Bayram ZİLAN
Siyasi çoğulculaşma, farklılıkların söz söyleme ve fikir üretme yetisinin güçlen(diril)mesi ihtiyacı Çözüm Süreci’nin doğal bir sonucu olması gerekirken, neden bu beklenti bir “yan etkiye” dönüştü?
Çözüm Süreci’nde önemlilik hiyerarşisinin tepesinde kanın durması/silahların susması olsa da süreç içerisinde bölgenin çoğulculaşması hususu en az kanın durması ve silahların susması kadar önemlidir. Çünkü silahların susması ve gömülmesiyle bölgenin çoğulculaşacağı gerçeği, aynı zamanda silahları gömmeme, bırakmama veya şiddeti farklı enstrümanlarla sürdürme güdüsünü beraberinde getiriyor.
Çözüm Süreci ile PKK’nin, silahlı şiddeti, (silahı arkasına saklayıp) farklı enstrümanlarla silahsız şiddeti dağdan şehirlere indirmesi aynı zamana tekabül eder.
PKK, Çözüm Süreci’nin başladığı günden itibaren şehirlerde yol kesme, adam kaçırma, haraç toplama, hesap sorma, mahkeme kurma, esnaf denetimi, siyasi şiddet, yol kontrolleri gibi kendisini “silahsız şiddet” yöntemleriyle hatırlatmaya, racon kesmeye ve “silahları bıraksam da, ben varım” demeye başladı. Bu şiddet dili ve pratiğinin dozunu gün geçtikçe arttırdı.
Bütün bu olup biteni “silah gücünün söz gücüne dönüştürülmesi endişesi” olarak tanımlamak ve bu endişeyi anlamak gerekiyor. Bugün PKK’nin üzerindeki en büyük baskı, “silahı bırakırsam, bölgede kurduğum siyasi egemenlik devam edecek mi?” baskısıdır. Geçmişte devletin yapmış olduğu hukuksuzluklar ve antidemokratik uygulamalar PKK’nin siyasi varlığını devam ettirmesini ve/ya seçmenlerini sürekli konsolide etmesini sağlıyordu. Bugün bölgedeki siyasi arenada geçmişe ait acı hatıraların oya tahvil edilmesi pek mümkün görünmüyor. Siyasal rekabet çok daha zorlaştı. Artık “yeni şeyler” söylemek gerekiyor. Eskiye ait birçok tabu yıkılmış durumda.
PKK, bunun farkında. Bu yüzden sınırlarımızdaki bütün gelişmeleri kendisi için bir çıkış noktası olarak görüyor. Bütün hareketliliği kendi cari hesabının aktiflerine yazdırmak istiyor. PKK, Çözüm Süreci’yle beraber “yok olacağını” düşünüyor. Tüm bu hercümercin kökeninde “PKK’nin yok olma korkusu” yatıyor. Yüzünü Almanya, ABD ve diğer ülkelere dönmesinini, üçüncü göz olarak ABD’yi istemesinin, PYD’nin Kobani Kantonu’na gösterdiği hayati ilginin ve Çözüm Süreci masasında “yarı oturuyor/yarı kalkıyor” gibi bir pozisyonda beklemesinin altında bu korku yatıyor.
Peki, bundan sonra ne olacak? Ne yapmak gerekiyor?
Öncelikle PKK’nin, Kürt halkının her türlü mühendislik hesabına, baskıya, hizaya sokma girişimlerine, susturma politikalarına eninde sonunda karşı geleceğini, direneceğini ve kendisini ifade etmek için her türlü mücadeleye gireceğini bilmesi gerekiyor. PKK, egemenlik mücadelesini silahsız şiddet yöntemiyle sürdürmeye çalıştıkça bölgedeki tabanını her geçen gün daha da kaybedeceğini bilmesi gerekiyor. Dünyanın en politize olmuş halkı olan Kürtleri, şiddet yöntemiyle kazanamayacağını, onları ikna etmek içinsahici bir demokratik siyasete ve yeni bir dile ihtiyacı olduğunu bilmesi gerekiyor. Aksi halde elindeki tabanını da kaybedebilir.
Öte yandan iktidarın da bölgenin sancısız bir biçimde çoğulculaşması için bazı tedbirler ve yöntemler üzerinde çalışması gerekiyor.
Barışı tesis etmek, silahları susturmak, akan kanı durdurmak temel öncelik olsa bile “post-barışta bölge nasıl bir yapıya kavuşacak” sorusunu sormak ve bu sorunun cevaplarını aramak en az barışı tesis etmek kadar önemlidir. Zira her iki öncelik de birbirini besleyen, etkileyen, daha önemlisi süreci bir kısır döngüye çeviren temel dinamiklerdir.
Sonuç olarak, hem PKK hem de siyasi iktidar barışı başlatırken, barış sonrası bölgedeki siyasi çoğulculuğa hazırlıksız yakalandı.
Bugünden sonra üzerinde düşünülmesi gereken post-barışta herkesin kendisini güvende hissedeceği ve çoğulculuğun pratikleşeceği bir bölgeyi kurmak, böyle bir bölgeden korkan ve kendisinin yok olacağını düşünenleri de ikna etmektir. Bu ise bir zihin rehabilitasyonunu gerektirir.
İktidar, çoğulculuğu bir toplum ve siyasetin zeminini oluşturmalı, bunu oluştururken, demokratik siyasetten ve çoğulculuktan korkanların korkularını anlamalı ve bu korkuları rehabilite etmelidir.
Unutmayın, Çözüm Süreci’nin düğümlendiği yer “çoğulculuk korkusu”dur.
Bununla yüzleşmek gerekir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.05.2024
7.05.2024
3.05.2024
29.04.2024
26.04.2024
18.04.2020
25.02.2020
12.02.2020
19.01.2020
15.01.2019