İbrahim Kahveci
Türkiye’nin nüfus problemini sanırım kamuoyuna taşıyan ilk kişilerden biriyim.
Bir ara konu hakkındaki gündem yazılarıma AK Parti’nin aydın kesimi! kampanya yaparak saldırmıştı. “Nüfus problemi yokmuş meğerse yazarın cinsel problemi varmış” diye kampanya
İğrençlik ötesi bir anlayış ve zeka ürünü…
Doğruları ve ilkeleri liderlerinin sözü olunca sonuç bu oluyor galiba.
Neyse…
Şimdi yeni bir düşünceyi yayıyorlar.
Doğum oranının düşmesi refah göstergesiymiş. Yani refah artışı sonucu doğum oranımız düşmüş.
Aynı zeka devrede…
Afrika ülkelerinin doğum oranına bakın bir de Avrupa ülkelerinin… Doğum oranı düşük ülkeler aynı zamanda zengin ülkelermiş.
O zaman soralım:
1-) Türkiye’de doğum oranı 2003 yılından 2009 yılına kadar artıyor. Hatta 2011 yılından 2014 yılına kadar bir artış daha oluyor. 2003-2009 ve 2011-2014 döneminde refahımız mı azaldı da doğum oranı arttı?
Hadi cevap verin sevgili çok bilmiş AK Partili aydınlar!
Bu arada not: 2001 krizinde ve 2008-09 küresel krizinde doğum oranı düşüyor. Ve en büyük düşüş 2014 sonrası başlıyor… Tam da Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesi sonrası…
Hadi buna da bir cevap bulun.
2-) TÜİK 2018 yılından sonra doğum verilerinde AB-28 ülke ile kıyaslama yapıyor. 2018 yılında Türkiye 2,00 doğum oranına sahipken AB-28 ülke ortalaması 1,56… Ve tabii ki Türkiye doğum oranı en yüksek ülke.
Sonra 2019 geliyor. Türkiye yine AB’nin 1,53 ortalamasına karşılık 1,88 doğum oranı ile ilk sırada.
Ve 2023 yılına geliyoruz. Türkiye 1,48 oranı ile 1,38 orana sahip AB ortalamasına yaklaşıyor. Bulgaristan, Fransa, Macaristan, Romanya, Slovenya, Danimarka, İrlanda, Slovakya artık bizden daha yüksek doğum oranına sahip ülkeler olmuş.
Soralım çok sevgili AK Partili aydınlarımıza! Acaba 2018 sonrası Başkanlık Sistemi ile Türkiye bu saydığımız ülkelerden daha yüksek refah seviyesine mi ulaştı?
Erdoğan Başkan olunca acayip refahımız mı arttı da bu ülkelerden zengin olduk ve onlardan çok kısa sürede daha düşük doğum oranına geriledik? Ne diyorsunuz bu duruma?
Yoksa….
Acaba Türkiye 2014 sonrası önce yavaş sonra da hızla bir bunalım mı yaşamaya başladı?
çocuğu1-) Mesela kiracılık oranı 2014 ve sonrasında yüzde 20,09’dan yüzde 28,03’e sert şekilde yükseldi. Bu dönemde yeni kurulan yaklaşık 7 milyon hanenin yarısı kiracı durumuna düşünce evsizlik mi doğum oranını düşürdü?
2-) Umutluyum diyenlerin oranı yüzde 42’den yüzde 21’lere düşmesi ve karamsarım diyenlerin oranının yüzde 8’lerden yüzde 27’lere çıkması ülkede umutsuzluğun yaygınlaşması mı doğum oranını düşürdü?
3-) Mutluyum diyenlerin oranı yüzde 65-70 aralığından yüzde 45-50 aralığına düşünce oluşan mutsuzluk ortamı mı çocuk doğurmayı sınırladı?
4-) Yoksul sayısının 15,8 milyondan bir anda 17,8 milyona yükselmesi mi çocuk bakımını zorlaştırıp doğum oranını düşürdü.
Kısaca ülke olarak 9 doğurmaya başladığımızdan dolayı mı 1 çocuk bile yapamaz seviyelere geriledik.
Ne dersiniz?
Not: Elbette genel refah seviyesinin artması, eğitim seviyesinin artması gibi etkenler doğum oranını etkiliyor ve genel trend olarak düşüş yaşanıyor. Ama Türkiye’de 2015-2017 sonrasında 2,19’lardan 1,48’lere düşen doğum hızı bu genel trend düşüşü değildir. Bu düşüş bunalım düşüşüdür. Yani refaha dayalı düşüşü zaten yıllar içinde kademeli şekilde yaşıyorduk. Bu kez şok düşüş yaşadık ve bu bunalımdan kaynaklı bir düşüş olmuştur.
AB-28 ülkelerinde 2011-2020 yıllarında doğum hızı 1,53-54 aralığında seyretmiştir ve sert düşüş olmamıştır. O dönemde Türkiye’de doğum hızı 2,05’den 2,19’a çıkmış ve ardından şok bir düşüşle 1,48’e gerilemiştir. Artık AB ile aramızda nerede ise fark kalmamıştır.

Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları

































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.12.2025
26.12.2025
24.12.2025
22.12.2025
18.12.2025
17.12.2025
15.12.2025
11.12.2025
9.12.2025
8.12.2025