Atilla Aytemur
Aşağı yukarı hepsi aynı günlere denk düşen dört olay, ülke olarak kavgalı, perişan ve didişen halimize ayna tutuyor.
Bu olayların etrafında öyle bir ateşli lâf trafiği var ki, insanın başı dönüyor.
Ne sarfettiğimiz sözün ayarını tutturabiliyoruz, ne kimin aslında ne demek istediğini anlamaya gayret ediyoruz. Neyi görmek ve anlamak istiyorsak oradan yürüyüp gidiyoruz vesselam!
Siyasi liderler muarızlarına “Onu niye halen partinde tutuyorsun? Bizi düşmanlarımıza jurnalledi” kabilinden salvoları ard arda savuruyor. Doğal olarak bir noktadan sonra halkın gözünde haklının haksızın bir önemi de kalmıyor.
Memleketin ağır sorunlarına yönelik makul, demokratik, uygar bir müzakere ve katılım zemini oluşturmayı beceremezken, bu diğer tür ağız dalaşlarında bizi tutabilene aşk olsun!
Sanki bu durumdan özel bir haz alıyoruz.
Neyse… Sıradan gidelim.
Muhterem ilahiyat hocası
Pek muhterem ilahiyat hocası, Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Yeni Şafak gazetesinde 3 Ağustos 2017’de yayınlanan “Başörtülü sigara” başlıklı yazısında, göstere göstere sigara içen bir kadın gördüğünde “Siz benim başımı örttüğüme bakmayın, benden ümidinizi kesmeyin, sizinle paylaşacağım daha çok şeyim var” diyormuş gibi bir intibaya kapıldığını yazdı.
Buyurun, buradan yakın!
Yazısının içinde sigaranın sağlığa zararlı olması nedeniyle kimse için caiz olmadığı türünden sözler de yer aldı. İlaveten gelenekten, edepten dem vurdu ama nafile.
“Bu nasıl anlayış, bu nasıl ilahiyat hocası” diyen diyene! Özellikle dindar kesimden, hattâ AK Parti milletvekilleri arasında sigara içen kız babası olanlardan çok sert sözler ve özür dilenmesi yönünde tepkiler geldi.
Makalenin bütünü içinde, sigara içen başörtülü kadınlara yönelik o tuhaf ve soru işareti yüklü cümleyi açacak, samimi duygularını sergileyecek ve can sıkıcı durumu kurtarmaya yetecek sözlerden eser yoktu. Sigara içen ve içmeyen kadınlar, anaları babaları, dindarlar ve laikler, sağdan soldan çok sayıda vatandaş haklı olarak ayağa kalktı.
Tepki duyanlara karşı, Karaman’ın oldukça aşağıdan alınmış sonraki yazısında “Helallik” istemesi ve kurduğu özür mahiyetli, hayli inceltilmiş cümleler durumu kurtarır mı, doğrusu bilemiyorum.
Özellikle dindar-muhafazakar kesimde Karaman’a dair olumlu, saygı yüklü duygu ve düşüncelerin epey erozyona uğradığını tahmin etmek zor değil.
Devlet kurmalara doymayan Ayhan Oğan
Bu olayın etkileri henüz geçmeden ve bir nefeslik ara olmadan, bu kez AK Parti eski MYK üyesi ve Sivil Alan Platformu Başkanı Ayhan Oğan, sağdan soldan herkese “ Yok artık” dedirtecek şekilde “15 Temmuz’da bu halk devrim yaptı. Vesayet sistemini bitirdi. Şimdi yeni bir devlet kuruyoruz. Beğenin ya da beğenmeyin bu devletin kurucusu da Erdoğan’dır” demesin mi!
Ne oluyoruz yahu?
Sert duruşuna, sivri, uçuk ve iddialı konuşmalarına bir türlü alışamadığımız, AK Parti merkezinde bulamadığı yeri TV ekranlarında arayan Oğan yine ortalığı şangırdattı.
Acayip böbürlenerek ve hattâ biraz dayılanarak söylediği şeyin partisi tarafından da aynı rahatlık ve açıklıkla savunulacağını sanıyor olmalıydı. TV programında böyle bir özgüven içinde görünüyordu. Heyhat! Sahiplenilmek bir yana, tam tersi oldu; partinin ve hükümetin yetkilileri tarafından neredeyse “o zat” derekesine indirilip, pat diye bir kenara itiliverdi.
Beklendiği gibi Oğan’ın ilave açıklaması da oldu. Sözünün arkasında durduğunu, aynı kabadayı edayla belirtti. Anlaşılan, bu açıklamasında da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve AK Parti’nin son dönemde yapıp ettikleriyle siyasal sistemimizde yaşananların ne kadar köktenci şeyler olduğunu; bir mânada yeniden bir devletin inşa edildiğini anlatmak istiyordu. Halen sözünün nereye varacağını ve neleri zorladığını göremiyordu.
Ama o cümleden “ Biz, bunca olan bitenden sonra, eskisini katlayıp kenara koyup, kendi inanç ve anlayışımıza göre yeni bir devlet kurduk; kurucumuz da Recep Tayyip Erdoğan; ona göre ayağınızı denk alın!” tehdidi anlaşılıyordu.
Halbuki Osmanlı İmparatorluğu’nun enkazından, geriye çekile çekile, kayıplar vere vere, olağanüstü zor şartlarda, Anadolu topraklarında Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Boşnakıyla bağımsız bir devlet kurulmuştu.
Her şeye rağmen, devletin bağımsız varlığına ve devamına verdikleri önem ve değer, üzerinde anlaşabildikleri ender konulardan biriydi. Tarihsel saplantısı olan bazı aykırılar bulunsa bile, kurucu babalara ve o uğurda canını verenlere hepsi saygı ve minnet duyuyordu.
Bir zamanlar Ak Parti’nin MYK’sına kadar tırmanmış bir siyasetçinin bunların farkında olmadığı elbette düşünülemez. “İnsanoğlunun dilinin kemiği yok” denip geçilecek gibi de değil.
Günlerdir “AK Parti’de metal yorgunluğu var mıydı, yok muydu” diye tartışıp duruyoruz ya; bana kalırsa, vatandaşı asıl yoran işte böyle ipe sapa gelmez haller.
Focus’un hokus pokusuna gelen Kılıçdaroğlu
Madem ki salvo mevsimi açılmış, bari oradan devam edelim.
Malum; Ankara-İstanbul arasında yaptığı “Adalet Yürüyüşü” sonrasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun uluslararası popülaritesi bir hayli arttı. Böyle durumlarda önemli yayın organları görüşme fırsatı arar. Yine öyle oldu ve 5 Ağustos tarihinde ünlü Alman Focus dergisi Kılıçdaroğlu’yla muhtelif konuların yer aldığı bir röportaj yaptı.
Focus dergisi bu söyleşiyi manşetten “Türk politikacı güvenlik için uyarıyor: Yaşam ve hak garantisi yok” şeklinde verdi. Bunu gören Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümet yetkilileri Kılıçdaroğlu’nu ve CHP’yi eleştiri bombardımanına tuttu. “Nasıl olur da ülkemizi yabancılara şikayet edersiniz... Bu Türkiye’yi düşmanlarına jurnallemektir... CHP, ülkenin bu zor döneminde, can güvenliği yok diyerek, Alman turistlerin Türkiye’ye gelmesini engellemek istiyor... vb.”
Siyasal tansiyon fırladı; vatandaş şaşkın; iktidar temsilcilerinden savcıların harekete geçmesi gerektiği yönünde ard arda çağrılar geldi. Kılıçdaroğlu’nun ve CHP’nin çizmeyi aştığı söylendi.
Olayın esasını Oral Çalışlar Posta gazetesinde ve Serbestiyet’te çıkan yazısında açıkladı. Focus muhabiri aslında “Almanya’dan Türkiye’ye gidecek olan tatilciler de acaba bir tişört ya da bir şaka nedeniyle tutuklanabilir mi?” diye soruyor. Kılıçdaroğlu’nun cevabı ise “Şu sıralarda Türkiye’de hiç kimsenin güvende olduğunun garantisi yok. Bu güvensizlik yaşamsal ve düşünsel hakları da kapsıyor” şeklinde.
Kılıçdaroğlu Türkiye’de nasıl konuşuyorsa ve neleri öne çıkarıyorsa o röportajda da öyle yapıyor. Almanya’ya ve AB’ye de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve AK Parti hükümetinin baktığı gibi bakmıyor; bir tür düşman cephesi olarak görmüyor.
Dolayısıyla OHAL ve KHK uygulamalarının yarattığı yaygın mağduriyete; çok sayıda gazetecinin tutuklanmasına; Alman gazeteci Yücel’in ve tutuklanan insan hakları aktivistlerinin tepki toplayan dâvâlarına; FETÖ dâvâlarından yargılananların emekli maaşlarına, mal ve mülklerine yönelik tartışmalı uygulamalara işaret etmeye çalışıyor. Yani muhalefetin hayli zamandır paylaştığı eleştiri ve tepkileri bir kere daha ifade ediyor.
Lâkin, son derece genel, Türkiye’ye gelecek turistleri mi yoksa T.C. vatandaşlarını mı kastettiği belli olmayan cümlesi (tekraren: “Şu sıralarda Türkiye’de hiç kimsenin güvende olduğunun garantisi yok. Bu güvensizlik yaşamsal ve düşünsel hakları da kapsıyor”) Focus’un editörlerine istediğini sunuyor.
Halbuki konuşmasının içeriğinde Almanlara “Türkiye’ye gitmeyin” diyen bir cümle yok. Focus’un editörlüğü, Türkiye’nin Almanya ile ilişkilerinin limoniliğini de dikkate alarak, tamamen Alman iç kamuoyuna yönelik çıkarımlar yapmış ve röportajı o şekle sokmuş. Eh, Almanya’da seçim yaklaşıyor ve bu tür yayınlar da işe yarıyor.
CHP’nin tekzip göndermesi falan nafile. Olanlar oluyor ve biz günlerdir bunun gerilimini yaşıyoruz. Boğulma hissi veren bu tartışmanın nerelere kadar vardığını hepimiz biliyoruz.
Ölümüne bir tiyatro mu, sayın Akaydın?
Tam bitti bitiyor derken, Antalya’nın okumuş yazmış milletvekili Mustafa Akaydın, ateşi harlamak üzere olan meydana sıçrayıp, “15 Temmuz darbe girişimi sırasında ölen 250 vatandaşımızın katili devlettir” diyerek sahnedeki yerini aldı.
Beklenebileceği gibi tepkiler yağmur gibi yağdı. Devlet yetkililerinden gelen “ Atın bu adamı partinizden” gibi kanıksadığımız tepkileri, müsaadenizle artık bir tarafa bırakıyorum.
Ölenlerin anısına saygısızlık yapıldığını söyleyen 15 Temmuz Derneği yöneticileri hemen suç duyurusunda bulundu.
Bu kez de farklı olmadı, Akaydın ikinci bir açıklama yaparak sözlerini savundu. “Çarpıtıldı” filan gibi şeyler söyledi. O da “Sözünün arkasında duruyor”du. Evet, bir darbe girişimi olmuştu. Boğaz köprüsüne tanklar gitmişti. Ama neden oraya polisleri göndermeyip silahsız halkı göndererek ölümlerine yol açılmıştı? Üstelik hem öncesinde hem sonrasında tiyatroyu andıran yönler vardı ve iktidar durumdan epey yararlanmıştı. Ama tabii ki bir darbe girişimi de vardı...
CHP’nin bir genel başkan yardımcısı Antalya’da basın toplantısı düzenledi; Akaydın’ın değerlendirmelerine katılmadıklarını gösteren net cümleler sarfetti; Mustafa Akaydın’ı ortada, yalnız başına bıraktı.
Ölenler yalnızca Boğaz Köprüsü’nde ölmemişti. Polis henüz ulaşmadan birçok yerde direnen yurttaşlar darbecilerin tüfeklerinden atılan kurşunların; tanklarından, helikopter ve uçaklarından atılan bombaların hedefi olmuş ve hayatlarını kaybetmişlerdi. Sokağa silah zoruyla değil, gönüllü çıkmışlardı. Bunlar herkesin gözü önünde cereyan eden olaylardı. Burada tiyatro ve kurgu aramak kabul edilmez bir zorlamaydı.
Mustafa Akaydın’ın, hepimizi geren son dönemin siyasal temaşasına böyle bir konu ve iddiayla giriş yapması hiç mi hiç isabetli olmadı. Partisi sahip çıkmadı; o gönülleri kırdığıyla kaldı.
Soru sormak, kuşkuları dile getirmek her zaman iyidir. Yeter ki iş şirazesinden çıkmasın!
Orhan Veli “Beni bu güzel havalar mahvetti” demişti.
Ülke olarak bizi de, bu önü arkası düşünülmeyen sözler çıldırtacak!
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları


























































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.11.2023
19.08.2023
6.05.2023
28.04.2023
17.04.2023
29.03.2023
22.03.2023
9.03.2023
15.11.2022
9.09.2022