Alper GÖRMÜŞ
“Evvela insanı birleştirmek... Varsın hayat standartları farklı olsun; fakat aynı hayatın ihtiyaçlarını duysunlar...”
Tanpınar, ‘toplum’ olmanın sırrını veren bu veciz cümleyi Huzur romanının kahramanına söyletmeden önce Beykoz çayırlarındaki hafta sonu atmosferini anlatır uzun uzun: Zenginlerle yoksullar farklı yemekler yese de aynı eğlencenin parçasıdırlar orada.
Beykoz çayırı, farklılıkları silikleştirip ortak yanları öne çıkaran bir rol oynuyordu Tanpınar’ın romanında.
Sınıfları, gelirleri, politik görüşleri farklı insanların ortaklaşa sevip değer verdiği sanatçılar da haddinden fazla kutuplaşmış toplumumuzda benzer bir rol oynamıyor mu?
Sezen Aksu için yıllar önce kaleme aldığım portrede, “Tanpınar bugün yaşıyor olsaydı, Sezen Aksu’nun, romanındaki Beykoz çayırınınkine benzer bir işlev gördüğünü söylerdi sanırım. Öyle ya, zenginlerle fakirlerin, kentlilerle köylülerin, villadakilerle gecekondulardakilerin birlikte ‘ihtiyaç duyduğu’ başka kaç şeyimiz var?” diye yazmıştım.
Münir Özkul’u kaybettiğimiz bugünlerde, onun için on yıl önce kaleme aldığım portreyi yeniden okudum. O, tabii ki farklılıklarına rağmen herkesin ortaklaşa sevip saydığı, ‘ihtiyaç duyduğu’ sanatçıların başında geliyor.
Fakat sözünü ettiğim portre, Sezen Aksu’nunkinin tersine bu tema üzerine kurulmamıştı. Beni o zamanlar onun filmlerdeki şen-geveze haliyle gerçek hayatındaki içe kapalı-suskun hali arasındaki tezat cezbetmiş olacak ki, Bir Gizli Bildiği Mi Var başlıklı portresinin sunuşunda şöyle yazmışım:
“Hepinize iyi niyetle gülümsüyorum / Hiçbirinizle dövüşemem / Siz ne derseniz deyin / Benim bir gizli bildiğim var...” Halinde, tavrında, en çok da bakışlarında bize böyle seslenir gibi değil midir? Bence var bir gizli bildiği ama bize hiç anlatmayacak; çünkü Münir Özkul, ‘anlatmadan anlaşılmaya âşık’ o insanların kategorisinden…”
Münir Özkul’a hoşça kal derken, 10 yıl önce kaleme aldığım portreyi bir kez de Serbestiyetokurlarının dikkatine sunmak istedim...
***
“Münir Özkul kendiyle derdi olan bir adam mıdır?”
Kızı Güner Özkul’un soruya cevabı: “Olmasa bu kadar içmezdi. Belki de yapmak istediği çok şey vardı, belki de kabına sığamıyordu. Hiçbir zaman kafasına takılan şeyleri başka türlü dile getirmedi. Hayatta tek yaptığı şey oynamaktı.”
Münir Özkul’un “kafasına takılan şeyleri dile getirmeyen” yapısı bana derhal Oğuz Atay’ın “Tutunamayanlar romanının kahramanı Selim Işık’ın, kendi karakterinin en belirleyici yanına işaret ettiği şu cümlesini getirdi: “Ben Selim Işık, anlatmadan anlaşılmaya âşık.”
Hiç bu türden insanlarla yakın ilişkiniz oldu mu? Çok zordur… Çünkü dertlerinin, sizin hakkınızdaki düşüncelerinin, size ilişkin iyi duygularının ya da rahatsızlıklarının “anlatmadan anlaşılmasını” isterler, ruhları bu gizli oyundan beslenir. Anlattıkları anda yakın ilişkinin sihrinin ortadan kalkacağına, sıradanlaşacağına inanırlar. Bu türden insanlar, “anlatmak ister misin?” cümlesinden ve ona benzer bütün cümlelerden nefret ederler.
Karşı taraf mı? Onların durumu çok daha zordur. Karşılarında durup çığlık çığlığa susan bu insanlara karşı, belki kendilerinin bile “neden?” diye sordukları dizginlenemez bir öfke duyarlar. Güner Özkul, babasının sevgilileri ve eşleriyle yaşadığı ilişkide mutlaka ortaya çıkan öfke patlamalarını anlamlandıramadığını söylüyordu bir söyleşide:
“Yaşar Anne, babam ve ben, Kuzguncuk'ta, Nakkaştepe'te köprüye (o zamanlar bir köprümüz vardı) üstten bakan bir eve taşındık. Yürümedi; bir gün Yaşar Anne bizi terk etti ve giderken de, ‘Bana Örümcek Yaşar diyorlar ama sen benden de kötüymüşsün, akrepsin sen! Akrep Münir!’ dedi. Bana melek gibi davranan babama neden 'kötü' dediğini anlamadığım gibi, akreplerin kötü olduğundan da pek emin değildim.”
Keşke yerim geniş olsaydı da Güner Özkul’un anlattığı, babasının muhatabında yarattığı öfke patlamalarına daha çok örnek verebilseydim. Ama şunu anlatmadan geçemeyeceğim:
“Ve manken Tülay!.. Çok 'cool'du... İçlerinde en güzeli, en klası oydu. Dual pikabında saatlerce Pink Floyd dinlerdik ve cep foto okurduk. Onun kadar şık bir kadın görmemişimdir belki de. Bir gün Tülay pikabı babamın kafasına fırlattı, babam eğilince pikap camdan dışarı uçup Kodaman Sokak'ta patladı. Babamın canı pek tatlıdır, deli deliyi görünce sopasını saklarmış, biz de oradan tüydük, o iş de öyle bitti.”
Güner Özkul’a, haddim olmayarak babasının mazlumluğuna, suskunluğuna bir de onun “anlatmayan” yanından bakmasını önermek istiyorum. Gene haddim olmayarak söylüyorum: O zaman belki, yakın temas kurduğu insanlarda yarattığı öfke nöbetleri de dahil olmak üzere bazı şeyler daha rahat anlaşılabilir.
Bir adım daha atacağım: Bana öyle geliyor ki Münir Özkul’un bizimle, tanımadıklarıyla, toplumla kurduğu ilişkide de “anlatmadan anlaşılmak” gibi bir arzusu var. “Oyunculuğuyla anlatıyor ya” demeyin, orada da anlatmadığı bir şey var gibi geliyor bana. Turgut Uyar’ın başa aldığım dizelerinde dediği gibi “bir gizli bildiği” var ve gene başta söylediğim gerekçeyle bunu bize hiç anlatmayacak.
İsterseniz tadında bırakalım ve çok iddialı olsam da nihayet bir sezgiden türetilmiş bir tahmin üzerinde fazla gidip gelmeyelim; anlatmadıklarını bir kenara koyalım ve bakalım anlattıkları arasında neler var?
‘Münir Baba’
Bir okurum, geçtiğimiz hafta yayımlanan Cüneyt Arkın portresinden bir paragrafa takılmış. O bölümü aktardıktan sonra eleştirisini son derece veciz bir biçimde, sadece şu dört kelimeyle ifade etmiş: “Emin misiniz? Münir Özkul?”
Üzerine bu eleştiriyi kurduğu paragrafı da aktarayım:
“Cüneyt Arkın parçası çekilip çıkarılsa, anlamlı bir bütün olma iddiasını epeyce kaybedecek eski Türk sinemasının anlamı konusunda kendisinin yaptığı değerlendirme hayli abartılı. Bu değerlendirmeye inanacak olursanız, toplumdan çıkan, onu yansıtan bir sinemadan değil; sinemadaki ilişkileri taklit eden, tabir caizse sinemanın biçimlendirdiği bir topluma inanmanız gerekir.”
Okuruma her şeyden önce bana bir Münir Özkul portresi yazma ilhamı verdiği için teşekkür ederim. Dediğini anladım. Özellikle “en iyi baba ölü babadır” deme yaşında olduğunu zannettiğim bazı gençlerin onun hakkında yazdıklarını, filmlerinden nasıl etkilendiklerini okuduktan sonra…
“Az evvel ATV Haber’de gördüğüm… Hâlâ çok tatlı idi. Hâlâ böyle gidip dizine başımı koyasım gelmekteymiş, fark ettim. Ama o kadar yaşlanmış ki… Yaşar dede olmuş... Pamuk dede olmuş… Bebek gibi idi. Hem tavırları hem gülümsemesi… Rabbim sağlık sıhhat versin ona bolca...”
“Baba gibi severim bu adamı... Tanımaz, tanımam, arada cam olmadan görmüşlüğüm de yoktur. (…) Hepimizin biraz babası olmuştur sanırım.”
“Yoksulların kralı, Yaşar Usta'sı, Münir Ağabey'i… Fedakârlık, dürüstlük, kadirşinaslık, hamiyetperverlik, âlicenaplık, kalendermeşreplik, dirayet, feragat, tevazu, kanaat, haksızlığa itiraz, tokgözlülük, helalilik, samimiyet, bağışlayıcılık... Bütün bunları biz Münir Özkul'un Yeşilçam filmlerinde canlandırdığı karakterlerden öğrendik.”
‘Yaaaa…’
Şimdi artık, Cüneyt Arkın’ın geçen hafta itiraz ettiğim cümlelerini yeniden düşünmem gerektiği kanaatindeyim. Olabilir, belki de haklıdır şöyle konuşurken:
“Türk sineması öğrenme aracıydı, moraldi. Kadınlar, yaşlılar, dullar gelip ağlar rahatlardı. Yiğitliği, cesareti öğreniyordu insanlar. Komşuluk ilişkileri, karakter oyuncularla veriliyordu. Türk toplumu o nedenle bir arada çok güzel yaşardı. Türk sineması o dönem işlediği konularla, değerlerle Türk toplumunu bir arada tutuyordu. Her hafta yeni bir film izliyorsun, her hafta bir değer öğreniyorsun.”
Onun filmleriyle büyümüş, yavaş yavaş gençliklerini terk etmekte olan kuşak, şu iki noktayı belirtmeden bitirirsem bu portreyi tamamlanmamış sayarlar, biliyorum. Biri, internette çok rastladığım şu replik:
"Dokunma oğluma, dokunma çocuklarıma, dokunma aileme. Eğer dokunursan, ben, ömründe bir karıncayı bile incitmeyen ben, hiç düşünmeden çeker vururum seni. Vururum ve arkama dönüp bakmam bile..."
Haklılar… Bu repliği okurken kaçımızın gözünün önüne gelmez Yaşar Usta’nın aynı anda öfkeyi ve şefkati birlikte yansıtan yüzü?
Bir de şu: “Ne de güzel ‘yaaa’ diyen ve ‘yaaa’yı duruma göre tonlayan adammış be.”
Hakikaten ya!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025