Levent Gültekin
Muhalefet partilerinde belirgin bir dağınıklık hatta bozgun havası var.
Bu dağınıklığın tek nedeni muhalefet patilerinde yaşanan parti içi iktidar mücadeleleri değil.
Esas sorun, devletin parti devletine dönüşmüş olması.
Yani eskiden devletin kurumları vardı.
Yasama, yürütme, yargı ve bürokrasi şeklinde, kısmen de olsa güçler ayrılığı vardı.
Bunların bütününe devlet denilirdi.
Devletin politikası bu farklı kurumların ortak kanaatiyle oluşurdu.
İktidar partisi yani yürütme, bunlardan sadece biri olduğu için, muhalefet partileri iktidar partisini eleştirdiğinde devleti değil, devlet organizasyonunda yürütme görevini üstlenmiş birimi eleştirmiş oluyorlardı.
Şimdi ise bütün bu kurumların yetkisini, gücünü kendi uhdesinde toplayan partili cumhurbaşkanı var.
Devlet denildiğinde akla artık bu kurumlar değil, tek bir kişi yani bütün yetkileri elinde toplamış Tayyip Erdoğan geliyor.
Onun her politikası, her sözü, her davranışı devlet politikası olarak görülüyor.
Bu nedenle iktidarın yaptığı bir yanlışa karşı çıkmak, devlete karşı çıkmak olarak görülüyor.
Devletin yanında durarak hükümeti eleştirmek mümkün değil artık. Bu durum da muhalefet partilerini açmaza sürüklüyor.
Mesela, Afrin savaşı, ABD ile yaşanan pastör krizi gibi konular iktidarın yanlış politikalarının sonucu ortaya çıkan problemler.
Fakat alınan tavır devlet politikası olarak yansıtıldığından ve toplumsal refleks devletin yanında durmak şeklinde oluştuğundan “Devleti savunalım” derken iktidarın yanlışlarını savunmak gibi absürd bir durum çıkıyor ortaya.
Bu açmaz, muhalefetin net tavır belirlemesini, sağlıklı politika üretmesini de zorlaştırıyor.
Çünkü bir tarafta ‘üst akıl’, ‘bizi bölmeye çalışan dış güçler’ gibi büyük düşmanlar var, diğer tarafta devlet görünümlü parti iktidarı var.
İktidardaki parti, devletin yerine geçtiği için onun yaptığı yanlışlara yöneltilen her eleştiri, her itiraz düşmanın safında yer almak, düşmanın ekmeğine yağ sürmek olarak görülüyor veyahut gösteriliyor.
Kaldı ki bu sadece AK Parti seçmeninin algısı değil.
Eldeki araştırmalar bize gösteriyor ki (Konda’nın parti seçmen kümeleri araştırmaları mesela) toplumun nerdeyse yüzde 70’i dış güçlerin Türkiye’yi bölmeye çalıştığına ve ülkede işlerin iyiye gitmesini engellediğine inanıyor.
Toplumun bu inancı muhalefetin işini zorlaştırıyor.
İktidara yapılan eleştiriler devlete yapılmış görüldüğünden, ‘vatan haini’ damgasını da beraberinde getiriyor.
Bir taraftan vatan haini damgası yememek, diğer tarafta tüm bu sorunların müsebbibi iktidarın yanlışlarına itiraz etmek…
Bir taraftan iktidarı eleştirmek, diğer taraftan toplum nezdinde itibarını, konumunu, sözünün etkisini korumak…
Muhalefetteki açmazı yaratan da bu sıkışmışlık.
Bu sadece bize has bir sorun değil.
Dünyadaki parti devletine dönüşmüş, bütün yetkinin tek bir kişide toplandığı rejimlerle yönetilen bütün ülkelerde benzer bir muhalefet sorunu var.
***
Peki ne öneriyorum?
Artık yeni bir durum var.
Ülke adım adım bilinmeze doğru sürükleniyor.
Ekonominin, eğitimin, toplumsal ayrışmanın ve dış politikada yapılan fahiş hataların yarattığı durum ortada.
Her alanda derin bir çürüme, tahribat ve çözülme yaşanıyor.
Bütün bunlara karşın toplumdaki huzursuzluk kutuplaşmayı büyütüyor.
Hal buyken eski söz ve yaklaşımlarla, eski muhalefet anlayışıyla devam edemeyiz.
Hepimiz kabul etmeliyiz ki kınamanın “Vay şunu da yaptılar”diyerek tepkisel çıkışlar ortaya koymanın ve bununla yetinmenin yararı yok. Olmadığını da gördük zaten.
Sakın yanlış anlaşılmasın, susalım, sesimizi çıkarmayalım anlamında söylemiyorum.
Anlık, üslubu sorunlu, stratejik akla dayanmayan kuru tepkilerden bahsediyorum.
Çünkü tüm bu kuru tepkiler iktidarın “Biz güzel şeyler yapacaktık ama ülke içi ve dışındaki düşmanlar bunu engelledi”mağduriyetine sığınmasına olanak sağlıyor.
Bu nedenle yeni muhalefet anlayışına, yeni yaklaşıma, yeni üsluba ihtiyacımız var.
Mesele, iktidarı değiştirme meselesi değil. Çünkü sorun iktidarı değiştirme sorunu olmaktan çıktı.
Mesele, ülkenin varlığını, birliğini, iç barışını koruma meselesi.
Öncelikle toplumun algısını değiştirecek yeni stratejiye, çabaya ihtiyaç var.
“Toplumun algısını hesaba katmam, ben bildiğimi söylerim”demek, sözünüm etkisini umursamıyorum demektir.
Yani toplumun önemli kesimi tarafından vatan haini olarak görülen, böyle bir anda ülkesini değil kişisel çıkarını düşünen insanlar olarak algılanan kimseler topluma etki edemezler.
Hem bu algının kurbanı olmaktan hem de iktidarın yanlışlarını destekler konuma düşmekten kaçınacak bir yaklaşıma, üsluba, politikaya ihtiyaç var.
Ülke için. Geleceğimiz için.
Sözümüzün etkisini korumak için.
Toplum nezdinde sonuç alıcı işler yapabilmek için.
Muhtemel bir yıkımda yeniden toplumu bir araya getirebilmek, burayı yaşanabilir bir ülke yapmak için.
***
Kişisel kanaatim eleştiriye, itiraza kulak tıkamış, bildiğini okuyan bu iktidarı bir tarafa bırakıp yüzümüzü topluma dönmemiz gerekiyor.
Her ne yapacaksak bu anlayışla yapmamız gerekiyor.
Sadece bir siyasetçinin çıkıp hepimizi kurtarmasını bekleme dönemi geçti.
Hepimize sorumluluk düşüyor.
Yapabiliriz.
Milyonlarca iyi eğitimli gencimiz var. Aklı başında insanlarımız var.
Mevcut haklarını kaybetmek istemeyen kadınlarımız var.
Bu ülkede dostça, kardeşçe, özgürce yaşamak isteyen milyonlar var.
İş sadece siyasetçilere değil hepimize düşüyor.
Belki sokak sokak, şehir şehir dolaşmak insanlarla yüz yüze sohbet etmek, durumun vahametini anlatmak, yeni bir Türkiye hayali yaratmak o hayal etrafında toplumun bütün kesimlerini toplamak gerekiyor.
Toplumsal bütünlüğü sağlayacak, duygu birliği oluşturacak, daha iyi bir toplum olmanın mümkün olduğunu gösterecek, bunun iktidarı alma meselesi değil, yaşanabilir bir ülke olma meselesi olduğuna toplumu ikna edecek üslup ve yaklaşım gerekiyor.
Kabul edelim, iktidar medya gücüyle toplumun büyük çoğunluğunu psikolojik olarak kilitledi.
O kilidi açmanın yolu anlık tepkiler, öfkeli mesajlar, parti, mezhep, ideoloji çıkarını önceleyen yaklaşımlar değil.
Sert tepkiler, parti çıkarını önceleyen çıkışlar, ideolojik kazanım çabaları… Bu düğümü daha da çözülemez hale getirmekten başka işe yaramıyor.
“Aynı şeyi yapıp farklı sonuç beklemek deliliktir” der Einstein.
Sadece iktidar değil, muhalif kesim de aynı şeyi yapıp farklı sonuç bekleme akılsızlığından kurtulması gerekiyor.
Kısacası: Yeni üslupla, yeni stratejiyle, yeni yöntemle hepimize iş düşüyor.
Ve işe kendimizden başlamalıyız.
Mahallemizden, arkadaşlarımızdan, komşularımızdan başlayıp bütün toplumda, bütün ülkede duygu birliği yaratmanın yollarını bulmalıyız.
Aksi takdirde muhtemel bir yıkımı engelleyemeyeceğimiz gibi, sonrasında ihtiyaç duyulacak ortak aklın oluşmasını da zorlaştırmış olacağız.
Küçük bir not: Bu yaşadıklarımız hepimizi ruhen, zihnen olumsuz etkiledi. Biraz dinlenmek, düşünmek belki de yeni bir üslup ve yaklaşım geliştirmek için yazılarıma bir iki hafta ara veriyorum.
Tekrar buluşmak dileğiyle…
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2023
19.08.2023
19.08.2023
14.08.2023
6.08.2023
8.07.2023
3.07.2023
27.06.2023
23.06.2023
19.06.2023