Akın ÖZÇER
Hollanda hükümetinin geçen hafta sonu Diplomatik ve Konsüler İlişkiler hakkındaki Viyana sözleşmeleri ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni (AİHS) ihlal ederek neden olduğu kriz Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasında her an patlaması beklenmekte olan krizi tetiklemişe benziyor.
Aslında her şey Erdoğan karşıtı Avrupa medyasının gururu incinmiş Türkiye’ye yönelik bardağı taşıran yazılarıyla başladı. Örneğin Le Monde’un 13 Mart’ta yayımladığı “Türk Cumhurbaşkanı Avrupa’yı provoke ettiğinde” (Quand le président turc provoque l’Europe) başlıklı başyazı bu konuda ateşin üzerine benzin döken türdendi.
Başyazı, son derece ironik bir cümleyle başlıyordu: “Her geçen gün Türkiye’yi AB’den biraz daha uzaklaştırıyor.” Yazıyı kim kaleme almışsa, bazı Fransız siyasetçilerin Türkiye’nin AB üyeliğine coğrafi nedenlerle karşı çıktığını hatırlamış olacak ki, “tartışmanın artık sadece coğrafi olmadığını” vurgulama zorunluluğunu hissetmişti. “Tartışma tabii ki siyasi” demiş ve eklemişti: “Recep Tayyip Erdoğan’ın son günlerde Avrupalılara yönelttiği hakaretler Ankara ile AB arasındaki kırılmayı daha da arttırıyor.” Peki, Le Monde hakaret olarak nitelediği Erdoğan’ın AB’ye yönelttiği sert eleştirilerin nedenini açıklamış mıydı, Hollanda ile yaşanan sorunun özüne girmiş miydi? Hayır, bu konuda hiç ama hiçbir şey söylememişti.
Buna karşılık, AB’yi Hollanda ile dayanışmaya çağırmıştı. Hollanda hükümeti 50 yılı aşkın süre önce imzalanmış Viyana sözleşmelerini ihlal etmiş, olsun varsın. Hollanda hükümeti AİHS’nin 11. maddesine aykırı şekilde barışçıl toplantı özgürlüğünü atlı polisleri ve köpekleri ile çiğnemiş, Rotterdam Başkonsolosluğumuz önünde toplanmış çoğu kendi uyruğundaki insanlara karşı orantısız güç kullanmış, olsun varsın. Başyazar, Hollanda’nın AB üyesi olmasını arkasında durmak için yeterli görmüş olmalı ki AB’yi ivedilikle Erdoğan’ın başta Almanya olmak üzere “kabul edilemez muamelede bulunduğu” üyeleriyle dayanışma içinde olmaya davet etmişti.
Başyazar, Fransa’nın Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun Metz’de Türk toplumuyla bir araya gelmesine izin vermesinin tartışılmasının marjinal bir konu olduğunu araya sıkıştırmayı da ihmal etmemişti. Etmemişti çünkü ılımlı Sağ’ın hakkında soruşturma açılmış olan sorunlu Cumhurbaşkanı adayı Fillon, Çavuşoğlu’na izin verdiği için Cumhurbaşkanı Hollande’ı “Avrupa dayanışmasını bozmakla” suçlamıştı. Aşırı Sağcı Bayan Le Pen de Twittermesajında “Fransa’da başka ülkelerin seçim kampanyası yapmasına karşı olduğunu” açıklamıştı. Le Monde’a göre, Hollande da haklıydı; asıl tartışılması gereken bu değil, “Erdoğan’ın yetkilerini önemli ölçüde arttıran” anayasa değişikliğinin halkoyuyla benimsenmesiydi. Çünkü bu değişiklik kabul edilirse, Erdoğan’ın “otoriter sapması” (dérive autoritaire) hukuki temele kavuşacak, Türk rejimi Orta Doğu’daki diktatörlük modeline yaklaşacaktı.
Le Monde gibi saygın bildiğim ve 30 yılı aşkın bir süredir okuduğum bir gazetenin “faşist sapma” (dérive fasciste) içinde olmasına hem şaşırıyor hem de üzülüyorum. Bunu Türkiye’de baştan beri AB projesine karşı çıkan değil, aksine AB üyelik sürecini desteklemiş ve bu yolda bürokrat olarak emek de harcamış biri olarak söylüyorum. AB, kurucu babalarının savunduğu bir “barış ve farklılıklar içinde birlik” projesi olarak kaldığı ölçüde değerlidir. Bunun için de temel aldığı evrensel demokrasi ve insan hak ve özgürlüklerini, bu ilkeleri ayaklar altına alan kendi üyelerinin çıkarları dâhil her şeyin üzerinde tutması gerekir. Hangi gerekçeyle olursa olsun, ülkesindeki ırkçı faşistlerin tezlerine prim veren bir üyesiyle dayanışma içine girerek değil.
Le Monde’un başyazarı ayrıca özellikle Alman televizyon ve gazetelerinin yaptığı gibi 16 Nisan’da referanduma sunulacak anayasa değişikliği paketi hakkında gayriciddi argümanlar öne sürmekten çekinmiyor. Le Monde’un yabancı bir gazete de olsa bu pakete karşı tavır almasını ben şahsen yadırgamıyorum ama karşılaştırmalı ciddi bir analiz yapması kaydıyla. Oysa yapılan, diğer bazı ülkelerin medyası gibi, bazen pakette hiç yer almayan hususlardan hareket ederek, çoğu kez buna bile ihtiyaç duymadan “kafadan” bu anayasa değişikliğinin diktatörlüğe neden olacağını, Türkiye’nin demokrasiden uzaklaştığını ileri sürmek. Bu ciddi bir yaklaşım değil ve 15 Temmuz’da Türkiye’yi olması gerektiği gibi desteklememiş olan bu medyanın, darbecilere ev sahipliği yapan ülkelerle birlikte, “hayır” lehine bu kadar aşırı bir baskı yapması sadece benim değil halkın çoğunluğunun da kafasında birçok soru işareti oluşturmuş durumda.
Başyazar bu nedenle kaygılı; AK Parti’nin Avrupa’daki mitinglerinin yasaklanmasının Erdoğan’ı güçlendireceğine dikkat çekiyor. “Ne Türkiye’nin jeopolitik güçlüklerinin ne kurbanı olduğu terörizmin ne seçim kampanyası ihtiyaçlarının ne de Türkiye’nin Suriyeli mülteciler konusundaki yardımının, hiçbir şeyin” Avrupalıların Erdoğan’ın “hakaretlerini” karşılıksız bırakmaları için gerekçe olamayacağını söylüyor. Ama ne yapılacaksa “akıllıca” yapılmalıdır diyor. “Yoksa” diyerek ironik bir yaklaşımla ekliyor: “AKP’nin Avrupa’daki seçim toplantılarına getirilecek yasak, Erdoğan’ın içeride sürdürdüğü ifade özgürlüğünü bastırma politikasına destek olur.” Sanki Rutte hükümetinin dünyanın en anti demokratik ülkelerinin bile saygı gösterdiği Viyana sözleşmelerini ihlali pahasına bakanların mitinglerini engellemesi ifade ve toplantı özgürlüğünü şiddet kullanarak bastırmak değilmiş gibi. Demokrasi ve insan hakları şampiyonu olarak geçinen gazetenin başyazarının bu konuda hiç ama hiçbir kınamada bulunmamasını görmeyecek kadar kör mü olmamız gerekiyor?
Başyazar, Hollanda’nın yabancı düşmanı, ırkçı politikacısı Wilders’ın politikalarını değil, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Batı’da Nazizm hale yaşıyor” ve “Lahey faşizmin başkenti” sözlerini provokasyon olarak niteliyorsa, kendisinin ve Le Monde’un “faşist sapma” içinde olduğunu düşünmek için asgari gerekçemiz vardır. İlginçtir ama başyazar bir sonraki cümlede Erdoğan’ı kastederek, “muhataplarının hassasiyetleriyle oynayan bir adamla normal ilişkiler sürdürebilir mi” diye soruyor ama kendilerinden olduğu için mi bilmem Gert Wilders için hiçbir şey söylemiyor. Buna karşılık AB’yi “yaptırımlarla tehdit eden” Türkiye’ye topluca cevap verilmesini tavsiye edebiliyor.
Aslında Le Monde’un başyazısı gazeteye özgü bir görüşü değil Avrupa ana akım medyasının konuya genel yaklaşımını yansıtıyor. Örneğin hükümetiyle sorun yaşamadığımız İspanya’nın ana akım medyasında bile Le Monde’un başyazısındaki yaklaşım geçerli. El País’in geçtiği “Erdoğan Hollanda’yı bakanlarının mitinglerini engellemesini pahalıya ödeyeceği hususunda uyardı” (Erdogan advierte a Holanda de que pagará caro impedir los mítines de los ministros) başlıklı haberi mesela. Bu haberin spotu şöyle: “Türk İslamcıları Nisan’daki referandumda kazanç sağlamak için Avrupa ülkeleriyle ipleri geriyor.” Bu cümleye göre, Hollanda’nın yaptıklarını eleştiren ben dâhil herkes dolaylı olarak İslamcı. Bu spottan sonra kalkıp haberi aktarmaya gerek var mı bilmiyorum. Sadece bu cümleden “İslamcı değilsen Hollanda’yı değil Türkiye’yi eleştirmen, 16 Nisan’da da hayır oyu kullanman gerekir” gibi sonuçlar çıkarmak mümkün.
El País’e de haksızlık yapmayalım. İspanya’nın en saygın gazetesi olarak gördüğüm için hep bu gazeteden örnekler veriyorum ama diğer İspanyol gazeteleri de çok farklı bir tutum içinde değil. Örneğin Rajoy hükümeti yanlısı ABC de aynı gün benzer bir başlıkla çıktı. Spotu da aynen şöyle: “Erdoğan Hollanda ile krizi anayasa referandumunda oy kazanmak için maniple ediyor”. Ama ABC, haberinde Hollanda’yı eleştirmeyi “İslamcılara” değil aşırı milliyetçilere fatura ediyor. Hollanda’yı protesto edenler arasında aşırı sağcı bir örgüt olduğunu vurguladığı Bozkurt’ların işaretini yapanlar olduğunu aktarıyor. Her iki gazetenin haberinde de Wilders’ın nasıl yabancı düşmanı, İslam karşıtı ve ırkçı olduğuna dair en ufak bir atıf bile yok. “Yabancı düşmanımız, ırkçımız, faşistimizle biz Avrupalılar haklıyız” mesajı veriliyor adeta.
Yukarıdaki örnekler aslında Hollanda krizine uzak kalmış, ikili planda sorun yaşamadığımız ülkelerin medyasından. Hollanda’nın resmen arkasında duran Almanya ile yörüngesindeki ülkelerin medyasında yayımlanan haber ve yorumların çok daha sorunlu olduğu hepimizce biliniyor.
Hedef belli ki Avrupa’da Erdoğan üzerinden Türkiye ve temsil ettiği farklılıklara karşıt bir kamuoyu oluşturmak. Bunun Avrupa’nın içindeki yabancı düşmanı, İslam karşıtı, ırkçı faşist eğilimlerle dayanışma içinde yapılması birilerine kolay görünüyor belki ama Avrupa’nın geleceği bakımından son derece sakıncalı. Faşizmle dayanışma öncelikle Avrupa’yı Avrupa yapan “farklılıklar içinde birlik” ilkesini yıkmak ve Eski Kıta’yı milyonlarca insanını kaybettiği İkinci Dünya Savaşı yıllarına geri götüren zaman tünelinin kapısını aralamak anlamına geliyor.
Yazarlar
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları






































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.12.2025
1.12.2025
13.11.2025
6.11.2025
30.10.2025
19.10.2025
14.10.2025
8.10.2025
28.09.2025
21.09.2025