İbrahim Kahveci
Geçen yıl ağustos ortasında yaşadığımız kur fırtınasının ardından eylül ayında reel sektörden de çöküş verileri gelmeye başladı.
Takvim etkilerinden arındırılmış sanayi üretim endeksi yüzde 3,5 azalışla 115,7 seviyesine gerilerken, perakende satış hacmi de yüzde 3,1 azalışla 111,8 seviyesine düştü.
Kısaca hem üretim tarafı hem de tüketim tarafında ciddi bir kayıp yaşandı. Ama asıl kayıp yılın son çeyreğine sarktı ve ekonomimiz revize edilmemiş haliyle yüzde 3,0 ve revize sonrası da yüzde 2,8 daralma yaşamış oldu.
Bu yıl henüz sanayi üretiminde ve perakende tüketimde durumun ne olduğunu bilmiyoruz. Ama bazı öncü veriler elimize çoktan ulaştı.
Temmuz-ağustos ortalamasına göre beyaz eşya satışları geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 19,2 oranında daralmış durumda.
Elektrik tüketimi ise aynı dönemde (lisanssız dahil) yüzde 2,0 daha az. Bakın elektrik tüketiminde bu oran size az gelebilir. Burada toplam tüketim veriliyor. Toplam tüketimin yüzde 1,5 azaldığı yılın ilk 3 ayında sanayi sektöründeki elektrik tüketimi yüzde 9,95 azalmıştı. O nedenle elektrik tüketiminde temmuz-ağustos aylarında yaşanan yüzde 2,0 gerileme çok ciddi bir soruna işaret ediyor.
Yani sanayide çarklar istenildiği gibi dönmüyor.
Dün Merkez Bankası tarafından açıklanan Kapasite Kullanım Oranı (KKO) bize ekonomide çarkların dönmediği konusunda yine işaret verdi.
Temmuz ayında yüzde 76,2 olan imalat sanayi kapasite kullanım oranı ağustos ayında yüzde 76,6’ya çıktı. Ve eylül ayında KKO yeniden düşerek 76,3’e geriledi.
Burada dikkatimi çeken bir detay vermek istiyorum:
Geçen yıl eylül ayında da yüzde 76,2 olan KKO bu yıl eylül ayında yüzde 76,3. Sadece 0,1 puanlık artış söz konusu.
Ana sektörlere baktığımızda ise tablo biraz daha değişiyor. Mesela geçen yıl tarım üretiminin düşüklüğü nedeniyle daha az çalışan gıda sektöründe bu yıl KKO biraz daha yüksek.
Ama asıl yükseliş tekstil ve giyim sektöründe. Hani perakende tüketimde de gördüğümüz gibi hem yurtiçinde hem de yurtdışında sektör şu an en iyi rakamlara sahip.
Geçen yıl eylül ayında yüzde 77,9 olan tekstil KKO bu yıl aynı ayda yüzde 79,2’ye çıkmış durumda. Keza giyim sektöründe de KKO yüzde 80,8’den yüzde 85,3’e yükselmiş görülüyor.
Fakat sanayi için daha ağır olan ve üretimin temel maddelerini oluşturan sektörlerde durum hiç öyle değil. Mesela kimya sektöründe KKO 79,1’den 75,9’a geriliyor. Ana metal sanayinde ise KKO oranı yüzde 80,7’den yüzde 75,7’ye geriliyor. Motorlu taşıtlar sektöründe de KKO yüzde 83,6’dan yüzde 79,7’ye gerilemiş durumda.
Elektrik tüketimi, reel sektör güven endeksleri, tüketici güven endeksi, kapasite kullanım oranı gibi öncü verilerden baktığımızda ekonomide yatay bir trendin devam ettiğini görüyoruz.
Hatırlarsanız ben bu krizi iki temel noktaya bölmüştüm:
1- Sert gerileme = Kriz aşaması
2- Yatay seyir = Bunalım aşaması
Bugün yaşadığımız tablo artan nüfusa rağmen tüketimin artmadığını, üretimin ise sadece yatayda seyrettiğini gösteriyor.
Evet, cari fazla veriyoruz çünkü kimsenin tüketecek hali yok. Çünkü üretim için gereken ihtiyacımız da yok.
Yani cari fazla vermemizin nedeni bir ekonomik başarı değil, başarısızlığın sonucudur. Oysa 1995-96-97 yıllarında yüzde 7-8 büyüme oranlarında çok cüzi cari açıklarımız vardı. Bugün de ihtiyacımız olan hızlı büyüme ama tüketim yerine üretime dayalı büyümede sıfır cari açık.
İşte bu modeli oluşturmamız gerekiyor.
Bugün kuyunun dibine düştük ve orada debeleniyoruz. Bunun adına da ‘dengelenme’ deniliyor.
Her yıl nüfus artıyor. 3 çocuk artık başımıza dert oldu. Artan nüfus iş ve ekmek bekliyor. İşsizlik tarihi zirvede.
Ve kriz çıkmasının üzerinden bir yıl geçmesine rağmen bu sefer toparlanan bir veri de gelmiyor.
94 krizinde,
2001 krizinde,
2008-09 küresel krizde hep toparlanma 1 yıl sonra başlamıştı. Ama bu sefer o da olmuyor.
Kısaca bunalmaya devam edeceğiz. Bakalım nereye kadar.
Açıklama: Dün Hükümetin Mc Kinsey sürecine değinmiş ve hala çalışıldığı yönünde söylentiler var demiştim. Mc Kinsey açıklama yollamış: “Yazınızda bahsi geçen, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile çalışmaya yönelik görüşmeler olmasına karşın, imzalanmış herhangi bir sözleşme geçmişte olmadığı gibi mevcut dönemde de bulunmamaktadır. Faaliyet gösterdiği tüm ülkelerde kurumumuzun sözleşme dışı herhangi bir projenin içinde yer alması da söz konusu değildir.”
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.11.2025
10.11.2025
4.11.2025
3.11.2025
30.10.2025
28.10.2025
26.10.2025
22.10.2025
21.10.2025
20.10.2025