Bayram ZİLAN
7 Haziran seçimlerinde seçmen hiçbir partiye “tek başına iktidar” imkânı tanımadı. Bu tablo aynı zamanda seçmenlerin TBMM çatısı altında bulunan siyasi partilere “uzlaşma” çağrısının en net ifadesidir. İkincisi, seçmenlerin siyasi partilere verdiği “performans karnesi”dir. Bu karnede notu düşük olan siyasi partiler, zayıf oldukları dersleri “tekrar gözden geçirme” veya o derslere “daha iyi çalışma” imkânı bulurlar. Aksi de söz konusudur. Seçmenlerin karnesini hiç dikkate almadan ve kendisini yenilemeden yola devam etmek isteyen siyasi partiler de olabilir. Nitekim Türkiye Siyasi Tarihi, seçmenin verdiği “performans karnesi”ni hiç dikkate almayan, bu nedenle baraj altında kalan ve tarihin çöp sepetine atılan “zamanın büyük partileri” ile dolu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, hükümeti kurma yetkisini Başbakan Davutoğlu’na vermesiyle Ankara kulisleri hareketlendi. İlk görüşme CHP ile gerçekleşti. Davutoğlu ve Kılıçdaroğlu başkanlığında bir araya gelen heyetler, iki saate yakın bir görüşme yaptı. Çok sıcak bir ortamda gerçekleşen bu görüşmede, her iki parti de karşılıklı jestler yaptı, hassas konulara girilmedi. Görüşmedeki sıcaklık ve sonrasında yapılan açıklamalar, iki siyasi partinin de koalisyona istekli olduğunu gösteriyor.
Davutoğlu’nun ikinci durağı MHP’ydi. MHP ile yapılan görüşme de iki saate yakın sürdü. Ancak bu görüşme, sıcak bir ortamda geçmesine rağmen Bahçeli’nin “koalisyon içinde yer almak istemiyoruz” tavrı nedeniyle boşa düştü.
İbrenin Ak Parti-CHP koalisyonuna döndüğünü söylemek mümkün.
Öte yandan Ak Parti’nin HDP ile de görüşeceği, ancak koalisyon kurmak istemediği açık.
Günün sonunda, iki kuvvetli seçenek ön plana çıkıyor.
1-Ak Parti-CHP Koalisyonu
2-Tekrar Seçim
Ak Parti-CHP koalisyonunun avantajları, dezavantajları:
Ak Parti’nin 13 yıllık iktidarı boyunca CHP’nin çok partili döneme kadar olan sürede “80 yıllık travmalara” yol açan uygulamalarına yönelik çok sert itirazları ve eleştirileri oldu. Bu eleştiri ve itirazlar, Yeni Türkiye ile Eski Türkiye ayıracının mütemmim cüzüydü. Ak Parti, Yeni Türkiye’yi inşa ederken, Türkiye’ye, özellikle kendi tabanına Eski Türkiye’nin kötülüklerini anlattı. Bu çok doğru bir yöntemdi. Zira eğer “yeni” bir iddianız varsa bu iddianızın “eski” olan ile arasında belirgin farklar olması gerekir. Diğer bir deyişle, yeni; eskinin “eskiliğini” “işe yaramazlığını” gösterdikçe “yeni” olur. Yani yeniyi yeni yapan eskidir. Ak Parti de doğal olarak gerçekleştirdiği değişimi, reformları, açılımları, ezcümle bütün yenilikleri “eskiyle” mukayese ederek kamuoyuna anlattı. Bu anlatım, CHP tabanında, bir “öfkeye” neden oldu. Bugüne kadar gerek fiziken, gerekse zihnen iktidarda olan ve kendisini laik cumhuriyetin sarsılmaz bekçisi olarak ilelebet iktidarda kalacak gören bu kesim, 2002’den sonra iktidardan uzaklaştı. Bu “iktidarsızlık” hali, toplumsal ayrışma kutuplaşma ve öfke yarattı. Gezi benzeri yerlerde sokağa taşan ve kendisini argo ve şiddete dönüştürerek gösteren bu öfke zamanla büyüdü. Muhafazakâr kesim, Ak Parti hareketi ve özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan, hedef tahtasına konuldu.
Buradan hareketle Ak Parti-CHP koalisyonu, bu öfkeli kesimde bir rahatlama ve gevşeme yaratabilir. Kendisini (haklı veya haksız) “dışlanmış hisseden” ve bu dışlanmışlığı gayri-meşru yöntemlere başvurarak bastırmak isteyen kitlenin yeniden demokrasi sınırları içerisine girmesine ve Türkiye’nin ana damarı olan Muhafazakârları içselleştirmesine neden olabilir. Öte yandan Ak Parti-CHP koalisyonu, sert Kemalizm ve katı laikliğin yumuşamasına ve/ya Ak Parti’nin Muhafazakâr-Demokrat kimliği potasında erimesine de vesile olabilir.
Tabi, bütün bunlar aynı zamanda bazı riskleri de içinde barındırmaktadır. Eğer Ak Parti, bu süreci iyi yönetemezse, bir sonraki seçimde “oy kaybı ve parti içi ayrışma” gibi sonuçlarla karşılaşabilir. Diğer dezavantaj ise, CHP’nin Paralel Yapı ile olan ilişkisi ve CHP içerisinde birden fazla aklın varlığıdır.
Tekrar Seçimin avantajları ve dezavantajları:
Ak Parti, 13 yıl sonra ilk kez kendi seçmeninden sarı kart yedi. 2001’den bu yana kendisini destekleyen Kürtlerin, (bilhassa Dindar Kürtlerin) 3’te 2’sini kaybetti. Bu kayıp, şüphesiz “kalıcı bir kaybı” ima etmiyor. Seçmenler, Ak Parti’ye “hatalarını telafi edersen sana geri dönerim” mesajı verdi. Dolaysıyla Ak Parti, eğer hatalarıyla esaslı bir yüzleşme gerçekleştirir, neden oy kaybettiğine dair kapsamlı ve realist bir muhasebe yapar, dil ve üslup değişikliğine gider ve kendisini yenilerse, Tekrar Seçim’de yeniden tek başına iktidar olur. / Haziran’dan sonra yapılan kamuoyu araştırmaları, siyasi istikrarsızlığın seçmeni memnun etmediğini, Ak Parti’ye ders vermek isteyen kitlenin bir bölümünün de pişmanlık duyduğunu gösteriyor.
Öte yandan Ak Parti, olası bir Tekrar Seçim’de, “kampanya hatasına” tekrar düşmemeli. Örneğin, İşçi, Memur, Asgari Ücretli gibi görece dar gelirli kesimlere kesenin ağzını açmalı. Diğer partilerin vaatlerinin neden olmayacağını esas alan bir propaganda hatasına düşmeden, kendi programını, yapacaklarını ve vaatlerini anlatacağı bir propaganda ve kampanya süreci yürütmeli. Seçimin öznesi Ak Parti olmalı.Kürtler üzerine de çok esaslı bir çalışma yapılmalı. Bölgede HDP dışında kalan bütün siyasi ve sivil oluşumlara kucak açılmalı, ciddi temaslar kurulmalı. Dindar Kürtler, medrese çevreleri, Azadi Hareketi, Öze Dönüş, Mazlum-Der, Hüda-Par, Türkiye KDP’si gibi bütün sivil ve siyasi oluşumlarla temas kurmalı. Doğu ve Güneydoğu’da gösterdiği adayları büyük oranda değiştirmeli. Kürtlerin yoğun yaşadığı Batı illerinde Kürt adaylar göstermeli. Kürtlerin kültürel, kimliksel ve tarihsel hassasiyetlerini esas alan bir söylem ve dil geliştirmeli.
Bu yenilikleri yapan bir Ak Parti’nin erken seçimde tek başına iktidar olması kaçınılmaz bir sonuçtur.
Dezavantaj ise, Ak Parti’nin seçmenin verdiği mesajları dikkate almadan, esaslı bir yüzleşme yapmadan ve yeni aday, yeni dil, yeni söylem ve yeni seçim kampanyası belirlemeden Tekrar Seçim’e girmesidir. Bu değişiklikleri yapmadan Tekrar Seçim’e girecek bir Ak Parti, 7 Haziran’da elde ettiği oy oranının altında kalır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları



























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.05.2024
7.05.2024
3.05.2024
29.04.2024
26.04.2024
18.04.2020
25.02.2020
12.02.2020
19.01.2020
15.01.2019