Akın ÖZÇER
Fransa’nın siyasete girişinden itibaren en kısa sürede seçilen ve seçildikten sonra kamuoyu desteğini aynı hızla yitiren en genç Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron şimdi seçim vaatlerini gerçekleştirme peşinde. Bunlardan biri, belki de en önemlisi, parlamenter (milletvekili ve senatör) sayısını önemli ölçüde azaltmayı, parlamenter seçilmeyi üç dönemle kısıtlamayı ve genel seçimlerde kendi deyimiyle bir doz nisbi temsil uygulanmasını öngören bir kurumsal reformla ilgili. Böyle bir reform, başta Korsika ile ilgili düzenleme olmak üzere içerdiği bazı konular nedeniyle anayasa değişikliği, dolayısıyla Milli Meclis (Assemblée Nationale) ve Senato’nun beşte üç çoğunluğuyla (555) onaylanmasını gerektiriyor.
Milletvekilleri ve senatörlerin beşte üçüne tekabül eden parantez içindeki rakam 65 milyon nüfuslu bir ülke için gerçekten fazla görülebilir. Fransız Milli Meclisi 577, Senatosu da 348 üyeden oluşuyor. Seçim kampanyası sırasında patlak veren “Penelopegate”Cumhurbaşkanı adaylarından François Fillon’un yarışı kaybetmesine yol açmakla kalmamış, milletvekilleri ve senatörlerin önemli bir bölümünün yakınlarına, hatta aile bireylerine “asistan” sıfatıyla devlet tarafından tahsis edilen ödenekleri, mahsubunun kontrolü zorunlu tutulmadığı için kolaylıkla aktardığını da gün ışığına çıkarmıştı. Halk tarafından tepki gösterilmesi nedeniyle bu konuda gerekli önemler alınırken, seçim kampanyası yapmakta olan Macron da gündeme geldiği için parlamenterlerin sayısını yaklaşık üçte bir oranında azaltacak bir kurumsal reformun sözünü vermişti.
Gérard Courtois’nın geçen ay Le Monde’da yayımlanan başyazısında altı çizildiği üzere, halk sadece parlamenter sayısının düşürülmesine değil, reform paketinde yer alan parlamenterlerin seçilme hakkını üç dönemle kısıtlayan ve iki turlu genel seçimlerde bir ölçüde nisbi temsil uygulanmasına da sıcak bakıyor. Çünkü birtakım isimlerin ardı ardına seçilerek milletvekilliği ve senatörlüğü on yıllarca sürdürmesine, adeta bir mesleğe dönüştürmesine tepki gösteriyor. Temsilde adaletsizliğe de isyan edenler var doğal olarak.
Gel gör ki Macron’un Cumhurbaşkanı seçilmesinden sadece bir yıl önce kurduğu partisi LREM (La République en Marche) kısa süre içinde mevcut seçim sistemi sayesinde 577 sandalyeden 310’unu elde etmesine, birçok konuda birlikte hareket eden merkezdeki MoDem (Mouvement Démocrate) ile bu sayı 357’ye ulaştığı halde Senato’da sadece 21 üyeye sahip. O bakımdan kurumsal reform paketini diğer partiler veya en azından Senato’da en büyük grup olan ana muhalefetteki Cumhuriyetçiler (LR/ Les Républicains) ile uzlaşmadan, tek başına geçirmesi mümkün değil. Courtois’nın da altını çizdiği gibi, LR ve Senato Başkanı Gérard Larcher ise paketteki birçok konuya itiraz ediyor.
Senato’nun ve LR’in karşı görüşteki çoğunluğunu paketi halk oyuna sunarak aşmak mümkün elbette. Kamuoyu özellikle altını çizdiğim konularda reformu desteklediğine göre Senato’yu devre dışı bırakarak sonuca ulaşmak ilk bakışta rasyonel görünüyor. Ama Courtois, pakette parlamenter sayısının düşürülmesi veya seçimlerde “bir doz” nisbi temsil uygulanması gibi yasal düzenlemeyle çözümlenebilecek konular da bulunduğuna dikkat çekiyor. Dolayısıyla bütün paketin parlamentoyu devre dışı bırakarak referanduma sunulmasının riskli bir yol olduğunu -siyasi sonuçları olabileceğini ima ederek- vurguluyor.
Pakette “demokrasiye darbe” de mi var?
Le Monde’da geçen Salı (6 Mart) yayımlanan Alexandre Lemarié imzalı ve “hükümet parlamenterlerin önerge haklarını kısıtlamak istiyor” (Le gouvernement veut restreindre le droit d’amendement des parlementaires) başlıklı haber analiz, Philippe hükümetinin hazırladığı kurumsal reform paketinde böyle bir düzenlemenin de yer aldığına dikkat çekiyor.
Görünen o ki tasarıda bu konuda somut olarak parlamentonun çalışmasını etkin hale getirmek gerekçesiyle iki değişiklik öngörülüyor. İlki, Genel Kurul’daki görüşmelerde, komisyonda daha önce reddedilmiş bir önergenin yeniden sunulmasının otomatik olarak engellenmesi. Hükümet cenahı gerekçenin “aynı konunun on defa tartışılmasının ve zaman kaybının önlenmesi” olduğunu savunuyor. Ama böyle bir önlem, muhalefet partilerinin de altını çizdiği gibi, bir bakıma demokrasinin de sınırlanması anlamına geliyor.
Philippe hükümetinin öngördüğü ikinci somut değişiklik, aynı gerekçeyle, bir siyasi grubun Genel Kurul’a sunacağı değişiklik önergesi sayısını o grubun milletvekili sayısıyla orantılı olarak sınırlamak. Bu, her ne kadar “parlamento tartışmalarının çok daha etkin biçimde düzenlenmesi” olarak takdim ediliyorsa da küçük grupların seslerinin kısılması anlamına da geliyor. Özellikle iki turlu mevcut seçim sistemi bazı partilerin oy oranlarıyla orantılı bir temsile imkân tanımazken. Örneğin son genel seçimlerin ikinci turunda (18 Haziran 2017) Sosyalist Parti yüzde 5,68 ile 30 milletvekili kazanırken, aşırı Sağ’daki Front National daha fazla oyla (8.75) ancak 8 sandalyeye sahip olmuştu.
Kabul etmek gerekir ki böyle bir girişim, seçim sisteminin temsilde adaletsizliği de göz önüne alındığında Meclis Komünist Grup Başkanı André Chassaigne ile aynı partinin Senato Grup Başkanı Eliane Assassi’nin altını çizdiği gibi, “demokrasiye indirilmiş bir darbe” anlamı da taşıyor. Çünkü Chassaigne ’in dediği gibi, bu düzenlemeyle küçük bir grubun sunacağı değişiklik önergeleri sayısı kısıtlanırken, “büyük partilerin ve Meclis’te salt çoğunluğun çok üzerinde milletvekili bulunan iktidar partisinin yüzlerce öneriyi Genel Kurul’a getirmesi ve bunları savunmaya dahi gerek duymaması” mümkün.
Bu itibarla Philippe hükümetinin bu önerisine karşı çıkan sadece Komünistler değil. Mesela ana muhalefet (LR) senatörü Bruno Retailleau bu girişimi “skandal” olarak niteliyor. Hatta iktidar çoğunluğu içinde yer alan MoDem ileri gelenlerinden Marc Fesneau da “önerge hakkı bireysel bir anayasal haktır” diyor ve ekliyor: “bazen kullanılması aşırıya kaçıyor olsa da vazgeçilmez bir haktır.”
Macron’un vaadi kurumsal reform paketinin Nisan ayında – o da ancak ana muhalefetle uzlaşılması halinde- gündeme gelmesi bekleniyor. Bu, yukarıda belirttiğim gibi kolay değil, ayrı konu. Ama bu vesileyle altını çizmek gerekir ki bir “reform” söz konusu olduğunda, hep daha çok demokrasi konusunda atılan adımlar gündeme gelir ya da gelmeli. Yoksa temsilde adalet ilkesini yok sayan iki turlu seçim sistemiyle zaten sesi kısılmış Fransız muhalefetini bir de Milli Meclis’te susturmayı hedefleyen önerileri araya sıkıştırmanın ayrıca ilkeli bir tutum da olmadığı son derece açık. Başlıktaki soruyu da bu nedenle yöneltiyorum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2018
9.02.2018
24.04.2018
11.04.2018
28.03.2018
22.03.2018
15.03.2018
1.02.2018
7.02.2018
31.01.2018