DOĞAN ÖZGÜDEN
Geçen haftaki “Kızılcıklar olurken Sol’un seçim sınavı” başlıklı yazıma 60’lı yıllardaki sosyal uyanışa yaptıkları müzikle büyük katkı getiren Tülay German ve Erdem Buri’yi anarak girmiştim.
Dün, ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun da konu mankenliği yaptığı yeni Yargıtay binasının dualı açılış töreni üzerine tepkilerimi dile getirmek amacıyla bilgisayarın önüne geçmiştim ki, çeşitli kaynaklardan ekrana yağmur gibi yağan bir haberle sarsıldım.
Yaptığı müzikle kendi yurdu Yunanistan’da 40’ların Nazi işgaline ve 60’ların Albaylar diktasına karşı mücadele verdiği için zindanlara atılan, sürgüne çıktığı 70’li yıllarda sadece kendi halkının değil, faşist dikta altındaki Türkiye, İspanya, Portekiz ve Şili halklarının direnişine büyük katkıda bulunmuş olan büyük besteci Mikis Theodorakis 96 yaşında hayata veda etmişti.
Theodorakis’in dehasını Türkiye’de ilk kez 1964 yılında Michael Cacoyannis’in ünlü filmi Zorba’ya yaptığı müzikle tanımıştım. Tam da İnönü Hükümeti’nin Türkiye’deki Yunanistan pasaportlu Rumları “20 kilo kişisel eşyanızı alıp ülkeyi 12 saat içinde terkedin” diye kaba kuvvetle sınır dışı etmesinin acısını yaşadığım günlerdi. Kolay değil, ek iş olarak çalıştığım bir reklam stüdyosunun en değerli grafik sanatçıları olan iki Rum dostum, Niko ve Pavli, bu gayriinsani emir üzerine çalışma arkadaşlarıyla dahi vedalaşamadan Türkiye’yi terk etmişlerdi
Türkiye İşçi Partisi militanı olduğumu bildikleri için siyasal ve sosyal konuları benimle çekinmeden görüşen bu iki sevgili dostum Yunanistan’a gittiklerinde yeni ortama kolaylıkla uyum sağlayabilmişler miydi, bilmiyorum… Bir daha haberleşemedik.
21 Nisan 1967’de faşist albaylar Yunanistan’da darbe yaptığında sol eğilimleri nedeniyle başlarına bir iş gelmiş olabileceği endişesi beni son derece tedirgin etmekteydi…
Nasıl etmesin ki, binlerce solcu ve demokrat gibi, Zorba’nın o güzelim müziğini yapan Mikis Theodorakis de zindana atılmıştı.
Albaylar diktasının faşizan uygulamaların Ant dergisinde sürekli teşhir ederken, Konstantin Çukalas’ın darbenin nasıl hazırlandığını, hangi amaçlarla gerçekleştirildiğini ve sonuçlarını açıklayan Yunanistan Dosyası adlı bir kitabını da yayınlamıştık.
Uluslararası kamuoyundan gelen baskılar üzerine cunta 1968 Ocak ayında Theodorakis’i hapisten çıkartmak zorunda kalacak, ancak bir süre sonra eşi Myrto ve iki çocuğuyla birlikte Zatouna’ya sürgün edilecek, ardından da Oropos temerküz kampına kapatılacaktı.
Ünlü bestecinin kendisi bu kampta tutsak iken, 1969 yılında Yunan kökenli Fransız yapımcı Costa-Gavras’ın ünlü filmi ‘Ölümsüz’ tüm dünyada vizyona girdi, hem de Theodorakis’in müziğiyle… Nasıl olmuştu? Bizler de meraktaydık. Sonradan öğrenecektik ki, filmde kullanılan müzik Theodorakis’in yeni bir yapıtı değil, Costa-Gavras’ın ve müzik yönetmeni Bernard Gérard’ın daha önceki bestelerinden yaptıkları derlemelerden oluşuyordu.
Yunanistan’daki derin devletin 1963 yılında solcu liderlerden Grigoris Lambrakis’i katletmesi olayını büyük bir ustalıkla ortaya koyan bu filmin vizyona girmesiyle Theodorakis’le uluslararası dayanışma boyut kazanacak, Dmitri Şostakoviç, Leonard Bernstein, Arthur Miller, Harry Belafonte gibi isimlerin de katıldığı bir kampanya sonunda cunta besteciyi serbest bırakmak zorunda kalacaktı.
Theodorakis, 13 Nisan 1970’de ünlü armatör Onassis’in Atina yakınlarındaki özel hava alanından gizlice kalkan bir uçağıyla Paris’e gelecek, Costa-Gavras, Melina Mercouri ve Jules Dassin tarafından karşılanır karşılanmaz da mahpusluk döneminde azgınlaşan akciğer vereminin tedavi edilmesi için derhal hastaneye yatırılacaktı.
Sağlığına tekrar kavuştuktan sonra Avrupa’da Yunan cuntasına karşı yürütülen direniş mücadelesine aktif olarak katılacak, gidebildiği tüm ülkelerde bu amaçla konserler ve konferanslar verecekti.
Albaylar cuntasının devrildiği 1974 yazına kadar Salvador Allende, Cemal Abdülnasır, Josip Broz Tito, Yasser Arafat, François Mitterand, Olof Palme ve Willy Brandt gibi dönemin ünlü liderleri tarafından dostlukla ağırlanan Theodorakis, büyük ozan Pablo Neruda’nın Latin Amerika gerçeğini dile getiren 231 şiir ve 15 bin dizeden oluşan ünlü eseri Canto General’i oratoryo olarak besteleyecekti.
Sürgünde seslendirdiği filmlerden en önemlisi hiç kuşku yok yine Costa-Gavras’ın Latin Amerika’da ABD emperyalizmine karşı gerilla mücadelesinden bir kesiti canlandıran ünlü filmi Sıkıyönetim’di.
19 Mart 1972’de Paris’te, Fransız Dışişleri Bakanlığı’nın bulunduğu Quai d’Orsay’de toplanan, bizim de Demokratik Direniş Hareketi adına katıldığımız Yunan Cuntası’na karşı uluslararası konferansın önde gelen Yunanlı şahsiyetleri müstakbel başbakanlardan Andreas Papandreu ile sanat dünyasından Mikis Theodorakis ve Melina Mercouri idi.
Türkiye ve Yunanistan hâlâ faşist cuntaların pençesindeyken, Şili’de de Allende yönetimine karşı 11 Eylül 1973’te ABD tarafından tezgahlanan Pinochet darbesi yapılmış, Avrupa’daki siyasal sürgün kafilelerine bu kez sadece Şili’li devrimci ve demokratlar değil, diğer Latin Amerika ülkelerindeki faşist baskılar nedeniyle daha önce Şili’ye sığınmış olan Arjantin’li, Brezilya’lı, Uruguay’lı devrimciler de katılmaya başlamıştı.
Tam da o dönemde, 10 Aralık 1973 günü Paris’te Amnesty International “İşkenceye Son Verilmesi İçin Dünya Konferansı” düzenlemişti. Bizim de Demokratik Direniş Hareketi adına katıldığımız konferansta yer alan uluslararası ün sahibi sanatçılar arasında ABD’den Joan Baez ile Yunanistan’dan Mikis Teodorakis de vardı.
Vietnam Savaşı sırasında ABD militarizmine karşı onurlu bir tavır koymuş olan Joan Baez’ın, arka planda Hanoi’nin ABD uçakları tarafından bombalanması sırasında kaydedilmiş efektlerle söylediği “Oğlum, şimdi sen nerelerdesin?” adlı parçası ile Costa-Gavras’ın yenilerde vizyona girmiş olan Sıkıyönetim filminde Theodorakis tarafından bestelenip Los Calchakis tarafından yorumlanan müzik de konferansta büyük bir heyecan ve coşku yaratmıştı.
Pinochet darbesinin ardından başlayan Şili kaynaklı siyasal sürgünün içinde en büyük ses getiren olay, hiç kuşkusuz, Quilapayun Grubu’ydu… 1966 yılında Şili’nin bakır madenlerinde, Santiago’nun fabrikalarında ve sendikal toplantılarında, öğrenci direnişlerinde verdikleri konserlerle büyük ün yapmış olan Quilapayun da darbeden sonra Şili’yi terkederek Fransa’ya yerleşmişti. Quilapayun’un 1969’a dek müzik yönetmenliğini yapmış olan Victor Jara darbe sonrası binlerce kişiyle birlikte tutuklanarak Santiago Ulusal Stadyumu’na hapsedilmiş, bir daha gitar çalamayacak şekilde bilekleri kırıldıktan sonra katledilmişti.
Quilapayun sürgünde simsiyah giysileriyle Şili direnişinin sembolü olmuş, El pueblo unido jamas sera vencido (Örgütlü bir halkı hiçbir kuvvet yenemez) gibi eserleriyle meydanları ve salonları coşturmuştu.
Şili’li bir başka önemli direniş grubu da, 1976 yılında Türkiye İşçi Partisi’nin davetlisi olarak üç konser vermek üzere Türkiye’ye davet edilmiş olan Isabel ve Angel Parra kardeşlerdi…
12 Mart 1971 sonrası sürgününde, Türkiye’de isim yapmış müzisyen olarak sadece Türkiye’den yakın dostumuz Rahmi Saltuk vardı. Tiyatro alanında ise Mehmet Ulusoy’un Paris’te kurduğu Özgürlük Tiyatrosu anti-faşist mücadelenin sesini duyurmaya büyük katkıda bulundu.
Hollanda’da kurulan Türkiye Komitesi 28 Nisan 1973’te Amsterdam’da Türkiye üzerine bir kongre düzenlemişti. Kongrenin etkin olabilmesi için Hollandalı arkadaşlar Türkiye’nin direnişçi kültürünü seslendirmek üzere bir müzisyenin de kongre sırasında dinleti yapmasında ısrar ediyorlardı. O sırada Berlin’de bulunan Rahmi Saltuk’la derhal ilişki kurmuştuk, o da Amsterdam’a gelmeyi kabul etmişti.
Ancak Berlin’deki TKP temsilcileri kendi inisiyatifleri dışında gerçekleştirilen bir etkinliğe katılmasını engelledikleri için Rahmi Saltuk Amsterdam’a gelememiş, bu nedenle toplantıda Rahmi’nin dinletisi yerine kasetten Ruhi Su ve Selda’nın türkülerini dinletmekle yetinmiştik.
Şili’deki 1973 faşist darbesini izleyen bir akşam Norveç’ten Gençay Gürsoy, anti-faşist birlik çalışmalarıyla ilgili görüş alışverişinde bulunmak üzere telefon etmişti. Konuşmamız biterken, “Unutmadan söyleyeyim, bugünlerde Türkiye’den genç bir arkadaş geldi. Nefis direniş türküleri söylüyor. 12 Mart’tan sonra tutuklanmış. Bir ara Norveç’e getirip buranın radyosunda bir programa çıkarttık. İltica etmek üzere İsveç’ e geçti” demişti.
Bahsettiği arkadaş Türkiye’deyken Ekim Yayınları yöneticilerinden biri olarak tanıdığımız Zülfü Livaneli idi…İnfo-Türk’ün kuruluş hazırlıkları için Karabuda’larla görüşmek üzere İsveç’e gittiğimde Zülfü de beni ziyarete gelerek söylediği devrimci türküleri Brüksel’de bir uzunçalar olarak yayınlamamızı önermişti, Brüksel’de diğer kurucu arkadaşlarla da görüştükten sonra öneriyi kabul etmiştik.
Zülfü Livaneli’nin 33’lük plağını üç dilde izahlı olarak yayınlamanın hazırlıklarını yaparken Brüksel’deki Türkiye Komitesi de cuntanın baskılarını Belçika kamuoyuna tanıtmak üzere bir dayanışma gecesi düzenlemişti.
O gecede hem Zülfü Livaneli, hem de Valonya kömür madenlerinde çalışan Lütfü Gültekin art arda sahneye çıkarak Belçikalı dostlarımıza Türkiye’nin devrimci türkülerini tanıttılar.
İlk plağını 1974 yazında yayınladığımız Zülfü Livaneli daha sonraki yıllarda hem Türkiye’de, hem de yurt dışında verdiği konserlerle uluslararası ün sahibi olacak, geçen gün sonsuzluğa uğurladığımız Mikis Theodorakis ile, Türk ve Yunan sanatçıları olarak örnek bir ikili oluşturacaktı.
Theodorakis’in ölümü üzerine yayınladığı anma mesajında Zülfü şöyle diyor:
“1983'te Atina'daki bir konserime gelip o iri gövdesiyle bir fırtına gibi soyunma odama dalmasından bu yana neler geçti neler. 1986'da Güneş Topla Benim İçin albümünün Altın Plak töreni dolayısıyla ilk kez İstanbul'a gelişi, o günün akşamı Sarıyer'de Urcan lokantasında balık yer rakı içerken Türkiye Yunanistan Dostluk Derneği'ni kurmaya karar verişimiz, yüzlerce konser, Efes'te Hacidakis, Theodorakis ve otuz bin izleyiciyle yaşadığımız unutulmaz gece, yolculuklar, tatiller, hastalıklar... İnsan ruhunun, acılardan, savaşlardan, sürgünlerden, aşktan ve ihanetten süzülmüş en has halini temsil eden, hayatta ve sanatta en büyük dostlarımdan birini Mikis Theodorakis'i kaybettim. Acısı çok derin…"
İnci de, ben de Zülfü’nün acısını paylaşıyoruz.
Zülfü’yle birlikteliğinden önce Mikis Theodorakis’in Türkiye’de konserler vermesi için ilk girişimi TİP Genel Başkanı Behice Boran’ın isteği üzerine 1978’de yapmıştık, ama mümkün olmamıştı.

Türkiye İşçi Partisi yeniden kuruluşundan bir süre sonra 13, 14 ve 17 Kasım 1976 tarihlerinde İzmir, İstanbul ve Ankara'da Pinochet cuntasına karşı Şili halkıyla dayanışma gecesi düzenlemişti, bu geceye katılmaları için Şili'li sanatçılar Isabelle ve Angel Parra'nın davetine aracı olmuştuk.
Ancak Isabelle ve Angel büyük başarıyla gerçekleşen İstanbul ve İzmir gecelerinden sonra geldikleri Ankara Esenboğa Havaalanı'ndan "çalışma izinlerinin bulunmadığı" bahanesiyle sınır dışı edilmişlerdi.
İki Şilili sanatçı birkaç ay sonra bir başka konser için Belçika’nın üniversite kenti Leuven’e geldiklerinde Türkiyeli İşçiler Kültür Merkezi üyeleriyle birlikte kendilerini ziyaret edip sevgi ve dayanışmamızı iletmiştik.
Bu olaydan iki yıl sonra, Türkiye İşçi Partisi bu kez de Türkiye'nin çeşitli illerinde Mikis Theodorakis'in de katılacağı etkinlikler düzenlemeye karar vermişti, genel başkan Behice Boran'ın bana ilettiği ekteki Fransızca çağrı mektubuyla büyük sanatçıyı Türkiye'ye davet etmiştim.
Ancak Theodorakis, Şili'li sanatçıların Türkiye'den sınır dışı edildiğini göz önünde tutarak, böyle bir konserin daha ilerideki bir tarihte yapılmasını tercih etmişti.
Bu davetin üzerinden iki yıl geçmeden Türkiye'de 12 Eylül 1980 faşist darbe olacak, TİP Genel Başkanı Behice Boran da Türkiye'den ayrılıp siyasal sürgün olarak Belçika'ya gelecek, hemen ardından Evren Cuntası tarafından yüzlerce rejim muhalifi gibi TC vatandaşlığından çıkartılacaktı.
1980 sonrası sürgününün 1971 sonrasındakinden büyük farkı, sürgün sayısının nicel büyüklüğünün yanı sıra, Türkiye’nin en değerli sanatçı, gazeteci, müzisyen ve bilim insanlarının da sürgüne çıkmak zorunda kalması oldu…
Tayyip kafası ve onun benzerleri devletin başında kaldıkça da böyle olmaya devam edecek…
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları



































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.11.2025
9.10.2025
14.09.2025
7.09.2025
13.07.2025
10.03.2025
30.10.2024
15.10.2024
7.10.2024
25.09.2024