Levent Gültekin
Referandum süreci her geçen gün daha da tatsızlaşıyor.
Bu konuda yazacak, söylenecek çok şey var.
Mesela iktidar mensupları bir taraftan “Ülke beka sorunu yaşıyor, o nedenle güçlü bir sisteme ihtiyacımız var” deyip anayasa değişikliğini referanduma götürüyor. Fakat diğer taraftan da bu süreçte toplumun en az yarısına “Terörist, vatan haini, şerre destek olanlar” diyerek toplumu birbirine karşı düşmanlaştırıyor.
Ayrışma, tartışma camilere kadar taşındı.
Tüm bunlara bakıp iktidar mensuplarına şöyle demeyi düşünüyordum:
“Ne istiyorsunuz bu ülkeden? Hem ‘Beka sorunu var‘ diyorsunuz hem de ‘düşmanın‘ ekmeğine yağ sürecek söz ve davranışlardan geri durmuyorsunuz.
Görünen o ki kutuplaşma, ayrışma, iç barışın ağır yara alması umurunuzda değil. Sanki ‘Evet‘ çıkması için ülkeyi bile gözden çıkardınız.
Peki ülkeyi bile gözden çıkararak elde edeceğiniz bir anayasa değişikliğinin kime ne yararı olacak?
Eğer sistem değişikliğini ülke için istiyorsanız bu süreçte ülkeyi yakacak işler niçin yapıyorsunuz?
Yok, kendiniz için istiyorsanız ülke olmadan siz nasıl var olacaksınız?
Kurumlar, değerler, birlik duygusu… Hepsi ağır yara aldı. Elimizde kalan son dayanağımız siyasetçilerin bütün kışkırtmalarına rağmen toplumun sağduyusunu yitirmemiş olması.
Bu süreçte toplumu çatışmaya sürüklemek için olmadık sözler söylüyor, olmadık işler yapıyorsunuz, niçin?”
Fakat bu konuyu uzatmak istemedim.
Çünkü iktidar mensuplarının gözünü ele geçirdikleri gücü koruma hırsı bürümüş. “Yapmayın, etmeyin, basit bir anayasa değişikliği için toplumu birbirine düşman etmeyin, ‘Hayır’ diyen de ‘Evet’ diyen de bu ülkenin evladı. Toplumu daha fazla ayrıştırmayın. Eğer beka sorunu yaşıyorsak, düşmanın ekmeğine yağ sürecek davranışlardan kaçının” uyarılarını zerre kadar dikkate almıyorlar.
Bu kadar söz taşa söylense taş çatlardı. Fakat iktidar mensuplarının umurunda değil.
Bu nedenle, “Yetkinin tek bir kişide toplanmasına ‘Evet’ mi diyorsunuz ‘Hayır’ mı?” basitliğindeki bir tercihi, ülkeye daha da büyük yara verecek bir kampanyaya dönüştüren iktidar mensuplarını topluma, özellikle de ‘Evet’ diyerek ülkeye iyilik yaptığını düşünenlere havale ediyorum. Ve kafama takılan başka bir konu var, ona geçiyorum.
CHP, anayasa değişikliğini Anayasa Mahkemesi’ne götürmedi. Bu politikasını birçokları gibi siyaseten doğru bulanlardanım. Fakat sonrasında yapılan yorumlar ürkütücü bir tablo çıkardı ortaya.
CHP ya doğru bir siyaset üretemiyor ya da doğru bir şey yaptığında bunu halka anlatamıyor.
CHP’nin değişikliği Anayasa Mahkemesi’ne götürmemesini kimileri şöyle yorumladı: “CHP millete güvendiğini gösterdi.”
Esasında hepimiz biliyoruz ki bu millete güven değil, Anayasa Mahkemesi’ne güvensizliktir.
Değişiklik sürecinde, Meclis’teki anayasa ihlalleri, kural-kanun tanımazlık hepimizin gözü önünde gerçekleşti. Bu kadar aleni yapılan hukuk tanımazlığı millete havale etmek olacak şey değil. CHP millete havale etmek zorunda kaldı, çünkü artık bağımsız bir yargımız yok.
Yani CHP’yi böyle davranmaya iten asıl sebep Anayasa Mahkemesi’nin iktidardan bağımsız hareket edeceğine dair en küçük bir umudun kalmamış olmasıdır.
Anayasa Mahkemesi bu durumdan hicap duymalıdır.
Burada CHP’ye “Helal olsun halka güvenerek çok iyi yaptın” demek değil, Anayasa Mahkemesi’ne “Alnınızdaki bu utancı, bu lekeyi nasıl sileceksiniz?” diye sormak gerekir.
Yargı sistemi, haksızlıkların, hukuksuzlukların önüne geçmek için vardır. Gücü eline geçirenlerin istediği gibi davranmasını engellemek için vardır.
Kural tanımazlık, hak ihlalleri, temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması gibi konularda sınırı halk değil yargı belirler.
Çünkü yargı bir grubun, bir kesimin veyahut çoğunluğun adına değil bütün toplum adına hareket eder. Çoğunluğun hakkını değil tek bir kişi dahi olsa herkesin hakkını, hukukunu garanti altına almak için vardır.
Mesela temel hak ve özgürlükleri halka sorduğumuzda azınlıkların yaşam hakkının bile tehlikeye gireceği bir sürece götürür bu bizi.
Bu nedenle böyle konularda “Halka güveniyoruz, o yüzden ona soralım” tavrı tahmin edilenin aksine ürkütücü sonuçlar doğurur.
“Hukuka uymayanı halka soralım, filana özgürlük verilsin mi, verilmesin mi; halka soralım? Filan parti kapatılsın mı; halka soralım, falan siyasetçi yasaklasın mı; halka soralım. Falana yaşam hakkı tanıyalım mı, tanımayalım mı; halka soralım?”
Bu yaklaşım ülkeyi büyük bir kargaşaya sürükler ve yaşanmaz hale getirir.
Mesela yarın birileri çıkıp “Camileri kapatmak istiyoruz, buyurun halka soralım” dese ve çoğunluk da “Kapatılsın” dese ne yapacağız?
CHP’nin ‘Halka güveniyoruz, o yüzden Anayasa Mahkemesi’ne gitmedik’ yaklaşımının, Erdoğan’ın ‘İdamı halka soralım’ yaklaşımından farkı yok.
Ya da “Yolsuzluk yapanları artık yargıya değil halka götürelim, çünkü halka çok güveniyoruz” demek olacak şey mi?
Türkiye, referandum vesilesiyle daha da derin bir ayrışmaya sahne oluyor. Hukuka itimat kalmamış. Gücü ele geçirenin tayin ettiği, acıklı bir rotada seyrediyor.
Modern kazanımları bir kenara bırakıp kurumlardan, sistemden vazgeçerek geriye doğru gidiyoruz. Yani ilk çağlara. Çünkü kurumların, sistemlerin olmadığı, güçlünün ya da çoğunluğun sözünün geçtiği dönemler yanılmıyorsam ilk çağlarda vardı.
80 milyonluk güçlü bir ülke değil de, birkaç bin kişilik, tenha bir kasabaya özgü ‘çözümler’ sunuluyor bize.
Düşüyoruz.
Türkiye’nin yeni istikametinden söz etmek zor. Düşmekte olan kimse, yön tayin edemez çünkü.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları












































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2023
19.08.2023
19.08.2023
14.08.2023
6.08.2023
8.07.2023
3.07.2023
27.06.2023
23.06.2023
19.06.2023