İbrahim Kahveci
Son açıklanan Yepyeni Ekonomi Programına (YEP) göre Türkiye’nin 2020 yılı GSYH’sı 4 trilyon 850 milyar lira olacak.
Gerçi bu program açıklandıktan sonra 20 gün geçmeden tutmayacağı da belli olmuştu. Hatta geçen hafta Merkez Bankası bile 2020 yılı YEP enflasyon hedefini çöpe atıverdi.
YEP, 2023 yılında dolar/TL kurunu 8,02 olarak öngörmüştü. Oysa YEP açıklandıktan sonra 20 gün içerisinde dolar/TL kuru 8,02 seviyesini geçti. (2020-2021-2022 hedefleri zaten ilk gün çöpe gitmişti). Merkez Bankası ise YEP programında 2020 yılı için 10,5 öngörülen enflasyonu geçen hafta 12,1’e yükselterek bu hedefinde geçersiz olduğunu ilan etti.
YEP 2020 yılı ortalama dolar kurunu 6,91 olarak öngörüyordu. Maalesef bu öngörü artık sadece bir çöp olmuş durumda. Yılın kalan günlerinde dolar kuru 8,33’te sabit kalsa bile yıllık ortalama 7,076 olacak.
Bu hesaba göre yıllık GSYH’mız 686 milyar dolar ve kişi başına gelirimiz de 8 bin 185 dolarda kalacak. Tabi ki bu hesap TL bazında GSYH’nin 4 trilyon 850 milyar olacağı hesabına dayalı.
Güncel kur üzerinden ise GSYH’mız 585 milyar dolar ve kişi başına gelirimiz de 6 bin 953 dolar etmektedir.
Zaten IMF Türkiye’nin 2020 yılı kişi başına gelirini 7 bin 720 dolar olarak hesaplıyor. Buradan bakınca Türkiye’nin kişi başına gelirinin çok rahatlıkla 8 bin dolar seviyesinde olduğunu söyleyebiliriz.
Peki, bu 8 bin dolar kişi başına gelir ne ifade ediyor?
Hani ekonomiyi 3 kat büyüttük laflarına karşılık şimdi ne oluyor? Bunu iki şekilde kıyaslayabiliriz.
1- Eski yıllarla kıyaslayabiliriz
2- Emsal ülkelerle kıyaslayabiliriz
Bakınız eski yıllarla kişi başına geliri kıyaslarken bütün iktisat dünyası bir hataya düşüyor. Dolar bazında gelir hep sabit alınıyor; bugün ki değere bakılmıyor. Oysa Osmangazi Köprüsünü hatırlayın. İhale aşamasında köprünün geçiş fiyatı 35 dolardı. Şimdi ise bu fiyat 45 dolar...
Nereden geldi bu artış? Tabii ki ABD enflasyon endekslerinden.
Evet, ABD’de de bir enflasyon var. ABD doları da değer kaybediyor.
1998 yılında Türkiye’nin kişi başına geliri 4 bin 445 dolardı. Ama bu doların 2020 karşılığı 7 bin 098 dolar etmektedir.
Kısaca Türkiye’de insanlar 1998 yılına göre 2020 yılında sadece ve sadece yüzde 10-15 arasında para kazanmış oluyor.
Evet, tam 22 yılda reel olarak kişi başına gelirimiz 7.098 dolardan YEP’e göre 8.185 dolara, IMF’ye göre de 7.720 dolara yükselmiş oluyor.
Bu mudur yani Türkiye’nin hak ettiği büyüme ve gelişme? Onca meydan şovları 22 yılda yüzde 10-15 büyüme için mi yapıldı?
AK Parti’nin ilk yılından sonra 2004 yılı kişi başına geliri 6.021 dolardır. Ama o doların 2020 yılı değeri 8.296 dolar ediyor. Yani YEP bile AK Parti’nin 2004 yılı refahının gerisine düştüğümüzü ilan ediyor.
Aslında bu bir felakettir.
Ülkeyi aldığınız yerin gerisine götürmekte bu kadar mahir kim olabilir?
Hadi biraz da emsallerimize bakalım.
2000 yılı kişi başına gelirler ve
bugüne:
Türkiye -4.249$ - 8.185$
Estonya -4.139$ - 20.742$
Letonya -3.295$ - 16.698$
Litvanya -3.267$ - 18.427$
Slovakya -3.788$ - 21.039$
Polonya -4.453$ - 17.387$
Macaristan -4.627$ -17.466$
Bulgaristan 1.546$ - 9.026$
Brezilya 3.751$ -11.122$
Çin 946$ - 8.254$
Endonezya 807$ -4.451$
G. Afrika 2.986$ - 7.346$
Malezya 4.030$ - 12.478$
Tayland 1.967$ - 6.503 $
Tabloyu aslında çok geniş tutabilirdik. Ama ne olduğunu anlamak için bu kadarı bile yeterli. 2000 yılında 1546$ geliri olan Bulgaristan artık bizden daha zengin. Bizim gerimizde ama bize yakın olan Estonya, Letonya, Litvanya gibi Baltık ülkeleri artık bizi 2-3’e katlamış durumdalar. Endonezya bile kişi başı gelirini 4,5 kat artırırken, biz sadece 0,92 kat artırabildik.
Ülke büyüklüğü olarak Endonezya, Hollanda, İsviçre ve Suudi Arabistan bizi geçti. 16. büyük ekonomiden 20. sıraya düştük. Ama kişi başına gelirde ise 24 ülke bizi geçti. Bizden daha zayıf ülkeler ise bizimle farkı çok daha fazla kapattı.
Şimdi kendimize soralım: Bu kadar fakirliği hak ediyor muyuz? Ya da bu kadar fakirlik ile Dünya’ya meydan okumayı nasıl buluyorsunuz?
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
14.07.2025
10.07.2025
7.07.2025
4.07.2025
30.06.2025
24.06.2025
20.06.2025
19.06.2025
18.06.2025