatik olmayan tepkiler uluslararası medyaya trajikomik şekilde yansımış durumda.
Kabul etmek gerekir ki Akıncı’nın Eski Türkiye’ye özgü “ana vatan- yavru vatan” ilişkisine rağbet etmeyip kardeş ülkekavramını ön plana çıkarması, Halil Berktay’ın belirtmiş olduğu gibi, çok daha doğru bir yaklaşıma işaret ediyor. KKTC’yi, tüm dünya karşı çıktığı halde, bağımsız devlet olarak tanımışsak, bağımsızlığın doğal sonucu olarak Kıbrıs Türk halkının oylarıyla seçilmiş Cumhurbaşkanı’na saygı gösterilmemiz gerekiyor.
Altı çizilmesi gereken bir başka husus daha var. O da Sayın Akıncı’ya, Kıbrıs Cumhurbaşkanı Anastasiadis başta olmak üzere, uluslararası arenada gösterilen olumlu tepkiler. Anastasiadis seçim sonuçlarının belli olmasının hemen ardından Twitter hesabından yaptığı açıklamada, Akıncı’nın sandık zaferini “ortak vatanın gelişmesi için umut verici bir seçim” olarak niteledi. Anastasiadis daha sonraki açıklamasında da Akıncı ile birlikte “tüm gücüyle çalışma” niyetini dile getirdi. Yunanistan Başbakanı Çipras bağımsız devlet olarak tanımadığı KKTC’nin seçimini “dikkate değer bir gelişme” olarak nitelerken, Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Shoulz da Akıncı’yı telefonla kutlayarak, Cumhurbaşkanı seçilmesinin “sorunun çözümü yolunda kendilerini umutlandırdığını” belirtti.
Sayın Akıncı’ya uluslararası alanda tanınmamış bir devletin Cumhurbaşkanı olduğu halde gösterilen bu ilgi, Türkiye’nin “yavru vatanı” için bugüne kadar başarabildiği bir şey değil. O bakımdan Yeni Türkiye’nin inşası yolunda çözmemiz gereken sorunlardan biri olan Kıbrıs’ta,daha masaya oturulmadan psikolojik olarak çözüme yaklaşılmasını sağlayan Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya öncelikle teşekkür borçluyuz.
Yazarlar
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.09.2025
8.09.2025
3.09.2025
29.08.2025
18.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
26.06.2025
6.05.2023