Eser KARAKAŞ
Bu mümkün mü?
Evet mümkün, hatta sürdürülebilir olarak da mümkün ama çok belirli koşulları, kuralları var.
Büyüme, düşük faiz ve güçlü TL üçlüsünün arzu edilebilir olduğu kesin, ne ölçüde mümkün olduğu ise tartışmalı.
Bu tartışmanın kökeninde biraz da ülkenin yapısal meseleleri ön plana çıkıyor; büyüme adeta otomatik bir biçimde cari açık mı yaratıyor, tasarruf oranı hangi aralıklarda seyrediyor gibi.
Unutmayalım, Türkiye’nin tasarruf oranı yüzde on beş dolayında, büyüme de adeta otomatik olarak yüksek cari açık yaratıyor, önemli olan bunları veri alarak bir çözüm bulmak.
Türkiye 2008 sonrası yani yaklaşık on senedir orta gelir tuzağının pençesinde, kişi başına gelir dokuz bin dolara çivilendi, bu tuzağı aşmak için Türkiye’nin büyüme oranını sürdürülebilir bir biçimde yükseltmek ama artan gelirini de, cari açık baskısıyla dolar cinsinden çöpe çevirmemesi şart.
Bunun tek bir yapılabilirliği var, o da dış kaynak girişinin istikrarlı bir biçimde yeniden başlaması ve sürmesi; dış kaynak girişi derken de çok önemli olan şey dış kaynağın kalitesi, yani doğrudan yatırım ağırlıklı dış kaynak girişi.
Bu kaliteli dış kaynak girişinin de miktarı belirleyici olacak; daha küresel kriz öncesi, 2006, 2007 senelerinde yakalamış olduğumuz senede yirmi iki milyar dolar düzeyindeki doğrudan yatırımı (bugün on milyarın altına düştü) en azından ikiye katlamamız lazım.
Başka türlü tasarruf açığımızı aşmamız yani sürdürülebilir büyüme, düşük faiz ve değerli TL mümkün değil.
Çok iddialı ifade ediyorum, bunun dışında bir çıkış yolu yoktur Türkiye ekonomisinin, var olduğunu iddia edenlerin de alnını karışlarım.
Senede kırk küsur milyar dolar doğrudan yabancı sermaye yatırımı aslında küresel sermaye ve yatırım hareketlerine bakarsanız asla hayal değil, önemli olan kaynakların emanet edilebileceği bir hukuk güvencesi ile örülü bir sisteme sahip olmak.
Son yıllarda hukuk devleti alanında gelinen nokta ile bu mümkün değil, bunu anlamamak da mümkün değil, ama başka çıkar ilişkileri ile anlamak istemeyenlere anlatmak da galiba yine mümkün değil.
Dış kaynak, yabancı yatırım girişi, büyüme, faizler, enflasyon, kurlar hep makroekonomik alana ait kavramlar, bunlarda başarı ve tutarlılık şart ama önce hukukta, sonra da mikroekonomi alanında yani verimlikte yani eğitimde büyük hamleler de makroekonomik tutarlılığı desteklemeli.
İşimiz hem kolay, hem zor.
Kolaylığı, şayet kişisel çıkar takıntılarınız yoksa, standart dışı cahil değil iseniz, ne yapılacağının çok net bir biçimde ortada oluşundan kaynaklanıyor.
Zorluğu ise, daha ağırlıklı olarak hukuk ve eğitim kökenlidir, bu iki alanda radikal reformlara hiç istekli olmamamızdan mütevellit.
Geldiğim aşamayı özetliyorum, sürdürülebilir büyüme için iki ayak var, birincisi makro ayak, ikincisi ise mikro ayak yani ağırlıklı olarak eğitim saçmalığımıza neşter atılması.
Evrensel hukuk ise, tüm kurum ve kuralları ile bu iki ayağı çerçeveleyecek, mesela mülkiyet hakları, ifade özgürlüğü en üst düzeyde korunmuş olacak.
Senede kırk beş milyar dolar doğrudan yabancı sermaye yatırımı girişi olursa, bu para Merkez Bankası’na gelecek, Merkez Bankası da bunun karşılığında TL sürecek piyasalara, bu TL de, beklentilerin iyileşmesine paralel olarak faizleri aşağı çekecek.
Senede kırk beş, elli milyar dolar doğrudan yabancı sermaye çekebilen bir ülkeye başka kaynaklardan da döviz girişi olacaktır, bu durum da TL’nin istikrarlı bir biçimde dolara, euroya karşı değer kazanması demektir.
Hukuk sistemini evrensel standartlara getirelim, eğitimi en azından kısa vadede doğru tartışalım, doğru hedefler koyalım, senede yüzde altı büyüme, düşük faiz ve değerlenen TL aslında hiç de zor bir hedef değil.
Ama bu hedef mesela Fazıl Say konserlerinin iptal edildiği bir ülkede, bizim yargı mekanizması ve yargıdaki mevcut beşeri sermaye ile asla mümkün olamaz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2025
30.05.2025
29.05.2025
13.05.2025
29.04.2025
22.04.2025
19.04.2025
15.04.2025
4.04.2025
1.04.2025