Aydın ENGİN
Ermeni tanıdıklarım var. Hayır, sizin de tanıdığınız, adını duyduğunuz Ermeniler değil. Hrant'ı uğurladığımız o kara günden kalma tanışıklıklar. Karşılaşınca gülümseyip bir baş selamı alıp verdiğimiz tanıdıklar.
Sıradan insanlar. Kapalıçarşı'da kuyumcu, kakmacı; Gedikpaşa'da ayakkabıcı; Dolapdere'de buzdolabı, çamaşır makinası tamircisi; Kurtuluş'ta anahtarcı, Samatya'da çilingir.
Hemen hepsi ekmeğini hünerli elleri ile kazanan zenaatkârlar…
"Yanyan" denen varsıl Ermenilerle dalga geçmek için "Bizde bir yan hep eksik Aydın abi" deyip gülümseyen emekçi Ermeniler…
Yeryüzünün en büyük metropollerinden İstanbul'da artık bir avuç kalmış Ermeni dostlarım...
Onlar hâlâ İstanbul'u öteki metropoller arasında benzersiz kılan renklerden biri.
Ve onlar korkuyorlar…
Güney Kafkasya'da Ermeni ve Azerbaycan milliyetçileri "Bizimkiler aslan, onlarınkiler tavşan" ya da "Bizimkiler yiğit, onlarınkiler bitik" naraları ile sidik yarıştırır ve gencecik Kafkas çocuklarını ölüme yollarlarken, İstanbul'da gücünü AKP - MHP koalisyonundan, Tayyip Erdoğan – Devlet Bahçeli "kankalığı"ndan alan azgın bir milliyetçi dalga kabarıyor ve güçleri bu toprakların kadim halklarından birinin çocuklarına, bu ülkenin Ermeni yurttaşlarına yetiyor.
Acılı yaşam deneylerinden süzülüp gelmiş bir korku bu.
Yeri geldi, gerçek bir yaşam hikâyesi okumak ister misiniz?
Buyrun.
* * *
Siranuş küçüktü. Şişli'de Talat Paşa İlkokulu'nun karşısındaki bir evde oturuyorlardı. Ermenisi az, Rum'u çok, Türk'ü daha çok bir sokaktı. Anne ve babasının Talat Paşa'nın adını taşıyan bir okulun karşısına düşen bir evde oturmaktan tedirgin olmalarını küçük Siranuş elbette anlayamıyordu.
Annesinin ve komşuların "Siran" diye çağırdığı Siranuş için önemli olan sokaktaki yaşıtı Ermeni, Rum, Türk, Kürt çocuklarla koşmaca, körebe, seksek, yakan top oynamaktı.
O yaşta oyuna hangi çocuk doyar ki? O yüzden hemen her akşam anne, evin balkonundan Siranuş'u çağırırdı:
- Siraaaan!.. Siran haydi kızım, bak akşam oldu, baban gelecek birazdan. Haydi gel artık içeri…
Bu çağrı üç kez tekrarlanmadan, Siranuş ev girmezdi.
Yine öyle, çocukların çığlık çığlığa, çocuk kahkahalarıyla sokağı çınlatarak oynadıkları bir akşam üstüydü. Anne balkonda belirdi ve yine Siranuş'u çağırdı:
- Fatmaaaa!.. Fatma, haydi kızım, bak akşam oldu, baban gelecek birazdan. Haydi gel artık içeri…
Ev aynı ev, balkon aynı balkon, anne aynı anne ama "Fatmaaaa!"
Siranuş çok küçüktü. Anlatsalar da anlayamazdı. Ona bir süre için adının Fatma olacağı söylendi o kadar.
O gün İstanbul'da çok büyük bir miting vardı: Kıbrıs Türk'tür, Türk kalacaktır mitingi…
* * *
Birkaç yıl sonra Siranuş ilkokula başladı. Talat Paşa İlkokulu'na değil, Pangaltı Ermeni İlkokulu'na…
Anne her gün küçük Siranuş'u okula götürüyor, öğleden sonra da okuldan alıyordu. Çocuklar son dersten sonra da okul bahçeside sohbet ediyor, hatta oynuyorlardı ve anne yine çağırıyordu:
- Siraaaaaan! Haydi ama kızım, gel artık, eve gidiyoruz…
Ancak üçüncü çağrıdan sonra küçük Siranuş gönülsüz de olsa çağrıya uyuyor ve annesinin elinden tutarak eve dönüyordu.
Bir gün anne yine okulun bahçesindeki çocuk kümesine seslendi:
- Fatmaaaa! Haydi ama kızım, gel artık, eve gidiyoruz…
Okul aynı okul, bahçe aynı bahçe, anne aynı anne ama Fatmaaaa!..
Siranuş yine birkaç günlüğüne Fatma olmuştu.
Türk milliyetçileri İstanbul cadde ve meydanlarında "Vatandaş Türkçe konuş" kampanyası başlatmışlar; Ermenice ya da Rumca konuşanlara da sille tokat dalıyorlardı…
* * *
Birkaç yıl sonra bir gün Annesi Siranuş'u yine "Fatmaaaaa" diye çağırdı.
Bir gün önce Türk jetleri Kıbrıs'ı bombalamış, teğmen Cengiz Topel'in uçağı isabet alarak düşmüş ve Cengiz Topel şehit olmuştu.
Siranuş, ki artık epey büyümüş, çocukluktan genç kızlığa adım atmıştı, annesinin çağrısına bu kez çocukça bir cevap verdi.
- Anne, İstanbul böyle olunca beni Sibel diye çağır n'olur. Fatma değil, Sibel de bana…
* * *
Siranuş bugün artık olgun bir kadın. Annesi de, babası da bu dünyadan çoktan ayrıldılar.
Dün gece Siranuş'un aklında kederli bir düşünce kanatlandı. Kendi kendine sordu:
- Annem sağ olsaydı bugünlerde beni yine Fatma diye mi çağırırdı, yoksa kızının gönlünü almak için Sibel diye mi?
Siranuş'un dün geceki düşüncesinden kolayca anlaşılıyor. Sağ olsaydı annesi, onu bugünlerde belki Fatma, belki Sibel diye çağıracaktı ama Siran diye çağırmayacaktı...
Siranuş bugünlerde çok korkuyor…
28 Eylül'de İstanbul'da Ermeni Patrikhanesi sokağında düzenlenen "Azerbaycan'a destek" gösterisinden
Yazarlar
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021