Cemile Bayraktar
Çin ve Türkiye arasındaki “suçluların iadesi” anlaşması, 2017 yılında imzalanmıştı. Konuyla ilgili anlaşma 2019’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gönderildi. Kanun teklifi 2020’de görüşülecekti. Bu sırada 2020’nin son günlerinde Çin bu anlaşmayı kendi bünyesinde onayladı. Bu gelişmeler ışığında elbette gözler Türkiye’ye çevrildi, Uygurlar başta olmak üzere, birçok kesim bu anlaşmanın Meclis’ten geçmemesi gerektiğine dair görüşlerini paylaştılar.
Elbette anlaşma doğrudan Uygurları iade edeceğiz şeklinde hazırlanmış bir anlaşma değil. Çin’in Türkiye’deki Uygurlar’ı iadesini talep etmesi halinde Türkiye’nin Çin’in bu talebini reddetme hakkı var. Suçluların iadesi talebi bünyesinde, iadesi istenen kişiler siyasi bir suçla bağlantılıysa, bu kişilerin yaşadığı ülkenin vatandaşı olması veya iltica haklarından faydalanan kişiler olması halinde iade talep edilen ülke bu talebi reddetme hakkına sahip. Diğer yandan Çin’in iadesini istediği kişi ya da kişilerin, ırkı, dini ve buna benzer sebeplerden önyargılı bir şekilde cezalandırması ihtimali varsa iadesi talep edilen kişilerin iade edilmeme imkanı da var. Bunlar anlaşmaya dair içimizi rahatlatan bilgiler. Zira Çin, idam cezası uygulayabilen, baskıcı, şeffaf olmayan bir yönetime sahip. Dahası Çin Komünist Partisi yönetiminin, Uygur Türklerine yönelik soykırıma varan insan hakları ihlalleri uyguladığı ispatlanmış, belgelenmiş bir durum. İlgili madde üzerinden Türkiye’deki herhangi bir Uygur’un Çin’e iade edilmesinin önüne geçildiği düşünülebilir. Aynı zamanda Türkiye, daha önce de Çin’e iade etme gibi bir uygulamanın mümkün olmadığını ifade ediyor.
Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, konuyla ilgili olarak bugüne kadar Çin'in Türkiye'deki Uygurlara yönelik iade taleplerinin olduğunu ancak Türkiye'nin bu konuda adım atmadığını ifade etti. Çavuşoğlu, "Teröristlerle masum insanlar arasında ayrım yapılması gerektiğini söylüyoruz. Aynı şekilde, bunun suistimal edilmemesi gerektiğini de söylüyoruz. Herkese söylüyoruz Çin'e de diğerlerine de. Yani terörle mücadele bahanesiyle masum insanlara zulmetmeyi biz kabul etmeyiz." ifadesini kullandı.
Bunlardan hareketle bahsi geçen anlaşma doğrultusunda Türkiye ile tarihi, dini, ırki bağı olan Uygurlar’ın Türkiye tarafından iade edilmeyeceği kanaati oluşmuş olabilir ancak bazı uygulamalar tedirginlik verici…
Independent Türkçe muhabiri Cihat Arpacık’ın 2020’nin son günlerinde yaptığı habere bakınca tedirginliğin artması da gayet olağan…
“Yetkililer "Uygurlar Çin'e iade edilmeyecek" dese de henüz kanun çıkmadan gönderilenler var: Bir gece ansızın iade edilen 3 Uygur'un hikayesi” (https://www.indyturk.com/node/293546/haber/yetkililer-uygurlar-%C3%A7ine...)
Habere göre 2018’de iki ülke arasında anlaşma imzalanmış ancak bu anlaşma Çin ve Türkiye’nin parlamentolarından geçmeden evvel üç Uygur, Çin’e iade edilmiş. "Terör örgütü üyesi" iddiasıyla Türkiye'de tutuklanan, tutuklu kaldıkları 14 boyunca avukatlarının tahliye talebi reddedilen bu üç Uygur için Emniyet, terör örgütüne eleman kazandırmakla suçlanan Uygurların, asıl suçlulara benzemediğini yazmış. Ancak Emniyet’in bu raporuna rağmen mahkeme, tutuklu sanıkların tahliye taleplerini reddetmiş. Uygurlar ansızın cezaevinden çıkartılmış. Uygur Türkleri Burhan Kerim, Muhammed Ali ve Tuohuti Adeliciang, 2018 yılında Göç İdaresi yetkilileri ve polis tarafından İstanbul'dan Çin'e iade edilmek üzere uçağa zorla bindirildiğinde henüz 30'lu yaşlardaydı. Ve bu üç Uygur’dan iki yıldır haber alınamıyor.
Tüm ülkeler, uluslararası ilişkileri bünyesinde yaptıkları anlaşmalar ile kendi iç sorunlarını da ilgilendiren problemleri çözmek için bir takım anlaşmalar imzalarlar. Bu anlaşmalar sadece Türkiye ve Çin arasında değil dünyadaki tüm ülkeler arasında yapılıyor. Elbette anlaşmalara taraf olan ülkeler arasında “insan hakları” başlığı altında değerlendirilebilecek kişi hürriyeti lehine yönelik maddeler de bulunuyor. Bu anlaşmalar bünyesinde bazen gerçekten terör üzerinden güvenlik tehdidi oluşturabilecek kişilerin iadesi sağlanmak isteniyor ancak aynı zamanda insan haklarına aykırı uygulamalar, şeffaf olmamak, adil yargılama imkanlarının olmaması gibi nedenlerin olduğu durumlarda suçlu olmayan kişilerin iadesi de sağlanabiliyor. Bu nedenle katı, baskıcı, insanları tutukluluk halinde yok edebilen ülkelerle yapılan iade anlaşmalarda her ne kadar resmiyette kişilerin hürriyet haklarını koruyan maddeler olsa da sessiz sedasız uygulamalar ile geri dönülmeyecek iadeler gerçekleşebiliyor. Bu gerçek karşımızda durduğu sürece Uygurların yaşadığı tedirginliği arttıracak adımlardan, resmi anlaşmalardan uzak durmak gerekiyor.
Koronavirüs salgınıyla bağlantılı olarak, olması gerektiği gibi, sokağa çıkma yasakları uygulanıyor. Bu yasakları ihlal edenlere de yine olması gerektiği gibi müdahale ediliyor. Ancak bunun istisnası durumlar da yaşanabiliyor. Sokağa çıkma yasakları sırasında polis dışarıda olan bir vatandaşa müdahale ediyor, sokağa çıkma yasağı olduğunu hatırlatıyor ve neden dışarıda olduğunu soruyor. Vatandaştan gelen cevap şöyle: “Gidecek yerim yok!”
Bu olay sosyal medyaya yansıdığında birkaç haber organı “sokağa çıkma yasağını delmek için söylenen yalan!” gibi olaydan bihaber insanlık dışı yorumlar içeren haberleştirme yapmış olsa da, olayın gerçeği “sosyal medya sayesinde” ortaya çıkınca vatandaşa kesilen ceza iptal ediliyor, kalacak yer temin ediliyor. Ancak geriye içimizi titreten o ifade kalıyor: “Gidecek yerim yok!”
Uygurların gidecek yeri yok! Bir insanın gidecek yeri olmamasından daha acı çok az şey vardır. Uygurlar, kendi topraklarında insanca yaşama koşullarından mahrum, yok edilme, toplama kampı benzeri yerlere götürülme, zorla çalıştırılma, hür bir şekilde yaşama hakkından mahrum edilme gibi durumlarla karşı karşıyalar. Sığındıkları, soydaş, dindaş oldukları ülkeler onların gidebilecekleri az sayıdaki yerlerinden biri… Anlaşmalarla ya da bir takım gayrı hukuki uygulamalarla “gidecek yeri olmayan” Uygurlar’ın iade edilememesi gerekiyor. Ne Türkiye ne de bir başka ülkenin gidecek yeri olmayan, gittiklerinde başlarına neyin geleceği bilinmeyen Çin’e, Uygurları iade etmemesi gerekiyor.
Yazarlar
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.08.2025
16.01.2025
7.01.2025
7.11.2024
31.10.2024
9.10.2024
26.08.2024
20.08.2024
15.08.2024
28.07.2024