İbrahim Kahveci
Alıcı ve satıcıların bir araya gelerek fiyatların oluştuğu yere pazar diyoruz.
Pazarın serbest olması, dış müdahalelerin olmaması gerekir. Fiyat oluşumunda alıcıların veya satıcıların anlaşarak tekel oluşturmaması amaçlanır.
Kısaca fiyatlar arz ve talebin miktarına bağlı olarak ortaya çıkar veya çıkmalıdır.
5 Temmuz günü Adnan Dalgakıran sosyal medya hesabından şöyle bir paylaşımda bulunuyor: “İlginç bir memleket, vasıfsız eleman arayan bulamıyor, vasıflı arayan hiç bulamıyor, iş arayanlar da iş bulamıyor. Hadi çözün bakalım bu problemi.”
Evet,
-Bir tarafta işsizler ordusu (İşsizlik bir çok ülkenin aksine bizde uzun süredir çift hanede)
-Bir tarafta işçi arayan ama bulamayan iş dünyası...
***
Benzer bir durum gıda sektöründe de yaşanıyor. Geçen hafta tüm yazılarımızı bu konuya ayırdık. Yine devam edelim...
Konuyu şu şekilde inceliyoruz:
1-Tüketici fiyatlar (TÜFE)
TÜFE-Gıda= TÜFE-Et , TÜFE-Süt-Peynir-Yumurta, TÜFE-Meyve, TÜFE-Sebze...
Bir de Üretici fiyatları (Yİ-ÜFE)
2-Yİ-ÜFE-Gıda= Yİ-ÜFE-Korunmuş et, Yİ-ÜFE-Meyve-Sebze ve Yİ-ÜFE-Süt ürünleri...
3-Son olarak ise Tarım Üretici fiyatları (Tarım-ÜFE)
Her serinin 2003 yılında fiyatını 100 lira olarak kabul ediyoruz. Ve 2017 yılı itibariyle yıllık ortalama fiyat artışları şu şekilde: TÜFE %212, TÜFE-Gıda %253, YI-ÜFE %200, Yİ-ÜFE-Gıda %222 ve Tarım ÜFE %217 artıyor.
Mevsimsel etkilerin yüksekliği ile baz yılı ile son yıl fiyatları çok oynayabiliyor. 14 yıllık süre zarfında tüketici gıda fiyatlarında genel fiyat artışlarından sadece yüzde 19’luk fazladan artış görülüyor.
Alt sektörlerde ise şu artışlar var:
Tüketici et fiyatları %33; tüketici sebze fiyatları %45 ve asıl sorun olarak ise üretici meyve-sebze fiyatları %88 ekstra artıyor.
***
Biz şimdi üretici ürün fiyatlarının ilk yayınlanış tarihi olarak 2009-2017 arasında bakıyoruz.
Genel tüketici fiyatlar %90 artarken et tüketici fiyatları %127, sebze tüketici fiyatları %137, üretici meyve-sebze fiyatları ise %162 artıyor.
Temel sorun sebzede. Bu çok net...
Hatta et fiyatlarında 2010 sonrasında bile daha durağan artış var. Asıl büyük artış 2008-2009 arasında. O yıl genel fiyatlar %6,3 artarken, et fiyatları %20,0 artıyor.
2010-2017 arasında “Genel Tüketici Fiyatlarına (TÜFE)” göre;
Tüketici gıda fiyatları %21, Tüketici et fiyatları %41, Tüketici meyve fiyatları %21, tüketici sebze fiyatları %52 ekstra artış yaşıyor.
Yine aynı tarihlerde Yurtiçi Üretici Fiyatları (Yİ-ÜFE) genel enflasyonun yüzde 3,0 altında kalmasına rağmen, üreticide gıda fiyatları TÜFE’den yüzde 8,3 daha fazla artıyor. Bunun alt kalemlerine baktığımızda da, üreticinin gıda sektöründe et fiyatları ekstradan %26, meyve sebze fiyatları ise yine ekstradan (TÜFE üzerinde) %80 artış göstermiştir.
Oysa aynı dönemde Tarım-ÜFE ise ekstradan hiç artmamıştır. Yani ekstra fiyat artışları tarlaya-çiftçiye uğramamıştır.
***
Şimdi olayı nasıl izah edelim?
Tarladan toplanan meyve ve sebze (ki ağırlıklı olarak sebze) tüketiciye ulaşırken asıl fiyat artışını imalat sanayinde yaşıyor. Ülkede genel fiyatlar %90 artarken, imalat sanayinin meyve-sebze fiyatları yüzde 162 artabiliyor.
Şimdi de tüketicinin sıkça harcama yaptığı ürün bazında olaya bakalım (2009-2017 yıllık ortalama fiyatlar):
İlk sırada ekmek geliyor: Buğday unu %93,0, ekmek fiyatı %96,9 ve buğday fiyatı (üreticide) ise %82,9 artıyor.
Ekmekten sonra dana eti, kuzu eti ve tavuk eti harcaması geliyor. Ardından ise sebze fiyatlarında tüketiciyi en çok domates ilgilendiriyor. Domateste durum şu:
Mayıs-Ekim arası hasat dönemi: Üreticide 2009’da ortalama fiyat 0,75 lira. 2017’de yine aynı hasat döneminde ortalama fiyat 1,20 lira. Artış %61,5 ila genel fiyatların çok gerisinde kalıyor. Lakin tüketici yine aynı hasat döneminde domatesi 1,08 lira yerine 2,32 liraya satın alıyor. Yani artış yüzde 114,6.
Bu yazıyı yazmak için sanırım binlerce veri karşılaştırdım. Hepsi tablo olarak ekranımda duruyor. İki satır için günlerce veri oluşturdum ama şimdilik yine keselim.
Tarımda, gıdada fiyat artışında sorunun üretimde olmadığını, sorunun çiftçide olmadığını bütün veriler haykırıyor. Ama maalesef verileri analiz ederek, sorunun kaynağına inmeyi akıl edemiyoruz.
İşte bizim sorunumuz da burası.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.11.2025
10.11.2025
4.11.2025
3.11.2025
30.10.2025
28.10.2025
26.10.2025
22.10.2025
21.10.2025
20.10.2025