İbrahim Kahveci
Faize karşıyız.
Tamam ama o zaman kredi piyasası neden çok hızlı büyüdü?
Bankaların kullandırdığı kredilere bakalım (MB’sı haftalık bankacılık verileri):
Aralık 2005: 137 milyar 230 milyon lira
Aralık 2015: 1 trilyon 444 milyar 444 milyon lira
Ocak 2017: 1 trilyon 699 milyar 385 milyon lira
2005 yılında TUIK’in yeni serisine göre GSYH’mız 673 milyar 699milyon lira
2015 yılı GSYH’mız ise 2 trilyon 337 milyar 516 milyon lira.
2005 yılında bankaların kullandırdığı krediler, ekonomik büyüklüğümüz içinde yüzde 20,4 pay alıyordu. Oysa bu oran, 2015 yılında yüzde 61,8’e yükseldi. Eski GSYH serisine göre, bu oran yüzde 76,6’ya kadar çıkmıştı.
Gelişmiş ülkelerde kredi piyasasının GSYH’ya oranı yüzde 100’leri çok rahat geçtiğini de belirtelim. İyi de o zaman sorun nerede?
Temel sorunu hemen söyleyelim: Türkiye 2001 krizi ardından uygulamaya alınan ekonomi politikası ile kredili tüketime dayalı olarak büyüdü.
İkinci sorun noktası ise, finansman modelinde sadece faiz modeline bağlı kalındı. Alternatif finansman modellerini geliştiremedi. Kısaca buna piyasada “kargadan başka kuş-faizden başka ekonomi bilmemek” denildi.
Faiz piyasası bu kadar hızlı büyürken, Türkiye ekonomisi neden çok daha geride kaldı? İşte burası da “üretim ekonomisi” yerine “tüketim ekonomisi” modelinden kaynaklanıyor.
NEDEN FAİZ ARTMASIN?
Faiz-kredi piyasasının ulaştığı seviyenin büyüklüğü, ekonominin faiz oranlarına karşı hassasiyetini de otomatik olarak artırdı. Mesela, 2001 yılında faizlerin yüzde 3500 gibi oranlara ulaşmasına rağmen, ekonomideki küçülme yüzde 5,96’da kaldı. Bugün faiz oranları bırakın yüzde 3500’e, yüzde 35’e çıkması halinde bile ekonomik küçülmenin 2001 krizinden çok daha ağır olabileceğini söyleyebiliriz.
Türkiye ekonomisinin faiz hassasiyeti artık 0,25 baz puanlara kadar indirgenmiştir.
Zaten tasarruf alanımıza baktığımızda da mevduat ve dövizden başka gidecek yerimiz yoktur. Son 15 yılda yapılan en büyük hatalardan biri de bu nokta olmuştur. Alternatif yatırım araçlarına bir türlü önem verilememiştir.
Sermaye piyasamızda en önemli pazar olan borsamızda bile yabancılar bizden daha çok yatırım yapmaktadır.
Peki, faiz oranına ekonomik hassasiyetimiz bu kadar artınca ne oluyor?
Bugün dövizde yaşanan sert hareketlere karşı alınacak en önemli önlem olan “faiz artırımında” elimiz titremeye başlıyor. Her faiz artırımının ekonomik büyümede bir frenleme oranı olduğu anlaşıldığından ve büyüme yavaşladığında da bunun hesabının siyaset kurumundan sorulacağından, gerekli adımlar cesaretle atılamıyor. Bağımsız Merkez Bankası siyasi baskılarla gerekli hamleleri yapamaz oluyor. Ve sistem kilitleniyor.
PARA MUSLUKLARI KISILDI
Geçen hafta Merkez Bankası normal dışı bir adım attı. Bankaları açık piyasa yolu ile fonladığı miktarı düşüreceğini açıkladı. Ardından da bankaları zor şartlarda borçlanma penceresi dediğimiz yere yönlendirdi. Sizin anlayacağınız MB, hem para musluklarını çok büyük oranda kıstı, hem de paranın maliyetini (faizi) artırdı.
Size olayı şöyle anlatayım. Merkez Bankası bankalara günlük ve haftalık olarak para vermektedir. Zaten Merkez Bankası faizi de aslında bu faizdir.
Size aylık ortalama miktar ve faizleri vereyim: (Milyon TL)
Eylül 2016: Ortalama fonlama miktarı 105.078 Ort. faiz %7,84
Ekim 2016: Ortalama fonlama miktarı 99.251 Ort. faiz %7,77
Kasım 2 016: Ortalam fonlama miktarı 100.290 Ort. faiz %7,88
Aralık 2016: Ortalama fonlama miktarı 98.270 Ort. faiz %8,28
Ocak 2017: Ortalama fonlama miktarı 83.007 Ort. faiz %8,31
Ocak ayı henüz 15’ine kadar geçti. Hatta 13 Ocak itibari ile fonlama miktarı 78 milyar 230 milyon liradır. Ve ortalama fonlama faizi de %8,39 düzeyindedir.
İşte yapılan operasyon ile bankalara verilen bu para büyük oranda kısılmaktadır. Ve de ortalama fonlama maliyeti de en azından yüzde 9,0-10,0 aralığına yükselecektir.
Hem para muslukları kısılmıştır. Hem de faiz örtülü şekilde artırılmıştır. Anlayacağınız yine kargadan başka kuş ve faizden başka önlemimiz olmamıştır.
Yeniden hatırlatmak adına söylüyorum; Türkiye’de halen döviz yükselişinden daha elim sorun, para kıtlığıdır. Halk diliyle “para yok, para” deriz ya; bugün tam da piyasada parasızlık yaşanırken MB parasal genişlemeyi durdurmuştur. Bu konuyu önceki yazılarımda bir kaç kez işlediğimi belirtmek isterim.
Merkez Bankası açık şekilde faiz artırabilseydi aslında para musluklarını kısmaya gerek kalmayacaktı. Ama “örtülü faiz artırımına” gidildiğinden bugün ikincil bir etki daha yaşanacak ve parasızlık yüzünden reel ekonomi bir kez daha olumsuz etkilenecektir. Aynı zamanda faizlerdeki artış piyasaya da sirayet edecektir.
MB DOLARI NASIL DESTEKLEDİ?
Bugün Merkez Bankası faiz oranlarına baktığımızda şunu görüyoruz:
1 hafta repo faizi %8,00
Gecelik (o/n) %8,50
(Yukarıda verdiğimiz miktar ve oranları bu iki faiz üzerinden oluşmaktadır)
Geç Likidite Penceresi % 10,0
(Merkez Bankası bankalara hem daha az para vereceğini açıklarken, hem de artık parayı büyük oranda bu pencereden vereceğini açıkladı. Bu nedenle ortalama fonlama faiz oranının kademeli şekilde yüzde 10,0’a yaklaşacağını söylüyoruz.)
Merkez Bankası faiz oranları yüzde 8,0 ve yüzde 8,50’de bulunurken, piyasada faiz oranları neredeymiş? (BIST ve MB verilerinden)
Kısa-orta vadeli tahvil faizi %11,20
Uzun vadeli tahvil faizi %11,50
Ortalama mevduat faiz oranı %9,50
Ortalama ticari kredi faizi %14,01
Ortalama tüketici kredi faizi %14,80
Şimdi bu oranlar neyi ifade ediyor? Gelin kısaca faiz oranları arasındaki uyumsuzluğu ve bu faiz oranları üzerinden oynanan dolar operasyonlarına bakalım.
Çok basit ifadeler kullanmaya çalışacağım. Mesela Merkez Bankası’ndan yüzde 8,0-8,50 aralığında borçlanan bankalar, acaba bu parayı yüzde 11,00 üzerinde seyreden yine devletin tahvillerine yatırarak kâr elde edemez mi?
Merkez Bankası’ndan 8,30’la borç alıp, devlet tahviline 11,30’la aynı parayı yatırarak 3,0 puan (piyasa deyimi ile 300 baz puan) kâr yazarlar.
Olayı bir adım daha ileri alırsak... Mesela, TC Merkez Bankasından yüzde 8,30’la parayı alan oyuncular yüzde 5,4 enflasyona karşılık yüzde 10,0 faiz veren Rusya’ya gitmezler mi? İşte buna çapraz kazanç veya “Carry Trade” diyoruz.
Merkez Bankası faiz oranları piyasa faiz oranlarından koptuğunda, ucuz MB faizi reel ekonomiyi beslemek yerine, tam tersine piyasa oyunlarını beslemeye başlıyor. Kısaca dövizde yaşanan yükselişe bizzat Merkez Bankası düşük faiz politikası ile destek vermiş oluyor. Aslında doların yükselişini de MB faiz desteklemiş duruma geliyor.
Kısaca sorunu dışarıda aramak yerine, bizzat yanlış teşhislerle eli kolu bağlanan Merkez Bankasında aramak yeterli oluyor. “Faiz yükselmesin” derken aslında “dolar yükselsin ve kendi yerli paramızla doları yükseltelim” dediğimizi artık anlamış olmamız gerekiyor.
DÖVİZİ KİMLER ALDI?
Bugün tartışılan en önemli meselelerden biri de dolar neden yükseliyor? Kim dolar alıyor? Kim Türkiye ekonomisiyle dolar üzerinden oynuyor?
Gelin bakalım.
Merkez Bankası “ödemeler dengesi” verilerine göre Ocak-Kasım 2016 döneminde Türkiye 33 milyar 651 milyon dolar cari açık vermiştir. Buna karşılık finans hesabında görülüyor ki, aynı dönemde 26 milyar 345 milyon dolar ülkemize yurt dışından döviz gelmiştir. Dikkat edin, burada gelen döviz miktarı net olarak veriliyor. Yani giden dövizden 26 milyar 345 milyon dolar daha fazla döviz gelmiştir.
Yeniden yazalım: Ocak-Kasım 2016’da yabancılardan bize 26 milyar 345 milyon dolar gelmiştir.
Şimdi gelelim Aralık 2016 ve Ocak 2017’ye.
Aralık ayında yabancılar borsada 134 milyon dolarlık satış yapmış ama tahvilde 111 milyon dolarlık alımla sadece 23 milyon dolar ekside kalmışlar. Buna karşılık özellikle doların hızlı çıktığı Ocak ayı ilk haftasında 214 milyon dolarlık alımla ülkeye döviz getirmişler.
Sıcak para hareketine bakıldığında özellikle Aralık ve Ocak ayı ilk haftasında yabancıların bir çıkış yaptığı söylenemez. Hatta son 1 ayda yabancıların Türkiye’de 191 milyon dolar net alım yaptıkları bile görülüyor. Peki, yerliler ne yapmış? Yerliler mi döviz almış ve dolar yukarı çıktı? 15 Temmuz haftasında 187.477 milyar dolar olan yabancı para mevduatları sadece 3 hafta içerisinde 12.445 milyon dolar bozdurularak 175.521 milyon dolara gerilemiştir. Hiç kimse doları satın dememesine rağmen Türk Halkı 15 Temmuz hain FETÖ darbe girişimi sonrası 12,4 milyar dolarını bozdurmuştur. Kasım ayında 544 milyon dolar artan YP mevduatları, Aralık ayında da 163 milyon dolar artmıştır. Ancak, yabancı para mevduat sahipleri Ocak ayında dolarda yaşanan sert yükselişte hemen satışa geçmiş ve tam 2 milyar 536 milyon dolar bozdurmuştur.
Yabancı para mevduatlarını kim satmıştır?
Ocak ayında yerleşikler 3 milyar 502 milyon dolar net dolar satarken, yurt dışı yerleşikler dediğimiz kesim 1 milyar 629 milyon dolar almışlardır. İşte bu sonuca rağmen yabancı para mevduatları toplamda 2 milyar 536 milyon dolar ocak ayında azalmıştır. Yani dolar alarak stok yapan yerliler de yoktur. Hatta stoklardan dolar satan yerliler vardır.
Türk Halkı dolar yükselince Ocak ayında stoklarından 2,5 milyar dolar daha bozdurmuştur. O zaman doları kim almıştır? Kim bu doları yükseltti? Bize kim oyun oynuyor? Hala cevap bulamadıysanız kalan kısmı da yarın verelim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
18.06.2025
10.06.2025
9.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025