İbrahim Kahveci
3 Kasım 2012
Hz. Peygamber (S.A.V.) öyle buyurdu; “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.”
* Herhangi bir hak sahibinin hakkı gasp edilirken, buna seyirci olarak duran kişi dilsiz şeytandır.
* Mağdur ve yoksul insanlar açlıkla kıvranırken tıka basa yemek yiyen ve ama bu yoksul insanları asla önemsemeyen kişi dilsiz şeytandır.
* Gücün yanında yer alan ve zulüm altında inleyen insana destek vermeyen kişi dilsiz şeytandır.
* Hak sahibine hakkını vermeyen, vermeye aracı olmayan, bunun için mücadele etmeyen kişi dilsiz şeytandır.
* Atacağı her adımda menfaatini düşünen, yarının endişesiyle zulme karşı sessiz duran ve sürekli kıvıran, renksiz, karaktersiz ve kişiliksiz her kişi dilsiz şeytandır.
* Aleyhine de olsa adaletin ve haklının yanında saf tutmayan kişi dilsiz şeytandır.
* Sonuç şudur :Bu dünyada dilsiz duran, öteki alemde mutlaka dilsiz olarak diriltilecektir.
***
Yukarıdaki cümleler bana ait değil; ben sadece eski bir yazıdan alıntı yaptım. Dilsiz şeytanlar kimlermiş diye aradığımda Nihat Hatipoğlu’nun Sabah Gazetesi’nde yer alan bu yazısını gördüm.
Bu yazının bence o günün şartlarında bir ederi vardı. Ama bugün nasıl ve neye yorumlanır bilemiyorum.
En iyisi hoca fikrini değiştirmedi ise bu dilsiz şeytanlar kısımlarına katıldığımı ilan ediyorum.
ÜLKEMİZİN DURUMU
Özellikle sosyal medyada çok sık rastlarsınız. Recep Tayyip Erdoğan’ın eski açıklamaları ve bugün söyledikleri neler diye.
Mesela şu ‘dış güçler’ konusu: Eskiden bu söyleme katılmadığını, sen güçlü olursan kimsenin bir şey yapamayacağını söylerdi. Oysa son yıllarda nerede ise her cümlesi dış güçlerin oyunlarına karşı mücadeleyi anlatıyor.
Ya da fakirlik karşısında çay-simit hesabı. O hesaba göre bugün ülkemiz çok daha ağır koşullarda ama millete “şükredin” diyorlar.
Bir zamanlar Bulgaristan’dan gelen soydaşlarımızı bile eleştiren Erdoğan şimdilerde Afgan dahil, Afrikalı dahil herkesin gelebileceğini savunabiliyor.
Ama dilsiz şeytanlar yazısında belki de en dikkat çekici kısım fakirlik ve zenginlik kısmı. Bir tarafta iktidar gücü ile 5-10 maaş alanlar, diğer yanda çöp kutusundan ekmek toplayanlar ülkesi olduk.
Sosyal yardımla yaşamaya çalışan 11 milyondan fazla yurttaş da bizim ülkemizde. Ama lüks araç kuyruğu da yine bizim ülkemizde.
Aleyhinde olsa da adaleti savunmaktan hiç bahsetmiyorum bile. Bugün çok yakınlarım dahi “zamanında onlar da yapmıştı” diyebiliyor. Ya da kamu malı yetim malı gibidir, onu kimse almamalıdır kısmında da yine yakınlarım dahi “kim almıyor ki” diyebiliyor.
İşte onlarla aramızdaki sanırım tek fark bu... Ben Nihat Hatipoğlu’nun zamanında söylediği ‘dilsiz şeytan’ olmak istemiyorum; bütün mesele bu...
EN ACI OLAN BU KESİM
Nihat Hatipoğlu’nun yazısında bahsettiği şu cümle var ya: “Atacağı her adımda menfaatini düşünen, yarının endişesiyle zulme karşı sessiz duran ve sürekli kıvıran, renksiz, karaktersiz ve kişiliksiz her kişi dilsiz şeytandır.” İşte en acı kesim tam da bu kesim.
Menfaati icabı zulme sessiz kalanlar... Sakın ha ortada fakirlik vs zulüm olmadığını söylemeyin. Çünkü bu kesim inanın özel sohbetlerinde sizden benden daha fazla yönetim yanlışlarından, zulümden vs bahsediyorlar.
Ama sadece özel sohbet ve görüşlerinde... Kamusal görüşleri tam tersi yönde.
Bizler FETÖ için üçlü kademe demiştik: Altı ibadet, ortası ticaret, üstü ihanet... Sanırım bu yaşadıklarımız da bize altı dava üstü para şeklinde bir tablo çiziyor. Ve para kısmının dışında kalıp dava satılan kesim en büyük acıyı çekiyor. İşte bu kesime en fazla acıyorum.
ÇOCUK BİLE YAPAMIYOR
TÜİK doğum sayılarını açıkladı ya... 2015 yılında 1 milyon 337 bin olan doğum sayısı 2021 yılında 1 milyon 80 bine düştü.
2015 yılında 603 bin olan evlenme sayısı 2021 yılında 562 bine düştü.
2015 yılında 132 bin olan boşanma sayısı 2021 yılında 174 bine çıktı.
Sosyal yardım alanların sayısı ise 11 milyonu aştı.
Ülke nüfus artışımızı yabancılarla kapatıyoruz. Artık bizler evlenemiyor, çocuk bile yapamıyoruz.
Ve bu “Dava kesimi” bu tabloyu da en fazla savunan kesim. Para kesimini bile kendilerinden daha çok savunuyorlar. Kimin sayesinde mi? Nihat Hatipoğlu yazmış onların kimler olduğunu... Bizler de Nihat Hocanın askerleriyiz diyerek bitirelim.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.11.2025
10.11.2025
4.11.2025
3.11.2025
30.10.2025
28.10.2025
26.10.2025
22.10.2025
21.10.2025
20.10.2025