Akın ÖZÇER
Ermua, Bask Ülkesi’nin Vizcaya bölgesinde Bilbao’ya 47 kilometre mesafede 15 bin nüfuslu küçük bir kasaba. Ama bu küçük beldenin İspanya’nın terörle mücadele tarihinde büyük bir yeri var. Nedeni, beldenin Belediye Meclisi’nin bugün olduğu gibi o zaman da iktidar partisi olan PP (Partido Popular) mensubu üyelerinden 29 yaşındaki Miguel Ángel Blanco’nun 10 Temmuz 1997 günü Bask terör örgütü ETA tarafından kaçırılması ve hükümetin taleplerini yerine getirmediği gerekçesiyle 48 saat içinde katledilmesi üzerine İspanya çapında başlayan demokratik kitlesel tepki.
Madrid’de görevli bulunduğum dönemde meydana gelen bu kitlesel tepkiyi bizzat yaşadım. Madrid’den Bilbao’ya, Barselona’dan Malaga’ya kadar milyonların “beyaz el” şeklindeki pankartlar ve “Basklara evet, ETA’ya hayır” dövizlerini taşıyarak, “Basta ya” (yeter artık) sloganları atarak izleyen günler, haftalar, aylar, yıllar boyu sokaklara dökülmesi bir halkın tüm farklılıklarıyla barış içinde yaşama arzusunu anlamlı şekilde ortaya koyuyordu. Toplumu teröre karşı birdenbire harekete geçiren bu psikososyolojik faktör “Ermua ruhu” (Espíritu de Ermua) olarak adlandırılmıştı.
Ermua ruhu Bask sorununu ve İspanya’nın terörle mücadelesini konu alan iki kitabımda da vurguladığım gibi, sadece Miguel Ángel Blanco’nun katledilmesine tepkiyle sınırlı kalmış bir tepkiyi değil, teröre karşı ulusal dayanışmayı da simgeliyor. Bu dayanışma öylesine güçlü ki ilk planda ETA’nın ateşkes ilan etmediği halde uzun bir süre eylem yapmasını engellediği gibi Mondragon beldesinde bir araya gelemeyen siyasi partilerin terör örgütünün siyasi kolu Herri Batasuna’lı Belediye Başkanı’nın koltuğundan indirilmesinde uzlaşmasını da sağlıyor. Daha sonra meydana gelen her ETA eyleminin ertesinde milyonları sokağa döken de bu ruh hali işte.
Ben Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın teröre karşı “milli seferberlik” ilan etmesini böyle bir ulusal dayanışmaya çağrı olarak görüyorum. Türkiye’nin 90’lardaki terörle mücadele politikasını İspanya üzerinden eleştirmeyi göze almış, bedelini de ödemiş eski bir bürokrat olarak o tarihten bu yana Kürtlerin farklılıklarından kaynaklanan haklarına ilişkin demokratik reformlar yapılmamış, terörle mücadele politikasında hiç olumlu değişiklikler olmamış, teröre Kürtler destek veriyormuş gibi barış dersi verenlere de karşı çıkmak durumundayım. Örneğin bugün, Dolmabahçe katliamının ardından, “toplumu Türk ve Kürt ekseninde düşmanlaştırmak bu ülkenin insanlarının hoşgörü kültürüne, affedici merhametine, sevgiye, ahlâka verdiği değere hiç mi hiç yakışmıyor” diye yazabiliyorsanız, bir sorununuz var demektir. Bu düşünce yanlış olduğundan değil, tabii ki doğru ama ortada artık böyle bir sorun kalmadığı, Çözüm Süreci ile büyük ölçüde aşıldığı için elbette.
“Çoğul İspanya: anayasal sistemi ve ayrılıkçı terörle mücadele modeli” başlıklı kitabım yayımlandığında, 2007 başında, dolaylı yoldan, İspanya üzerinden de olsa Kürtlerin ana dilde eğitime kadar tüm haklarını ve temel hak ve özgürlüklerle terörle mücadele arasında ters bağ kurulmaması gerektiğini savunmuştum. Türkiye’nin yapageldiğinin tam aksine Wilkinson’un terörün yaslandığı bölgede özellikle insan hak ve özgürlüklerinin geliştirilerek, halkla terörist arasında ayırım yapılmasını öngören modern politikasına geçilmesinin daha uygun olduğunu ortaya koymuştum. O zaman beni eleştirenler vardı. En başta Türkiye’nin İspanya’dan farklı coğrafi konumuna işaret ederek.
Bu düşüncelerimi olumlu karşılayanlar da oldu. Sadece benim gibi düşünen sivil toplum kesiminde değil, aynı zamanda devletin içinde de. Bu arada 2009’da bir konferans için davet edildiğim Polis Akademisi’nde sadece ETA veya İRA ile ilgili barış süreçleri ya da politikaları hakkında değil, aynı zamanda genel çatışma çözümleri konusunda da geniş bir bilgi birikimi olduğunu, bilimsel çalışmalar yapıldığını gördüm. 2010 yılında davet edildiğim Kamu Güvenliği Müsteşarlığı’nda da bu konuyu uzun, uzun tartıştık. Sonuçta görebildiğim kadarıyla güvenlik bürokrasimiz dünyadaki çatışma çözümlerini iyi biliyor, yakından da izliyor.
İtiraf etmeliyim ki böyle bir gözlem yapma fırsatı bulmasaydım da Dolmabahçe katliamı ertesinde kaleme alacağım bir yazıyı doğruluğunu kanıtlamadan “devlet dünyadaki diğer çatışma alanlarındaki çözüm süreçlerinden öğrenmeli ve bu deneyimlerden olumlu yönde dersler çıkarmalıdır” gibi kesin bir yargıyla bitirmezdim. Örnek verdiğim yazıdaki sorun aslında “yanlış ezber” denebilecek bu maddi hatadan da ibaret değil.
Bir yazının “çözüm süreçlerini öğren, olumlu dersler çıkar” gibi çok genel bir ifadeyle bitmesinden, bu süreçlerin ne olduğunun ne gibi dersler çıkarılabileceğinin aslında ayrıntıyla bilinmediği ve başka bir yanlış ezbere dayandığı anlaşılıyor. Nitekim biraz geriye son paragrafın başına gidildiğinde “Türkiye, samimiyetle ve özveriyle çatışma çözümü yöntemini benimsemeli. Ölümlere dur demenin yolu, çatışma çözümü sürecini başlatmak ve ilkelerine uymak” cümleleri okunuyor. Sözünü ettiğim yazıyı baştan sona kadar, bir daha, bir daha okuduğumda “Dolmabahçe’deki ölümlerin olmaması için Türkiye (var ya o) çatışma çözümü yöntemini benimsemeli” sonucuna varıyorum.
IRA ve FARC’ı bitiren süreçleri getiriyorum gözümün önüne; temel koşul terör örgütlerinin eylemsizliği, başka bir deyişle örgütlerle varsa görüşmelerin terörden arındırılmış ortamda yapılması. İspanya’da 1989’da başarısızlığa uğrayan ve hükümet ile ETA temsilcileri arasında bir daha bir masa etrafında yinelenmeyen Cezayir görüşmeleri örgüt eylemsizliği bitirdiği için sonlanmış, Kolombiya’da Havana müzakereleri terör eylemleri nedeniyle defalarca kesilmişti. Ama ne yukarıdaki cümlelerde ne de sözünü ettiğim yazının herhangi bir yerinde Türkiye’de Çözüm Süreci’ni çöpe atarak silahlı işgal eylemlerine kalkışan, son dönemde terör eylemlerini tırmandıran PKK’ya yönelik net bir şiddet eleştirisi görmüyorum, adı dahi geçmiyor ne yazık ki.
ETA bundan beş yılı aşkın (20 Ekim 2011) bir süredir silah bırakmış durumda. Bu karar da tarafların karşılıklı olarak oturdukları bir masada değil, polisiye önlemler sonucu köşeye sıkışan örgüt tarafından tek yanlı olarak alınmak zorunda kalındı. Demokratik toplumlarda devletin güvenlik güçleri dışında kimsenin, hiçbir örgütün silah kullanma hakkı yok. Çatışma süreçlerini yakından izlemiş biri olarak, örgütlerle görüşülsün, görüşülmesin, çözümün temel esasının, öncelikle örgütlerin ilk aşamada silahlarını susturması sonunda da kesin olarak bırakması olduğunu vurgulamam gerekir. Ayrıca bu süreçlerde siyasi konuların kesinlikle görüşülmediğini, çünkü siyasi konuları görüşecek olanların silah taşıyan değil, halk tarafından seçilmiş kişiler olduğunu hatırlatmakta yarar var. Dolayısıyla siyasi konuları görüşmek için örgütlerin “masada güçlü olması” gibi bir durum söz konusu bile değil.
Sonuç olarak çözüm süreçlerinde silah bırakmanın karşılığı, topluma yeniden kazandırılan eli kana bulaşmamış örgüt üyelerine belirli koşullarda yasal siyaset hakkının tanınmasıdır. Eli kana bulaşmış örgüt mensupları ise bir şekilde cezalarını çekerler. Cezalarda abartılı bir indirim olduğunda halk tarafından reddedildiği için varılan anlaşmanın değiştirilmek zorunda kalındığına son olarak Kolombiya’da tanık olmuş bulunuyoruz.
Kabul etmek gerekir ki İspanya’nın deneyimi, atıf yaptığım yazıda devletin öğrenmesi istenen dünyadaki deneyimler arasında önemli bir yer tutuyor. Tam da bu nedenle burada İspanya’nın terörle mücadele politikasının önemli bir unsuru olan Ermua ruhundan, milyonların şiddete karşı nasıl bir araya geldiğinden söz ediyorum. Dolmabahçe ve ardından Kayseri katliamları, en azından İspanya’da milyonları ETA terörüne karşı sokaklara döken Miguel Ángel Blanco cinayeti kadar, hatta selektif değil daha çok kör terör eylemleri olduğu için daha da iğrenç.
Ermua ruhu ya da teröre karşı ulusal dayanışma aslında atıf yaptığım yazının insani açıdan ne kadar yanlış ne kadar da haksız olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Yanlış, çünkü dünyada çatışma çözümlerinde “öncülük ve sorumluluğun taraflardan hangisine düştüğü” ve “bir devletle talepleri doğrultusunda çatışan, kısıtlı imkânları olan azınlık unsurlara mı tüm aygıtlarıyla kat be kat üstün olan devlete mi? Eşit mi bu taraflar?” gibi absürt soruların sorulduğu hiçbir örnek yok. Yukarıda esaslarını etraflıca özetledim; bir spor müsabakası mı yapılıyor, ne demek tarafların eşitliği?
Haksızlık da ayrıca. Öncelikle Dolmabahçe’de ve Kayseri’de olduğu gibi karşılarında kim oldukları, nerede, ne zaman ortaya çıkacakları bilinmeyen savaşçıların vurduğu masum insanlar için büyük bir haksızlık. Ayrıca “bu çözümde daha büyük özveri ve sorumluluğun (üzerine) düştüğü” ileri sürülen Türkiye Cumhuriyeti devleti için de haksızlık. Bu devlet, kendi toprak bütünlüğünü tehdit eden ve vatandaşlarını katleden, üstelik “stratejik ortak” sandığımız bir ülkeden sürekli silah ve mühimmat temin eden PKK’ya boyun mu eğmeli? Söylenmek istenen bu mu bilmiyorum ama örnek verdiğim cümlenin böyle anlaşılmaması pek de kolay değil doğrusu.
Kayseri’de kirli yüzünü bir daha gösteren PKK’yı bu vesileyle bir kez daha lanetliyor ve İspanya’da olduğu gibi Türkiye’de de bugünlerde sokakları dolduran milyonların “Yeter artık” dileklerine içtenlikle katılıyorum.
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları



























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.12.2025
13.12.2025
6.12.2025
1.12.2025
13.11.2025
6.11.2025
30.10.2025
19.10.2025
14.10.2025
8.10.2025