Aydın ENGİN
Memleketin hâli hoptirinam…
Neşelenmemek, kahkahalar atmamak, yaşamın keyfini çıkarmamak mümkün değil.
İster "Sedat Peker dizisi" seyredip beşinci bölümde neler olacağı üstüne eş dostla geyik muhabbeti kaynatın…
İster mafya babaları ve mafya babalarının siyaset ya da yüksek bürokrasideki eski ve yeni patronlarının karşılıklı demeç, açıklama, tweet mesajları yağmur gibi yağarken, her konuda fikri ve sözü ve elbette derin bilgisi olan "o zat"ın dut yemiş bülbül misali suskunluğunu anlamlandırmaya çalışın…
İster bugün akşam 22.15'i izleyen dakikalarda adı süper kendi süprüntü ligde Beşiktaş'ın mı, Galatasaray'ın mı şampiyon olacağı ve o saatte sokakları doldurup "Al virüsümü, ver virüsünü" oynayacak taraftarlar üstüne tahmin yürütüp, "Hâlâ umut var" hesabı yapan Fenerbahçelilerle dalga geçin…
Yani sahiden dört köşesi hoptrinam olmuş bu ülkede neşeli kahkahalar eşliğinde hayatın tadını çıkarıyorsunuz.
İçimdeki "kötücüllük şeytanı" ayaklandı. Neşenizi söndürecek, içinizi karartacak bir mavra yazmaya karar verdim.
Buyrun…
* * *
Yakınlarım arasında "Bizim Aydın iş bilir, iş bitirir" diye kesinlikle yanlış bir önyargı var. O yüzden yakınlarım arasında biri bu dünyayı terk ettiğinde cenazeyi kaldırma işi sık sık benim üstümde kalır.
İster istemez "deneyim" kazandım.
Çok yakın bir arkadaşımın Alman eşi gencecik yaşında kansere yenik düştü. Telefonda bana vasiyetini iletti:
- Aydın, beni boğaz rüzgarlarının estiği bir mezara koy…
Çok değil üç dört gün sonra da arkadaşım telefon etti:
- Bu sabah kaybettik. Yarın THY'nin Köln uçağı ile geliyor. Ben de aynı uçakla geliyorum…
Kolları sıvadım. Anadolu yakasında sahiden boğaz rüzgarlarını alan bir mezarlık buldum. "Maalesef orada hiç yer yok" diyen Mezarlıklar Müdürlüğü görevlisini basın kartımın etkisini, Cumhuriyet gazetesinin ağırlığını kullanarak ikna ettim ve "bir mezarlık" yer bulduk. Ama iş ölüm belgesine gelince iş sarpa sardı. Kızın soyadı tamam da adı Alman. Oysa mezarlık Müslüman mezarlığı. Görevli kaşlarını çattı:
- Bu olmaz işte Aydın bey. Müslüman mezarlığına gayrimüslim gömülmez. Ben size gayrimüslim mezarlığında bir yer…
Cümlesini tamamlatmadım. Son derece güven veren bir sesle konuştum:
- O Müslümandı.
- Ama adı?
- Adı Alman ama müslümandı o. Ölmeden önce benim yanımda kelime-i şehadet getirdi…
- Haaa, o zaman mesele yok.
Gözünü sevdiğimin İslam dini. Hristiyan olsa kilise kayıtları, Yahudi olsa sinagog belgeleri filan istenir. Oysa İslamda bir tanık yetiyor.
Görevli memur devam etti:
- Öylese tamam. Bizim gasilhanede yıkar, namazını da kıldırır, öyle kaldırırız…
Artık zembereğim boşalmış. Yalana yalan kattım:
- Köln'de yıkandı, namazı da orada kılındı. Hepsi tamam memur bey.
- Köln'de? Hangi camide….
Duraksasam her şey berbat olacak. Duraksamadım:
- Bilal-i Habeşi Camii'nde…
Mezarlık görevlisi başıyla onayladı
- Bilirim güzel camidir…
Böylece sevgili arkadaşımın vasiyetini eksiksiz yerine getirdim. Boğaz rüzgarları esen bir mezarda yatıyor…
Haaaa, unutmadan…
Köln'de Bilal-i Habeşi Camii diye bir cami yok.
* * *
Hazır günaha girmişken haydi bir marifetim daha…
Sevgili arkadaşım Serol Teber'i çok erken kaybettik. Cenaze töreninde bana cami avlusundaki düzeni sağlamak görevi düştü.
Serol yakın arkadaşım, iyi tanıyorum. Din ile pek değil hiç ilişkisi yoktu.
İmam'a gittim, sözcükleri gevelemeden konuştum:
- Bak imam efendi, namaz öncesi konuşmayı kısa, mümkün olduğu kadar kısa kesersen iyi olur. Hele merhumun nasıl inanmış bir mümin olduğunu filan karıştırmazsan daha iyi olur. O zaman sana okkalı bir bahşiş benden.
Anlaştık. İki kısa cümle ile konuşmayı bitirdi. Cami cemaatından saf tutan birkaç kişi ile namaz kılındı ve avluyu dolduran arkadaşlarımızın alkışları arasıda Serol Teber'i cenaze arabasına bindirip uğurladık.
* * *
Bir defasında da bitişik komşumun yaşlı annesi öldüğünde…
Hayır, hayır… Bu kadarı yetsin. Bu mavra, marifetlerimle övünmek için değil, cenazelerin ardından gelen bazı başsağlığı mesajlarının önünü kesmek için yazılıyor..
Fotoğraf: Aylin Kaplan
"Başın sağ olsun… Sabırlar dilerim…" gibi cümlelere elbette itirazım yok.
Ancak "laiklik dini"nin müritlerinin başlattığı, laiklik dinine bağlı olmasalar da çocukluklarından beri bilinç altlarında tortulanmış "laik tavır" yüzünden pek çok tanıdığın da benimsediği cümleler var.
"Işıklar içinde uyusun..."
Ne demek bu?
Bal gibi Müslümanların "Nur içinde yatsın" dileğini kullanmamak, "kutsal ışık" anlamına gelen "nur" sözcüğünden sakınmak için uydurulan bir saçmalık.
Her duyduğum ya da okuduğumda "Bari mezarın içine de bir elektrik düğmesi koyun ki merhum isterse ışığı kapatsın" demek geliyor içimden. Ama yakışıksız kaçacağı için susuyorum…
Sonu olmayan bir uykuya dalmış biri için karanlık mezar ışıkla aydınlatılsa ne olur, öyle karanlık kalsa ne olur?
Bitmedi.
Bir de "Mezarına yıldızlar yağsın" dileği var.
Peki bu ne demek? Bir yere yıldız yağarsa bunun anlamı oraya meteor (göktaşı) düştü demektir ve düştüğü yeri adeta yok eder. O yüzden "Yıldızlar filan yağmasın. Bırakın orada sonsuz uykusunu sorunsuz uyusun" demek daha doğru değil mi?
Ya "Yıldızlar yoldaşı olsun" dileğine ne demeli? Bunu diyenler sanırım ölenin "ruhu"nun gökyüzüne yükseleceğine ilişkin bir dini kabulü dillendirmekteler.
Öyle mi dersiniz? Bir ruhumuz var ve ölünce o ruh göğe, yıldızların yanına mı yükseliyor?
İnançlıların, müminlerin böyle bir cümle kurmasına sözüm yok. Ama inançsızlıklarını iyi bildiğim ya da inançla hurafeleri ayırt edebilecek bilinç ve bilgi uyanıklığında olanların bu cümleyi kurmasına ne demeli?
Yine bitmedi.
Bir de "Devr-i daim olsun" dileği var.
Bu da insanların öldükten sonra yeniden dirilip bir başka hayata başlayacağı inancına dayanmıyor mu?
Eskilerin "bâsübâdelmevt" dedikleri öldükten sonra yeniden dirilmek benim bildiğim İslam dininde kıyamet günü dirilmek anlamında kullanılır.
"Devr-i daim olsun" dendiğinde artık kıyamet günü beklenmeyecek, ölen bir başka kalıpta yeniden dirilecek denmiş oluyor.
Sizi bilmem ama ben ölünce "devr-idaim" olmasın. Neme gerek, bir solucan ya da hamam böceği olarak yeniden dünyaya gelmek istemem. Öldüğümde bırakın rahat rahat uyuyayım.
* * *
Mezarlıklar, ölüm, ölüm sonrası filan üstüne bir mavra okudunuz.
Şu hoptirinam ülkede taşkın neşenizi, bana kadar ulaşan sevinç kahkahalarınızı bir nebze de olsa söndürebildim, içinizi karartabildiysem aferin bana…
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Bunlar iyi günlerimizmiş, çok zor günler geliyor
31.01.2022 - Türkçe yazıldığı gibi okunur (mu?)
29.01.2022 - Eyvah İmamoğlu iyi yaptı; yaşasın İmamoğlu kötü yaptı
28.01.2022 - Sanıklar dün AKP’nin yargısını, iktidarını ve Reisi’ni yargıladılar
18.01.2022 - Safra kesesinin intikamı
17.01.2022 - Boğaziçi’nde bir yıl önce dün, şimdi bugün ve yarın…
3.01.2022 - Diyelim birkaç milyon liram var…
24.12.2021 - Sevinmek varken sövmek…
13.12.2021 - Yine promptersiz konuştu: İstanbul’un sahibi AKP imiş
6.12.2021 - Avrupa Konseyi'nin uzun sürecek sınavı başladı
4.12.2021
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
Ödemiş Çay Yolu
Müslüman Alman'ın mezarı Temel fıkrası gibi oldu. Sabah sabah ailece güldük. Bu kadar kötü yaşananlara rağmen. Eline sağlık.