Levent Gültekin
Tayyip Erdoğan’ın çok sık kullandığı ‘tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak’ sloganı AK Parti’nin tüzüğüne de yazılmış.
Ne kadar anlamsız bir slogan. Dünyada birkaç vatan olan, birkaç devlet olan ülke mi var?
Sloganla toplumu yatıştırıp onun tersi işler yapmak…
Hakikaten çok ilginç bir politik yöntem.
Ülkeyi yönetenlerin söyledikleriyle yaptıkları arasında her zaman akıl almaz bir fark var.
Bunlardan biri de Kürt meselesinde sürdürdükleri politika.
2000’li yılların başında emekli bir orgeneralle röportaj yapmıştım.
Yaptığı işleri büyük bir gururla anlatırken şöyle demişti: “PKK’yla mücadelede sık sık Kuzey Irak’a girip çıkmak zorunda kalıyorduk. Baktım olmuyor, Barzani ve Talabani’ye ‘Bundan sonra sınırın o tarafından siz sorumlusunuz’ diyerek yazılı bir anlaşma yaptım.”
Ben büyük bir şaşkınlıkla “Nasıl yani? Desenize Kürdistan’ın temelini siz atmışsınız” dediğimde “Nereden bilelim böyle olacağını” gibi anlamsız bir cümleyle geçiştirmişti.
İşte bu anlaşmadan sonra Türkiye, Barzani’ye ve Talabani’ye pasaport verip yurtdışında dolaşmalarına, kendilerini anlatıp, güç kazanmalarına uzun süre aracılık etti.
Sonra Irak’ı parçalanmaya kadar götüren Körfez Savaşı başladı.
Bu savaşın sonunda Irak’ın parçalanacağı ve orada bir Kürdistan kurulacağı apaçık ortadaydı.
Buna rağmen Türkiye’yi yönetenler Irak’ın işgaline lojistik destek vermekten geri durmadılar.
Sonunda beklendiği gibi Kürdistan kuruldu.
Türkiye anlaşma yapıp pasaport verip desteklediği Kürt liderlerini ve doğumuna yardımcı olduğu Kürdistan’ı düşman ilan etmişti.
Irak Kürdistanı’na, Barzani’ye ağır tehditler savurdukları dönemde önüme bir dizi fotoğraf geldi.
Kamuoyu önünde “Kürdistan bizim kırmızı çizgimiz, Barzani’ye göz açtırmayız, ona orayı dar ederiz” gibi tehditler savurdukları günlerde meğerse OYAK (TSK mensuplarının holdingi) Kürdistan’a çimento satıyormuş.
O zaman şöyle bir haber yapmıştım: ‘Kürdistan’ın çimentosu OYAK’tan’.
Sadece OYAK değil Türkiye’nin büyük holdinglerinin birçoğu şube açmış, yatırımlara başlamış, Kürdistan’ın inşasından pay alma yarışına girmişti.
Ülkeyi yönetenler kamuoyuna başka şeyler söyleyip el altından farklı şeyler yapıyorlardı.
Bir taraftan toplumda Kürt düşmanlığını kabartıp bölünme korkusu yayıyorlardı. Diğer taraftan da Barzani ile her türlü işbirliğine giriyorlardı.
Bir süre sonra Kürdistan’ı kabullenip Barzani’yi dost ilan ettiler.
Sonra Suriye meselesi patlak verdi.
Suriye savaşı başladığında herkes ‘Suriye parçalanırsa burada bir Kürt bölgesi kurulacağını’ yazdı, söyledi.
Buna rağmen Türkiye, Suriye’yi parçalanmaya götüren savaşta en etkin rol alan ülke oldu.
Barzani için söylediklerinin bir benzerini şimdi de Suriye’deki PYD için söylemeye başladılar: “Kabul edemeyiz, asla izin vermeyiz, göz açtırmayız.”
Bu tehditlerin hiçbir anlamının da karşılığının da olmadığını biliyoruz.
Hem Suriye’yi parçalamaya götürecek bir politika izleyip hem de bu parçalanma neticesinde ortaya çıkacak Kürt oluşumuna düşmanlık etmek…
Hakikaten izaha muhtaç bir durum.
İktidar mensupları ve kimi ulusalcılar şöyle diyorlar: “Dünya sisteminin amacı bu bölgede büyük Kürdistan kurmak. Bu nedenle önce Irak’ı parçaladılar. Sonra Suriye’yi. Sırada İran ve Türkiye var.”
Irak’ı parçalanmaya götüren işgale destek olan, Suriye’nin parçalanmasında aktif rol alan, Suudi Arabistan ve İsrail ile bir olup İran aleyhine politika yürüten Türkiye, bir taraftan da “Dünya sistemi büyük Kürdistan kurmak istiyor sırada Türkiye var” diye sızlanıyor.
Söz ile politika arasındaki bu zıtlığı neyle açıklayacağız?
Eğer dünya sisteminin amacı bu ülkeleri parçalayıp oradan bir Kürdistan çıkarmaksa Türkiye olarak siz niye onlarla beraber onların işlerini kolaylaştırıyorsunuz?
Bunu öngörüsüzlükle, sığlıkla, yanlış politikayla açıklayamayız.
İktidarlar değişiyor ama öngörüsüzlük, ülke yararına politika oluşturamama kalıcı oluyor öyle mi?
Akıl alır gibi değil.
Bütün bunları şunun için anlattım: Barzani’ye yaptıklarının bir benzerini şimdi PYD’ye yapıyorlar.
Sabah akşam topluma PYD-YPG düşmanlığı, bunun üzerinden de Kürt düşmanlığı pompalıyorlar.
Tıpkı Barzani’de olduğu gibi “Yaptırmayız, izin vermeyiz, yakarız yıkarız” gibi kuru tehditler savuruyorlar.
Fakat gidişat değişmiyor. Değişmediğini Irak Kürdistanı kurulurken gördük.
İnsan sormadan edemiyor: Hakikaten bu ülkeyi yönetenlerin gerçek amacı ne?
Hem “Dünya sistemi bu dört ülkeyi parçalamak ve bir Kürdistan kurmak istiyor” deyip hem de bu parçalama faaliyetlerine niçin ortak oluyorsunuz?
Tehdit ettiniz, “Kabul edemeyiz” dediniz ama sonunda Kürdistan kuruldu.
Onca tehditten, hakaretten, meydan okumadan sonra Barzani ile dostluk geliştirdiniz. Bana göre doğru olan da bu.
Çünkü düşmanlıkla, kuru tehditle bir yere varamıyoruz. Varamadık da. Buna rağmen benzer bir politikayı PYD YPG’ye niçin uyguluyoruz?
Bu sefer niçin düşmanlık üzerinden değil de diyalog üzerinden barışçı bir politikayla sorunu çözmeyi denemiyorsunuz?
Üstelik Amerikalı, Fransız, Rus gelip burnumuzun dibinde bizim vatandaşlarımızın akrabası Suriyeli Kürtlerle dostluk kuruyor da siz kuramıyorsunuz. Olacak şey mi bu?
“Ama YPG PKK’nın bir kolu, o yüzden onlarla yakınlık kuramayız” diyorsunuz
PYD lideri Salih Müslim’i Ankara’da ağırlarken, TV’lere çıkarıp görüşüne başvururken PKK ile ilişkisini bilmiyor muydunuz?
Ya da Süleyman Şah Türbesi’ni taşımak için YPG’den yardım alırken, YPG’nin PKK’nın bir kolu olduğunu bilmiyor muydunuz?
PYD lideri Salih Müslim senin ülkende senin üniversitende okumuş. Bunu ülke yararına bir avantaja çevireceğine kendi elinizle ABD’nin, Rusya’nın yanına itiyorsunuz.
Üstelik bunu da ülke yararına bir politika olarak sunuyorsunuz.
Diğer taraftan Kürtlerin devlet olması bir düşmanlık nedeniyse Barzani ile niye dost oldunuz?
Barzani ile dost olduysanız YPG’ye niye düşman muamelesi çekiyorsunuz?
Hem dünya sisteminin Kürtler üzerinden yürüttüğü bölücü politikaların varlığından bahsedip hem de kendi Kürtlerinle oturup konuşup birliği bütünlüğü sağlamlaştırıcı politikalar yürütmüyorsunuz.
Parti programında ‘Kürdistan’ diyen HÜDA Par’a referandumda ‘Evet’ dediği için teşekkür ederken HDP’yi düşman ilan ediyorsunuz.
Niçin? Buradaki kriter ne?
İktidarlar değişiyor ama politikalardaki Türkiye aleyhine çelişkiler, zıtlıklar değişmiyor.
Sanırım iktidarların öncelikleri ülkeyi korumak, yüceltmek değil kendi iktidarlarını korumak olunca bu tür zıtlıklar, çelişkiler de kaçınılmaz oluyor.
Bunun başka bir izahı var mı?
Komplo teorilerine inanıyorsanız “Var” dediğinizi duyar gibiyim.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları













































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2023
19.08.2023
19.08.2023
14.08.2023
6.08.2023
8.07.2023
3.07.2023
27.06.2023
23.06.2023
19.06.2023