İbrahim Kahveci
Önce şu iki noktaya açıklık getirelim:
1- İki açık bir arada ise tehlikelidir. Hem cari açık hem de bütçe açığı veriyorsak bu ekonomi için riskli bir durumdur. Lakin bütçe açığına safi sonuç rakamından bakmaya da karşıyım. Bakınız 2017 bütçe açığını bir önceki OVP’de 27 milyar lira olarak planlamışız. Oysa bu yıl bütçe yaparken açık hedefini 47 milyar liraya çıkarmışız ve şimdi de bütçe açığını 64 milyar lirada tutmayı başarı sayıyoruz.
İlk bakışta çok ama çok tehlikeli bir durum.
Ama eğer bütçeden ulufe dağıtıyorsak; sosyal politikalar adı altında tüketim kesimine aktarıyorsak; hazine garantilerine yazmaya başladıysak eyvah halimize. Ama yok biz devletin rutin giderlerini artırmadan, artan bütçe açığını tamamen verimli kamu yatırımlarına yapıyorsak bence sorun olmaz; bilakis yararlıdır da. Unutmayın ki, eğer fazla parayı tüketime değil de üretimi destekleyecek yatırımlara harcıyorsak zaten cari açık artışı da durur. Hatta azalır...(Maalesef cari açığımız azalmıyor)
2- Borçlanma olayına da peşinen karşı olmamak gerekiyor. Eğer borçlanma ile daha yüksek getiri beklenen kamu-özel sektör yatırımları ile, verimliliği de artıracak isek neden olmasın. Düşünsenize 100 birim maliyetle yapılan bir yatırım yılda reel yüzde 15 getiri sağlıyorsa, neden yüzde 5-6 maliyetli borçlanmayalım?
***
Şimdi gelelim işin saadetine.
Maalesef 91 seçimleri ile başlayan Türkiye ekonomisindeki temel bozulma süreci 2001 krizi ile iflas etmişti. “Kim ne verirse 5 lira fazlası benden” diyerek kamu bankalarının içinin boşaltılması, devletin kasasının faize bile yetmeyen açıklarının artması bizi 2001’e taşımıştı.
Oysa, AK Parti tam da bu batık düzenin-aşırı borçlanmanın doğurduğu sıkıntıları gidermek için hükümet oldu.
Yıllarca seçimlerde aşırı ekonomik vaatlere gitmeyen, kamu maliyesini seçimlere rağmen dağıtmayan politikalar izledi. Ve Türk Halkı bu sağlam duruşu sürekli destekledi ve oy verdi.
Son yıllarda maalesef bu tablo da değişmeye başladı. Öncelikle ilk bozulmanın 2010’larda başladığını belirteyim. Artan bütçe gelirlerine rağmen maalesef bu gelirler verimli kamu yatırımlarına aktarılmadı. Ankara şişmanladıkça daha çok harcamaya başladı. Daha çok vergi aldıkça özel sektör bocaladı... Ama aşırı dış borçlanma bu sıkıntıyı yıllarca örttü.
***
Şimdi asıl soruna gelelim.
Eskiden (2002) devlet GSYH’nın yüzde 31’i ile ülkeyi idare ediyordu. Şimdi bu oran yüzde 38’lere çıktı (Eski seride yüzde 41,0’lere). Ama hala devlet “param az” bahanesi ile çok ama çok yüksek fiyatlarla özel sektöre yol-köprü ve hastaneler yaptırıyor. Oysa devletimiz sadece eski oranla topladığı gelirin yılda 200 milyar lira daha fazlasını alıyor. Hem de eskisi gibi borç faizleri ödemiyor...
Ama hala yatırımlar aşırı yüksek fiyatlardan özel sektöre veriliyor. Ve bu sayede ülkenin ekonomik dengeleri alttan alta oynamaya başladı. Bakın enflasyon verilerine: TÜİK yeni yol ve köprü fiyatlarını enflasyon hesabına almamasına rağmen, bu artan maliyetler enflasyonu bir türlü düşürmüyor.
***
Peki, devlet borçlanıyor-özel sektör borçlanıyor da ne oluyor?
GSYH verileri bu kadar borçlanmaya rağmen ne devlet tarafında, ne de özel sektör tarafında beton hariç yatırımların artmadığını ilan ediyor.
Maalesef ülkemize yeterli yatırım gerçekleşmiyor.
Yabancı sermaye girişi ile ayakta durduğumuz çok aşikar. Hem cari açığı, hem üretim açığını yabancı sermaye ile kapatmaya devam ediyoruz.
İyi ama bu kadar açığa rağmen şimdi ne düşünüyoruz? Hani, üretimi artırmayı veya kemer sıkarak daralmayı mı?
Hayır!
Maalesef devlette şu anda yeniden 1991’e dönüş işaretleri görülüyor. Varlık Fonu amacını artık çok net biliyoruz: Daha ucuza - daha çok borçlanma....Ucuz borçlanma ile değer artacak (mış).
Zaten hazine de hem iç, hem de dış borçlanmasını artırıyor.
Ama en çok düşünmemiz gereken nokta gizli borçlanma: Yani hazine garantileri vererek gelecek kuşakların gelirlerinin ipotek edilmesi. Belki bugün köyde oy veren vatandaş bunu bilmiyor ve hissetmiyor. Ama gelecek kuşaklara o kadar çok fazla hazine garantisi üzerinden borç yükü aktarıyoruz ki?
Bunları yazdığımda; “Ne o sen köprüye, otoyola, şehir hastanelerine karşı mısın?” diyorlar. Hayır... Karşı değilim. Ama bu yatırımlar Milletten fazlasıyla toplanan vergilerle çok ama çok rahat devlet tarafından yapılabilir.
Osmangazi Köprüsüne bakın: Eğer devlet kefil olup bankalardan yüzde 6,0-7,0 dolar faizi ile yapılsaydı, toplam maliyet 5 milyar dolara ancak ulaşırdı. Zaten devlet kendisi yapsaydı maliyet sadece 2,3 milyar dolarda kalacaktı. Oysa verdiğimiz hazine garantisi 12,5 milyar dolara ulaşıyor. Bunun izahını ben hala bulabilmiş değilim.
İşin özü şu: Türkiye orta yaş nüfus yapısı ile çok verimli bir tarla gibidir. Avrupa’nın en genç ülkesiyiz. Bölgenin ise en yüksek üretim merkezi olma gücümüz var. Buna rağmen bu ülkede borçlanma ve vergiler arttıkça yatırım gerçekleşmiyor. İşte beni asıl korkutan nokta burası.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları






































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.12.2025
26.12.2025
24.12.2025
22.12.2025
18.12.2025
17.12.2025
15.12.2025
11.12.2025
9.12.2025
8.12.2025