İbrahim Kahveci
Başkanlık Referandumuna çok karşı çıkmıştım. Bunu sürekli tekrar ediyorum, çünkü o günlerde ne kadar söylenebilecek söz varsa söylemiştim.
Ve maalesef beklediğim bütün yıkımları yaşıyoruz. İki şey çökecek demiştim:
1-Devlet
2- İnanç dünyamız
Bugün ikisi de büyük yara almış durumda.
Ortalıkta din adına oluşan atmosferi bir soluyun derim. Devletin kurumsal işleyişindeki çöküşten hiç bahsetmiyorum.
Kaybettiğimiz değerler o kadar yüksek ki... Hasan Basri Akdemir ile TV5’te “Ekonomi ve Ötesi” adlı programı yapıyoruz. Bu programlarda nerede ise bir yıldan uzun süredir bir şeyi sürekli tekrar ediyorum:
“Ülkeyi yöneten siyaset ne yapıyorsa, söyleminde tam tersini açıklıyor.”
Yönetim ‘doğu’ diyorsa siz anlayın ki ‘batı’. Yönetim ‘beyaz’ diyorsa siz anlayın ki ‘siyah’.
Yani perdenin arkasında her ne yaşanıyorsa perdenin önünde tam tersi söyleniyor. Hatta Türkiye’nin gerçek durumunu anlamak istiyorsanız sözlerin tam tersini alın ve olanı anlayın.
Dün Deva Partisini ziyaret eden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu şu cümleleri kullandı: “Mümin alçak gönüllüdür. Mümin kul hakkı yemez. Mümin bu ülkede yatağa aç giren çocuklar varsa sarayda oturmaz. Bir insanın söylemi ile eyleminin örtüşmesi gerekiyor. Söylemi farklı, yaşam tarzı farklı ise orada RİYA vardır, ikiyüzlülük vardır.”
***
Ülkemiz maalesef varlık içinde yokluk çekiyor.
Yönetimde liyakat gittikten sonra sorunlar arttıkça artıyor. Yapısal bozulma henüz sahneye çıkmadı bile.
Bütün mesele “toparlayabilecek miyiz?” sorusunda yatıyor.
Mesele sadece ekonomi değil; sadece devlet de değil. Toplumsal olarak fay hatlarımız o kadar gerildi ki; asıl bunu toparlayabilecek miyiz?
***
Kaybettiğimiz değerlerin maddi kısmından biraz da bahsetmek istiyorum.
Bir dönem dünyanın en değerli şirketler sıralamasına bile girecek noktadaydık. Bugün bazı şirketlerimizin değer kaybına bakalım: Akbank’ın değeri şu an itibari ile 3,5 milyar $ ediyor. Oysa 2010 yılında bu değer 25 milyar dolardı. Garanti Bankası ise 22 milyar dolardan 3,7 milyar dolara eridi. İş Bankası ise 19 milyar dolardan 3,2 milyar dolara geriledi.
Ortada çok ciddi değer kayıplarının yaşandığı bellidir. Bir zamanlar bu bankalarımızın 1/3 büyüklüğündekileri bu fiyatların üzerine satabiliyorduk.
Aslında değerlerimizi yitirirken bunun sadece maddi olmadığını ifade etmeye çalışıyorum. Maddi ve manevi olarak değer kaybediyoruz.
Maddi değerler belki bir noktada yerine konulabilir elbette; ama ya manevi değerlerimiz?
Ülkede kamunun lüks ve itibarlı hayatı ile Milletin yoksulluğu hiç bu kadar ayyuka çıkmış mıydı?
Makam araçları, özel odaları, lüks donanımlar...
Milletin bağrından çıktıktan sonra Millet ile bu kadar ayrı düşmek gerçekten izaha muhtaç bir durum.
Söylemlerin dini motifler içermesi ile “yoksulluğa sabrın dini bir unsur olması” nasıl dile getirilebilir?
Çok acı dönemler yaşıyoruz.
Bu sorun bireysel bir tarz değildir. Kamunun Milletten kopuşunun göstergesidir. Ama Millet buna rağmen hala umutla bir paket çay kapma yarışındayken, kredi vermeye devam ediyor.
Sahi, Milletin verdiği kredinin vadesi ve faizi yok mu?
Umarım bunu da aklımızdan çıkartmayız.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
18.06.2025
10.06.2025
9.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025