Eser KARAKAŞ
Son yazımı, Sayın Muharrem İnce’nin TRT eleştirisine ayırmış idim.
TRT bir devlet kurumu çünkü finansmanı çok ağırlıklı olarak kamu gelirleriyle yapılıyor; böyle bir kurumun yönetiminin de siyasal iktidar tarafından saptanması ve bu yönetimin de aynı siyasal iktidara yakın durması kaçınılmaz.
Bu nedenden TRT’yi (aynı gerekçelerle Anadolu Ajansı’nı da) kapatmaktan, özelleştirmekten başka çare yok; halkın gönüllü katkılarıyla finanse edilecek bir yayıncılık anlayışına kamu yayıncılığı denilebilir ama burada anahtar kavram finansmanın gönüllü olması, bizde ise, tüm tarafgirliği ve yolsuzluklarıyla (tüm programları büyük paralara yandaşlara yaptırıyorlar) tam bir devlet yayıncılığı ile karşı karşıyayız.
Devlet bankaları ile ilgili olarak da aynı sorunla karşı karşıyayız.
Dün Artı Gerçek internet haber sitesinde aşağıdaki haber yayınlandı: “Kamu kurumu olan Ziraat Bankası’nın, 2014-2017 yılları arasında düzenlediği tören, fuar ve organizasyon sayısını, bu hizmetlerin kimlerden alındığı ve ne kadar ödeme yapıldığına dair Meclis Başkanlığı'na soru önergesi veren CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’na 'devlet sırrı' yanıtı verildi. Sezgin Tanrıkulu’nun, Başbakan Binali Yıldırım’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesini Ziraat Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın ve Genel Müdür Yardımcısı Ali Kırbaş yanıtladı. Başbakan yerine banka yöneticilerinin verdiği yanıtta, talep edilen bilginin 'devlet sırrı' niteliğinde olduğu belirtilerek bilgi paylaşılmadı. Verilen yanıtta bilgi yerine şu ifadelere yer aldı: “Talep edilen bilgilerin 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun ‘sırların saklanması’ başlıklı 73'üncü maddesi kapsamında banka sırrı olduğu mütalaa edildiğinden paylaşılması mümkün bulunmamaktadır.”
***
Bir devlet bankasının düzenlediği tören, fuar ve organizasyonlar için yapılan harcamaların bankacılık sırrı, devlet sırrı kavramları ile ne ilişkisi olabilir?
Belli ki, Ziraat Bankası üzerinden siyasal iktidar yine birilerine para pompalamakta ve bunu da bankacılık sırrı kılıfı altında gizlemek istemektedir.
Bu durum farklı bir siyasal iktidar döneminde daha iyi olabilir, rant aktarımı azalabilir mi?
Hiç zannetmiyorum.
Yapılması gereken iş devlet bankacılığı müessesesine son vermektir.
Bu görüşün son senelerde rastgele kullanılan liberalizm ya da neoliberalizm kavramları ile zerrece ilişkisi yoktur.
Ziraat Bankası’nın tarıma tarım kredileri aracılığıyla kaynak aktardığı ve bu nedenden bir kamu hizmeti yaptığı ve kapatılamayacağı söylenebilir ama bu söylem yanlıştır, saçmadır.
Tarıma kaynak aktarımı bir kamu hizmeti midir tartışmasına girmek istemem ama şayet tarıma kaynak aktarma konusunda bir gereksinim ve oluşmuş demokratik bir karar varsa ve bu sektöre kamu parası aktarılacak ise (kamu hizmeti demektir) yapılması gereken yegane iş bu kaynak aktarımını bütçe üzerinden yapmaktır.
Denklem son derece basittir: Kamu parası kamu hizmeti içindir ve kamu hizmeti bütçe süreçleriyle üretilir.
Siyasi meşrebinize göre sene başında bütçeye tarıma aktarmak amacıyla, az ya da çok, ödenek koyarsınız, bu ödenekler TBMM’de onaylanır, bütçe ödeneklerinin aktarımında “bankacılık sırrı, devlet sırrı” gibi saçmalıklar da olmadığından bu aktarım süreci saydam ve denetlenebilirdir.
Yine şayet birisi “peki ya bütçe hazırlanırken öngörülemeyen bir gereksinim ortaya çıkarsa?” diye bir soru da yöneltebilir ama bütçe süreçlerinde bunun da çözümü vardır, yine TBMM’de ek ödenek konusu gündeme getirilir ve mesele demokratik hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde çözülür.
Yukarıda belirttim, bu meselenin liberal olup olmamakla bir alakası yoktur, siyasi mutabakat sağlarsanız bütçeye çok büyük bir tarım ödeneği de koyabilirsiniz, belki bir kısım liberal bu ödeneğin azaltılması için önergeler verebilirler ama mesele mutlaka bütçe üzerinden götürülmelidir.
Devlet bankacılığı tamamen yolsuzluk üretim mekanizmasıdır, mesele bugünün meselesi de değildir, hep böyle olagelmiştir ve bu söylediklerim tüm devlet bankaları için geçerlidir.
Ama sorun siyasi iktidar sahiplerinin (TBMM çoğunluğu) bu adeta yasal (!) devlet bankacılığı rantları ve yolsuzluk kapılarından vazgeçmek istememeleridir, bu nedenle de devlet bankalarının kapatılması çok zorlaşmaktadır.
Doğan Medya grubunun Demirören’e satılmasının Ziraat Bankası kaynaklarıyla gerçekleşmiş olması devlet bankacılığı mikrobunun boyutlarını daha net göstermektedir.
Üstelik bu devlet bankaları zarar ettiklerinde görev (!) zararı kılıfı altında zarar kamu gelirleriyle karşılanmaktadır, Sayıştay da bu denetim sürecinde olağanüstü yetersiz kalmaktadır.
Demirören bu krediyi neden bir özel bankadan temin etmemiştir?
Muhtemelen bu anlaşmanın piyasa koşullarında çok rasyonel olmamasındandır.
Rasyonel yani ticari şartlara uygun olmayan bir kredilendirme sürecinin üretme kapasitesi olan zararlara görev zararı demek de tam bir rezalettir, bu zararın vergi mükellefi üzerine yıkılması daha da büyük bir rezalettir.
Demek ki fuar ve organizasyon harcamaları bankacılık sırrıdır.
Sevsinler sizin bankacılık anlayışınızı.
Peki muhalefet yarın iktidara gelirse devlet bankacılığı ve ürettiği yolsuzluklar konusunda hangi adımları atmaya hazırlanmaktadır?
Sessuzluk.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları










































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.12.2025
18.12.2025
8.12.2025
1.12.2025
26.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
3.11.2025
28.10.2025
23.10.2025