İbrahim Kahveci
Ağustos ayında genel fiyat seviyesi yüzde 1,3 beklentilere rağmen sadece ve sadece 0,86 oranında artış gösterdi. Geçen yıl aynı ayın ortasında dövizin rekor kırması ile oluşan kur etkisi sayesinde fiyatlar yüzde 2,30 artış göstermişti.
Böylece “baz etkisi” ile yıllık enflasyon yüzde 16,65’den 15,01’e geriledi.
Enflasyonda eylül ayı tam bir “baz ayı”. Geçen yıl kur şokunun fiyatlara asıl yansıması eylül ayında oldu. Sadece bir aylık fiyat artışı yüzde 6,30’a ulaşmıştı. Bu yıl eylül ayında fiyatlar daha önceki eylül aylarındaki gibi (2010-2017 arası ortalama) yükselmesi (0,71) halinde yıllık enflasyon yüzde 9,0’a düşmüş olacak.
Böylece enflasyon tek haneye inmiş oluyor. Ya da şöyle diyelim: Eylül ayı enflasyonu yüzde 1,67’nin altında gelmesi halinde tek haneli enflasyon yakalanmış oluyor. (Eylülde aylık 1,67 fiyat artışı yıllık %9,99 enflasyona yol açıyor.)
Gerçekten fiyatlar artık daha mı az artıyor? Hatta bazılarının anladığı gibi fiyatlarda düşüş mü var?
Enflasyonun pozitif olduğu her rakamda fiyatlar artmaya devam ediyor demektir. Geçen yıl kur şoku sonrası doların ağustos-eylül ayı ortalama fiyatı 6,070 seviyesiydi. Bugün ağustos ayından 8 eylüle kadar ortalama dolar kuru 5,65’den işlem görmüştür.
Kısaca meramım şudur: Bugün kura bağlı fiyat artışları yaşamıyoruz. Ortalama kur yüzde 7,0 aşağı düşmesine rağmen, fiyatlar genel seviyesi yine yüzde 9,0-10,0 arası yıllık artış göstermiş olacak.
Fiyat artışlarının devam ettiğini ve durmadığını başka noktalardan da izah edeyim. 2010-2017 arası aylık fiyat artışları ortalamalarına bakıyoruz. Ağustos ayında fiyatlar ortalama yüzde 0,29 artış gösterirken, bu yıl yüzde 0,86 artış yaşanıyor. Temmuz ayında ise ortalama 0,29 artış görüyorken bu yıl yüzde 1,36 artışa şahit oluyoruz. 2010-2017 arası rutin ortalama artışların üzerinde bir tempodayız.
Yılın ilk 8 aylık ortalama aylık artışları 2,38’e gelirken, bu yıl bu rakam 5,92’ye gelmiştir (2018 yılı 9,94’e ulaşmıştı).
‘Mevsimlik ürünler hariç tüfe’’de ise geçmiş ilk 8 aylık ortalama artış 2,99 puan ederken, bu rakam bu yıl 8,10’a ulaşmıştır (2018 yılı 10,25)
‘Yönetilen-yönlendirilen fiyatlar hariç tüfe’’de ise geçmiş ilk sekiz aylık artış 2,41 değere gelirken, bu yıl bu puan 4,43’e çıkmıştır (2018 yılı 10,25).
‘Çekirdek enflasyon -B endeksi’ ise önceki yıllar 4,16 puan artış gösterirken, bu yıl 6,69 puan artış yaşamıştır.
Kısaca olay şudur: Enflasyonda sadece ve sadece baz etkisine bağlı bir gerileme yaşanıyor ama altta kazan adeta kaynamaya devam ediyor.
2010-2017 arası ortalama artışların oldukça üzerinde bir fokurdama var. Ve bu fokurdama kasım-aralık aylarında bizi tersten çarpacak.
Aslında herkesin bildiği meseleye yeniden dönüyoruz: Eylül ayında enflasyonda tek haneye düşme beklentisine rağmen Merkez Bankası yılsonu enflasyon hedefini yüzde 14,6’da sabit bıraktı.
Piyasa beklentisi de zaten yılsonu için şu anda gerilemeye rağmen yüzde 14.42’de.
Eylül ayında baz etkisinin zirvesini yaşamış olacağız. Ekim ayı ise nerede ise başabaş ayı olarak görülüyor. Ama kasım ve aralık aylarında tersine baz etkisi işleyecek.
2010-17 arasında kasım aylarında fiyatlar ortalama 0,63 artış gösterirken, geçen yıl yüzde 1,44 azalmıştı. Aralık aylarında da fiyatlar yüzde 0,40 artış gösterirken, geçen yıl yüzde 0,40 düşmüştü.
Kasım ve aralık aylarında tersine baz etkisi çalışmaya başladığında alttan alta kaynayan enflasyon canavarının yeni şokları ile karşılaşılabilir. İşte bu nedenle yıl sonu beklentisi hala yüzde 14,0-15,0 aralığında devam ediyor.
Enflasyon kazanı neden hala kaynıyor?
Asıl buraya odaklanılması gerekiyor. Mesela kamu zamlarında özellikle imalat sektörünün ana girdisi olan enerji (doğalgaz-elektrik) zamları süreçli bir enflasyona yol açıyor.
Bir başka unsur ise kur düşüşüne rağmen bir çok firmanın ve teşebbüsün bu düşüşe inanmamasıdır. Fiyatlamalarda düşen kurdan ziyade beklenen yüksek kur dikkate alınıyor. Çünkü sütten ağzı yanan girişimci artık yoğurdu üfleyerek yiyor ve enflasyon düşüşü sağlanamıyor.
Ve asıl soru ile bitirelim: Enflasyonda tersine baz etkisi çalışmaya başladığında ne yapacağız? Faizler ne olacak, kurlar nasıl seyredecek? Yani bu kış faturalar epey acı gelebilir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
18.06.2025
10.06.2025
9.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025