Aydın ENGİN
Slogan parlaktı. Salt AKP destekçilerinden değil, yıllar yılı bütün komşularla küs hatta düşman bir ülkenin yurttaşlarının da içini ısıtıyordu. O yüzdten bu slogan sorunların barışçıl çözümünü iç ve dış politikanın birincil ve temel değeri olarak benimseyenlerden de destek buldu.
Önceki AKP hükümetlerinde Başbakanın en etkili danışmanı olarak dış politikaya damgasını vuran ama hep perde arkasında kalmış Ahmet Davutoğlu Mayıs 2009’da kurulan 60. Hükümet’te vitrine çıkarılmış; Dışişleri de ona teslim edilmişti. O gün bugün Türkiye Cumhuriyetinin dışişleri ondan soruluyor.
Yüzünün – özellikle dudaklarının- doğasından mı kaynaklanıyor, yoksa sahiden mi öyle bilinmiyor ama her fotoğrafta somurtmayan, keyifli keyifli gülümseyen ufak tefek ve sevimli bir adam, Türkiye’nin dış politikasında daha önce duyulmamış, “Yurtta sulh, cihanda sulh” Atatürk deyişini sürekli ve sık kullanmalarına rağmen Türkiye dışişlerinin temel çizgisi olmamış bir sloganla karşımıza çıktı:
- Komşularla sıfır sorun !..
Bu Türkiye’nin dış politikasında yeni bir çizgi, yeni bir konsept (= Anlayış, görüş, yönelim) idi ve haklı bir heyecan yaratıyordu.
Üstelik Davutoğlu bu konsept’in sözde kalmayacağını, ete kemiğe bürüneceğini kanıtlamak istercesine kolları sıvadı ve çalışkan bir Dışişleri Bakanı olarak tanımlanabilecek dış gezilere çıktı.
Özellikle, Türkiye’nin en eski ve en kördüğüme dönüşmüş sorunlarındanErmenistan’la ilişkilerde attığı adımlar sahiden de içi boş bir sloganı öne sürmediğini kanıtlar gibiydi. Kıbrıs kördüğümünde Annan Planını onaylama eğilimine AKP’den güçlü bir desteğin geldiği günlerde de Davutoğlu’nun (o zamanlar henüz Başbakan danışmanıydı) bu politikanın mimarı olduğunu bilenler AKP’nin öteki bakanlarından ve başbakanından esirgedikleri desteği ve övgüyü Davutoğlu’ndan esirgemediler.
Peki sonra?
Sonrası biraz vahim.
Bugünkü fotoğrafa bakan biri “Komşularla sıfır sorun” diyen Davutoğlu’na “Otur yerine bakayım: Sıfır” derdi ve hiç de haksız olmazdı.
Gelin birlikte bakalım. Koyun önünüze bir Türkiye haritası... Sınırdaş olduğumuz ülkeleri elden ve gözden geçirelim.
En uzaktan başlayalım: Gürcistan. Bakın burda Davutoğlu sınıfı geçer. Geçer ama Türkiye’nin zaten Gürcistanla doğru dürüst bir ilişkisi yok. İlişki olmayınca sorun da sıfır oluyor.
Devam edelim: Azerbaycan. Sınırdaş değilsek bile soydaşlık üstünden bir “komşu” sayılır. Peki, Azerbaycan – Türkiye ilişkilerinde durum nedir? Sıfır sorun diyebilir miyiz? Demokratik(?) seçimlerle iktidarın babadan oğula, yani Aliev hanedanına geçtiği Azerbaycan, Türkiye dış politikasında sıfır sorun yaşanan bir komşudan çok, Türkiye’nin Kafkasya politikasında bir pranga işlevi görmekte. Türkiye biraz farklı davrandığında da şehitlikteki Türkiye bayraklarını indirmekte dturaksamayan, doğalgaz konusunda komşudan çok kaypak bezirgan gibi davranan Azerbaycan’lasıfır sorun filan yaşadığımız yok. Ermenistan’la ilişkilerde herhangi bir olumlu adım atıldığında bu hemen belli oluyor.
Devam: Ermenistan. Ekim 2009’da Davutoğlu’nun gülümsediği, Ermenistan Dışişleri Bakanı Edvart Nalbantyan’ın ise alabildiğine somurttuğu Zürich’deki anlaşma imza töreninden bugüne iki ülke arasındaki sorunları sıfırlamak için atılmış bir adım yok. Tamam, yan çizen daha çok Ermenistan; ama bu Türkiye’nin de attığı bir adım olmadığı gerçeğini değiştirmiyor. Ermenistan’la aramızda sıfırdan çok uzak sorunlar sürüp gitmekte.
Geldik İran’a. Sünni AKP’nin Şii İran’la ne kadar dost olabileceğini sormaktan vazgeçelim. Ama kim “İran- Türkiye ilişkilerinde sıfır soruna ulaşılmış ya da yaklaşılmıştır” diyebilir?
Suriye’deyiz. Cafcaflı törenlerle imzalanan vizeyi kaldırma anlaşmasının üstünden çok az süre geçti. PKK kamplarına ev sahipliği yaptığı için ilişkiler çok uzun süredir soğuk hatta gergin olan Suriye’yle sıfır sorun yaklaşımı artık unutuldu. Onun yerine “Ortadoğu’da güçlü aktör” rolüne soyunan Türkiye’nin Suriye’ye akıl hocalığı yapmaya kalkması, bazan akıl hocalığını “Sözümü dinlemezsen döverim haaa” noktasına taşıması, Suriye’nin de bu tavrı aynı sertlikle cevaplaması, eriyen buzları yeniden donduruverdi. İki dost komşudan değil, karşılıklı somurtan ve hatta birbirine posta koyan iki komşudan söz ediyoruz. Sanırım bu duruma, Davutoğlu dahil kimse “sıfır sorun” diyemez.
Sıra Irak’ta. Ama Irak ne? Resmi sınırdaşımız Irak olsa da fiili sınırdaşımız Barzaninin başında bulunhduğu Kürdistan Özerk Yönetimi. Üstelik bu öyle “demokratik özerklik” filan değil; Bağdat’la ipleri koparmasa bile epey gevşetmiş, bağımsız devletliğini ilan etmeye hazırlanan bir özerklik. Sonuçta komşusunun topraklarına izinsiz ve habersiz girip PKK kamplarına bomba yağdıran bir ülke ile zaten sağlama bağlayamadığı toprak bütünlüğünü ve o topraklardaki egemenliğini kanıtlamak zorunda olan Kürdistan Özerk Yönetimi hiç de sıfır sorunlu bir komşu durumunda değil.
Arada deniz da olsa Kıbrıs da sınırdaşımız sayılır. Ayrıntıya girmek yazıyı uzatmaktan öte işlev taşımaz. Kıbrıs’ı uluslararası düzlemde temsil eden, bizimkilerin ısrarla Güney kıbrıs Rum Yönetimi diye adlandırdıkları Kıbrıs ile Türkiye arasında sıfır sorun değil, kördüğüm olduğu için çözümsüzlüğe yürüyen “çok sorun” var.
Komşumuz Yunanistan’a gelince. Aramızdaki sorunlar o kadar köklü çözüldü ki ekonomik bunalımın pençesinde kendi derdine düşmüş Yunanistan, Doğu Akdeniz’de petrol aramaya girişen Güney Kıbrıs Rum Yönetimi”ni Türkiye zor kullanarak egellemeye kalkarsa seyirci kalmayacağını açıklayıverdi. Bu da böyle bir sıfır sorun anlışalan.
Bitirelim: Bulgaristan. Gürcistan’la başlamış ve “Tamam, sıfır sorun” demiştik. Bitirirken de aynı sözü yineleyeceğim: Tamam Bulgaristan’la da aramızda sıfır sorun var. Çünkü dişe dokunur bir ilişki yok. İlişki yoksa sorun da sıfır oluyor elbet...
Sekiz sınırdaş ülkeyi turladık. Birinci ve sonuncu da sorun sıfır, çünkü ilişki de sıfır. Geri kalan altı ülke ile ilişkilere gelince...
Vazgeçtim, gelmeyelim. Onun yerine Davutoğlu’na dönüp “Otur yerine: Sıfır” demek istiyorum. Bakalım yine gülümsemeye devam edecek mi?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021