Eser KARAKAŞ
Sydney Pollack’ın yönetmen koltuğunda olduğu, Robert Redford’un harika bir performans sergilediği 1975 tarihli bu muhteşem filmi, “Akbabanın üç günü”,umarım görmüşsünüzdür.
Görmedi iseniz, internetten bulun, mutlaka seyredin.
Pollack’ın bu filmi bu terör ortamındaneden aklıma geldi?
Filmde, CIA’nin gizli bir bürosunda, bazı görevliler dünyanın her köşesinde yayınlanan, siyasi olması asla şart değil, romanları, kitapları okuyorlar.
Amaç, bu kitaplardan birinde,ABD’nin güvenliğini ilgilendiren, çok küçük de olabilir, bir detaya rastlama ihtimali.
İçinden geçtiğimiz bu berbat terör ortamında da çok sayıda söylenti, dedikodu, terör olaylarına farklı yaklaşımlar, çok büyük bölümü muhtemelen anlamsız, kulağımıza geliyorlar.
Bunlardan birini de geçenlerde duydum.
Ne kadar anlamlıdır, bilemem ama, benim ilgimi çekti doğrusu.
Doğru ya da yanlış, eksik ya da fazla, dikkate değer olduğunu düşündüm.
Biraz fazla komplo teorisi kokabilir ama malum sözdür, fal gibi, komplo teorilerine çok değer verme ama komplo teorisiz de kalma.
İstanbul’da son dönemlerde iki önemli patlama, terör eylemi yaşandı.
Birincisi Sultanahmet Meydanı’nda, ikincisi de Beyoğlu’nda.
Sultanahmet patlamasında büyük ölçüde alman turistler hayatlarını kaybettiler.
Hatta, saldırının doğrudan almanlara yönelik olduğu da iddia edildi.
Beyoğlu’ndaki saldırıda da İsrail vatandaşları yaşamlarını kaybetti.
Kamuoyunda egemen genel kanı bu saldırıların Türkiye’ye yönelik olduğu ama tesadüfen söz konusu patlamalarda, büyük ölçüde, birincisinde almanlar, ikincisinde de İsrail vatandaşları hayatlarını kaybettiler.
Bu genel kanı doğru da olabilir.
Ama, meseleye başka bir açıdan bakanlar da var.
Türkiye hükümeti, uyguladığı çok yanlış iç ve dış politikalar nedeniyle uluslararası arenada büyük ölçüde tecrit edilmiş bir hükümet.
Türkiye, bir NATO üyesi, bir Avrupa Konseyi üyesi, bir AB tam üyelik sürecindeki ülke olarak kimi siyasi, hukuki, askeri mükellefiyetlerini yerine getirmeyerek batı sistem dengesi için sorun bir ülke.
Batı da, bu süreçte, Türkiye’yi altında imzası olan milletlerarası sözleşmelere ilişkin mükellefiyetlerine çekmek için bir tavır koyuyor.
Bunu görmemek ve anlamamak mümkün değil.
Batı sisteminin iki ülkesi ise bu süreçte Türkiye’ye yakınlaştılar.
Birincisi Almanya, ikincisi ise İsrail.
Almanya, malum, mülteci krizi bağlamında Türkiye hükümeti ile, AB temel ilkelerini de çok dikkate almadan, bir yakınlaşma peşinde.
İsrail ise, muhtemelen, İran nükleer antlaşması sonrası, Türkiye ile ilişkileri düzeltmek istiyor.
Ve, İstanbul’da patlayan iki bomba, biri almanları, diğeri israillileri vuruyor.
Tekraren ifade ediyorum, bu tamamen tesadüf olabilir.
Türkiye’nin turizm gelirlerine darbe vurmak için yabancılar, alman ya da israilli olmalarına bakılmaksızın, seçilmiş olabilir.
Ya da, zayıf bir ihtimaliyat hesabı ama, on sekiz milyonluk kentte, hadi diyelim beş milyonluk merkezde, patlatılan iki bomba yabancılara çarpıyor.
Ama nedense de Ankara’nın politikalarına destek veren, bu süreçte Ankara’ya daha yakın durmaya çaba sarfeden iki devletin vatandaşlarına çarpıyor.
Almanya Başkonsolosluğu ve Alman Lisesi’nin son günlerde adlarının çok konuşulması, üç ISID zanlısının yakalanması ama bu süreçte de alman istihbaratının verdiği destek de düşünülmeli.
Bu sunduğum çerçeve, farkındayım, buram buram komplo teorisi kokuyor ama yukarıda belirttiğim gibi, bu teorilere çok pabuç bırakma fakat çok da komplo teorisiz kalma.
Terör belasına çözüm üretmek için istihbarat şart, istihbaratın iyi değerlendirilmesi şart, güvenlik önlemleri daha da şart ama muhtemelen de en önemlisi küresel dengeleri iyi değerlendirmek şart.
Türkiye hükümetleri en büyük hatayı hiç kuşkusuz küresel dengeleri iyi değerlendirmeyerek yaptı.
Umarım çok geç olmadan bu vahim hatadan dönülür.
Yoksa işimiz, bir dizi alanda, gerçekten zor olacaktır.
Terörde, ekonomide, toprak bütünlüğünün korunmasında.
“Akbabanın üç günü” filmini izlerseniz ne demek istediğim daha da netleşebilir.
Teröre karşı başarılı olmak için en küçük bir detay, her ihtimal çok önemli olabilir.
ESER KARAKAŞ / HABERDAR
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.09.2025
1.09.2025
29.08.2025
25.08.2025
18.08.2025
12.08.2025
6.08.2025
1.08.2025
23.07.2025
19.07.2025