İbrahim Kahveci
8 Şubat 2017 tarihli “Şu faiz meselesi” başlıklı yazımda ekonomik döngüde faiz meselesini ele almıştım.
Türkiye ekonomisinin çok hızla faize bağlandığını, her işin kredi-faiz ilişkisinde çözüldüğünü anlatarak; “faizin oranından daha önemlisi, faiz makasıdır. Mevduat faizi ile kredi faizi farkından oluşan faiz makası açıldığında, ekonominin tıkandığını” söylemiştim.
Yakın tarihte nominal faizlerin yüzde 20-25’lerde, reel faizlerinde yüzde 10-15’lerde olduğu dönemlerde bile yüzde 7-8 büyüme oranları yakalamış bir ülkeyiz. Anlayacağınız ekonomik büyümede ana sorun faiz oranı değildir.
Oysa faiz makası açıldığında, büyümede de sorun artıyor. Mali kesim (bankalar) mevduata az faiz verip, krediden çok faiz aldığında, sermaye para aracılarında birikiyor ve reel sektöre hareket alanı kalmıyor.
Bakınız, 2016 yılında bankaların faiz gelirleri tam 194 milyar 732 milyon liraya ulaşmıştır. Oysa aynı dönemde bankaların faiz giderleri 103 milyar 389 milyon liradır. Yani faiz makası yüzde 88 gibi anormal bir seviyeye çıkmıştır.
Para ne ticaret yapana gitmiştir;
Ne de tasarruf yapanda kalmıştır.
Para, adeta aracılık sistemine (bankalara) kalmıştır.
Ben buna sermayenin atıl kalması diyorum. Yani karlılık reel sektörde birikmemiştir. Sermaye geliri tasarruf sahibine de gitmemiştir. Para aracılık sisteminde kalarak, sisteme giren ile sistemden çıkan arasında atıl kalmıştır.
***
Aslında aynı mantığı kamusal alanda da düşünmemiz gerekiyor. Yani Maliye politikasına da bir göz atmamız gerekiyor.
Kısaca izah etmeye çalışayım.
Maliye politikası nasıl olmalıdır? Bu konuyu da bir önceki yazımda özetlemeye çalışmıştım. “Gelecek satışı” başlıklı 16 Şubat 2017 tarihli yazımda, Maliye politikasının ülke sermayesini atıl durumdan aktif duruma geçirmesi gerektiğini belirttim.
Devlet, atıl sermayeden ve yüksek gelirli rant sermayesinden yüksek vergi alarak kamu gelirlerini oluşturur. İstihdam oluşturan, üreten kesimin vergisi görece rant kesiminden daha düşük olur. Hatta servet aktarımında da (miras) atıl servet yüksek vergilendirilir. Bir fabrikanın mirasçılara devri ile binlerce gayrimenkul üzerinden rantın mirasçılara devri çok farklı vergilendirilir.
İşin bu tarafı, kamu gelir politikası ile piyasalara yön vermektir. Yani sermayesini riske atan ve üretim yapanlar mükafatlandırılır, sermayesini ranta bırakanlar yüksek vergi ile üretime yönlendirilir.
Şimdi gelelim işin gider tarafına....
Devlet, üretmeyen kesimden ağırlıklı olarak aldığı sermayeyi, daha yüksek oranda üretim sektörünün hizmetine sunarak toplam değeri artırmayı hedefler.
Yani su gölünde biriken hareketsiz suyu, su boruları vasıtası ile adeta akar suya çevirerek nehir haline getirir. Ve oluşan enerjiden tüm ülke ekonomisi kazanır.
Şimdi bu sistemde nasıl aksaklıklar çıkar? Gelin biraz da bu noktaya bakalım....
Mesela maliye politikası hareketsiz gölden vergi alacağına, üretim sürecinden daha çok vergi alırsa ne olur? Tabii ki üretim ve sanayi yavaşlar...Adeta üretmek bir külfet haline dönüşür ve girişimcilik rant kesimine yönelir.
***
Gelin şimdi asıl meseleye bakalım.
Türkiye “Orta Yaş Fırsat” ülkesidir. Bizim nüfusumuz 15-65 yaşa arasında birikmiştir. Genç ve dinamik bir yapımız var.
Türkiye, kamusal yönetimin sıfır olduğu noktada dahi çok rahat yüzde 4-5 büyüme oranlarına kendiliğinden ulaşıyor. Türkiye’de büyümenin yüzde 4-5 aralığından yukarı çıkması bir siyasal tercihle oluşuyorsa, tersi durumda da siyasi tercih söz konusudur.
Dış faktörlerin aynı seviyede olduğu bir ortamda, büyüme oranı yüzde 1-2 seviyelerine düşüyorsa, ortada kamusal tercih açısından bir sorun var demektir.
Bir başka dille ifade edecek olursak: Nasıl ki, bankacılık sistemine giren para ile sistemden çıkan para arasında sızıntı oranı (faiz makası) düşük olması gerekiyorsa, aynı durum kamu açısından da geçerlidir.
Maliye politikası ile işleyen değerden alınan paranın daha yüksek oranda işleyen değer haline dönüştürülmesi gerekmektedir. Kamusal hizmetlerin toplam faydası düşünülerek artan toplam değer hesap edilmelidir.
***
Gelin bu karmaşık anlatımı somut örneklerle açıklayalım.
Kamu, atıl sermayeden daha yüksek vergi almalıdır. Hani bazı ailelerin 300-500 konut üzerinden kira gelirleri ile düşük vergi vermesi var ya... İşte maliye politikası emlak üzerinden servet birikimine izin vermemelidir.
Kamu topladığı parayı da hiçbir azaltma yapmadan (tam kamusal hizmetler harici) yine doğrudan verimli altyapılara sevk etmelidir. Burada tam kamusal mal olarak emniyet, adalet ve eğitim gibi hizmetleri sayabiliriz.
Mesela 2016 yılında kamu 900 milyar liradan fazla para toplamışsa bu paranın artan kısmı ile üretimi destekleyecek verimli yatırımlar yapmalıdır. Kamusal sisteme giren sermaye ile çıkan sermaye arasında bir kesinti başladığında unutmayalım ki toplam büyüme düşüyor, işsizlik artıyor ve ekonomik sıkıntılar büyüyor. Bütün mesele kamusal girdi ile çıktı arasındaki bağın kopmamasına bağlıdır. Aslında göstergeler her şeyi gösteriyor... Yeter ki okumasını bilelim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
18.06.2025
10.06.2025
9.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025