Levent Gültekin
Muhalefet partilerine göre Erdoğan, muhalefeti tuzağa düşürmek için sokağa çekmek istiyor.
Bu nedenle, “İktidarın yanlışlarına itiraz etmek için miting ve yürüyüş yapmak Erdoğan’ın tuzağına düşmek anlamına gelir” diyorlar.
Bu yaklaşımın çok ciddi sorunlar barındırdığı kanaatindeyim.
Öncelikle demokrasinin can çekiştiği böyle bir dönemde anayasal bir hakkın, özellikle de muhalefete tanınmış bir hakkın bizzat muhalefet tarafından sakıncalı görülmesi ve gayrı meşru ilan edilmesi anlaşılır gibi değil.
Diğer taraftan toplantı ve yürüyüş hakkı demokrasilerde muhalefetin en önemli siyaset enstrümanlarından biri.
Muhalefetin elinde kalan belki de son enstrümanı da kendi eliyle değersizleştirmesi, toplum nezdinde öcüleştirmesi kendi ayağına kurşun sıkmak anlamına da gelmez mi?
Kaldı ki Erdoğan’ın muhalefeti bu bağlamda tuzağa çekmek gibi bir amacı olduğunu tam olarak nereden biliyoruz?
Sokağa çıkmanın Erdoğan’ın tuzağına düşmek olduğunu söyleyenlerin bu görüşlerini hangi veriye dayandırdığını bilmiyorum.
Peki ya tam tersiyse?
Yani Erdoğan böyle bir algı oluşturarak muhalefetin elini kolunu daha da bağlamayı amaçlıyorsa?
“Nasıl olsa itiraz edecekleri bir alan kalmadı, yapılan hukuksuzluklara, ülkeye verilen tahribata karşı durmak amacıyla miting, yürüyüş de yapmayacaklar” deyip aklına eseni yapmaya devam ederse?
Muhalefetin bu yaklaşımı bu kadar açıklıkla dillendirmesi iktidarı daha da cesaretlendirmez mi?
Kaldı ki sokağa çıkmak dendiğinde akla niçin hemen şiddet geliyor?
Sokağa çıkmak demek şiddetle beraber anılır oldu, niçin?
Demokratik bir tepki ortaya koymak için barışçı gösteri, yürüyüş yapılamıyor mu?
Üstelik kimse yarın sokağa çıkılsın da demiyor.
Fakat muhalefetin anayasadan elde ettiği en temel hakkını bu şekilde sakıncalı göstermesi demokrasi açısından geriye gidişin hangi boyutlara geldiğinin en acı örneklerinden biri.
Diğer bir sorun ise siyaset zeminin ve demokratik alanın bu kadar daraltılmasını muhalefetin bu şekilde kanıksamış olması.
Daha neyi, ne kadar kanıksayıp normal göreceğiz?
Timothy Synder ‘Tiranlık Üzerine’ adlı kitabında şöyle der: “Otoriterliğin sahip olduğu gücün büyük kısmı özgür iradeyle verilir… Bireyler baskıcı bir iktidarın daha fazla neler isteyebileceğine odaklanır ve bunları talep edilmeden kendiliğinden yerine getiriler.”
Muhalefetin yaptığı ne yazık ki böyle bir şey.
Bu meselenin bir başka sorunlu tarafı daha var.
Medyanın kontrolü neredeyse bütünüyle iktidarın elinde.
Meclis işlevsiz halde.
Bu durumda miting, yürüyüş gibi en temel demokratik hakkı da elinin tersiyle iten muhalefet hangi alanda, nasıl siyaset yapmayı düşünüyor?
Siyaset üretmek, ürettiği siyaseti topluma ulaştırmak, taşıdığı endişelere toplumu da ortak etmek için nasıl ve hangi yolu tercih ediyor veyahut edecek?
Sosyal medyadan tepki göstererek, kınayarak, “Bu kadar da olmaz canım” diyerek iktidarı durdurabileceğini mi düşünüyor gerçekten?
Bunun sonuç vermediğini, “Aman iktidarın tuzağına düşmeyelim” denerek gösterilen çekingenliğin siyasetin zemininin daralmasını daha da kolaylaştırdığını, dahası iktidarın kural, kanun, anayasa tanımaz tavrını el yükselterek sürdürdüğünü hep birlikte görüyoruz.
Bu durumda muhalefet bize tam olarak nasıl bir çözüm yolu öneriyor?
Anayasanın verdiği demokratik bir hakkı bu kadar kolayca değersizleştiren bir muhalefetin “Sokağa çıkmıyoruz ama şunu yapacağız” diyerek farklı bir yol ve yöntem de önermesi gerekmez mi?
Demokrasi can çekişiyor. Mafya serbest bırakılırken vekiller tutuklanıyor. İşsizlik, yoksulluk can yakıyor. Haksızlıklar, hukuksuzluklar ayyuka çıkmış.
Toplum perişan.
Ülke büyük bir tahribat yaşamış, yaşamaya da devam ediyor.
İktidar hiçbir kural ve yasa tanımıyor, kimseden de korkmuyor.
Tekrar sorayım: Bu durumda “Miting, yürüyüş yapmak iktidarın tuzağına düşmektir” diyen muhalefet tüm bu gidişatı nasıl ve hangi yolla durdurmayı düşünüyor?
Dahası iktidar yarın akla hayale gelmeyen bir adım attığında muhalefet o zaman ne yapacak?
Hangi yolla, hangi yöntemle itiraz edip iktidarı attığı adımdan geri döndürecek?
Hem etkili ve sonuç alıcı yeni bir yol ve yöntem oluşturmayıp hem de en temel demokratik hakkı gayri meşru ilan etmek ipleri bütünü ile iktidara teslim etmektir ne yazık ki.
Özetle: Sokağa çıkılsın, gösteri yapılsın demiyorum, en temel demokratik hakkın muhalefet tarafından sakıncalı ilan edilmesinin siyaset zeminin bütünüyle daralmasına, otoriterliğin kanıksanmasına neden olacağından bu anlayışın demokratik kültürden uzak ve yanlış olduğunu düşünüyorum.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2023
19.08.2023
19.08.2023
14.08.2023
6.08.2023
8.07.2023
3.07.2023
27.06.2023
23.06.2023
19.06.2023