İbrahim Kahveci
Devletin çıkarmış olduğu iç borçlanma senetlerine yatırım yapan yabancı yatırımcılar 2012 yılından sonra TL’nin hızlı değer kaybı ile dolar bazında büyük zarar ettiler. 1 milyon dolarını bozduran bir yabancının TL faizi 6 yılda yüzde 60 artmış olsa bile, doların yüzde 160 artması nedeniyle parası bugün 670 bin dolara düşürmüş oldu.
Devlet borçları 90’lı yıllarda başlayarak 2001 krizinde en etkili sorun olarak karşımıza çıkıyor. Bütçe açığının finansmanında kullanılan iç borçlanma yöntemi yurt içi tasarrufların özel sektör yerine devlet tarafından kullanılması anlamına da geliyor. Bu nedenle devletin borçlanma ihtiyacı arttıkça, faizlerde de yükseliş kaçınılmaz hale geliyor.
Dünya’da gelişmekte olan bir çok ülke borçlanma faizlerinde enflasyonun üzerinde bir getiri oluşturarak yabancı yatırımcıların da gelmesini sağlıyor. Bugün Brezilya’da enflasyon oranı yüzde 2,86 seviyesinde seyrederken, 10 yıllık devlet tahvilinin faiz oranı yüzde 12,09 seviyesindedir. Aynı şekilde Güney Afrika Cumhuriyetinde de yüzde 4,5 enflasyon oranına karşılık 10 yıllık tahvil faizleri yüzde 9,02 düzeyinden işlem görmektedir.
Son verilere baktığımızda ise Türkiye’de durum şu şekilde işliyor: Enflasyon oranı yüzde 12,15 düzeyinde seyrederken 10 yıllık tahvil faizlerinde oran yüzde 15,70 olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bilindiği gibi iç borçlanma ihalelerinde olsun, ikincil piyasada olsun yabancı yatırımcılarda Türkiye’ye ilgi göstermektedir. 2012 yılının başında yabancı yatırımcıların devlet iç borçlanma varlıkları (DİBS) 38 milyar 395 milyon dolardır. Yabancılar 2012 yılı içerisinde de 16 milyar 153 milyon dolarlık ek DİBS alım gerçekleştiriyor. Kur artışının sınırlı kalması ve faizden kazandıkları para sayesinde DİBS varlıklarını yıl sonunda ise 62 milyar 649 milyon dolara yükseltiyorlar. Hatta bir sonraki yıl (2013) içerisinde de 4 milyar 825 milyon dolarlık yeni DİBS alımı gerçekleştiriyorlar. Ama 2013 sonunda yabancıların DİBS varlıkları TL’nin değer kaybının büyük etkisi ile 62 milyar 649 milyon dolardan 51 milyar 491 milyon dolara düşüş gösteriyor.
Aşağıdaki tabloda yabancıların Türkiye Cumhuriyeti Devletinin iç borçlanma senetlerindeki stok varlıkları ve yıl içindeki net işlem bakiyeleri görülmektedir:
Merkez Bankasının Menkul Kıymet verilerine göre yıl içerisinde yabancıların net alım satım bakiyeleri 2018 Mayıs sonu itibariyle 22 milyar 602 milyon dolara ulaşıyor. Zaten yabancıların DİBS alımları büyük oranda 2012 yılında 16 milyar dolarla gerçekleşiyor. Sonraki yıllarda ise bu tutar hızla geriliyor. Mesela 2015 yılında 7 milyar dolarlık net satım karşısında 2017 yılında da 7,3 milyar dolarlık net alım gerçekleşiyor.
Yabancılar 22,6 milyar dolarlık net alımlarına rağmen TL’deki değer kaybı nedeniyle 2018 son verisinde DİBS varlıkları 24,8 milyar dolara gerileme gösteriyor. Böylece yabancıların DİBS işlemlerinden çok büyük zarar ettikleri anlaşılıyor.
Bilindiği üzere devlet iç borçlanma senetleri TL cinsinden borçlanmayı ifade ediyor. Bu nedenle Türkiye’de bir yabancının iç borçlanma senedi alması için dövizini bozdurup TL’ye çevirmesi gerekiyor. İşte bu noktada kilit soru şu oluyor: TL’den elde edilen kazanç, TL’nin değer kaybını karşılayıp bir kar bırakıyor mu?
Yukarıdaki tabloda ortalama kısa vadeli tahvil faizi ve bunun karşılığında 1 milyon liranın yıllık kazancı yer alıyor. 2012 yılının başında 1 milyon lirayı TL’ye yatıran bir yatırımcı, yıl sonunda yıllık ortalama %8,366 faiz oranı üzerinden hesaplandığında 83 bin 660 lira TL kazanç elde edecekti. Aynı parayı bir yıl daha TL’ye yatıran yatırımcının parası 2013 sonunda 1 milyon 163 bin liraya yükseliyor.
Bu şekilde parasını TL’de tutan bir yatırımcı 2017 sonunda parasını 1 milyon 714 bin liraya yükseltmiş oluyor. 2018 yılının ilk 5 ayı itibariyle de yaklaşık yüzde 14,359 faiz oranı üzerinden 49 bin lira daha kazanıp, toplam parasını 1 milyon 763 bin 861 liraya yükseltmiş oluyor.
Oysa bir yatırımcı parasını TL yerine dolara yatırsaydı ne kazanıyordu?
Türkiye’de 2012 yılında 1 milyon TL ile yaklaşık olarak 555 bin dolar alınıyordu. Mayıs 2018 itibariyle 1 milyon lira karşılığında sadece 213 bin dolar alabiliyoruz. Peki, 1 milyon dolarını 2012 başında 1,80 kurdan TL’ye çevirerek faize yatıran yabancı ne oldu?
Yabancı bir yatırımcı ilk yıl 1 milyon dolarını 1,80 kurdan bozdurduğunda yıl sonunda 1 milyon 84 bin dolara yükseltmiş oluyor. Hatta 2013 yılında da azda olsa dolar bazında kazanç elde ediyor. Ama sonraki yıllarda TL’nin değer kaybının faiz oranlarının çok üzerinde olması nedeniyle mayıs 2018 itibariyle artık yabancının 1 milyon doları DİBS faizine rağmen 678 bin dolara geriliyor.
Burada verileri tam sayı olarak vermediğimizi de aktaralım. Çünkü Merkez Bankasının verilerinde vadesi dolan tahvillerin satış işlemi olarak kayda geçip geçmediğini bilmiyoruz. Ama kur artışının 2012’den Mayıs 2018’e kadar yüzde 160’a ulaştığı, aynı dönemde DİBS faizinde kazancın yaklaşık olarak yüzde 63’de kaldığı hesaplandığında yaklaşık değerlerin bu şekilde olduğunu söyleyebiliriz.
Nitekim yine Merkez Bankasının toplam DİBS varlıkları verisinde 2012 Haziranında 404 milyar liralık DİBS’lerin 219 milyar 685 milyon dolara karşılık geldiği görülüyor. Yeni iç borçlanma artışı ile 1 Haziran 2018’de DİBS varlıkları 581 milyar liraya yükselmesine rağmen, dolar bazında değerleri 129 milyar 745 milyon dolara geriliyor. Devlet iç borçlanma senetlerinin tutarı yüzde 43,8 artıyor ama dolar bazında yüzde 40,9 gerileme yaşanıyor.
Özet olarak yabancı yatırımcılar açısından Türkiye’ye gelerek döviz bozdurup, Türkiye’nin iç borçlanma senetlerine yatırım yapmak büyük bir kayba yol açmış görülüyor. Yabancı yatırımcılar nereden bakarsak bakalım nerede ise paralarının yarısını kaybetmiş durumdalar. İşte bu nedenle Türkiye’nin faizde kazandırdığı, yüksek faiz verdiği ve faiz lobisi gibi kavramlarla piyasadan kopuk söylemleri gerçeği yansıtmıyor.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
14.07.2025
10.07.2025
7.07.2025
4.07.2025
30.06.2025
24.06.2025
20.06.2025
19.06.2025
18.06.2025