Gürbüz ÖZALTINLI
Bir önceki yazıda, önümüze gelen anayasanın, demokrasilerde birbirlerini denetlemesi ve dengelemesi gereken devlet güçlerinin tümünü (yasama-yargı-yürütme) cumhurbaşkanının elinde topladığını yazmıştım. Bu haliyle, bir başkanlık sisteminden ziyade “tek adam rejimi” öngören, olağanüstü bir güç yoğunlaşmasına yol açan bir mantığa sahip. Savunucuları ise, onun bu özelliğini gözlerden kaçırmaya çalışan bir gayret içindeler.
Kimse alınmasın, fakat hakikaten yazarlarına hiç yakışmayan, gülünç çarpıtmalarla dolu yazılar okuyorum. Yasama ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin aynı gün ve ayrı ayrı yapılması yasama gücüyle yürütme gücünü kesin olarak birbirinden ayıracakmış… Cumhurbaşkanı artık sorumsuz değilmiş, Meclis uygun görürse Yüce Divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesi’nde yargılanabilecekmiş… Şimdi hükümeti kuran parti Meclis’i elinde tutuyor, istediği yasayı çıkartıyormuş, oysa artık Meclis bağımsız irade gösterecekmiş, Meclis kişilik kazanıyormuş… 13 üyeli Hakimler Savcılar Kurulu’nun sadece 4 üyesini Cumhurbaşkanı seçecekmiş; 7 üyesi Meclis tarafından seçilecekmiş. (Etti on bir; iki eksik kaldı) İki üye de Adalet Bakanı ve Müsteşarı olacakmış. Kurulun bağımsız ve tarafsız olamayacağına ilişkin kuşkular yersizmiş…
Şaka değil, bunları okuyoruz.
Parti genel başkanı olarak cumhurbaşkanı seçilecek kişinin kendi partisinin milletvekillerini tek tek, isim isim saptayacağını bu arkadaşlar ve hepimiz bilmiyor muyuz? Biliyoruz. Cumhurbaşkanlığı ve Meclis seçimlerinin aynı gün yapılmasının Meclis’e kişilik kazandırmak ve güçleri birbirinden ayırmakta nasıl bir etkisi olacağını bilmiyoruz; ama başkanla Meclis çoğunluğunun aynı partiden olması ihtimalini çok kuvvetlendirdiğini hepimiz bilmiyor muyuz? Biliyoruz. Böylelikle cumhurbaşkanının yasama üyelerinin de çoğunluğunu belirleyecek olduğunu bilmiyor muyuz? Biliyoruz.
Yürütme ve yasama çoğunluğunun bu kadar “uyumlu” (yani tek elden çıkmış) olması durumunda cumhurbaşkanı kanun gücünde kararname çıkarttığında Meclis çoğunluğunun nasıl davranacağını tahmin etmekte zorlanır mıyız? Sanmıyorum.
Olağanüstü hal ilanına yetkili kılınan başkan bu yetkisini kullandığında, Meclis’in “nereden çıktı şimdi bu“ tepkisi vereceğine inananlar el kaldırsa kaç kişi sayarız?
Keza, böyle bir Meclis’in Cumhurbaşkanı’nı herhangi bir eyleminden sorumlu tutup 400 (yazıyla: Dört yüz) üyenin kararıyla Yüce Divan’a sevk etmesinin cumhurbaşkanının kafasına yıldırım düşmesinden daha mucizevi bir ihtimal olduğunu bu arkadaşlar ve hepimiz bilmiyor muyuz? Biliyoruz. Peki, o Anayasa Mahkemesi’nin 15 üyesinden 12 (yazıyla: On iki) üyesini doğrudan cumhurbaşkanının seçeceğini de bilmiyor muyuz? Biliyoruz.
Peki, cumhurbaşkanının tek başına Meclis’i feshedip kendisiyle birlikte seçimlere gitme kararı verebilmesi karşılığında Meclis’in 3/5 çoğunlukla aynı kararı verebilecek olduğunu bilip de, birbirimizin gözünün içine bakarak Başkan’la Meclis’in “eşit kozlara” sahip olduğunu iddia edebilir miyiz? Çoğunluğu, parti başkanı olan cumhurbaşkanınca belirlenmiş milletvekillerinden oluşan bir Meclis, aklına yatmadığı konularda fesih tehdidine de kulak asmaz ve başkana aslanlar gibi direnir diyebilecek “gerçekçi yorumcular” var mıdır? Vardır. Onlara kimse inanır mı? Sanmıyorum.
Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 13 üyesinin 4 üyesini cumhurbaşkanının seçeceğini biliyoruz, doğru. Peki Adalet Bakanı ile onun müsteşarını kimin seçeceğini ve böylelikle 6 (yazıyla: Altı) üyenin doğrudan cumhurbaşkanı tarafından seçilmiş olacağını bilmeyecek kadar dört işlemden habersiz miyiz? Hayır değiliz. Kalan 7 üyenin 7’sinin de Meclis’in en büyük partisinin arzusu hilafına, sadece muhalefetin istediği isimlerin seçilmesiyle oluşacağına inanabilecek bir tek şahsiyet bulabilir miyiz necip Türk Milleti içinde? Bulamayız.
Önümüzdeki tasarıyı savunanların hiç dokunmadıkları konular var bir de…
Mesela çok önemli olmasına rağmen, Meclis’in bütçeyi onaylama üzerinden gerçekleştireceği denetimin göstermelik kılınması… (Anayasa Meclis’e diyor ki; istersen bütçeyi onaylama, bir önceki yılın bütçesini yeniden değerleme oranında arttırır işlere devam eder başkan).
Mesela cumhurbaşkanının bütün üst düzey bürokratları atarken Meclis onayı (hadi onay yetkisini de geçtik) kamuoyuna açık mülakat, sorgulama yapması gibi en küçük bir denetime izin verilmemesi…
Tamam anladık; bürokratik vesayet kaldırılıyor, yerine seçilmişlerin iradesi geliyor. Peki cumhurbaşkanı yarıdan bir fazla ile toplumsal çoğunluğun iradesini temsil ediyor da, bütün önemli partilerin seçilerek geldiği Meclis neyi temsil ediyor? Hangisinin temsil gücü daha fazla? Bu konular açıldığında kafalar yukarı çevrilip ıslık çalınıyor…
Anayasa konusunda yazdığım her yazıda şu cümleyi kurdum; yazdıkça da kuracağım: Önümüze getirilen anayasa çalışması Başkanlık Sistemi değildir. Ben başkanlık sistemine karşı değilim. Demokratik kontrol ve fren mekanizmaları olduğu sürece yanındayım. Bu sistem denetimden azade tutulmuş, bütün güçlerin tek elde toplandığı oligarşik bir iktidar sistemidir.
Kimin milletvekili olacağına, kimin yargı ağını yöneteceğine tek başına karar veren güç bu yapılara hâkim olur. Bu kadar basit.
Bu anayasayı savunanların söyleyebilecekleri en dürüst cümle “korkmayın bizim reisimiz bu gücü istismar etmez; çoğulculuğu gözeterek demokratik duyarlılıklara uygun kullanacaktır” olabilir…
Ben de derim ki; yönetenlerin yetkileri onların varsayılan karakterlerine güvenilerek düzenlenmez. Seçilmiş Meclis ve meşruiyetini Meclis’in iradesinden alan yargı tarafından denetlenmeyen, frenlenmeyen yürütme gücü toplum için tehdittir.
Sadece muhalif olanlar için değil; yürütmeyi o kişiye teslim eden çoğunluk için de…
Eğer bu sözler soyut geliyorsa, şu günlerde akademisyenleri de kırıp geçiren KHK’lara bakın güç sınırlanmazsa somut olarak neler yapılabildiğini daha kolay anlayacaksınız.
İşte ben bu nedenle “kararsız” değilim.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.04.2024
14.04.2024
8.04.2024
5.04.2024
25.11.2023
16.11.2023
12.11.2023
9.05.2023
7.05.2023
2.05.2023