Bayram ZİLAN
Ortadoğu.. Kan ve gözyaşı coğrafyası..
Yüzyıllardır süregelen bir kader, toprağa düşen acı tohumlar, yeşeren ölümler, solan hayatlar.
Onların iki suçu var.Birincisi Müslüman olmaları, ikincisi ayaklarının dibinden fışkıran petrol. Bu iki suç, Ortadoğuluların kaderini tayin etti. Sömürüldüler, katledildiler, acı çektiler.
Batı’nın hiç unutmadığı, İslam dünyasının ise hiç hatırlamadığı Ortadoğulular.
Tunus'ta Muhammed Buazizi'nin kendini yakmasıyla başlayan, Arap halklarının özgürlük, demokrasi ve insan hakları talepleri için düzenledikleri protesto, miting ve gösteriler ile devam eden bahar, Mısır, Suriye, Libya, Bahreyn, Cezayir, Ürdün ve Yemen'e sıçramış, domino etkisiyle Ortadoğu ve Kuzey Afrika'nın tamamına yayılmıştı. Bu mücadelenin sonucunda bazı diktatörler devrilmiş, Baasçılık iflas etmişti.
Bir demokrasi ihracatçısı olarak Irak'ta ağzı yanan ABD ve onun distribütörü AB, bu coğrafyasındaki gelişmeleri bu defa tribün localarından izlemeyi tercih etti. Nasıl olsa ABD'nin elinde önemli kozları vardı. Bunlardan “biri ekonomik, diğeri asker güç”tü. Toz bulutu kalktığında yeni yönetimleri -İsrail güvenliği ve petrol yönetimi perspektifinde- kendi belirleyecek ve/ya yönetecekti.
Ne var ki, evdeki hesap çarşıya uymadı. Ortadoğu'nun en köklü hareketi olan İhvan'ın etkisi hissedilir derecede artmaya, İslamcı yöneticiler 'demokrasi' marifetiyle iş başına gelmeye başladı. Batı; en büyük korkusu olan İslam(cılık)ın demokrasiyi içselleştirmesi halinde Ortadoğu'daki hâkimiyetini kaybedeceğini anlayınca, kollarını sıvayarak tribün localarından çıkıp sahaya girmeye karar verdi. Ve karşı-domino sürecini başlattı.
Bu süreç aynı zamanda batı medeniyetinin ihraç fazlası demokrasisinin askıya alınmasını ima etmekteydi. Çünkü Batı demokrasisine göre sandık, ancak seküler/laik/uydu bir yönetimi iktidara taşırsa işlevseldi. Bunun dışındaki bütün sonuçlar anti-demokratikti. Bir başka deyişle Batı için demokrasi 'kontrol edilebilir' yöneticilerin 'seçilebildiği' sistemlerdi.
Hal böyle olunca, bu coğrafyasında domino etkisiyle 'kontrolden çıkan' bütün yönetimlerin karşı-dominoyla 'kontrol edilebilir' yöneticilerle değiştirilmesi gerekiyordu. Türkiye'yi de içine alan havzada “kontrol edilebilir” yöneticileri işbaşına getirmek için eş zamanlı bir operasyon başlattılar. Toplumsal tepkileri minimize etmek için mevcut yönetimlerin eski diktatörleri aratmadığı tezini tedavüle soktular.
Önce Mısır'da, ABD'nin belli kurumlarının oluşturduğu gazetelerden 'Firavun Mursi' 'Mursi diktatör oldu' manşetleri attırarak psikolojik zemin hazırladılar. Sonra aynı alt yapıyı, içki saatleri, kürtaj, basın özgürlüğü vb konular üzerinden Türkiye'de Erdoğan üzerinden hazırlamaya çalıştılar. Ardından Suriye karıştı, sonra Irak.
Asıl itibariyle bütün müdahalelerin ana nedeni yazının başında ifade ettiğimiz gibi bu coğrafyanın “Müslüman ve petrol coğrafyası” olmasıdır.
Öte yandan, Birinci Dünya Savaşı sonrası yeniden şekillenen ve sınırları cetvelle çizilen dünyada Kürtler dörde bölündü. Bir arada yaşamın arasına sınırlar, duvarlar, teller, mayınlar girdi.
Irak, Suriye, İran, Türkiye.
Kürtlerin makûs talihi olsa gerek, bağlı oldukları bu dört devlette anti-demokratikti ve Kürtler bu ülkelerde yıllarca kimlik ve var olma mücadelesi verdi. Suriye Kürtleri Şam'dan nüfus cüzdanı dahi alamadı, Saddam'ın Irak'ı en sert müdahale ve katliamları Kürtlere yaptı, İran, bugün hâlâ Kürtleri idam ediyor. Türkiye'de geçmiş yıllarda yaşanan acıları anlatmaya ihtiyaç yok.
Türkiye dış politikası, maalesef Cumhuriyetin kadim korkuları üzerine inşa edildi. Ve bu gelenek Dışişleri’nin monşer bürokratları marifetiyle –Ahmet Davutoğlu döneminde etkileri bir hayli azalsa da –günümüze kadar sürdürüldü.
Yeryüzünde İsrail hariç, etrafının düşmanlarla örülü olduğunu düşünen, sınırlarındaki bütün gelişmeleri 'tehdit' paradigmasıyla yorumlayan ve 'kırmızı çizgi'nin seri üretimini yapan tek ülke Türkiye olsa gerek.
Öyle ki, Irak dış politikasını 'Özerklik olmaz, Federasyon kabul edilemez' şiarıyla yürüten Türkiye, bugün Irak Kürdistan'ı ile 10 miyar dolarlık bir ticaret hacmine ulaştı. Bu rakamın 2014 sonunda 20 milyar doları aşması bekleniyor. Bu bölgede dolaşımda olan ürünlerin %80'i Türkiye menşeli olduğunu da not düşmek gerekiyor.
Diğer taraftan, Suriye’de Rojava faktörü, Irak’ta Kürdistan, İran’da Kürtlerin günaşırı idamı ve Batı politbürosunun taşeron dizayncısı IŞİD’in mukavemetle karşılaşmadan, elini kolunu sallayarak saldırdığı Musul, Türkmenlerin ve Kürtlerin yaşadığı kentleri tehdidi.
Tüm bu gelişmeler, Ortadoğu kilidinin ancak Türk ve Kürt ittifakı ile açılabileceğini ima ediyor. Aynı zamanda tarihsel ırmağın yeniden kendi mecrasında akması, birinci dünya savaşı sonrası masa başında çizilen anlamsız sınırların kaldırılması ve sınırsız bir kardeşliğin tesis edilmesi için Kürt ve Türk halkına tarihsel bir fırsat da sunuyor.
Şu bir gerçek, 21. Yüzyılda Ortadoğu’yu demokrasi, eşitlik ve özgürlük temelinde yeniden inşa edecek olan Türk ve Kürt ittifakıdır. Eğer 1923-2014 parantezinin dışına çıkarsanız bu tarihsel gerçeği görürsünüz.
1071 Malazgirt Savaşı’ndan 1919 Kurtuluş Savaşı’na, Musul ve Kerkük’teki Kürtlerin Lozan’a gönderdiği ilhak telgraflarına kadar, bütün kırılmalarda Kürtler, Türklerle bir olmuş, tercihlerini Müslüman Türklerden yana kullanmıştır. Ve tarihteki bütün zaferler Kürt ve Türk ittifakının bir sonucu olarak gerçekleşmiştir.
Şimdi, Yeni Türkiye için, 1.Cumhuriyet parantezini kapatmaya hazır mısınız?
Kuzey Irak, Kuzey Suriye ve daha sonra Batı İran’ın Türkiye ile bütünleştiği, Kürtlerin ve Türklerin egemenliğinin eşit olduğu, herkesin özgürce ve 1.sınıf vatandaş olarak yaşadığı yeni bir Cumhuriyet kuruluyor. İkinci Cumhuriyete ve sınırsız bir kardeşliğe var mısınız?
Yazarlar
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları





































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.05.2024
7.05.2024
3.05.2024
29.04.2024
26.04.2024
18.04.2020
25.02.2020
12.02.2020
19.01.2020
15.01.2019