Alper GÖRMÜŞ
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yarın hiçbir gerekçe göstermeden çözüm sürecini gündemden kaldırdıklarını ilan etse, “kestik” dese, gazeteler ne yaparlar? Nasıl bir tavır alırlar?
Sorum, çözüm sürecine muhalefet eden, onu bir kaşık suda boğmak isteyen medya kesimine değil... Çünkü onlar on sene önce de, beş sene önce de, bir sene önce de öyleydiler, tutarlıydılar...
Sorum, süreci destekleseler de Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) bazı uygulamalarına muhalefet eden geleneksel (eski) merkez medya kesimine de değil...
Sorum, hükümetle uyum içinde bir yayıncılık yapan paralel (yeni) merkez medya kesimine...
Benim bu soruya cevabım şöyle: Bugün söylenenler, savunulanlar bir günde unutulur ve hükümetin belirleyeceği “yeni Kürt politikası” çerçevesinde yeni bir editoryal çizgi benimsenir.
Haksızlık ettiğimi mi düşünüyorsunuz, o zaman hatırlatıyorum: Daha dört beş ay önce, bu kategorinin en tipik ve en şedit temsilcisi olan gazete, çözümün ancak diyalogla mümkün olabileceğini savunanların listelerini yayımlıyor, bunların (ki çoğu şimdi âkil insan) susturulmaları gerektiğini söylüyordu. (İroniye bak: Bu gazetenin en mühim adamı da şimdi yedek listeden âkil insan oldu!) Sadece o gazete değil, paralel (yeni) merkez medyanın öbür gazeteleri de Başbakan’ın milliyetçi çıkışlarına yönelik en küçük bir eleştirel ton içermeyen yayın çizgisini yürütüyorlardı.
Bu hep böyle oldu... Bu kategoriden gazetelerin hiçbir zaman “ilkesel” bir pozisyonları olmadı... Hükümet hangi zikzakları çizdiyse, onlar da o zikzakları çizdi.
Bugün konumuz Kürt sorunu ve çözüm süreci ama, sanmayın ki bu zikzaklar sadece bu konuda çiziliyor; hayır, her konuda çiziliyor...
Paralel (yeni) merkez medyanın “partner” sorunu
2011 haziranında kaleme aldığım üç yazıda bu medya öbeğinin “partner sorunu”nu ele almış ve işinin, partneri “devlet” olan geleneksel (eski) merkez medyaya kıyasla daha zor olduğunu şöyle anlatmıştım:
“Gelin bir metafor oluşturalım, geleneksel (eski) merkez medyayı ve paralel (yeni) merkez medyayı partnerleriyle, yani devletle ve hükümetle dans eden iki dansçı gibi düşünelim...
“Partnerler açısından baktığımızda, paralel (yeni) merkez medyanın durumu çok daha güç görünüyor. Çünkü devlet, dans ederken hangi figürleri kullanacağını önceden ilan ediyor ve bunları katı bir biçimde uyguluyor. Mesela diyor ki, komünizme geçit yok, bölücülüğe geçit yok, irticaa geçit yok! Basit, anlaşılır, kesin figürler! Ve kolay kolay değişmiyor. Dolayısıyla, partneri olan geleneksel (eski) merkez medya ikide bir güç durumda kalmıyor, devletle dansını otomatiğe bağlanmış gibi sürdürebiliyor, böylece ‘tutarlı’ bir yayın çizgisine sahipmiş izlenimi yaratabiliyor.
“Oysa paralel (yeni) merkez medyanın işi o kadar kolay değil. Onun partneri siyasetçiler olduğu için, dans sırasında ikide bir değişen ‘figür’ler karşısında zor durumda kalıyor; aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık vaziyeti hâsıl oluyor. (...) Yani, siyasal planda, ilkesel bir pozisyondan ziyade hükümetin ihtiyaçlarına göre değişebilen zikzaklı bir çizgiyle karşılaşıyoruz sık sık...”
Kürt meselesindeki zikzaklar
Yukarıda, bugün hükümet “çözüm sürecini kestik” dese, yarın yeni merkez medyanın derhal “yeni doğru”yu benimseyeceğini, bir gün önce yazdıklarını unutacağını söylemiştim...
Beş ay önceki gazetelerle bugünküleri karşılaştırmak dahi bunu görmeye yeter ama, biliyoruz ki bu işler 2007’den beri böyle olageldi... Bütün o süreçleri 2011 haziranındaki yazılarda ayrıntılarıyla anlattım, isterseniz dönüp onlara bakabilirsiniz...
Böyle bir yayıncılık iktidarın hoşuna gidebilir, fakat o yayıncılığı sürdüren yayın organlarının inandırıcılığını berhava eder...
Gazete okurlarının hükümeti destekleyen bölümü için de geçerlidir bu. Onlar, bu kadar zikzağı siyasetçiler için kabul edebilirler fakat gazeteciler için etmezler.
Okur nezdinde bu yönde biriken memnuniyetsizlikler bir gün mutlaka kuvveden fiile çıkacaktır.
*
NOT. Âkil insanlara yürütecekleri mesaide başarılar diliyorum. İnşallah onların da gayretiyle içinde bulunduğumuz süreci kazasız belasız sona erdiririz.
***
‘Kanlı Çukur’ bize ne anlatıyor?
Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve beş kişiyi taşıyan helikopterin 25 Mart 2009’da düşmesinden sonra olayın kaza mı yoksa suikast mı olduğu tartışmaları hiç kesilmedi, çünkü ortada çok ciddi kuşkular vardı.
Olayın perde arkasını izleyen gazetecilerin başında gelen Cihan Haber Ajansı’ndan (CİHAN) Köksal Akpınar’ın geçtiğimiz hafta piyasaya çıkan kitabı Kanlı Çukur, olayın görünen ve görünmeyen yüzlerini ayrıntılı bir biçimde anlatan esaslı bir gazetecilik çalışması...
Akpınar’ın olaya dair nihai kişisel değerlendirmesi şöyle: “Olayın Uluslar arası bir operasyon olduğunu düşünüyorum. Eldeki bulgu ve belgeler bu yönde. Bu dosyayı yakından takip eden bir gazeteci olarak bunu söyleyebilirim.” (Zaman, 31 Mart 2013)
Akpınar’ın bir gözlemi de “devlet”in bu olayı aydınlatmak için dikkate değer bir gayret gösterdiği yönünde... Ben de aynı kanaatteyim ve eğer bu bir cinayetse, bu gayretin, sonraki muhtemel cinayet girişimlerinin organizatörlerini düşünmeye sevk edeceğine inanıyorum. (Aynı gayret Hrant Dinkcinayetinde de sergilenebilseydi, karanlık organizatörler bu etkiyi çok daha yoğun bir biçimde hissedeceklerdi.)
Köksal Akpınar’ın kitabından “fışkıran” bilgileri, çelişkileri hesaba katıp da 2009’da yaşanan şeyin bir kaza olduğuna inanmaya devam etmek hayli zor görülüyor, kitabı okuyunca sizin de aynı kanaate ulaşacağınıza hiç şüphem yok.
Gazeteci İsmail Güneş’in kırık çenesi
Köksal Akpınar’ın, giriştiği gazetecilik takibinde ortaya çıkardığı gerçeklerden biri benim de çok ilgimi çekmiş, oradan yola çıkarak ben de kafamdaki soruları 2011’de kaleme aldığım iki yazıyla sizinle paylaşmıştım...
Sözünü ettiğim gelişme, Akpınar’ın, olaydan iki yıl sonra ulaştığı gazeteci İsmail Güneş’e ait otopsi raporuydu... Rapor, olaydan beş gün sonrasının tarihini taşıyordu: 30 Mart 2009...
O güne kadar, Güneş’in sadece bacağının kırık olduğu biliniyordu, fakat raporda alt çenesinin de kırık olduğu yazılıydı. Yani iki yıl boyunca Güneş’in alt çenesinin kırık olduğu medyadan gizlenmişti.
Akpınar’ın yayımladığı raporu okuduktan sonra olay günlerine geri dönüp o günlerde gazetelerin İsmail Güneş’in otopsi raporunu nasıl yansıttıklarına bakmıştım... Haberleri üç ajans (AA, DHA ve İHA) geçmişti ve üçü de çene kemiği kırığından söz etmiyordu. Belli ki muhabirler raporu görmemiş, raporu okuduğunu söyleyen birinden almışlardı bilgileri... Bu, açık bir dezenformasyondu...
Köksal Akpınar kitabında bu dezenformasyonun önemini şöyle anlatıyor:
“Alper Görmüş’ün tespitinden sonra kamuoyunun hatta olayı takip eden gazetecilerin bile uyutulduğunu anlayabiliyoruz. Eğer o gün ‘çene kırığı’ bilgisi gizlenmemiş olsaydı ana haber bültenlerindeki konu İsmail Güneş’in kırık çene ile nasıl konuştuğu olacaktı. Olay sıcağı sıcağına tartışılabilecekti. Kim bilir bu yüzden hangi deliller yok edildi? Bugün bunu çok daha iyi anlayabiliyorum ve üzülerek söylüyorum ki, Gazeteci İsmail Güneş’i öldürdüler veya ölüme terk ettiler.”
Kanlı Çukur, bu türden, “ne bu ya” dedirten sorularla dolu... Fakat ne yalan söyleyeyim, belki olaya o noktadan dâhil olduğum için, ben en çok o gün üç ajansa İsmail Güneş’in otopsi raporuyla ilgili bilgi veren ve çene kemiği kırığını gizleyen “kaynağı” merak ediyorum...
Umarım, üzerinde 16 aydır gizlilik kaydı bulunan dosyada bu sorunun cevabı da vardır.
[email protected]
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025