Baskın ORAN
Daha geçen yıl “Bu oyuna gelecek kadar istikametimi kaybetmedim” demiş bir CB Erdoğan’ın, 1991’den beri ibadete açık Ayasofya’yı ibadete açacak kadar istikametini kaybettiği yorumu fazla “malumu ilam” olacak. Ama hadise öyle çok yönlü ki, birkaç kelime ve sayıyla özetlemekte yarar var:
***
Son Metropoll anketine göre AKP'nin Şubat’ta %33,9 olan oyu Mart’ta 33,7'ye, Nisan’da 32,8'e, Mayıs’ta 30,7'ye, geçen ay da 30,3'e düştü. MHP de aynı halde.
Hangi koşullarda bu hallere geldiler derseniz, çok özetle, siyasal vaziyete ilişkin bikaç fragman:
İşkence, özellikle cezaevlerinde çok arttı.
Geçen yıl 474 kadının, yakını erkekler tarafından katledildiği Türkiye’de CB ve AKP Gn. Bşk. Erdoğan, 2011’de ilk imzacısı olduğu, kadınları koruyan İstanbul Sözleşmesi’nden, “Türk aile yapısına ve ahlaki değerlere aykırılık” gerekçesiyle, çıkılması talimatını verdi.
76 gazeteci ve medya çalışanı cezaevinde.
İş insanı Osman Kavala tamamen sebepsiz yere tutuklanalı 1.000 gün oldu.
Kayyım atamaları sonucu HDP’nin 65 belediyesinden 10 tane kaldı.
Ekonomik vaziyete ilişkin bikaç fragman:
Cumhurbaşkanlığı'na ait lüks araç sayısı 268, uçak sayısı ister inanın ister inanmayın 16.
Böylesi bir ülkede işsiz sayısı 17,7 milyona yükselerek çalışan sayısını geçti.
Hazine’nin SGK’ye 1,5 yıldır ödeyemediği devlet katkı payı 53,7 milyar TL’yi buldu ve emeklilerin aylık, sağlık vs. ödemeleri tehlikeye girdi; SGK şimdiden özel hastanelere Corona yoğun bakım ödemelerini durdurdu.
Engellilerin ücretsiz hızlı tren hakkı geçen hafta “Ortak yüzeylere fazla temas ediyorlar” gerekçesiyle kaldırıldı.
Sanırım bu özet bilgiler, Ayasofya Müzesi’nin 3.365 camili İstanbul’da şimdi niye camiye çevrildiğini anlamaya yeter. Ayrıca, sosyal medyadaki “Göbeklitepe ibadete açılsın; 12.000 yıllık hasret bitsin!” ve “Ayasofya’da ilk namazı Cüneyt Arkın kıldırsın; o kadar Bizanslı öldürdü, onun hakkıdır” türünden mesajları da!
Şimdi geçelim, olayı kimi açılardan kısaca incelemeye.
***
Yargı ve hukuk açısından başlayalım çünkü en büyük felaket orada. Yargı’nın, Saray’ın emrine girmesinin bu kadar açık örneği 15.07.2016 ertesi AYM kararlarından beri görülmemişti.
İdare’nin avukatı tam 1 sayfa gerekçe göstererek, daha önce Danıştay’ın defalarca reddettiği davanın usul ve esas açısından reddini istiyor. Danıştay savcısı da aynı fikirde. En basitinden, Hukuk ve Mülkiye 2. sınıfta öğretilir, İdare’nin kararlarına karşı dava 60 gün içinde açılabilir, sonrası “hak düşürücü süre”dir; burada 86 yıl sonra açılıyor.
1 saat sonra Danıştay 10. Daire Atatürk imzalı 1934 kararnamesini iptal ediyor. Ve, Cumhurbaşkanlığınca temyiz edilmemek suretiyle kesinleştirilecek bu karar, Yargı’nın Saray’a tâbi oluşunun simgesine bakar mısınız, tam saat 14.53’te açıklanıyor. Erdoğan’ın olayı saat 20.53’te açıklayacağı gibi yani.
Bu kadar zekaya pes. Eskiler bu tür püsürden şeylere kibarca “Ve minel garaib” derlerdi.
Ama bu yetmiyor. CB Erdoğan bu işi doğrudan bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle halledebilirdi, çünkü müze statüsü veren 1934 metni bir Bakanlar Kurulu kararı idi ve o kurumun şu andaki karşılığı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi. Ama yapmıyor ve yumuşak başlı Danıştay’ı kendisine “eylem ortağı” seçiyor. Çünkü “Şeriatın kestiği parmak acımaz” ve burada şeriat Danıştay.
Yalnız, bu da yetmiyor. Asıl garabet, TC’de Cumhuriyet kanunlarıyla çelişen Osmanlı kanunlarını geçerli sayan Tek Adam Yönetimi’nin, Fatih’in vasiyetini geçerli sayıp Atatürk’ün vasiyetini geçersiz saymasında: Atatürk’ün 1937’de “halka gezecek yer ve gıda temin etmek” şartıyla Hazine’ye bıraktığı AOÇ arazisine ruhsatsız Saray dikmesinde ve şimdi de o vasiyetnameyi T. İş Bankası hisselerine el koymak amacıyla yok saymasında. Kapitalist bir ülkede, ülkenin kurucusunun vasiyetnamesinden bahsediyoruz!
Bir parantez: Fakat, her şerde bir hayır varmış, Ayasofya işi bu noktada bumeranga dönüşebilir. “Madem Fatih’in vasiyeti geçerlidir” diyen TMMOB Ankara Mimarlar Odası, Kaçak Saray’ın da yer aldığı AOÇ arazisinin Atatürk vasiyetine uygun hale döndürülmesini isteyeceğini ilan etti. Parantezi kapatıyorum.
Bu sürecin devamını düşünmek çok zorlayıcı. Şu anda değil müftüler, sıradan cami imamları resmî nikah kıymakta. “Makbul” Yeni Akit’te, “Ayasofya merkez olmak üzere” Halifeliğin geri getirilmesi talep edildi ki, Katar hariç tüm Arap ülkelerinin tüyleri diken diken olmuş olmalı. Diyanet başkanı, Ayasofya’nın yanına Ayasofya Medresesi istedi.
“En yukarıdan” yönetildiği apaçık olan bu taleplerin İslamcı kamuoyuna takdimi, aynen Danıştay kararının açıklanması gibi, bitakım “zamansal simgelerle” uygulanmakta. Ayasofya-i Kebir Camii, TC’yi Batı dünyasına soktuğu için asıl intikam alınacak hedef olan Lozan’ın imza günü 24 Temmuz’da açılacak.
Peki, durmadan kan kaybeden ve şimdi muhalefeti Siyasi Partiler Kanunu ile Seçim Kanunu’nu değiştirerek tasfiyeyi programına almış olan AKP+MHP koalisyonu nereye kadar gidecek böyle? Muhalefete bağlı. Muhalefet de lagar, dağınık, hatta zavallı.
***
Bu özet bilgilerden sonra başka şey yazılmasa da olur aslında. Ama olaya başka açılardan da göz atalım. Tek Adam Yönetimi açısından mesela.
Tek Adam’ın Ayasofya konusundaki 1 numaralı gerekçesi, “egemenlik hakkı”. Yani, insan haklarını silmek isteyen tüm seçimli otokrasilerin klasik koltuk değneği: “Sen bana karışamazsın!”.
Oysa, kendi vatandaşına işkence etmek veya boşandığı eşine altı kurşun sıkan herifleri “adli kontrol”le salıvermek de egemenlik hakkına cuk oturur, hiç düşünmüşler midir acaba?
***
Muhalefet açısından? Valla, hemen yukarıda söylemek istediğim gibi, (HDP hariç) böyle muhalefeti rabbim her iktidara nasib eyleye. Bazıları AKP’nin Erdoğansız kopyası olduğu için alkışlıyor, CHP de ‘amanııın, beni İslam’a karşı sanıverirleeer’ diyerek “susma hakkı”nı kullanıyor. Muharrem İnce’nin davetiye isteme rezaletini hiç açmıyorum.
Ama bu açıdan en itici durum, “muhalefet”in Ayasofya’da 1991’den beri imamı ve müezziniyle namaz kılındığını duyulur biçimde dile getirmemesi.
Muhalefet derken, başörtülü kızların üniversiteye girmesini engelleyerek Erdoğan’ı bugün geldiği yere getiren laikçileri kastetmiyoruz tabii. Bunlar Ayasofya konusunda gıklarını çıkarmayarak veya daha kötüsü Perinçek gibi yaparak Erdoğan’ın yolunu açtılar.
Başta da Ergenekoncular ve Ulusolcular. Sülale boyu iftihar etsinler.
***
İsminin başında “prof” yazan bitakım “tarihçi”lere ve “ilahiyatçı”lara gelince.
Adlarını anmaktan kendileri hesabına hicap duyacağım bu şahıslardan kimisine göre, yabancılar işgal ve yağma yapınca “işgal ve yağma”, biz yapınca “fetih ve kılıç hakkı” oluyor. Bunlar Ayasofya’nın camiye çevrilmesini desteklemek amacıyla, Konstantinopolis’in 4. Haçlı Seferince yağmalanmasını ve Endülüs Emevilerinin Cordoba/Kurtuba Camii’nin kiliseye çevrilmesini hatırlatıyorlar. Ama bunlardan birincisi 1204’te, ikincisi de 1236’da vuku bulmuş yahu. Yani din’in insanlığa hâkim olduğu rezil Ortaçağ’ın göbeğinde.
En az 784 yıl geçtiğinin ve artık 21. yüzyılda olduğumuzun farkında olmayan bu zavallılar, “Ayasofya’yı duyunca acı çektim” diyen Papa’ya soralım diyorlar, Cordoba için de acı çekmiş mi diye…
Bu fukaralardan kimisi de 1934 imzasının sahte olduğunu iddia etmekte. 1927’den ölümüne kadar ülkenin sınırsız hâkimi olan bir Atatürk’ün imzası böylesi önemli bir kararnamede taklit edilecek de kendisinin haberi olmayacak ha? Atatürk mahcurdu, yani bunaklık gibi bir sebeple hacir altına alınarak malını/haklarını kullanmaktan men edilmişti ha?
Bak, buna, hiç kendimi tutmamı istemeyin, çüüüş diyeceğim.
***
Din istismarının sürekli sömürdüğü müminlerle bitirelim.
Ortodoks ikonaları namaz kılarken bi biçimde lazerle filan gizlenecekmiş, Diyanet’in son fetvasına göre bunların varlığı “namazların sıhhatine etki etmeyecek”miş. Doğrusu, Diyanet çağ atlamış olmalı. Ayasofya’nın hatırına.
Bana kesinlikle uyar, hatta alkışlarım ama, Diyanet’in bugüne kadarki tutumuna göre bunun kılıflı kadehte rakı ikramından ne farkı var?
Yazarlar
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.04.2025
28.03.2025
14.03.2025
27.02.2025
27.12.2024
14.11.2024
1.11.2024
25.10.2024
18.10.2024
27.09.2024