Levent Gültekin
Birinci tur seçim sonuçlarını değerlendirmek için Medyascope’ta Ruşen Çakır ile bir program yaptık.
O programda, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın aldığı yüksek oy oranının nedenini kendimce izah etmeye ve ikinci turda ne yapılması gerektiğini anlatmaya çalıştım
Ruşen Çakır’ın, “Peki Erdoğan kazanırsa sence ne olur?” sorusuna, ‘izlediğim, gözlemlediğim kadarıyla eğer kazanırsa daha yumuşak bir yönetim anlayışı sergileyeceği, ülkenin geldiği durumda bir anlamda buna mecbur olduğu’ yanıtını verdim.
Programın bütününü izleyen kimseden herhangi bir olumsuz tepki almadım.
Sonrasında, programdan başı sonu kesilerek servis edilen, “Erdoğan’ın daha yumuşak bir yönetim anlayışı sergileyeceğini düşünüyorum” cümlem üzerinden hakkımda akıl almaz bir linç kampanyası başlatıldı.
Ne gizli AK Partililiğim kaldı ne satılmışlığım.
Sıradan sosyal medya kullanıcılarının yüzeysel yorumlardan bahsetmiyorum.
Çünkü okuduğunu, dinlediğini anlayanların hayli azaldığı Türkiye’de bu tür tepkileri pek umursamıyorum.
Fakat kimi yazarların, aydınların, akademisyenlerin de bu linç kervanına katılması, dahası içlerinde beni yakından tanıyan, yıllardır yazılarımı okuyup programlarımı izleyen, her program sonrası övgü dolu mesajlar atan, bir anlamda ‘yol arkadaşlığı’ yaptığımız insanlar da vardı.
En fazla ‘zamansız‘ veyahut ‘yanlış’ ya da “Hayır, sen meseleyi yanlış okuyorsun” diyebilecekleri bir yorumuma bakarak, ilkokul çocukları düzeyinde bir yaklaşımla beni adeta hain ilan ettiler.
Kimisi, ‘beni muhalif sanarak yaşadığı yanılgının pişmanlığını‘ dile getirirken kimisi büyük bir utanmazlıkla beni kişisel çıkar hesabıyla böyle konuşmakla itham etti.
İşin tuhafı beni kişisel çıkar hesabıyla konuşmakla itham eden gazeteci görünümlü parti militanı, Halk TV’deki yerini korumak amacıyla Kılıçdaroğlu’nun adaylığını topluma empoze etmek için propaganda elemanına dönüşmüşken ben program yaptığım kanalın hassasiyetini umursamayıp, “Kılıçdaroğlu’nun adaylığı riskli, ülkenin kader seçiminde bu riski almamalı” dediğim için Halk TV’deki programımı bitirmek zorunda kalmıştım.
15 yıldır yazıp konuşuyor, şehir şehir dolaşıp konferanslar veriyorum.
Yazdıklarım, söylediklerim, hangi değerleri savunduğum, neyin mücadelesini verdiğim apaçık ortadayken tüm bunlara değil, basit bir yorumuma bakarak hakkımda kanaat sahibi olma yüzeyselliğini gösterdiler.
Neyse geleyim asıl meseleye.
Peki, “Cumhurbaşkanı Erdoğan kazanırsa daha yumuşak bir yönetim anlayışı benimseyecek” derken neyi kastettim?
‘Tek adam rejimi‘nden vazgeçeceğini kastetmedim.
Parti devletine dönüştürdüğü sistemden vazgeçip demokrasiye ve hukuka yöneleceğini, ülkede bir anda demokrasi ve hukuk rüzgârı estireceğini de kastetmedim.
Bunu kastetmek için ‘tek adam’ yönetim anlayışının ne olduğunu bilmemek, parti devletine dönüşmüş bir devlet aygıtının yaratacağı yıkımı kavramamış olmak gerekiyor.
Kastettiğim şey, basit bir üslup ve tarz yumuşamasıydı.
Çünkü bir anlamda buna mecburdu.
Mecburdu çünkü ülke ağır bir yıkımın eşiğindeydi, daha fazla gerginlik Erdoğan’ın da işine yaramayacak bir politikaydı.
Böyle yorumlamamın diğer bir nedeni ise Erdoğan’ın kurduğu ittifaklardı.
Seçim öncesi Erdoğan çok geniş bir ittifak kurdu.
Bir tarafta kimi ulusalcılar, bir tarafta kimi milliyetçiler diğer tarafta da İslamcıların olduğu bir ittifaktı bu.
Yani bir tarafta HÜDA PAR, diğer tarafta MHP, bir tarafta BBP, diğer tarafta DSP, bir tarafta Metin Feyzioğlu, Hulki Cevizoğlu gibi Atatürkçüler, diğer tarafta Fatih Erbakan…
Bütün bu yapıya baktığımızda Erdoğan’ın doğal olarak bir denge politikasına mecbur kalacağını, bu dengenin onu doğal olarak daha kapsayıcı bir anlayışa mecbur edeceğini görmek için müneccim olmaya gerek yoktu.
Parti militanına dönüştükleri için bu kadar açık bir tabloyu bile yorumlayamayıp üstelik beni suçladılar.
Halbuki yaptığım yorumun amacı buna dikkat çekmekti.
Peki ne oldu?
Tam da beklediğim gibi Erdoğan seçim öncesi benimsediği rasyonaliteden uzak ekonomi politikasını terk edip daha gerçekçi politikalara dönmeye karar verdi.
Yani söz ve eylemleriyle komedi figürüne dönüşmüş Nurettin Nebati’nin yerine saygın ekonomistlerin değer verdiği Mehmet Şimşek’i tercih etti.
“Biz işimizi yapalım hukuk arkadan gelir” diyerek hukuksuzluğun, kabalığın, kavgacı dilin sembolü haline gelmiş Süleyman Soylu’dan vazgeçip içişleri bakanlığına, “Önceliğimiz hukuk ve demokrasi” diyen, daha sakin, daha şaibesiz ve kavgacı bir üslubu bulunmayan Ali Yerlikaya’yı atadı.
Üslubu, tarzı bir dışişleri bakanına yakışmayacak, diplomatik dilin zerresi bulunmayan Mevlüt Çavuşoğlu’nun yerine daha ciddi, daha profesyonel görülen Hakan Fidan’ı tercih etti.
Merkez Bankası başkanlığında kendi elemanı gibi çalışan Şahap Kavcıoğlu’nun yerine ekonomi çevrelerinde daha itibarlı, yetkin ve uzman kabul edilen bir kadını, Hafize Gaye Erkan’ı tercih etti.
Hepsinden önemlisi de bu iktidar yıllardır HDP üzerinden Kürt karşıtlığı olarak algılanabilecek kutuplaştırıcı bir politika izlemişken cumhurbaşkanı yardımcılığına muhalif olsun olmasın herkesin övgüyle bahsettiği Kürt bir ismi, Cevdet Yılmaz’ı atadı.
Tüm bunlar belirgin bir üslup ve yönetim anlayışı değişikliğinin en önemli göstergeleri.
Peki bütün bunlar ne anlama geliyor?
Türkiye’nin bir anda demokrasiye ve hukuka döneceği anlamına gelmiyor.
Her şeyin güllük gülistanlık olacağı anlamına da gelmiyor.
Peki bütün hukuksuzlukların, ayrımcılıkların son bulacağı anlamına mı geliyor? Hayır.
Ama Erdoğan’ın geçmişte benimsediği, tercih ettiği bakanlarla da beslediği kavgacı, çatışmacı, ayrımcı yönetim anlayışının duvara tosladığı, ‘tek adam rejimi’ imkanları dahilinde bu kavgacı yönetim anlayışından uzaklaşmaya çalıştığı anlamına geliyor.
Bunda ne kadar başarılı olacak? Ya da gidişata ne kadar etki edecek? Veyahut rejim, yapısı gereği bu yumuşamaya ne kadar fırsat verecek?
Tüm bu soruların cevaplarını hepimiz yaşayarak göreceğiz.
Mevcut iktidarın politikaları neticesinde ülke ağır yara aldı.
Seçimi mevcut iktidar tekrar kazandı ve görünen o ki beş yıl daha ülkenin başında kalacak.
Bu durumda Erdoğan’ın tercih ettiği bakanlarla ortaya çıkan bu yeni yönetim anlayışının bu yıkımı azaltacağını veyahut yavaşlatacağını umut etmek, iktidara teslim olmak değil, ülkesinin iyiliğini her türlü siyasi hesabın üzerinde tutmaktır.
Erdoğan’ın bu bariz üslup ve yönetim anlayışı değişikliğini yerel seçimlere bağlamak ise bana göre dünyadaki gelişmeler ışığında Türkiye’de yapılmak isteneni tam olarak kavrayamamaktır.
Kemal Kılıçdaroğlu istifa etsin de peki ya siz?
Müsaade ederseniz yazımı bir soruyla bitirmek istiyorum.
Toplumu zerre kadar tanımayan, anketlerde her zaman Erdoğan’dan düşük çıkmasına rağmen büyük bir kampanyayla Kılıçdaroğlu’nun adaylığını topluma empoze eden, ekranlarda ve köşelerinde adeta Kılıçdaroğlu’nun adaylığı için propaganda elemanına dönüşen, “Terlik koyulsa kazanır” diyerek seçimi çantada keklik gören, meseleyi böyle yanlış okuduğu için hem Kılıçdaroğlu’nu daha da cesaretlendiren hem toplumu yanıltan kimi gazeteciler ve yazarlar son günlerde CHP liderine ağır hakaretler edip istifasını istiyor.
Kılıçdaroğlu bence de artık çekilmeli.
Ama ya siz?
Bunca yanlışınıza, bunca öngörüsüzlüğünüze, bunca yüzeyselliğinize, çıkarcı davranışınızın ağır faturasına rağmen yazmaya, konuşmaya, hiçbir mahcubiyet duymadan siyaset yorumu yapmaya devam mı edeceksiniz?
Ülkede muhalifliği bile adeta profesyonel bir mesleğe dönüştürdünüz.
Seçim öncesi Kılıçdaroğlu’na ‘büyük demokrat dede‘ sıfatı yükleyenlerin seçimden sonra ‘Amma da diktatör kafalıymış‘ aşamasına gelmeleri, bu insanların siyasete, siyasetçilere ne kadar yüzeysel baktığının utanç verici göstergesidir.
İstifa edilecekse milyonların kaderiyle oynayan, milyonlarca genci büyük bir umutsuzluğa sevk eden bu tabloya katkısı olan herkesin istifa etmesi, köşesine çekilmesi gerekiyor.
Haklı olmak, haklı çıkmak ve ülke ağır bir tahribat yaşarken bundan mutluluk duymak çocukların yapacağı bir davranış türüdür.
Haklı çıkmanın bir kıymeti yok ama bu süreçte yanlış yapanın da ülkeye ödettiği bedelin faturasını ödemesi gerekiyor.
Fatura sadece siyasetçilere yüklenemez, yüklenmemeli.
Topyekun bir değişime ve temizlenmeye ihtiyacımız var.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2023
19.08.2023
19.08.2023
14.08.2023
6.08.2023
8.07.2023
3.07.2023
27.06.2023
23.06.2023
19.06.2023