İbrahim Kahveci
Büyük çöküş, büyük bunalım ya da kriz + bunalım toplamında ekonomik buhran.
Aslında benim beklentim kriz+bunalım toplamında bir ekonomik buhran şeklindeydi. Ama işler değişti...
Şu cümleyi çok kullanmıştım: Günü kurtarma adına bugünün 3 liralık faydasına karşılık yarının 300 lira maliyet ödemesini hep göze alıyoruz.
Ve hep o faturalar ödeniyor.
Günü kurtarma adına yanlış politikalar yarın daha büyük faturalar olarak hep karşımıza çıkıyor. Ve Milleti ödetmek zorunda bırakıyoruz.
1997 Tayland kaynaklı Uzakdoğu krizi çıktığında dalgalar Malezya’ya da ulaşmıştı. Mahathir Muhammed sürekli Soros’un saldırına maruz kaldığını söylerdi. Koca devlete 90’lı yıllarda akan yabancı sermayeyi görmezden gelip, krizi Soros üzerinden dış düşmanlara yıkardı.
Ama sonra bütün rakamlar gösterdi ki, dolar alanlar meğerse Mahathir Muhammed iktidarında siyasi destekle zengin olan bir avuç özel Malezyalılarmış.
Yalanla peynir gemisi yürümedi elbette. Malezya krizi bizim için de önemli bir ders niteliğindedir.
Şimdi size iki rakam vereceğim:
2001 krizi ile gizlenen kamu borçlarının açığa çıkartılması ile 2002 yılında kamu içdış borç yükü 256,8 milyar lira ile GSYH’nın yüzde 71,5’ine ulaşmıştı.
Bugün Kamu Borç stoku 1 trilyon 721 milyar liradır (Temmuz 2020). Son 1 yıllık GSYH toplamına oranı ise yüzde 38,4 ile 2002 yılının nerede ise yarısındadır. Ekonomi yönetimi de ısrarla borç stokunun düşüklüğünü ileri sürmektedir.
Unutmayın: 2018 yılı sonunda kamu borç stokunun GSYH’ya oranı yüzde 28,7 seviyesindeydi. Dikkat ederseniz sadece1,5 yılda kamu borç stokundaki GSYH oran artışı 10 puan oldu. Bu çok hızlı bir borç sarmalıdır.
Ama asıl sorun bu da değildir.
2002 yılında özel sektör iç borç kredi stoku 40,7 milyar liraydı. Yani özel sektörün iç borç stoku GSYH’nın sadece yüzde 11,3’ü ediyordu. Şimdi ise özel sektörün iç borç kredi stoku 3 trilyon 245 milyar lira ile GSYH’nın yüzde 72,4’üne karşılık gelmektedir.
Ayrıca özel sektörün 2002 sonunda sadece 43 milyar dolar dış borcu bulunurken, bugün dış borçları 253,4 milyar dolar seviyesindedir. Son kur üzerinden bu değer 1 trilyon 850 milyar TL etmektedir.
Gelin hesabı şu şekilde toplu verelim:
2002 yılında kamu+özel iç ve dış borçlar toplamı 364,5 milyar lira ile 359,4 milyar liralık GSYH değerine eşitti. Bugün ise özel ve kamu kesiminin iç ve dış borçlarının toplamı 6 trilyon 815 milyar lira ile GSYH’nın yüzde 152,1’ine karşılık gelmektedir.
Bu sefer özel sektör büyük borç sarmalındadır ve kamu kesimini kurtaracak kaynak imkânı yoktur.
Kısaca 2002 yılına göre ülke olarak aslında yüzde 50 daha fazla borçluyuz.
Ama bitmedi; burada bir sorun daha var.
GSYH revizyonu iki kez yapılmış ve son revizyonda kâğıt üzerinde 2012 sonrası hesaplar çok yüksek artmıştır. Yani gelirimiz kâğıt üzerinde artarken, borçlarımız reel olarak yükselmektedir. Yani gerçek borç yükü ya 2002 yılında daha düşüktü, ya da şimdi daha yüksek. Oranı değiştiren GSYH’nın kâğıt üzerindeki revizyonudur. Buradan da en az 20 puanlık bir borç gizliliği vardır.
Şimdi de işin bir başka sorun ayağı olan kur kısmına gelelim.
Mesela Ağustos 2018’de dolar 7,20 zirvesini gördü ama hemen ardından sert düşüşle kasım ayında 5,2’ye geriledi. Nitekim 2018 yılı dolar/TL kur ortalaması 4,83’de kalmıştır. Kur artışı ortalamada 2020 yılı itibari ile 6,62 seviyesi ile hızla yükselmeye devam ediyor. Yani bu sefer kalıcı kur artışı oluşuyor. Son düzeyde kur 7,30’lara ulaşmıştır.
Kur artışı şu açıdan önemli: Dış borçlar zaten malum. Ama ekonomi yönetimi 2019 başından beri iç borçlanmanın da önemli kısmını döviz bazında borçlanıyor. Ayrıca hiç hesaplarda gösterilmeyen yaklaşık 150 milyar dolarlık Hazine garantileri de bir başka sorun.
Kurdaki her artış toplam borç stoku üzerinde muazzam yükselişlere yol açıyor. Kur artışı ile borç sarmalı arttıkça artıyor.
Gelelim TL faizlerine;
2019 yılında TL faizleri yüksek seviyede kalmış ama dikkat ederseniz kriz yeni başlamıştı. Oysa şimdi TL faizlerinde de artış oluyor ama özel sektör zaten büyük bir bunalım içinden geliyor. Yani kriz üzerine bir kriz sarmalı daha yaşanırsa bunu kim nasıl taşıyabilir?
Bir başka sorunumuz ise parasal genişleme ve kur baskısı ile enflasyon potansiyelidir. Maalesef o duvarı da yıkmak üzereyiz. Daha da yüksek enflasyon ve durgunluk sarmalı içine derinlemesine giriyoruz.
Diğer sorun ise maliyet baskısı. Ankara itibar harcamalarından zerre tasarruf etmiyor. Ankara’nın şişmanlığını kaldıracak Millet nerede? Daha önceki gün otomotiv vergileri artırıldı. İndirilmesi gereken doğalgaz fiyatları da indirilmiyor.
Zamlardan başka çıkış yolu yok.
Ama bu sefer özel sektörde zam kervanında kamunun yanında yer alıyor. Onlarında kur ve maliyet baskısı borçların ödenmesinde çıkmaz oluşturdu.
İşin özeti şu: İş ciddi.
Sorun A partisi B partisi veya A lideri B lideri değil. Sorun Türkiye... Ülkemiz çok ciddi bir ekonomik sıkıntı ve çıkmaz içerisindedir. Ama asıl sorun bu sorunları çözme iradesinin hiç görülmemesi ve yönetimin zerre güveninin kalmamasıdır. Bu da daha büyük maliyet olarak Millet olarak hepimizi bekliyor.
Lütfen azıcık sorunları idrak edelim. Mesele ülkemizin halidir. Durum oldukça ciddidir.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.11.2025
10.11.2025
4.11.2025
3.11.2025
30.10.2025
28.10.2025
26.10.2025
22.10.2025
21.10.2025
20.10.2025