Levent Gültekin
Yazılarımda, konuşmalarımda sıkça vurguladığım bir konu var: İletişim araçlarındaki gelişmenin de etkisiyle ortaya çıkan yeni bir insan türü.
İdeolojilerden, inançlardan, kimliklerde bağımsız, sadece iyi insan olmayı esas alan bir yaklaşım giderek bütün dünyada yaygınlık kazanıyor.
Benzer bir durum Türkiye’de de geçerli.
Farklı ideolojilerden gelen, farklı inançlara, farklı mezheplere, farklı etnik kökenlere mensup, fakat iyi insan olmayı yeterli gören yaklaşıma sahip yeni bir toplum kesimi oluşuyor.
Bu kesim demokrasi, özgürlük, insan hakları, başkasının inancına, mezhebine, enik kökenine, yaşam tarzına bakmadan sadece insanlık ortak paydasında birleşen insanlardan oluşuyor.
Bu toplumsal kesimin öncelikleri de farklı.
Mesela iyi bir eğitim sisteminin olmamasını sorun ediyorlar. Şehirlerdeki mimari sefaleti dert ediyorlar.
Kim olursa olsun haksızlığa uğrayan, dışlanan, hakkı gasp edilen herkesin yanında olmayı insanlık gereği sayıyorlar.
Bilimde, sanatta, edebiyatta, teknolojide varlık göstermenin bir ülke için elzem olduğunu düşünüyorlar.
Türkiye’nin vatandaşı olmak, bu ülkenin evladı olmak ortak paydasını temel kabul ediyorlar.
Aynı ülke vatandaşı olduğumuz insanları yenmeyi, ezmeyi, ikna etmeyi değil, onlarla konuşarak ortak noktada buluşmanın gerekliliğine inanıyorlar.
İşte bu bahsettiğim toplum kesimi içinde Atatürkçü de var kendini dindar olarak tanımlayan da. Solcu da var ülkücü de. Alevi de var Sünni de, Kürt de var Türk de. Ateist de var farklı inançlara sahip insanlar da.
Bir de bu kesim dışında kalan diğer bir toplumsal kesim var ki onlar tek doğrunun kendi doğruları olduğuna inanan, bütün ülkeyi o doğrulara göre dizayn etmeye çalışan, herkesi o doğruları kabul etmeye zorlayan, etmeyeni düşman gören bir yaklaşıma sahip. Burada da benzer kesimlerden insanlar var.
Bu iki kesimden hangisinin daha çok büyüyeceği Türkiye’nin de bundan sonraki istikametini belirleyecek.
İletişim araçlarındaki gelişme kültürlerin birbiriyle etkileşimini kolaylaştırıyor. Bu nedenle birinci, yani insanı esas alan yaklaşıma sahip toplumsal kesimin daha fazla büyüyeceği görülüyor.
Fakat Türkiye’de siyaset, ideoloji ve inanç üzerinden yürütüldüğü için siyasi atmosfer insanlardaki bu değişimin hızını ne yazık ki negatif yönde etkiliyor.
Eğer topluma dair kanaati sosyal medyaya bakarak ediniyorsanız eminim ki aklınıza “Bu bahsettiğin insanlar nerede?” sorusu geliyordur.
Birçok şehre konferans ve söyleşiye giden biri olarak söylüyorum ki gerçek hayatta, sosyal medyada gördüğümüz azgın, tahammülsüz fanatikler değil, bu insanlar var.
Peki bu konuya niçin girdim?
Referandumda oluşan Evet/ Hayır cepheleşmesini, yukarıda bahsettiğim türden bir ayrışma olarak görebilir miyiz? Buna dikkat çekmek istiyorum.
Yani ‘Hayır’ diyenler demokrat, özgürlükçü, insanı esas alan yaklaşıma sahip, ‘Evet’ diyenler ise diğer kesime mi ait?
Doğrusu, referandumda ‘Hayır’ diyenlerin hepsi demokrat, özgürlükçü, insan haklarına saygılı dediğimiz türden insanlardan oluşmuyor.
Mecburiyetten, ideolojik karşıtlıktan, farklı nedenlerle iktidara öfkelerinden dolayı ‘Hayır’ diyenler de var, gerçekten getirilmek istenen değişikliğin ülke için zararlı olduğunu, toplumsal barışı öldüreceğini, ortak aklı devreden çıkarıp ülkeyi tek bir kişinin iki dudağı arasına mahkum edeceğini düşündüğü için ‘Hayır’ diyen de var.
Anketlerde AK Parti seçmeninin de yüzde 15 ila 20’sinin ‘Hayır’ diyeceği görülüyor.
Diğer taraftan değişikliği önerenin kimliğine, inancına ideolojisine bakarak ‘Evet’ diyen olduğu gibi aynı nedenlerle ‘Hayır’ diyen de var.
Mesela benzer bir değişiklik Atatürk için istenseydi ya da Atatürkçü bir lider için istenseydi bugün ‘Hayır’ diyen Atatürkçülerin bir kısmı muhtemelen ‘Evet’ diyecekti.
Ya da bütün bu yetkileri ‘İslamcı Erdoğan’ değil de sosyalist Castro istemiş olsaydı tereddütsüz ‘Evet’ diyecek kimi sosyalistler bugün ‘Hayır’ diyor.
Veyahut aynı yetkiler “Öcalan’a verilsin” dendiğinde tereddütsüz ‘Evet’ diyecek kimileri, Erdoğan olduğu için ‘Hayır’ diyor.
Şunu anlatmaya çalışıyorum: Referandumda ‘Hayır’ diyenler sadece solculardan, Atatürkçülerden, Alevilerden, ateistlerden veyahut Kürt hareketi mensuplarından oluşmuyor.
Bu nedenle ‘Hayır cephesi’ni AK Parti karşıtlığı, dindar yaşama mesafeli insanlardan oluşan bir cephe olarak görmek de göstermek de büyük haksızlık.
‘Hayır’ diyenler arasında gerçekten demokrat, özgürlükçü, insan haklarına saygılı, ideolojik hassasiyetle değil de demokratik hassasiyetle hareket eden solcular da var, Atatürkçüler de. Aleviler de var Sünniler de, Kürt hareketine mensup Kürtler de var MHP’ye gönül vermiş ülkücüler de.
Başörtülüler de var, başı açıklar da. Beş vakit namazını kılıp inancına göre bir yaşam sürmek isteyen de var hiç inanmayan ateist de.
Türkiye’yi işte bu birliktelik kurtaracak.
‘Hayır’ diyenlerin hepsi bu insanlardan oluşmuyor ama bu yaklaşım içinde olan insanların hepsi ‘Hayır’ diyor.
Çünkü ortak bir yaşam, ortak değerler, kimsenin üstün değil herkesin eşit olduğu bir ülke hayali, ancak ‘Hayır’ demekle mümkün.
İşte bütün bunları, yani insan gibi bir yaşama, herkes için eşitliği esas alan hukuk anlayışına sahip bir anayasaya ancak bu kesimin büyümesiyle kavuşabiliriz.
Tek çıkışımız, tek kurtuluşumuz bu topluluğun büyümesi. Böyle düşünen, böyle yaşayanların sayısının artması.
Demokrasi, özgürlük, eşitlik, insan hakları, liyakat gibi değerlere sahip, bunlara göre tavır belirleyen, insanlarla ilişkisinde insan olma ortak paydasını temel alan kesim ne kadar büyürse, el ele vererek ortak akıl oluşturmak, bu ortak akılla sorunlara sahici çözümler bulmak da o kadar kolaylaşacak.
Demem o ki ‘Hayır’ diyenler arasında da, ‘Evet’ diyenler arasında da beraber olmak istemeyeceğiniz türden insanlar var.
Bu nedenle ‘Filan ‘Hayır’ diyor o yüzden ‘Evet’ demeliyim” veyahut ‘Filan ‘Evet’ diyor o yüzden ‘Hayır’ demeliyim’ sığlığına düşmemek lazım.
Emin olun ki kavgayı, kini, öfkeyi, ideolojik kazanımı hayatlarının odağına alan, uzlaşmayı yenilgi gören kendi dediğini tek doğru kabul eden insanlar giderek azalıyor.
Onlara kalsa bu tartışmalar yüzünden çöplüğe dönmüş bu ülkede berbat bir hayat sürüp gideceğiz bu dünyadan.
Allah’tan onlara kalmıyor.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2023
19.08.2023
19.08.2023
14.08.2023
6.08.2023
8.07.2023
3.07.2023
27.06.2023
23.06.2023
19.06.2023