İbrahim Kahveci
Erdoğan’ın konuşmasından bazı satırbaşları verelim: “Ülkemize yatırım yapan, istihdam oluşturan, ekonomik katkı sağlayan uluslararası şirketlere daima destek olduk”
Konuşmanın içeriğinde Türkiye ekonomisinin salgına rağmen yakaladığı başarılardan söz ediyor. “Salgın herkes için beraberinde bazı zorlukları getirse de Türkiye’nin önünde yeni fırsat pencerelerinin açılmasını sağladık. Asya merkezli üretim ağına alternatif arayışlarında sanayisi, üretim kapasitesi, rekabetçi fiyatları, nitelikli işgücü, coğrafi konumu, güçlü alt yapısı ile Türkiye’nin adı daha fazla ön plana çıkmaya başladı”
Kısaca Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bize güvenin” seslenişinde bulundu.
***
2019 yılında birkaç yazımda “En fazla inananlar battı” diye yazmıştım. Çünkü 2016 yılında başlamak üzere verilen her söz nerede ise karşılıksız kaldı. Verilen her vaat tam tersi sonuçlar ortaya çıkarttı.
Dolar yükselmeyecek denildi, dolar yükseldi. Faizleri düşüreceğiz dediler, faizler çıktı. “Hele siz bu kardeşinize yetkiyi verin, bakın o zaman bu dolar bu faiz ne olacak” denildi ama tam tersi oldu.
Finansal öngörüler yanlış çıkabilir elbette. Hadi bunu görmezden gelelim. Ne de olsa piyasa diye bir kavram var. Yani siz bir iktidar olarak millete dolar satmayı tavsiye edersiniz ama tersi oluşabilir. Benzer örnekler geçmiş iktidarlarda da yaşanmıştı.
Ama burada asıl mesele “iradeye” dayalı öngörülemeyen adımlardır.
Mesela siyasi riski bilmenize rağmen TL faizini eksiye çekerek kurların yükselmesine adeta zemin hazırlanmış ise burada bir irade sorunu var demektir.
Film seyreder gibi piyasada tahvil faizleri yükselirken MB’nın siyasi irade onaysız faiz kararı alamaması bir irade sorunu olmalıdır.
Ama asıl irade gece yarıları görevden alınan 3 Merkez Bankası kararnamesidir. Mevsimlik işçi (Ali Babacan söylemi) haline dönüşmüş MB Başkanlığına dayalı sistemde kim nasıl akli gerekçeli karar alabilir?
***
Bakın bu yanlış ekonomik kararları ve ucube ekonomi teorilerini de bir kenara attık. Hadi bunları da görmezden gelelim.
Bu ülkede her şeyden önce adalet işleyişinin nasıl bir hal aldığını küresel verilerden bile izleyebiliyoruz.
Sokaktaki vatandaş bile “içeri atarlarsa atsınlar, artık konuşacağım” diyebiliyorsa, sizin yargı paketlerinizin tümü paketlenmiş ve çöpe gitmiş demektir.
Ama hepsinden önemlisi nedir biliyor musunuz?
Dün yapılanın ertesi gün tam tersini yapan bir yönetimin ta kendisidir. Bir cuma günü yabancı işlemlerini yasaklayıp, pazartesi de bunun tam tersi karar almaktır. Buna o kadar fazla örneğimiz var ki; hangisini sayalım.
En temel sorun kurallı piyasa işleyişi olmalıdır. Mevcut kuralların kaç gün ve kaç saat süreceğini bilen var mı? Bir sabah kalktığınızda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile nasıl bir tabloyla karşılaşacağınızı biliyor musunuz?
Ekonomi ve özellikle de yatırım bir öngörü şeması içerir. Gerçi başkasının parasını kullanan Cumhurbaşkanlığı Kabinesi hangi hesabı tutturabilmiştir? İstanbul-İzmir otoyol ve Osmangazi Köprüsüne 7,0 milyar dolar maliyet söyleyip, kurdele keserken maliyetin 11 milyar dolar olduğunu açıklamak nasıl bir hesap olabilir?
Bu yoldan, köprüden geçen araçlara verilen garanti en fazla 3 yıl eksik kalır deyip, her yıl açığın artması ve 5 yıldır garanti ödemesinin sürmesi nasıl bir matematik ve yönetim öngörüsü ile izah edilebilir?
Kanal İstanbul bile uçuk kaçık rakamlarla sunuluyor. Daha hangi rakamın hangi öngörü ile gerçek olduğunu bilen var mı?
İşte böyle bir ülkede siz gelip nasıl bir yatırım yaparsınız?
Önce gerçekten kendimize bakmamız gerekiyor. Ne söylüyoruz ama ne yapıyoruz?
Mülkiyet güvencemiz bile sorgulanıyorsa biz yabancılara nasıl bir ülke sunuyoruz? Lafla peynir gemisinin yürümediğini 2017’den beri arkasına bile bakmadan kaçan yabancı yatırımcılardan göremiyor muyuz?
Mevcut yabancıların kaçarak terk ettiği ülkemize başka yabancıların geleceğini düşünmek biraz zorlama bir durum desek anlatabilmiş olur muyuz?
Biz en iyisi işsizlik ve yoksulluk içerisinde fakirliğe alışalım. Hiç hayale ve boş vaatlere kanarak beklentimizi artırmayalım. Maalesef gerçek budur!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
18.06.2025
10.06.2025
9.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025