Levent Gültekin
Dış politikayı iç politika malzemesi yapmak sadece Türkiye’deki iktidara has bir siyaset tarzı değil.
Bütün otoriter yönetimler benzer yönteme başvuruyor.
Dışarıda çıkardıkları krizler neticesinde oradan gelen tepkilerle toplumu ve muhalefeti iktidarın arkasında hizalanmaya mecbur hale getirme politikası otoriter yönetimler için bilinen bir yöntem.
Bizde de pek farklı olmuyor.
Ne zaman dış kaynaklı bir kriz çıksa muhalefet ve toplum refleks olarak iktidarın arkasında hizalanıyor.
Suriye meselesinde de bunu gördük, ABD ile olan tartışmalarda da. AB ile yaşanan krizlerde de bunu gördük, son olarak Yunanistan ile yaşanan krizde de.
Erdoğan toplumu ve muhalefeti kolaylıkla kendi arkasında konsolide edebildiğini gördüğü için dışarıda kriz çıkarmaktan, çatışma ortamı yaratmaktan geri durmuyor.
Sorunların çözümünde diplomasiye ağırlık vermek yerine çatışmacı ve kavgacı bir üslupla sorunları daha da içinden çıkılmaz hale getiriyor.
Böyle olduğu için Suriye, Mısır, Libya, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Yunanistan, Fransa ile kavgalı AB ve ABD ile de gergin bir ilişkimiz var.
Yani yedi düvelle kavgalıyız.
Peki dış politikada sorun yaşandığında iktidarın yanında mı durmalıyız?
Böyle anlarda iktidarın arkasında durmak dışarıya karşı onu cansiperane savunmak millik veyahut vatanseverlik mi oluyor?
İçeride her konuda iktidarı eleştiren muhalefetin mesele dış politika olduğunda iktidarın arkasında hizalanmasında ciddi mantık hatası var.
Çünkü şöyle bir durum çıkıyor ortaya: Mevcut iktidar ekonomi, eğitim, tarım, laiklik, yolsuzlukla ve yoksullukla mücadele gibi ülke için hayati derecede önemli birçok konuda yanlış işler yapıyor ama mesele dış politika olduğunda doğru işler yapıyor.
Böyle mi gerçekten?
Muhalefet sıklıkla, iktidarın Türkiye’yi yönetemediğini, ülkede yönetim krizi olduğunu dile getirmiyor mu?
Peki içeride birçok konuda yanlış kararlar alan, yönetim zafiyeti gösteren iktidar konu dış politika olduğunda akıl küpü mü kesiliyor?
Veyahut içeride Türkiye’nin yararına olacak politikalar üretemeyen iktidar konu dış politika olduğunda ülke yararına politikalar üretir hale mi geliyor?
Hayır, elbette böyle değil.
Konu dış politika olduğunda tam olarak ne olduğu, nerede başlayıp nerede bittiği net olmayan, güçlü olanın kolayca kullandığı, istismar ettiği millilik veyahut vatanseverlik gibi hamasi kavramlar devreye giriyor.
Çünkü vatanseverlik otoriter yönetimlerin son sığınağıdır.
İktidarın bu kavramlar üzerinden yarattığı toplumsal baskı muhalefetin bir anlamda Erdoğan’ın yanında hizalanmasına neden oluyor.
Peki dış politikada iktidarın yanında durmak mı millilik, vatanseverlik, yoksa karşısında durarak ülkenin daha fazla tahrip olmasını engellemek mi?
Türkiye’nin dünyada diktatörlükle yönetilen birkaç ülke dışında sağlıklı ilişki kurabildiği neredeyse tek bir ülke kalmamış. Ülkeyi dünyada yalnızlaştıran, itibarını yerle bir eden, herkesi kendisine düşman eden bu politikalara destek olmak mı vatanseverlik yoksa iktidarı bu tür yıkıcı, tahrip edici politikalardan caydıracak bir tutum takınmak mı?
Sanırım burada ciddi bir cesarete, kararlılığa, dirayete ihtiyaç var.
Muhalefet toplumun önemli kısmının refleksle oluşturduğu duygusal tepkinin peşine takılmak yerine mevcut iktidarın çatışmacı dış politikayla ülkeyi dünyada nasıl yalnızlaştırdığını, itibarsızlaştırdığını ve bu politikalarıyla ülkeye uzun yıllar ödeyeceği ağır faturalar çıkardığını topluma anlatması ve toplumu ikna etmesi gerekiyor.
Tek adam rejimiyle yönetilen ülkelerde o iktidarın içeride veyahut dışarıda ülke yararına tek bir iyi şey yapmasının siyaset bilimine göre mümkün olmadığını topluma anlatması gerekiyor.
Bu meselenin bir başka boyutu daha var.
Dış politikada iktidarın yanlışlarına karşı gelmek bütün dünyaya Türkiye’nin bu iktidardan ibaret olmadığını göstermek açısından da önemli.
Bu ülkede mevcut iktidarın kabadayı üslubunu benimsemeyen; barışı, demokrasiyi, adaleti, medeni bir ilişkiyi, sorunlarını diplomasi ile çözmeyi tercih eden milyonların da yaşadığını dünyaya göstermek gerekiyor.
İktidarın gözünü kırpmadan harcadığı ülke itibarını korumak, medeni dünyanın bir parçası olarak kalma umudunu muhafaza etmek için bu yanlışların ortağı olmaktan kaçınmak gerekiyor.
Mesela İsrail’in Filistin’e yaptığı zulümlere isyan eden, gösteri düzenleyen İsraillileri gördüğümüzde “İsrail’de namuslu, dürüst, medeni, adil insanlar var, İsrail Netanyahu’dan ibaret değilmiş” diyerek oradan yükselen barışçı, medeni bir sesle umudumuz artıyor değil mi?
Bütün İsrail halkı “Vatanseverlik bunu gerektiriyor” deyip İsrail hükumetinin zalimliklerine, kabalığına, zorbalığına destek olmuyor.
Ya da ABD Başkanı Trump bazı Müslüman ülke vatandaşlarının ABD’ye girişini yasakladığında on binlerce Yahudi ve Hristiyan ABD vatandaşı havalimanlarına akın ederek o Müslümanlara kol kanat gerdi.
Ne hissettik o insanlar hakkında?
Hal buyken biz niçin kendi iktidarımızın yanlışlarına, kabalıklarına, mahalle kabadayısı tarzı dış politika anlayışına karşı çıkmayalım?
Yani diyeceğim o ki mevcut iktidar otoriter yönetimini devam ettirmek için dışarıda kriz çıkarmayı kendine bir yol ve politik yöntem olarak benimsedi.
Ve bunu bıkmadan, usanmadan tekrarlayarak her seferinde ülkeye ağır bedel ödetiyor.
Hepimizi utandıracak bir üslup ve yaklaşımla çatışmacı, kavgacı bir dış politika izliyor.
Türkiye’yi dünyada yalnızlaştıran, medeni dünyanın parçası olmaktan uzaklaştıran bu tür politikaların destekçisi, taraftarı olmak değil tam tersine bunlara büyük bir cesaretle, kararlılıkla, dirayetle karşı durmak gerekiyor.
Çünkü vatanseverlik ülkenin yararını gözetmektir, iktidarın çıkarını değil.
İçeride bunca yanlış yapan, ülkeyi her alanda ağır yıkıma sürükleyen bir iktidarın dışarıda ülkenin yararına işler yapması hem mantıken hem de politik olarak mümkün değil.
Mevcut iktidar milli ve vatansever bir iktidar olsaydı zaten öncelikle ülkenin yarısını düşman ilan etmekten imtina ederdi.
İktidar gerçek anlamda vatansever olsaydı ülke içeride her alanda ağır yıkıma giderken kendi varlığını sürdürmek için dışarıda kriz üstüne kriz çıkarmaktan uzak dururdu.
İktidar gerçek anlamda Türkiye’yi düşünüyor olsaydı ekonominin, eğitimin, tarımın içler acısı halini dert eder bu sorunlara kalıcı çözümler üretirdi.
Hal buyken böyle bir iktidarın dış politikada yanında durmak içerideki yıkımı sürdürmesine katkı vermektir.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2023
19.08.2023
19.08.2023
14.08.2023
6.08.2023
8.07.2023
3.07.2023
27.06.2023
23.06.2023
19.06.2023