Levent Gültekin
Anadolu’nun küçük bir kasabasından 18 yaşında İstanbul’a geldiğimde bir arayış içindeydim.
Uzaktan edindiğim bilgilerle tanıdığım cemaat ve tarikatları yakından tanımak istiyordum.
Yani haklarında okuduklarımla, duyduklarımla değil, bizzat gördüklerimle bir kanaat sahibi olmak istiyordum.
Bu vesileyle neredeyse bütün cemaat ve tarikatları dolaştım.
Gittiklerimden biri de liderliğini, geçtiğimiz günlerde vefat eden Mahmut Ustaosmanoğlu’nun yaptığı İsmailağa tarikatıydı.
Fatih’teki merkezlerine gittiğimde, bir vakit namazında beni ‘Mahmut Hoca’ denilen tarikat liderinin yanına götürdüler.
‘Mahmut Hoca‘ beni görür görmez elini sakalsız yüzüme sürmüş ve gülümseyen bir edayla, “Sakalın nerede?” diyo sormuştu. Küçük bir şaşkınlık geçirmiş, “Hocam benim sakalım içime doğru bitiyor” demiştim.
Bu muzip cevabımla Hoca’ya daha o yaşta, inancın dış görünüşle belli olmayacağını, esas olanın insanın içinde olduğunu söylemek istemiştim.
‘Mahmut Hoca’ pazar sabahları, sabah namazından sonra cemaate vaaz veriyordu.
O vaazı dinlemek ve tam olarak ne anlattığını kulaklarımla duymak istiyordum.
Fakat bu tarikat, teknolojinin her türlüsüne karşı olduğu için ‘Hoca‘ vaazlarında mikrofon kullanmıyordu. Bu nedenle tarikat liderinin ne dediğini duymak için camide ön saflarda yer bulmak, bunun için de ya çok erkenden gitmek ya da geceyi orada geçirmek gerekiyordu.
Ben de işi sağlama almak için geceyi orada geçirip sabah namazından sonra camide ön saflarda yerimi kapmıştım.
‘Mahmut Hoca’ kürsüye çıktı ve vaazına başladı. Vaazda, müritlerinden birinin gördüğü bir rüyayı anlattı…
Söz konusu mürit rüyasında öldüğünü görüyor. Ahirete gittiğinde cehennem kapısında zebaniler, kolundan tuttuğu herkesi cehenneme atıyor. Mürit, sıra kendisine gelince, “Ben Nakşibendi tarikatının Halidi kolundanım” diyor. Bunun üzerine cehennem zebanileri büyük bir hürmet gösteriyor ve “Öyle mi, o zaman sen cennete geç” diyor.
Bir anda büyük bir şaşkınlık yaşamıştım.
Çünkü belli ki kendi tarikatından olmayan hiçbir Müslümanı cennete layık görmüyordu ‘Mahmut Hoca’.
Üstelik cennete, mensubu olduğu Nakşibendi tarikatının tamamını da değil, sadece liderliğini yaptığı Halidi kolunu layık görüyordu.
Ona göre ben dahil onun tarikatına dahil olmayan herkes cehennemlikti.
Bütün vaaz bu rüya etrafında dolanıp durdu.
Anadolu’nun küçük bir kasabasında büyümüş, bu tür insanlara fazla anlamlar yükleyen bir genç olarak duyduklarım karşısında şaşkınlık yaşamıştım.
Gözümde büyüttüğüm insanın bu kadar sığ ve yüzeysel olabileceğine inanamamış, “Herhalde yanlış duydum” ya da “Bir yanlışlık var” diyerek kendimden şüphe etmiştim.
Bir sonraki sefer en ön safta yer kapıp anlatılan her şeyi en net haliyle duymak istiyordum.
Öyle de yaptım.
Erkenden, ön safta yerimi kaptım.
‘Mahmut Hoca’ kürsüye çıktı ve aynı rüyayı bir kez daha anlattı ve bütün vaaz bir kere daha aynı rüya etrafında döndü durdu.
Anlayacağımı anlamıştım.
Hastalıklı bir din yorumu ve açık bir din tüccarlığı vardı. Bunu da öyle gizli saklı yapmıyorlardı.
Cemaatine taraftar toplamak için insanları cehennemle tehdit ediyor, kendinden olmayanları Müslüman bile kabul etmiyorlardı.
Yukarıda da dediğim gibi teknolojiye karşıydılar, hiçbir çocuğun, özellikle de kız çocuklarının üniversite okumasını istemiyorlardı.
İnsanlara esas olanın bu dünya değil, ahiret olduğunu, bu nedenle yoksulluğa şükretmeyi, var olanla yetinmeyi, daha iyisini istememeyi vaaz ediyorlardı.
Bu ve diğer birçok tarikatın Türkiye’yi getirmeye çalıştığı yer, kapkaranlık bir kuyudan başka bir şey değildi.
Çünkü gülmenin haram olduğu, bu nedenle neşenin olmadığı, kadınların toplumsal hayatın dışında tutulup kocasına itaat eden ama ortalıkta görünmeyen bir canlı türüne dönüştürüldüğü, kimsenin iyi bir eğitim almasına gerek olmadığı, sanatın, edebiyatın, felsefenin, bilimin olmadığı, herkesin temel vazifesinin sadece ibadet etmek olduğu bilinciyle hareket ettiği bir ülke hayal ediyor ve bu uğurda çalışıyorlardı.
Dediğim gibi bu tarikatlar hem bizim hayatımızı hem de ülkemizi tam bir cehenneme dönüştürmek için çabalayıp duruyorlar.
Peki bütün bunları niçin anlattım?
Bu tarikatın lideri Mahmut Ustaosmanoğlu geçtiğimiz günlerde vefat edince kimi siyasetçilerden taziye mesajları geldi. Kimileri de cenaze törenine katılıp bağlılıklarını bildirdi.
Üstelik bu siyasetçilerin neredeyse hepsi bize tam da bu tarikatın yapmaya çalıştıklarının tam tersi bir hayat vaat ediyor.
Bu siyasetçiler konuşmalarında sıklıkla laiklik vurgusu yapıyor.
Çocuklarımızın okumasının ne kadar kıymetli olduğunu anlatıyorlar.
Kadının toplumsal hayattaki yerine vurgu yapıp duruyorlar. Bize, ülkemizi medeni dünyanın bir parçası yapacakları vaadinde bulunuyorlar.
Konuşmalarında bilimi, sanatı, felsefeyi yüceltiyorlar.
Evrensel insan haklarından bahsediyorlar.
Ama gelin görün ki vaat ettiklerinin tam tersini yapan, hatta siyasetçilerin vaat ettiği o hayatı, o hayatın ışığını söndürmeyi kendine amaç edinmiş biri öldüğünde ona üzülmekten de geri kalmıyorlar.
Sevgili Deva, Gelecek, Saadet, İYİ Parti, cenazeye katılan CHP’li ve diğer bütün siyasetçilere sesleniyorum:
Bu ikiyüzlü siyaset anlayışıyla nereye kadar devam edeceksiniz?
Bir taraftan “Laiklik bu ülke için çok önemli” derken diğer taraftan laikliği yok etmeyi birinci amaç haline getirmiş birinin ölümüne üzülmekten geri durmuyorsunuz.
Bir taraftan bize, ülkemizi medeni dünyanın bir parçası yapma vaadinde bulunuyor, diğer taraftan bu yaşam biçimine düşman birine iltifat etmekten çekinmiyorsunuz.
Bir taraftan gençlere, kadınlara, özgür bir yaşam vaat ederken, diğer taraftan kadını toplumsal hayatın dışına atmaya, kocasının kölesi yapmaya çalışan bu tarikatlara saygı duymaktan vazgeçmiyorsunuz.
Kimse size bu insanların aleyhine konuşun, bir şekilde bu tarikatların girdabına yakalanmış insanları incitici sözler edin demiyor.
İyi olan her şeye düşman, zihninde ilmin, bilimin zerresi bulunmayan bu tür tarikat liderlerini ‘ülkemizin önemli bir alimi‘ diyerek yüceltmenin, iltifat etmenin ne anlama geldiğini gerçekten bilmiyor musunuz?
Sizin yücelttiğiniz bu insanların, bu ülkenin, toplumun, yaşamın, huzurumuzun düşmanı olduğunu topluma nasıl anlatacağız?
Bunların din anlayışının sakat olduğunu, bunlardan uzak durulması gerektiğini, bu tarikatların hem insanların hayatını hem de ülkemizi cehenneme dönüştürmeye çalışan yapılar olduğuna insanları nasıl ikna edeceğiz?
Kötülük yapan biri yüceltildiğinde esasında o kötülük yüceltilmiş olmuyor mu?
Mesela aleni hırsızlık yapan birine iltifat, hırsızlığa iltifat anlamına gelmez mi?
Ya da çocuk tacizcisi birini yüceltmek, çocuk tacizini meşrulaştırmaz mı?
Bu tarikatların ülkeye verdiği zarar, sahte din yorumuyla topluma akıttığı zehir, bu saydıklarımdan daha mı hafif kötülük?
Diğer taraftan asıl soru şu: Hangisi sizin gerçek yüzünüz?
Bize vaat ettikleriniz mi gerçek, yoksa bu tarikat liderlerinin cenazelerinde onlara yaptığınız iltifatlar mı?
Hangi sözünüze inanacağız?
Bütün bu tuhaf davranışları muhtemelen üç beş oy için yapıyorsunuz.
Oy için her şeyi yaparım, herkese göz kırparım, en sorunlu insanları bile gerekirse yüceltirim gibi yüzeysel tavırlardan ne zaman vazgeçeceksiniz?
Bu tür bir siyaset anlayışının toplumda artık bir karşılığının olmadığını gerçekten göremiyor musunuz?
Kaldı ki tüm bunları oy için yapmanız bile akıl işi değil.
Çünkü Metropoll araştırma şirketinin araştırmasına göre “Laik, özgür ve hukuk devletinde yaşamak istiyorum” diyenlerin oranı yüzde 75. “Laiklik bizim için önemli bir değer” diyenlerin oranı yüzde 90’larda.
Niçin laiklik, özgürlük gibi değerleri önemseyen bu çoğunluğun değil de çok daha küçük bir kesimin ilgisini çekmek sizin için çok daha önemli?
Kaldı ki siyasetçi toplumun peşinden koşan değil, toplumu dönüştüren kişi olmalı.
Bu tarikat liderlerinin ölümüne duyduğunuz üzüntünüz kadar cesaretiniz olsaydı ülkemiz bu halde olmazdı.
Cesaret, ona buna en ağdalı sözlerle laf etmek değil, inandığı değerlere toplumu da inandıracak kararlılığı göstermektir.
Tekrar edeyim: Kimse sizden bu insanlara hakaret etmenizi, bu kişilerin girdabına yakalanmış insanları incitmenizi beklemiyor.
Beklediğimiz, ilkeli olmanız, kötülüğü yüceltmemeniz, vaat ettiğiniz politikalarınıza uygun yaklaşımlar göstermeniz.
Dahası bu tarikatların hastalıklı bir din yorumuyla toplumu zehirlemesinin önüne geçmek için bu yapılarla, bu yapıların temsilcileriyle aranıza mesafe koymanız.
Kısacası sizden dürüst, ilkeli, kararlı bir siyaset bekliyoruz. Aksi halde gerçekten hangi değerleri savunduğunuzu anlamıyoruz.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları

















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2023
19.08.2023
19.08.2023
14.08.2023
6.08.2023
8.07.2023
3.07.2023
27.06.2023
23.06.2023
19.06.2023