DOĞAN ÖZGÜDEN
Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetenlerin, ister asker, ister sivil, ister İslamcı olsun, yurt dışındaki muhaliflere karşı nefret ve düşmanlığının aynen devam ettiğini vurgulayan iki hafta önceki yazımda sol tarihimizin tozlu sayfalarında unutulmaya terkedilmiş İlerici Jön Türkler Cemiyeti’nin kavgasını anımsatmıştım.
Ruhi Su ve üç gün önce 8. ölüm yıldönümünde özel olarak andığımız Fahrettin Petek’le birlikte bu harekette yer almış olanlardan Attila İlhan “Nazım Bursa'da yatarken, onu kurtarmak için Paris'te uğraşan o delikanlıları saygıyla, ibretle anmak lazım: kendileri için hiçbir şey istememişlerdi, kendilerine hiçbir şey almadılar!" diyordu.
İleri Jön Türkler hareketi, amaçları, yöneticilerinin siyasal tercihleri, yayınları ve çeşitli etkinlikleriyle, 2. Dünya Savaşı sonrasında tüm Batı dünyasının ABD emperyalizminin ideolojik, politik, ekonomik ve askersel dayatmalarına teslim olduğu, Türkiye’yi yönetenlerin de, CHP’siyle ve onu izleyen DP’siyle, ülkemizi bir Amerikan sömürgesi haline getirdiği bir dönemin tartışmasız sol ve anti-emperyalist örgütlenmesiydi. Militanları arasında sadece Türkler değil, Barkev Şemikyan, Avadis Aleksenyan ve Vartan İhmalyan gibi Ermeni sosyalistleri de vardı.
Bugün 27 Aralık…. İleri Jön Türkler’den tam yarım asır önce, 1907 yılında, çöküş sürecindeki monarşik Osmanlı devletinde istibdadın yıkılarak yerine tüm halkların eşit haklara sahip olacağı demokratik bir düzen kurulmasını amaçlayan 2. Jön Türkler Kongresi’nin Paris’te açılışının 111. yıldönümü…
Tıpkı İleri Jön Türkler hareketi gibi, o dönemin Jön Türkler Kongresi de, adında Türk sıfatı bulunmakla birlikte, sadece Türklerden oluşmuyordu. Terakki ve İttihat Cemiyeti ile Teşebbüs-ü Şahsi ve Adem-i Merkeziyet Cemiyeti’nin yanısıra Ermeni halkının siyasal partilerinden Taşnaktsutyun da kongrede bir delegasyonla temsil edilmekteydi.
20 oturum süren kongre sonunda padişahın tahttan feragate zorlanması, tüm Osmanlılar için eşitlik ve özgürlük temeline dayalı bir parlamento kurulması, bu amaçlara ulaşıcı yol ve politikaları tespit için sürekli bir komite oluşturulması kararlaştırılmıştı. Bu amaçları gerçekleştirmek için genel ayaklanma, silahlı ve silahsız direnme, vergi ödememe, ordu içinde örgütlenme gibi eylemler yapılması da karar altına alınmıştı.
Aslında Jön Türkler’in Ermeni devrimcileriyle ilişkileri daha eskilere dayanıyordu.
Ermenistan’lı tarih doktoru Arsen Avagyan’ın 2005 yılında Aras Yayınevi tarafından Türkçesi yayınlanan“Ermeniler ve Ittihat ve Terakki, Işbirliğinden Çatışmaya” adlı eseri gelgitlerle dolu bu ilişkiler üzerine değerli bilgilerle dolu.
1907’de 2. Jön Türkler Kongresi’nde alınan kararlara uygun olarak Rumeli’de patlak veren isyanlar sonucu Padişah Abdülhamit’in ikinci kez Meşrutiyet ilan etmek zorunda kalması üzerine yapılan seçimlerle 17 Aralık 1908’de yeniden açılan Meclis’in etnik tablosu gerçekten çoğulcuydu.
Osmanlı İmparatorluğu’nun 1906 tarihli nüfus sayımı sonuçlarına göre imparatorluğun 20.897.617 kişilik nüfusu içinde Rumlar 2.833.370 (14%), Ermeniler 1.140.563 (5,5%), Yahudiler 256.003 (0.013%) bir paya sahipti.
1908’de seçilen 288 üyeli Meclis’te Rumlar 26 (9%), Ermeniler 14 (4,9%), Yahudiler ise 4 (0.14%) üyeyle temsil edilmekteydi.
Demokratikleşme için yapılan mitinglerde Türkçe ve Ermenice dövizlerin birlikte yükseltilmesi dönemin gurur verici görüntülerindendi.
Güzelim ülkemizde her daim olduğu gibi o dönemde de böylesi bir kardeşlik havası içinde başlayan parlamenter rejim, bir yandan despot padişah Abdulhamit ve avenesinin komploları, öte yandan İslamcı güruhların, ama daha da vahimi İttihat ve Terakki’cilerin sonunda Ermeni ve Asuri’lerin soykırımına varan terörü yüzünden cehennem yaşamına dönüşüyor.
İşte Arsen Avagyan’dan bu sürece ilişkin bazı noktalamalar:
“Küçük Asya’nın nüfusu ezelden beri en azından iki dilliydi ve bütün ilanlar, hatta dükkânların tabelaları genellikle dört dilde yazılırdı: Türkçe, Rumca, Ermenice ve Fransızca… İttihat ve Terakki Komitesi bütün bunları değiştirmeye ve herhangi başka bir dile yer olmadığına karar verdi. Hatta bazı Komite üyeleri eğitimin bütünüyle Türkçe olmasını önermekteydiler. Türk dili öncelikle okul dili olmalıydı, bazılarına göre ise Türkçeden başka dilde eğitim olmamalıydı. Bütün bu tartışmaların sonucunda bütün okullara Türkçe eğitim zorunluluğu kondu. Sokak isimleri de Türk ruhuna uygun olarak değiştirilecekti.
“Temmuz 1908’den Nisan 1909’a dek İTC bir yandan da laik siyasete öfkeli muhalif dinci çevrelerle çatıştı. II. Abdülhamit’in tam desteğinden yararlanan bu gerici çevreler Jön Türkler’i şeriatı çiğnemekle suçlamaya koyuldular. Mart sonunda ise bu çevreler İttihat-ı Muhammedi’yi kurdular ve başına Volkan gazetesinin başyazarı Derviş Vahdeti’yi getirdiler, İttihat-ı Muhammedi’nin programı 5 Nisan 1909’da yayımlandı.
“13 Nisan’da (eski takvimle 31 Mart) Taşkışla’da konuşlanmış olan 4. Avcı Taburu, ardından da hassa ordusu ayaklandı. Padişah hafiyeleri tarafından propagandası yapılan İttihat-ı Muhammedi’ye bağlı erbaşlar, birkaç İttihatçı subayı öldürüp, diğerlerini de bağladıktan sonra ‘Şeriat isteriz!’ diye bağırarak sokaklara döküldüler.
“31 Mart 1909 olayı İstanbul’da panik yaratmıştı. Özellikle bu gibi olayların genellikle kendilerine yönelik yeni bir kırımla noktalanacağını çok iyi bilen Hıristiyanlar korku içindeydi. Osmanlı yöneticileri asırlar boyu Müslümanları yatıştırmak için gelgeç bir siyaset izlemişti: Müslümanların başına gelen bütün felaketlerin tek suçlusu olarak Hıristiyan tebaayı göstermek.
“Yaşamlarını kaçarak kurtaran İTC liderleri çok zor durumda kaldılar. İzlenen birçok İttihatçı, Taşnaktsutyun’un Sakızağacı’ndaki bürosuna sığınarak kurtuldu. H. Vierbücher’in yazmış olduğu gibi, Nisan 1909’da Abdülhamit’in muhafızları Jöntürk liderlerinin ardına düşünce Taşnak yöneticileri kendi yaşamlarını tehlikeye atarak kaçanları gizlediler.
“1909 isyanına karşı en büyük etkinlik gösterenler Taşnaktsutyun ve Hınçak ile Bulgar ve Rum devrimci örgütleri oldu. Selanik’te, III. Ordu’nun Jön Türkler’e en sadık bölüklerinden, kumandanlığını Mahmut Şevket Paşa’nın yaptığı Hareket Ordusu adında bir birlik oluşturuldu. Hareket Ordusu’na silahlı Bulgar, Rum ve Arnavut çeteleri de katıldı. 20 Nisan 1909’da İstanbul’a yürüyen Hareket Ordusu Yeşilköy’e vardığında, Taşnaktsutyun ordu kumandanlığına temsilcilerini göndererek karşı devrim kalkışmasının bastırılmasında Jön Türkler’in yanında olduğunu bildirdi. Vartkes Serengülyan Hareket Ordusu askerlerinin önünde bir konuşma yaptı. Ermeni kadınlarından bir grup da onlara çiçek sundu.
“Başkentte ise Taşnaksutyun’un İstanbul örgütü, ortak tehlikeye karşı Ermeni ve Türk taraflarını birleştirme girişiminde bulundu. Taşnakların, İttihatçıların ve 30 liberalin hazır bulunduğu Tokatlıyan Oteli’ndeki görüşmede, şeriat yanlılarına karşı ortak mücadele kararı alındı. Bunun dışında Taşnaktsutyun, Selimiye Kışlası önünde vuruşmaya katılan 550 kişilik bir silahlı birlik örgütledi.
“Türk tarihçileri Ermeni partilerinin, 31 Mart gerici kalkışmasının bastırılmasında üstlendikleri rolü kabul etmektedirler. Salahi Sonyel, bu konuda şöyle yazar: ‘Bu arada Taşnaklar, Abdülhamit’e ve isyancılara karşı genel bir hareket örgütlemek için ellerinden geleni yaptılar.’
“Devrimci Hınçak Partisi de Taşnaktsutyun’dan geri kalmıyordu. Parti liderlerinden Ardzıruni, Murad ve Derderyan, Hareket Ordusu Komutanlığı'na Hınçak gönüllülerinden bölükler oluşturmayı önerdiler. Ancak bu öneri kumandanlık tarafından, gerektiğinde Hınçaklara bildirme sözüyle geri çevrildi. Bunun ardından, Hınçak doktorlardan yaralı askerlerle ilgilenmeyi üstlenecek bir ekip oluşturuldu.
“31 Mart 1909 karşı devrimi Abdülhamit’in samimiyeti konusundaki şüpheleri alevlendirmişti. Jön Türkler, Temmuz 1908’de bütün siyasi partilerin isteğine rağmen Abdülhamit’i tahtında bırakmakta direnmişti, ancak bu kez onu hâl etmeyi ilk dile getirenler kendileri oldu. 27 Nisan 1909’da 240 mebus ve 34 Meclis-i Ayan üyesinin katıldığı bir Meclis-i Milli oturumunda Padişah’ı tahttan indirme kararı alındı. Karar Şeyhülislam tarafından da onaylandı. Abdülhamit’in 33 yıllık saltanatı böyle bitti.
“İttihatçılar, Padişah’a hâl edildiğini tebliğ etmek üzere özel bir heyet oluşturdular. Bu heyete Arif Hikmet Paşa, Dıraç mebusu Esat Paşa, Emanuel Karasu ve Aram alınmıştı. II. Abdülhamit heyeti görür görmez hiddetle: ‘Bir Türk padişahına, bir İslam halifesine hâl kararını bildirmek için bir Arnavut, bir Yahudi, bir Ermeni’den ve bir nankörden başkasını bulamamışlar mı?’ diye bağırdı.”
Sonrası malum… Tüm Meşrutiyeçilerin ve de Hıristiyanların da aktif desteği sayesinde iktidarı garantileyen İttihatçılar, yeni kurulan muhalif partilere karşı zorbalık uygulayıp seçimlere hile karıştırarak, 23 Ocak 1913’te Bâbîâli’ye silahlı baskın düzenleyip hükümet darbesi yaparak Enver-Cemal-Talat triumvirasının başını çektiği bir diktatörlük kuracaklar ve de Alman Emperyalizmi'nin taşeronluğunu üstlenerek can çekişmekte olan Osmanlı Devleti’ni Birinci Dünya Savaşı felaketine sürükleyeceklerdi.
Çeşitli savaş cephelerinde Anadolu insanının 400 bini can verirken 180 bini yaralanacak ve 1,5 milyonu hasım ordulara esir düşecekti.
Ve de bu üçlü çete, ırkçı hayaller peşinde Anadolu’yu tamamen Türkleştirmek amacıyla daha sonra Hitler’in de örnek alacağı 20. yüzyılın ilk soykırımını organize ederek milyonlarca Ermeni ve Asuri’yi katledecek ya da Suriye çöllerine sürecekti.
Enver, Talat ve Cemal paşalar arkalarında harabeler ve milyonlarca ölü bırakarak 1 Kasım'ı 2 Kasım’a bağlayan gece Alman torpidobotu R-1 ile İstanbul’u terkedip işledikleri cürümlerin hesabını vermekten kurtulacaklardı.
Ancak Osmanlı’nın külleri üzerinde doğan yeni devlet yine de İttihatçı ve Teşkilat-I Mahsusa kalıntılarının ellerinde biçimlenecekti.
Anadolu’yu işgal eden devletlere karşı mücadeleye katılmak üzere sürgünden Türkiye’ye dönen TKP lideri Mustafa Suphi ve yoldaşlarının Karadeniz’de boğdurularak yok edilmesi, savaş yıllarında Kemalist orduya destek veren Kürt halkının sık sık kırıma uğratılması, sol partilerin ve yayınların sürekli yasaklanması hep Jön Türkler’in İttihatçı kisvesi altında faşistleşmiş kadrolarından arta kalanların eseriydi.
Ne acıdır ki 50’lerde İleri Jön Türkler de o Jön Türkler’in kurbanı olacaklardı.
Tıpkı bugün Türkiye’nin tüm demokrasiden, insan haklarından, özgürlüklerinden yana insanlarının ve örgütlerinin bir zamanlar ülkeyi demokratikleştirme vaadleriyle iktidar olan Tayyip ve bendelerinin kurbanı olmaları gibi…
Tıpkı Kürt halkının ve tüm demokrasi güçlerinin partisi HDP’nin bugün sadece Tayyip ve hempalarının değil, Atatürkçülüğün mirasçısı kesilen partilerin ve politikacıların da boy hedefi olması, liderlerinin, seçilmişlerinin yıllardır zındanlarda çürütülüyor olması gibi…
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları








































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.11.2025
9.10.2025
14.09.2025
7.09.2025
13.07.2025
10.03.2025
30.10.2024
15.10.2024
7.10.2024
25.09.2024