Bayram ZİLAN
“Açıkça belirtmek gerekiyor ki, AKP kesin bir şekilde partner olmaktan çıkmıştır. Zira, IŞİD kartı ile sürece karşı en büyük komployu kurdu. Bu açıdan süreç konusunda devletin geleceğini düşünenler ve seküler güçler hızla sorumluluk almalıdır.”
Yukarıdaki cümleler, Emekli Liberaller Kıraathanesi T24’te Aysel Tuğluk imzasıyla yayınlanan bir makaleden alıntı.
Tuğluk, “Kobane’den sonra çözüm süreci ve AKP’nin tükenişi” başlıklı yazısında Ak Parti çizgisinin ideolojik olarak Kobane önlerinde tükendiğini söylüyor. Yazısını Ak Parti çizgisini yani Muhafazakâr çizgiyi Nişantaşı’nın konformist, laik ulusolcuları gibi “gerici bir çizgi” olarak ilan ediyor.
Aslında bu çok garip değil. Zira zaten yetişkin bir Tuğluk zihniyetine göre Ak Parti’ye oy veren herkes gerici. Buna dindar Kürtler de dahil.
Garip olan ise Tuğluk’un Kürtlerin katillerini Kürtleri kurtarmaya çağırması.
Anlaşılan Tuğluk, Kürtleri balık hafızalı zannediyor. “Devletin geleceğini düşünen seküler güçler”in Kürtlere neler yaptığını kendisi unutmuş olabilir, ancak yapılanlar Kürtlerin hafızasında halen taptaze.
Peki Tuğluk, Kürtleri azim ve kararlılıkla her türlü işkenceden geçirmiş, infaz etmiş, kurşuna dizmiş, sürgüne göndermiş, dilini yasaklamış, işadamlarını, aydınlarını katletmiş “zinde kuvvetleri” neden göreve çağırıyor?
Kürtleri kurtarsınlar diye mi?
Hayır..
Kürtler, Tuğluk’un umrunda bile değil. Olsaydı, Kürtlerin katillerinden medet ummazdı.
O, ideolojik akrabaları olan Kemalistlerle, ulusolcularla aynı pencereden hayata bakıyor.
O pencereden Kürtlere yaşam hakkı çıkmayacağını bile bile bakıyor.
Öyleyse Tuğluk “devletin geleceğini düşünen seküler güçleri” neden “göreve” çağırıyor?
Cevap basit: Ak Parti’nin sandık dışı gayri-meşru yöntemlerle alaşağı edilmesi için.
Ak Parti, en nihayetinde Muhafazakâr/Dindar bir parti. Laik/Seküler zihin kodlarından müteşekkil güruh, Türkiye’nin Muhafazakâr/Dindar bir kitle tarafından yönetilmesini, değiştirilip dönüştürülmesini ve demokratikleştirilmesini hazmedemiyor, kabullenemiyor.
Bu bir vakıa.
Emekli Liberallerden, Nişantaşı’nın sonradan görme lümpenlerine kadar, CHP’nin Yeniçeri kazancılarından Cumhuriyet Mitinglerinin sarsılmaz bekçileri olan teyzelere kadar, Türkiye’nin bütün meselelerini AB bebek ölüm oranıyla mukayese eden profesörlerden 40 yıl barış deyip barışı dindar bir parti getirince ömrünün kalan kısmını dağ-bayır gezip Kürtleri barışmasınlar diye ikna etmeye çalışan obsesif-kompulsif Erdoğan bozukluğu olan aydınlara kadar bir çok kişi de var olan bir vakıa bu. Tedavi edilmeye muhtaç bir vakıa bu.
Nihayetinde onlar, 1.Cumhuriyetin 80 yıllık bünyesi. Onlar, saray aristokrasisinin torunları. Laik mahallenin kurucu muhtarları…
Böbrek nakli olan hastaların bünyesi uzunca bir süre vücuda monte edilen “yabancı böbreği” kabul etmez. Bünye/yapı o böbreği atmak için “rejeksiyon atakları”na girişir. Vücut, böbreği reddetmek, dışarı atmak için her türlü yolu dener.
Laik mahallenin tepeden bakan kibirli aydınları da “yabancı” birini bünyeye/yapıya kabul etmiyor. Vücutları kaldırmıyor. Ak Parti’yi (onların da hayatta kalmasına vesile olmasına veya hayatlarını kurtarmasına rağmen) kabul etmiyorlar. Tıpkı diyalizden kurtulmasına sebep olacak böbreği bulup nakil olan bir bünyenin, hayatını kurtaracağını bile bile o böbreği reddetmeye, vücudundan atmaya çalışması gibi.
Ama artık bünyeniz sizin gibi yaşamayan, düşünmeyen “ötekilere” alışmak zorunda. Çünkü artık her sıkıştığınızda yardımınıza koşacak “beyaz atlı apoletlileriniz” yok.
Tuğluk’a kötü haber: Zinde kuvvetlerin kuvveti artık zinde değil.
Üzgünüm, seküler güçler de kalmadı.
Durun, gitmeyin.!
Hello Kitty verelim ablama…
Twitter: @bayramzilan
Yazarlar
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.05.2024
7.05.2024
3.05.2024
29.04.2024
26.04.2024
18.04.2020
25.02.2020
12.02.2020
19.01.2020
15.01.2019