İbrahim Kahveci
Bugün yeniden faiz konusuna bakalım.
Dün Sayın Cumhurbaşkanımız TOBB Ekonomi Şurasında yüksek faizle büyümeyin gerçekleşmesinin zor olacağını ifade etti. Yüksek faiz ve büyüme...
Defalarca yazmama rağmen hala aynı noktada defalarca soru geldiği için bir kez daha tekrar edeceğim: Benim için faize dayalı büyüme modeli çok sakıncalı bir modeldir. Bu nedenle yıllarca Ak Parti ekonomi yönetimlerine 2001’de Kemal Derviş-IMF beraberliğinde yazılan “Güçlü Ekonomiye Geçiş” programını bitirmeleri gerektiğini söyledim-yazdım. Ama maalesef Ak Parti dönemi IMF-Derviş ekonomi modelini Dervişten çok daha güçlü uyguladı. Bunu bizzat Derviş bile söyledi.
Yeniden söyleyeyim: O program 2006-2007’ye kadar bize gerekliydi... Ama bu ülke 2006-2007’de miadı dolan IMF-Derviş programını hala uygulayarak ekonomimizi bankalara ve faize artan oranda bağladı. Tüketim ekonomisinden bir türlü üretim ekonomisine dönemedik.
***
Tekrar yazacağım ikinci mesele de şudur: Faiz konusunda 2 noktaya bakarım
1- Ekonomide faizin olmaması tercihimdir
2- Eğer bir faiz piyasası var ise; faizin makasına bakarım. Yani kredi faizi ile mevduat faizi arasındaki fark, faiz oranından daha önemlidir. Şöyle açıklayayım: Mevduat faizi %30 - kredi faizi %35 oranı, mevduat faizi %10 -kredi faizi %15’den çok daha iyidir. Yani ben yukarıdaki örnekte yüzde 30 faizi, yüzde 10 faize tercih ederim.
Faiz makası ne kadar az ise, risk derecesi de o kadar az demektir. Ve aracılar, komisyoncular yerine gerçek tasarrufçular ve kredi kullanıcıları kazanıyor demektir.
***
Şimdi gelelim asıl meseleye. Büyüme ve kalkınma için birinci şart faiz midir?
Öncelikle şu noktayı da belirtelim. Faizi belirleyen ana unsur enflasyondur. Yani ülkede genel fiyat artışları ile faiz oranları arasında çok sıkı bağ vardır. Mesela, bu yıl 10 liraya aldığınız ürünler bir yıl sonra yüzde 30 artışla 13 liraya çıkıyorsa o ülkede sıfır faiz seviyesi yüzde 30’dur. Gerçek faiz veya reel faiz, enflasyondan arda kalan faizdir. Gelin bazı yıllardaki faiz ve enflasyon oranlarına bakalım:
2004: Mevduat faizi %23,10; kredi faizi %26,64 ve enflasyon %9,35...
2005: Mevduat faizi %17,90; kredi faizi %20,48 ve enflasyon %7,72...
2006: Mevduat faizi %16,73; kredi faizi %18,43 ve enflasyon %9,65...
2007: Mevduat faizi %18,13; kredi faizi %18,68 ve enflasyon %8,39
Not: Mevduat faizi olarak Merkez Bankası sitesinden 3-6-9 ve 1 yıllık mevduat faizlerinin basit yıllık ortalamasını aldık. Kredi faizi olarak ise yine MB’sı sitesinde bankaların ticari kredi faizlerinin basit yıllık ortalamasını aldık.
Şimdi yukarıdaki faizlere ve enflasyona bakınız. Nerede ise enflasyon oranının 3 katı civarında faizler oluşmuş. Yani reel faizler o kadar yüksek ki, yatırım ve üretim yapmak nerede ise imkansız.
Bir taciri veya fabrikatörü düşünün: Malına bir yılda sadece yüzde 8-9 arasında zam yaparak satabiliyor ama kullandığı krediye yılda yüzde 17-25 civarında faiz ödüyor. Ama gelin görün ki öyle olmamış...Bakınız o yıllardaki büyüme oranına:
2004: %9,4 büyüme
2005: %8,4 büyüme
2006: %6,9 büyüme
2007: %4,7 büyüme sağlamışız.
***
Şimdi gelelim son yıllara... Elbette küresel krizin de etkileri var ama unutmayın ki ABD bile yüzde 3,0 civarları büyüme yakalamıştır.
2012: Mevduat faizi %9,54; kredi faizi %14,09 ve enflasyon %6,16...
2013: Mevduat faizi %7,56; kredi faizi %10,83 ve enflasyon %7,40...
2014: Mevduat faizi %9,64; kredi faizi %13,50 ve enflasyon %8,17
2015: Mevduat faizi %10,09; kredi faizi %14,09 ve enflasyon %8,81
2016: Mevduat faizi %10,80; kredi faizi %14,90 ve enflasyon %8,53
Dikkat ederseniz son 5 yılda mevduat faizi ila enflasyon oranı arasındaki fark 1-2 puana kadar düşüyor. Kredi faizleri de enflasyon oranının yaklaşık olarak iki katını aşmıyor. Bu yıllarda elbette küresel krizinde etkisi var ama büyümede bize ait önemli durağanlık yaşadığımız da aşikar. Nitekim sayın Cumhurbaşkanımız da bu tabloyu “patinaj” olarak tanımlıyor. Gelin eski seriden son yılların büyüme oranlarına bakalım:
2012: %2,1 büyüme
2013: %4,2 büyüme
2014: %3,0 büyüme
2015: %4,0 büyüme
Ama şimdi ben size iki önemli noktayı daha söyleyeyim. Çünkü yıllardır sadece faizin oranına takılıp kaldık ve gerçek sorunları bir türlü tespit edip çözemiyoruz.
A-) İlk konu faiz makası: Yani mevduat faizi ile kredi faizi arasındaki fark neymiş? 2004-%15,32; 2005-%14,41 ve 2006-%10,16... Peki, son yıllarda makas yüzde kaç olmuş? 2012-%47,69; 2013-%43,25; 2014-%40,04; 2015-%39,64 ve 2016-%37,96....
Son yıllarda faiz oranı düşmüş ama faiz makası gördüğünüz gibi eski yılların 2-3 katına yükselmiş. Yani ne tasarruf sahibi kazanmış, ne de kredi kullanan düşük marj yakalamış.
Gelelim ikinci noktaya:
B-) Ülkede yatırımları belirleyen ana unsur faiz oranı değildir. Geleceğe bakıştaki belirlilik ve umuttur. Yani güvendir. İşte bu noktada siyaset unsuru devreye giriyor. Birinci nokta sağlanmadıkça faiz ve yatırım sorununun çözülmesini beklemek boşadır. Veriler tam da bu soruna işaret ediyor.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.11.2025
10.11.2025
4.11.2025
3.11.2025
30.10.2025
28.10.2025
26.10.2025
22.10.2025
21.10.2025
20.10.2025