Aydın ENGİN
İdeoloji’nin Türkçesi dünya görüşü. Yabancı kökenli sözcükleri kendi dillerinde söylemeye özen gösteren Almanlar da aynı anlamda çevirmişler, Weltanschaudemişler, “Dünyaya bakış”. İngilizce ve Fransızca ise bu latince sözcüğü aynen benimsemişler.
Yukarıdaki paragrafta aktarılanlar dil ukalalığından değil. Ülkemizde sözünüze, görüşünüze itiraz etmek isteyen nice okumuş yazmışın (ve sadece okumuş yazmışın), “Ama sen sorunlara ideolojik yaklaşıyorsun... İdeolojilere kapılmamak lazım... Meselelere ideolojik bakanlar yanılıyor...” gibi inciler döktürdüklerini göz ardı edemeyiz. Şimdi yukarıdaki “itirazlar”daki ideoloji sözcüğünü kaldırıp yerine “dünya görüşü”nü koyun, bakın nasıl bir saçmalık çıkıyor önünüze.
“Ama sen sorunlara dünya görüşüne göre yaklaşıyorsun...”
Heee !.. Başka nasıl yaklaşabilirim?..
Kendi dünya görüşüne kapılmaman lazım...”
Anlaşıldı. “Bir dünya görüşün olmasın. Ot gibi bir şey ol” demektesin...
“Meselelere kendi dünya görüşü ile bakanlar yanılıyor”.
Haklısın... Yanılmamak için meselelere sadece bak! Örneğin trene bakar gibi bak. Kendi dünya görüşünü karıştırma...
Bir dünya görüşü olmayan bir kişi mümkün mü? Ama sığ ama derin, ama zengin bir kültürel donanımla edinilmiş ama yürekler acısı bir cehaletten doğmuş, ama çağın ruhuna ters düşmeyen, ama çağın ruhunun çok gerisinde kalmış...
Umarım anlaştık.
* * *
İki zıt ideoloji alabildiğine çarpışıyor.
Bir AKP’de, özellikle onun “Ben ne dersem o” düzeyine yükselmiş (yükselmiş?) liderinde ete kemiğe bürünen bir ideoloji. Dinsel referanslara ve kabullere dayanan ama hemen hemen aynı ölçüde günümüz kapitalizmine de dayanan bir ideoloji. Dinsel derken: Sünnî İslam; kapitalizm derken: Serbest piyasa ekonomisi: Siyasal İslam...
Öteki, kökleri 1839 Gülhane Hattı Hümayununa dayanan, Jön Türkler ve İttihat Terakki (=Birlik ve İlerleme) duraklarından geçip Kemalizm’de ete kemiğe bürünüp 1930’larda dünyaya egemen olan ve o dönemde belki - anlaşılabilir olan toplum mühendisliğini günümüzde de egemen kılmaya çabalayan ve fakat çabalarının nafile olduğunu gördükçe hırçınlaşan, hoyratlaşan ideoloji: Atatürkçülük ya daKemalizm...
AKP’de somutlanan ideoloji bugün siyasal iktidarda. Oradan aldığı güçle toplumu kendi referansları, kendi kabul ve öncelikleri yönünde biçimlendirmeye çabalıyor. Başbakan son günlerde kibir tanrısının itisiyle zembereğini boşalttı ve ilan etti: Dindar bir gençlik yetiştireceğiz!
Kemalist ideoloji de aynını yapmadı mı ve gücü yetse yapmayacak mı? Hatırlayın 12 Eylül sonrasında köpeksiz köyde değneksiz dolaşma fırsatı bulunca ilan ettiler:Atatürkçü bir gençlik yetiştireceğiz...
* * *
Her iki ideoloji de toplumu kendi referansları, kabul ve öncelikleri çerçevesinde biçimlendirmeyi hedef bellemiş.
Bu bir kucaklaşma, zıtların buluşması değilse nedir?
Özü özeti şu: Benim ideolojim (=dünya görüşüm) doğrudur, ötekiler yanlıştır ve herkes benim ideolojimi benimsemelidir...
Kemalist ideolojinin, yarışta çok gerilerde kaldığı ve bir daha da öne geçemeyeceğe benzediği için şu an ürkütücülüğü epey törpülendi.
Buna karşılık devletin dizginlerini ele geçiren ve gitgide daha sıkı kavramaya başlayan AKP ideolojisi güncel ve yakıcı bir tehlike. Dinden aldığı kitle desteğini şimdi Asyanın despotik devletiyle yaşadığı çok zorlu ve kanlı deneylerle yuğrulmuş bu topraklarda, devlete “baba” diyen toplumsal biliçaltının korkudan kaynaklanan desteğiyle pekiştiriyor.
Her iki ideoloji de gençlere ve bir zamanlar genç olanların dünya görüşünü özgürceve kendince seçmesine izin vermemekte kararlı. Eğitim sistemiyle, yetmezse devlet şiddetiyle...
Eğitim sistemi sorgulamayan, sorulara cevap arayıp kendi yolunu (ideolojisini) kendi çizmeyen gençler yaratmaya temellendirilmiş. Devlet gücü sorgulamaya kalkışan, sorgularının sonunda kendi dünya görüşünü özgürce oluşturmaya yönelenleri cezalandırmak, ezmek, sindirmek hedefine kilitlenmiş...
İtirazım bunadır.
İtirazınız buna mıdır?..
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021