İbrahim Kahveci
Eğer IMF olsaydı bize ilk vereceği ödev bütçe disiplini olacaktı. Şimdi hemen şunu diyebilirsiniz; “Sayın yazar siz de bir çok yazınızda bütçe açığını eleştiriyorsunuz”
Burada bir hatırlatmada bulunmak isterim: Savurgan bütçe açığı çok ama çok büyük risktir. Üretim süreçlerinden ağır vergiler alıp, bunu alt gelir gruplarına sosyal adalet adı altında, ülkenin kaldıramayacağı şekilde dağıtmak savurganlıktır.
Üretimi cezalandırmak-tüketimi özendirmektir.
Çalışma isteğini ve çalışma gereğini azaltarak, yüksek işsizlik oranında çalışacak işçi bulamamak demektir.
Bakın IMF Yunanistan’da ne yaptı? Zaten iflas eden özel sektörün sırtına çok ağır yeni vergiler getirdi. Bu sayede yabancı alacaklıların parası kurtarıldı. Aynı olayın bir benzeri 2001’de bize de uygulandı.
Hatırlayın o yılları. Bütün gözler ‘Faiz Dışı Fazla-FDF’ hedefindeydi. GSYH’nın yüzde 6,5’u oranında faiz dışı fazla verilmesi şart koşulmuştu.
Hazine Nakit Gerçekleşmeleri Raporuna göre, 2005 yılında Merkezi Bütçe Faiz Dışı Dengesi 32 milyar 265 milyon lira fazla vermişti. Bu tutar Hazine nakit gelirlerinin yüzde 25’i demekti.
2017 yılında Hazine nakit gelirleri 624 milyar lira oldu. Buna göre eski politika sürseydi, Hazine Faiz Dışı Dengesi 155 milyar lira fazla vermesi gerekiyordu. Ama öyle olmadı. Bırakın fazla vermeyi, Hazine Faiz Dışı Dengesi bile 17 milyar 964 milyon lira açık verdi. Böylece 2017 yılında Hazine Nakit Dengesi 60,5 milyar lira toplam açık vermiş oldu.
Hazine Faiz Dışı Dengesi AK Parti döneminde daha önce sadece 2009 küresel kriz yılında 4,4 milyar açık vermişti. 2015 yılında son olarak 21,3 milyar fazla veren Faiz Dışı Nakit Dengesi, sonraki yıllarda açığa dönüştü.
2016 yılında 5,3 milyar TL olan açık, 2017 yılında 18,0 milyar ve 2018 yılı ilk altı ayında da 3,6 milyar TL açık verdi.
Şimdi kilit noktaya gelelim.
Bütçe açığı arttı da, bu açık yatırım ve üretim yüzünden mi oldu?
O nedenle yıllardır bütçe açığına yeni bir bakış açısı getirmek için çalışıyorum. “Faiz Dışı Fazla -FDF” kavramı yerine “Yatırım Dışı Fazla-YDF” modelini öneriyorum.
Bütçe açığı verebiliriz. Ama bu açık ileriki yılların kalkınma hamlesi için üretimi destekleyen kamu yatırımları, eğitim ve bilgi ekonomisine geçiş için kabul edilebilir. Hatta, Türkiye gibi genç ve dinamik bir ülkenin toplam verimliliğini artıracak genişleyici kamu yatırımlarına bile ihtiyacı vardır.
Savurganlığa ve tüketime değil yani.
Dün “Genel Devlet Dengesi” verilerini paylaştım. 2005 yılında faiz dışı harcamaların yüzde 11,2’si (18 milyar 775 milyon TL) yatırım harcamasına gidiyormuş. 2017 yılında bu oran yüzde 10,6’ya düştü (108 milyar 396 milyon TL)
Kısaca, biz bütçede açığı artırıyoruz ama yatırımları artıramıyoruz. O nedenle bir çok kamusal malı yüksek Hazine garantileri ile özel sektöre yaptırmaya başladık.
Bilmeliyiz ki, kamusal mallar ucuz olmalıdır. Özel sektörün kar odağı ile kamusal hizmetler verilemez. Aksi halde ülkenin toplam maliyeti artar.
Buna farklı açıdan şu örneği verelim: Ankara belki de bir takım siyasi düşüncelerle bütçede yıllık açığı 20-25 milyar lira seviyelerinden 60-80 milyar lira seviyelerine yükseltti. Ama bu 40-50 milyar liralık ek açık toplam ekonomiye çok kaba hesap ile yaklaşık 1 trilyon lira civarında bir maliyet oluşturdu.
Ekonomi ısınınca cari açık arttı ve döviz ihtiyacı ile kurlar yükseldi. Talep arttı ve enflasyon yükseldi. Enflasyon yükselince faizler ve kurlar yükseldi.
2016 sonunda 409 milyar liralık dış borç, 3,50 liradan 1 trilyon 430 milyar liraya karşılık gelirken, şimdi aynı döviz borcu TL olarak 2 trilyon 210 milyar ediyor.
İşin bir de faiz maliyeti var tabi. 2016 sonunda yüzde 14,0 seviyelerinde seyreden ticari kredi faizleri, artık yüzde 24,0 seviyelerinde. 2 trilyon liraya yakın olan ferdi ve tüketici dışındaki kredi faizlerinin 10 puandan fazla artışını hesaplayın.
Ya da şöyle bir örnekle kapatalım: Karşılıksız basılacak olan bir 20-30 milyar lira, paranın dolaşım hızı hesaba katıldığında, oluşacak enflasyonla beraber ekonomide en az 20 kat maliyet oluşturur.
İşte bu nedenle IMF’nin bütçe disiplini mantığına karşıyım. Ama bütçe disiplinini de sonuna kadar savunuyorum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
18.06.2025
10.06.2025
9.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025