Eser KARAKAŞ
Artık bir hükmü pek kalmadı ama bir zamanlar, çok değil, dört beş sene önce, eski Türkiye-yeni Türkiye diye bir tartışma vardı.
Bu tartışmanın temelini, Türkiye’nin 2002-2007 arası gerçekleştirdiği hukuk dönüşümleriyle eski Türkiye’den uzaklaşıyoruz görüntüsü vermesi oluşturdu.
Sonra kötü şeyler olmaya başladı ve Türkiye hukuk dönüşümlerini askıya aldı ve hatta tüm kazanımlarını kaybetti, eskiden bile kötü duruma geldik.
Başka bir ifadeyle de yeni Türkiye eski Türkiye’den bile kötü bir yer olmaya başladı.
Bu hafta basına düşen haberlere göre MİT’ten sonra asker de olağanüstü bir hukuk koruması altına alınıyor.
Eski Türkiye’nin en temel, en belirgin özelliklerinden biri devletin kendi içini vatandaşa, hukuka karşı büyük bir koruma kalkanı arkasına alması idi.
Siz hiç inanmayın, birileri, mesela Cumhurbaşkanı, mesela Başbakan, yeni anayasa sürecinde ısrarla“devleti vatandaşa karşı değil, vatandaşı devletten koruyan anayasa yapacağız” demelerine.
Bu hoş ama boş lafları telaffuz edeceklerine memuru vatandaşa karşı korumaktan vazgeçsinler.
Cumhuriyet öncesinden kalan ve isminin başında “geçici” (muvakkat) sıfatını taşıyan memuru yargılanmaktan koruma kanunu yeni Türkiye’de maalesef kapsam ve konu olarak genişletiliyor, yargı denetimi dışına çıkan devlet kurum ve çalışanlarının sayısı artıyor.
AKP öncesi, YAŞ kararlarının yargı denetimi dışında olmasını her yerde eleştirmekten dilimizde tüy bitmiş idi, şimdi o günleri hatırlayıp gülüyorum.
MİT’ten sonra şimdi de asker yasal koruma altına alınıyor, iç güvenlikte büyük yetkilerle donatılıyor; EMASYA protokolünü kaldırdığı için övünen hangi parti idi acaba?
Mesele sadece yasal düzenlemelerle de sınırlı değil.
Bakanlar ısrarla kendi bakanlık çalışanlarının yargılanmasının önüne çıkıyorlar.
Soma felaketinde bile Sosyal Güvenlik Bakanlığı denetçileri yargı önüne çıkmadılar, bırakın yargıyı soruşturma bile geçirmediler.
300 madencinin cinayet benzeri bir olayda yaşamını kaybettiği Soma’da bakanlar aslanlar (!!?) gibi direndiler ve çalışanlarının soruşturulmasına engel oldular.
Vicdanları nasıl buna elverdi, siyaset buna neden izin verdi, anlamakta büyük güçlük çekiyorum.
Hrant Dink kolektif devlet cinayetinde, aradan dokuz sene geçti, bazı kamu çalışanları ancak hakim önüne çıkabiliyorlar.
İçişleri Bakanlığı da bu arada dönemin İstanbul Valisi Sayın Muammer Güler için yine soruşturma, yargılanma iznini vermedi.
Oysa, Dink cinayetine giden karanlık yol İstanbul Valiliği’nde iki MİT görevlisinin Dink ile yaptıkları o korkunç konuşma ile başlamış idi.
İki MİT görevlisi de zaman aşımı bahanesiyle soruşturulmaktan, yargılanmaktan kurtuldular.
Devlet berbat bir refleksle kendi memurunu, çalışanını vatandaşına karşı koruyor.
Oysa, demokratik bir hukuk devletinde galiba tam tersi olmalı idi.
Hele de, AKP’nin, Erdoğan’ın, Davutoğlu’nun milleti devletin önüne taşımak isteyen ama hiç de gerçeklerle uyuşmayan söylemleri hatırlandığında.
Devlet bu ölçüde kendi içini korumayı sürdürdüğü müddetçe bu devletin vatandaş temelli bir hukuk oluşturabileceğine, bu doğrultuda bir anayasa yapabileceğine inanmak imkansızlaşıyor.
Devletin içini, çalışanını vatandaşına karşı bu kadar acımasızca koruyabildiği, bu korumayı İttihat ve Terakki döneminden günümüze önemli bir değişiklik geçirmeden, yasa değişiyor ama içerik aynı, istikrarlı bir biçimde sürdürdüğü bir Türkiye’ye, diğer büyük sıkıntıları bir kenara bırakın, yeni Türkiye demek mümkün müdür?
Yalandan kim ölmüş?
Sayın Cumhurbaşkanından, Sayın Başbakandan “yeni anayasa milleti devletin önüne taşıyacak” lafını duyduğunuzda aklınıza hemen Soma faciasında, Hrant Dink devlet cinayetinde memurların nasıl korunduğu gelsin lütfen.
ESER KARAKAŞ / HABERDAR
Yazarlar
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
23.07.2025
19.07.2025
7.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
15.06.2025
3.06.2025
30.05.2025
29.05.2025